Sağlık haberleri (25.02.2019)

Geçmeyen Hastalıklarınızın Nedeni Çalışma Ortamınız Olabilir!

 Gün boyu kapalı ortamlarda, merkezi havalandırma sistemleri altında çalışanlarda sık görülen kulak burun boğaz problemlerinin nedenlerini ve korunmak için yapılması gerekenleri Hastane Derindere Kulak Burun Boğaz Hastalıkları, Baş ve Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mücahit Altınışık’tan öğrendik…

 Mesleki ve çevresel faktörlerden en çok solunum yollarının etkilendiğini söyleyen Op. Dr. Mücahit Altınışık; ‘Dünya üzerinde en sık görülen ve iş gücü kaybına neden olan hastalıkların başında gelen kulak burun boğaz hastalıkları, özellikle kış aylarında kapalı alanlarda geçirilen zamanın artmasıyla birlikte bulaşıcılık faktörü de söz konusu olduğu için daha fazla görülür. Hastalıktan en çok uzun süreli kapalı ortamlarda çalışanlar etkilenir. Bunların dışında bağışıklık sistemi yaşı nedeniyle zayıf/zayıflamış olan bebekler ve 65 yaş üstü kişiler, bağışıklık sistemini baskılayan kortizon veya kemoterapi gibi ilaç tedavisi görenler, şeker hastaları, alkol bağımlıları, kronik akciğer hastalıkları olanlar da risk grubundadır. Hastalığın yaygınlaşmasında sigara kullanımının da rolü büyüktür’ açıklamasında bulundu.

 Hayatımıza giren kavram: Hasta bina sendromu…

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) farklı dönemlerde yayınladığı raporlarda, günümüz insanlarının zamanının %90’ını kapalı mekanlarda, bu oranın %70’ini iş, geri kalanın %20’sini ise ev ortamlarında geçirdiğini belirtilmektedir. Zamanın büyük çoğunluğu iç mekanlarda geçirildiği için, bu ortamların hava kalitesi de en az dış ortam hava kalitesi kadar önemlidir. Özellikle kış aylarında, ısı yalıtımı ön planda olduğundan binalar yeterince havalandırılamaz ve iç ortamdaki kirletici konsantrasyonları sağlık için tehdit oluşturabilecek seviyelere ulaşır. Bina ile ilgili hastalıklar ve hasta bina sendromunun en önemli nedenleri ısı yalıtımının ön plana çıktığı binalardaki yetersiz havalandırma koşulları, kimyasal ve mikrobiyal kirliliktir. Hasta bina sendromu belirli bir iç ortamdayken ortaya çıkan ve o ortam terk edildikten sonra kaybolan ve binada yaşayan kişilerin çoğunluğunu etkileyen semptomlar dizisidir. Yapılan çalışmalarda hasta bina sendromunda en sık gözlenen burun ve boğazı etkileyen (akıntı, tahriş, kızarıklık) semptomlar olup bunu sırasıyla konsantrasyon bozukluğu, gözlerde akıntı, kızarıklık, tahriş ve yorgunluk izler. Kişisel (yaş, cinsiyet, kişide var olan hastalıklar, meslek, sigara kullanımı, çocuklukta çevresel maruziyet), mikrobiyolojik (biyoaerosollar), kimyasal (CO2 konsantrasyonu, UOB), fiziksel (havalandırma sistemleri ve havalandırma oranı, evle ilgili faktörler, iç ortam sıcaklığı ve bağıl nem, duvardan duvara halı) ve psikolojik faktörlerin kombinasyonu hasta bina sendromu şikayetlerini artırır. Bu sendroma bağlı gözlenen semptomların önlenebilmesi için iç ortamda uygun iklimlendirme koşulları sağlanmalı ve bina içerisinde iç ortam kirleticilerinin emisyonları azaltılmalıdır.

Klimayı doğru kullanmazsanız hasta olabilirsiniz!

Kapalı ortamların havalandırmasının sağlanmasında önemli bir yardımcı olan klimalar, doğru kullanılmadığında ve bakımları düzenli olarak yapılmadığında hastalık kaynağına dönüşebilirler. Özellikle klimalı ortamlarda sigara içilmesi hastalıkların yayılmasında önemli bir etkendir. Sağlıklı çalışmayan klimalar, nezle, grip ve alerjik sorunların artmasına; beraberinde sinüslerin görevini yerine getiremeyerek ciddi göz ve baş ağrılarına neden olan sinüzit problemiyle karşılaşılmasına zemin hazırlar. Bu nedenle sağlığınıza dikkat ettiğiniz halde sık sık hastalanıyorsanız çalıştığınız ortamdaki şartları gözden geçirin.

Kapalı ortamlarda sağlığınızı kaybetmemek için!

Kullandığınız havalandırma sisteminin bakımını düzenli olarak yaptırın.

Alerji riskini ortadan kaldıracak filtreler içeren havalandırma sistemleri kullanın.

Nem dengesini koruyucu klimalar tercih edin.

Bulunduğunuz alanları klima dışında da mümkün olduğunca pencere ve kapıları açarak havalandırın.

Çalışma sırasında kullandığınız molaları mümkün olduğunca açık havada geçirmeye çalışın.

Çalışma ortamında sigara içmeyin.

Oda sıcaklığını ideal ölçü olan 21-26⁰C’de tutun. Gereğinden fazla ısıtma veya soğutma sağlık problemlerini beraberinde getirebilir.

Burnunuzda deviasyon (eğrilik), polip, alerji gibi problemler varsa kontrol altına alınması için düzenli olarak kulak burun boğaz muayenenizi olun.

Hastalıkların temel bulaşma nedeni olan hijyen problemi yaşamamak için ellerinizi sık sık yıkayın.

Yanlış Taşınan Okul Çantaları Gelecekte Kronik Bel Ağrısına Zemin Hazırlıyor!

Günümüzde gripten sonra en sık rastlanan sağlık problemlerinden biri olan kronik bel ağrılarının temelinin ergenlik döneminde yanlış taşıdığınız sırt çantaları olabileceğini biliyor muydunuz?

Çocukların okul çantaları taşırken zayıf noktalarının omuz değil; sırt olduğunu dile getiren Hastane Derindere Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Uzmanı Op. Dr. Zafer Volkan Gökçe; ‘Kötü yerleştirilmiş bir sırt çantası, duruş ve yürüyüşü değiştirebilir. Sırt çantasını iki omuzla taşımak tek omuzla taşınmasına göre daha doğrudur. Sırt çantasının ağırlığı arttıkça omurganın duruşu değişir. Birçok anne babanın, sırt çantasının ağırlığı ile skolyoz veya kifoz arasında bir ilişki olduğuna inanmasının nedenlerinden biri budur. Ancak unutulmamalıdır ki ergenlik döneminde bel ağrısı problemi yaşayan çocuklar, muhtemelen yetişkin olduklarında kronik bel ağrısı sorunuyla karşılaşacaklardır.’ açıklamasında bulundu.

 Doğru sırt çantası kullanımı için…

  • Çantanın tasarımından çok işlevselliğini göz önünde bulundurun. Sırt bölümü destekli bir çanta tercih ederek çocuğunuzun sırt dengesini koruyun.
  • Sırt çantasının kayışlarının en az 5 cm ve ağırlığı eşit şekilde dağıtmak için ayarlanabilir olmasına dikkat edin.
  • Ağırlığı eşit şekilde dağıtmaya yardımcı olmak için çeşitli yerlerde kişiselleştirilmiş bölmelere sahip olan çantaları tercih edin.
  • En ağır eşyaları sırtına yakın yere yerleştirin. Çantasına gereksiz şeyleri koymasını engelleyin. Sadece ihtiyaç duyulanı taşımasını sağlayın.
  • Çocuğunuzun sınıftan sınıfa kitap taşıması gerekiyorsa, omuz ve pelvise ağırlığı yeniden dağıtmak için kalça askılı, bel kemerli veya tekerlekli bir sırt çantası tercih edin.

 Çocuğunuzu Sırt Ağrısından Korumak İçin Bunlardan Kaçının…

Çocuğunuzun sırt çantasının ağırlığı toplam vücut ağırlığının% 15’ini geçmemelidir. Çocuğunuz ağır bir yük, gereğinden fazla kitap veya okul malzemesi taşıyorsa, sırtını destekleyen kasları çok fazla zorlanabilir; böylece sırt ve hatta omuz ağrısı problemi yaşayabilir.

Çocuğunuzun sırt çantasını bir omuza değil; iki omuza da takmasını sağlayın. Tek omuza asılan sırt çantası vücudun bir tarafı ve sırt kaslarında gerginliğe neden olur.

Sırt çantasını arkaya doğru alçaltmak, omuzlar ve boyun kasları üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir ve böylece omurgadaki dengesizliği artırarak omurgayı ve sırtı olumsuz yönde etkiler. Aynı şekilde sırt çantası kayışlarını gereğinden fazla darlaştırmak omuz içindeki dolaşım ve sinirleri olumsuz etkileyerek ağrı, karıncalanma; hatta uyuşukluğa neden olabilir.

Vücudunuz B12 Eksikliğinizin Sinyallerini Verir!

Son yıllarda herkesin sıklıkla şikayet ettiği sağlık problemlerinin başında B12 vitamini eksikliği geliyor. Hastane Derindere İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ergün Kasapoğlu ile B12 vitamin eksikliğinin belirtilerini konuştuk.

 El ve ayaklarınız uyuşuyorsa: B12 eksikliği sinirlerinizi örten koruyucu katmanın gücünü azalttığı için elleriniz, ayaklarınız veya bacaklarınızda ‘iğne batırılıyormuş’ hissi yaşayabilirsiniz.

Her zamankinden daha çok üşümeye başladıysanız: Vücudunuzda yeterince B12 vitamini olmazsa oksijen dağılımı yeterli olmadığı için el ve ayaklarınızda titreme ve üşüme görülebilir.

Depresyona meyilliyseniz: B12 eksikliği, depresyon, kafa karışıklığı, bunama ve hafıza sorunlarına neden olabilir. B12 takviyeleri genellikle güvenlidir. Yetişkinler için günde 2,4 mikrogram B12 takviyesi yeterli olacaktır. İhtiyacınız olandan daha fazlasını alırsanız, vücudunuz fazla olanı idrarınızla atar. Yine de, yüksek dozlarda baş dönmesi, baş ağrısı, anksiyete, bulantı ve kusma gibi bazı yan etkiler görebilirsiniz.

Kaslarınızda zayıflık hissediyorsanız: Kaslarınız güçsüz olduğu için yorgun hissedebilirsiniz. Bu durumda B12 düzeyinize baktırarak hekiminizin yönlendirmesiyle hareket etmeniz daha doğru olacaktır.

Diliniz pürüzsüzleşmeye başladıysa: Dilinizde papilla denilen küçük şişlikler boşalmaya, diliniz giderek pürüzsüz ve parlak görünmeye başlar. B12 vitamini eksikliğinin yanı sıra geçirdiğiniz enfeksiyonlar veya kullandığınız ilaçlar da buna neden olabilir.

Vejetaryenseniz: Sebze ve meyvelerde B12 yoktur. Dolayısıyla, herhangi bir hayvansal ürün yemeyen vejetaryenler, B12 takviyesi içeren ekmek, kraker ve tahılları tüketmelidir. Hem hamilelik hem de emzirme döneminde B12 takviyeleri hakkında doktorunuzla konuşun.

Yaşınız ilerliyorsa; Yaşlandıkça, vücudunuz B12’yi kolay ememeyebilir. Eğer tedavi edilmezseniz, düşük B12 seviyeleri anemi, sinir hasarı, huysuzluk ve diğer ciddi sorunlara neden olabilir. Bu yüzden belirtilerinize dikkat edin ve doktorunuz tavsiye ederse kan testi yaptırın.

Obezite cerrahisi geçirdiyseniz: Yaygın kilo verme operasyonlarından biri olan “gastrik bypass” ameliyatından sonra gıda mide ve ince bağırsak kısımlarını atlayarak sindirildiği için B12’nin emiliminin olduğu bölümde gerekli emilim gerçekleşmez. Hekiminiz bu süreçte B12 seviyenizi izleyerek ihtiyaç duyduğunuzda takviyeler önerebilir.

Ağız yaraları oluşmaya başladıysa: Düşük B12, anemi veya başka bir durumun belirtisi olabilir. Yaralar genellikle kendiliğinden geçer; ancak sirke, turunçgiller ve acı baharatları tahriş edici veya acı verici olduğu için tüketmekten kaçının.