Sağlık haberleri.. (18.11.2018)

LÖSEV’DEN SERGİYE DAVET

Lösemi ve kanser gibi hastalıkların tedavisi uzun, dik ve engebeli bir yolculuktur.

Çocuklarımız ve aileleri için bu yol karanlıkta başlar, ama pek çoğunun yolu aydınlanır.

Minik, cesur yüreklerin bu zorlu savaşı tek başlarına kazanmaları elbette imkânsızdır. Bu zorlu savaşta yalnız kalmadıkları sürece onlar “korkularını yenebilir ve başaracaklarına inanabilirler!”

Vakfımızın kuruluşunun 20. Yılına özel düzenlediğimiz fotoğraf sergimizde siz değerli gönüllülerimizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız

YER: KAYSERİ PARK AVM

TARİH: 22-23 KASIM 2018

Yapay zekayı daha akıllı olmak için kullanmalıyız
Dünyada yapay zeka üzerinde çalışan etkili isimlerden University College London Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rose Luckin, yapay zekanın meslekler üzerindeki etkisine, mesleklerin zamanla insanların elinden alınacağına dair korkulara yanıt verirken, insanların yapay zekaya karşı ellerindeki en önemli kozun sosyal zekaya sahip olmaları olduğunu vurguladı. Yapay zekanın akıllı ve çok iyi öğrenen bir öğrenci olduğuna değinen Luckin’in dikkat çektiği nokta ise; insanların yapay zekayı daha akıllı olmak için kullanmaya çalışmaları gerektiği oldu.
Dünyada yapay zeka üzerinde çalışan etkili isimlerden University College London Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rose Luckin, Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM’in Kürsü konuğu olarak Türkiye’deydi. Eğitimde Yapay Zekanın Kullanımı ve Olası Güçlükler” başlıklı bir sunum yapan Luckin, yapay zekanın insanları korkuttuğunu, insanların mesleklerine dair endişelerinin arttığını belirtti. Luckin bu konudaki endişelerin aslında yapay zeka konusunda bilgi sahibi olmamaktan ileri geldiğini söylerken, insan zekası ve yapay zekanın aynı şey olmadığını, bunu topluma öğretmek için de eğiticilerin kilit noktada olduğunun altını çizdi.
Yapay zeka bizim sosyal zekamıza sahip değil
Her şeyden çok insan zekasına önem verilmesini gerektiğini ısrarla vurgulayan Luckin, yapay zekanın eğitim sistemlerinde kullanılması konusunda dikkat çekici bir örnek sundu ve yapay zekayla birebir çalışmış öğrencilere göre insan öğretmenle birebir çalışan öğrencilerin öğrenme oranlarının ve verimliliklerinin daha yüksek olduğunu açıkladı. Öğretmenlerin hangi becerilerinin değerli ve geliştirilebilir olduğuna dikkat etmek gerektiğini vurgulayan Luckin, şunları söyledi: “Öncelikle toplumdaki eğiticilerin yapay zeka konusunu anlamaları gerekiyor. Bunun için de yapay zeka sistemlerinin ve eğitimcilerin bir arada çalıştırılması önemli. Eğitimsel zorlukların yapay zeka kullanılarak çözülmeye çalışılması ve eğitim paydaşlarının, profesyonellerinin, kurumların ortak bir çalışma yürütmesi önemli. Yani biz yapay zekayı daha akıllı olmak için kullanmalıyız. Biz toplumlarda insan zekasının değer verilmeyen noktalarına değer vermeliyiz. Yapay zeka öğrenebiliyor ama biz onu kullanarak daha akıllı hale gelebiliriz. Yapay zeka bizim duygularımıza ve sosyal zekamıza sahip değil. Bunun içinde yapay zekayı okullarda ve eğitimde kullanmak önemli. Yapay zekayı insan öğretmeni destekleyen bir sistem olarak kullanmalıyız.”
Duygularımıza sahip çıkmalıyız
TEDMEM Kürsü’de kısa bir konuşma yapan Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu da teknolojinin dolayısıyla yapay zekanın tartışmasız bir gerçeklik olduğunu belirterek, “Bizler duygularımıza sahip çıkmalıyız” dedi. “Yapay zeka öğretmenlerin yerini alabilir mi” sorusunun tartışıldığını belirten Pehlivanoğlu, şöyle konuştu: “Öğretmenlik sadece öğretmek olarak nitelenseydi bu düşünülebilirdi ancak biz öğretmenlerimizin duyarlı ve duygularıyla çocuklara erişebildiği, çocuğun ruhuna dokunabildiğini düşünüyoruz. Öğretmen şefkat ile yaklaştığı her çocuğu kazanır.  Eğitimde dünya üzerindeki gelişmeler tabi ki iyi analiz edilip takip edilecektir ancak dünya insanı yetiştirirken, duygusuz nesle giden yoldan dönülmesi şarttır.”

ACIBADEM KAYSERİ HASTANESİ PREMATÜRE BEBEKLERİ VE AİLELERİNİ MİSAFİR ETTİ

Acıbadem Kayseri Hastanesi ’17 Kasım Dünya Prematüre Günü” dolayısıyla gerçekleştirilen  etkinlikte prematüre doğan bebeklerin aileleriyle bir araya geldi. Pematüre bebek aileleri ve doktorların yanı sıra hastane yöneticilerinin katılım gösterdiği buluşmada Acıbadem Kayseri Hastanesi Direktör ve Başhekimi Dr. Ömer Akbeyaz, “bu tür organizasyonlarımızın amacı prematüre doğumlarda yaşanan sorunlara dikkat çekmek ve prematüre bebek süreçlerinde farkındalığı arttırmaktır. Çünkü prematüre bebeklerin doğumla beraber oluşan hastalıkları mevcut, bunlar da son derece hayati risk oluşturmakta. Bu noktada özellikle dünya geneli ve ülkemiz için yenidoğan ünite sayısının artması, donanımın yükselmesi, hekimlerin daha tecrübeli olması ve tabi ki de teknoloji ile beraber gelişen cihazlara ulaşılabiliyor olması yaşam oranını arttırmıştır. Prematüre olarak Dünya’ya gelerek hayata tutunan erkenci bebekler ve ailelerinin 17 Kasım Dünya Prematüre Günü kutlarım” dedi.

Acıbadem Kayseri Hastanesi Acıbadem Hastanesi Çocuk Hastalıkları Yenidoğan Yoğun Bakım (NICU) Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Adnan Öztürk, katılımcılara “Prematüre Bebeklerde Gelişim Süreci” konulu seminer verdi. Prof. Dr. Mehmet Adnan Öztürk yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bütün bebeklerde özen ister ancak prematüre bebeklerin sağlına ekstra özen göstermek gerekiyor. Çoğu zaman gelişim sürecini tamamlamadan doğan prematüre bebeklerde bir çok sağlık sorunu da beraberinde geliyor. Hem ülkemizde hem de dünyada teknolojik ilerlemeler yeni doğan bakımındaki gelişmeler, yeni doğan ölümünü ciddi oranda azalmasını sağlıyor. Günümüzde enfeksiyonlarda etkili mücadele gebe beslenmesinin düzeltilmesi, sigara, alkol ve uyuşturucu madde alımıyla mücadele, sık doğumların önlenmesi sosyoekonomik ve sosyokültürel yapının iyileştirilmesi ile erken doğumların oranı azaltılmasına katkı sağlıyor.”

Etkinlikte konuşmaların ardından gerçekleştirilen kokteylde prematüre doğan minik kahramanlar için kutlama pastası kesildi.

Uzman diyetisyenden sertifikalı sağlıklı beslenme eğitimi
Türkiye’nin en büyük spor markası b-fit, nitelikli antrenör eksikliğine çözüm üretmek amacıyla kurduğu b-akademi platformunun çalışmalarına sağlıklı beslenme eğitimleriyle devam ediyor. 18 Kasım Pazar günü saat 10.00’da b-fit Kartal Kızılay merkezinde gerçekleşecek “Sertifikalı Sağlıklı Beslenme Eğitimi” kadın-erkek herkese açık!
Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı Mehtap Yakut Bağırmaz’ın eğitmen olarak yer aldığı sertifika programında; reaktif hipoglisemi, insülin direnci ve beslenme, hipertansiyonda beslenme ve spor, menopozda beslenme ve spor, spor öncesi ve sonrası beslenme, suyun önemi, spor yapan birinin günlük alması gereken sıvı miktarı, doğru ölçüm alma ve yorumlama, bel kalça oranı ve önemi, yaşa göre ideal yağ ve BKI oranları, Tip 1 ve Tip 2 diyabet, obezite ve hipoglisemide spor alanlarında zengin bir içerik bulunuyor. Sağlıklı beslenme konusunda uzman bilgilerin edinileceği sertifikalı eğitimin ücreti ise 350 TL.

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi Kamil Ünal’ın ‘EK ZAM MEKTUP EYLEMİ” ile ilgili açıklaması

Malumları olduğu üzere, 2018 ve 2019 yıllarında memur ve memur emeklilerine yapılacak maaş zamlarının belirlendiği toplu sözleşme görüşmeleri, 2017 yılının ağustos ayında gerçekleştirilmiş ve mutabakatla sonuçlanmıştır. Yetkili konfederasyon ve kamu işveren temsilcileri arasında imzalanan toplu sözleşme hükümlerine göre kamu görevlileri ile emeklilerin maaşlarına 2018 yılının ilk altı aylık dönemi için yüzde 4, ikinci altı aylık dönemi için yüzde 3,5 olmak üzere kümülatif yüzde 7,6; 2019 yılının ilk altı aylık dönemi için yüzde 4, ikinci altı aylık dönemi için yüzde 5 olmak üzere kümülatif yüzde 9,2 artış yapılması kararlaştırılmıştır. Toplu sözleşmeye göre dönemler halinde yapılan maaş zamlarının anılan dönemde gerçekleşen enflasyonun altında kalması durumunda aradaki farkın maaşlara yansıtılması hükme bağlanmıştır.

Ancak 2018 yılı başından itibaren yaşanan ekonomik gelişmeler neticesinde enflasyonda yüksek oranlı artışlar görülmüş, memur ve emeklilerin maaşları reel olarak değer kaybederken alım gücünde büyük düşüşler yaşanmıştır. Öyle ki, 2017 ve 2018 Ekim ayları dikkate alındığında yıllık enflasyon yüzde 25,24; 2018 yılının ilk on ayı dikkate alındığında ise yüzde 22,5 olmuştur. Bu süre zarfında ocak ayında 2017 yılına ilişkin yüzde 1,69 ve temmuz ayında yılın ilk altı ayına ilişkin yüzde 5,15’lik enflasyon farkı da eklenerek yapılan hesaplamada memur ve emekli maaşlarının yıllık yüzde 14,8 arttığı görülmektedir. Dolayısıyla kamu görevlilerinin ve emeklilerin maaşları, enflasyon karşısında bir yılda yüzde 10,4 değer kaybına uğramıştır. Yılın ilk on ayı itibarı ile hesaplandığında ise kamu görevlilerinin alım gücünün yüzde 9,5 düştüğü ortaya çıkmaktadır.  Bu gelişmelere paralel olarak geçtiğimiz yıl 5.336,22 TL olan dört kişilik ailenin aylık zorunlu harcama tutarı, bu yıl tam 854,82 TL artış göstermiş ve 6.191,04 TL’ye ulaşmışken 2.977,67 TL olan ortalama memur maaşı 441,65 TL zamlanmış ve 3.419,32 TL olmuştur.  Başka bir ifadeyle enflasyon farkı ödemesi de yapılmasına rağmen maaşlardaki erime ve alım gücündeki kayıp devam etmiş ve ortalama bir memurun alım gücü, bir yıl içinde aylık 413,17 TL azalmıştır.

Tüketici fiyatlarındaki bu yükseliş yüzde 45’e ulaşan toptan fiyatlardaki artışla birlikte değerlendirildiğinde ekonomide her şey yolunda gitse bile uzunca bir süre daha fiyatların pahalanacağını, alım gücündeki düşüşün süreceğini göstermektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı’nda 2018 yılsonu enflasyon hedefi yüzde 20,8; 2019 yılsonu hedefi ise yüzde 15,9 olarak belirlenmişken kamu görevlilerine 2018 yılının tamamı için enflasyon farkı dahil yüzde 13 maaş zammı yapılmış, 2019 yılı için ise yüzde 9,2’lik bir artış öngörülmüştür. Dolayısıyla memur maaşları resmi rakamlara göre bu yıl en az yüzde 7,8 eriyecek, 2019 yılında da hedeflenen enflasyona ulaşılsa bile, maaşlarda yüzde 6,7’lik bir reel düşüş olacaktır. Her ne kadar dönem sonları itibarı ile maaşlara enflasyon farkı eklense de bu ödemenin geriye dönük olarak yaşanan kayıpları karşılamadığı, yalnızca anlık bir enflasyon düzeltmesi olduğu ve dönem içinde maaşların sürekli eridiği açıktır. Yüzde 15,9 olarak değiştirilen enflasyon hedefi dikkate alındığında 2019 yılı için memur ve emekli maaşlarına yapılması planlanan maaş zamlarının, Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nda yeni hedefe göre revize edilmesi de bir gerekliliktir.

Enflasyonun toplumsal boyuttaki en olumsuz etkileri hiç kuşkusuz dar ve sabit gelirliler üzerinde görülmektedir. Bugün artık memur ve emeklilerimiz alışveriş yapamaz, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelmiştir. Ülkedeki gelir dağılımında adaletin sağlanması için en önemli araçlardan bir tanesi benimsenen ücret politikalarıdır. Gelişmeler karşısında ürünlerin fiyatına fahiş oranlarda zam gelirken maaşların yalnızca enflasyona endeksli olarak düzenlenmesi, gelir dağılımını bozacak, ekonomik olumsuzlukların yükünü yalnızca çalışan kesime yükleyecek bir etken olacaktır. Bu çerçevede toplu sözleşme görüşmelerinde enflasyona endeksli maaş artış tekliflerinden vaz geçilmesi, gerçekleşen enflasyon, yoksulluk sınırı, büyüme ve refah payının temel alındığı bir maaş artış sisteminin geliştirilmesi lüzumludur.

Bütün bu gerçekler ışığında; kamu görevlilerinin mağduriyetini gidermek, enflasyona yenik düşen, temel ve vazgeçilmez harcamalar karşısında eriyen maaşlarını telafi etmek ve kamu görevlilerinin alım gücünü yükseltmek amacıyla 2019 yılı maaş artış oranlarının Yeni Ekonomi Programı’nda belirlenen hedeflere göre revize edildikten sonra memur ve emeklilere ek zam yapılması için gerekli girişimlerde bulunmanız hususunu saygılarımla arz ederim.

Obez Hastaların İmdadına Obez Ambulansı Yetişiyor

Aşırı kiloları nedeniyle sağlık tesislerine gelemeyen hastaların derdine, obez ambulansı çözüm olmaya devam ediyor.

 Sağlık Bakanlığı tarafından 2013 yılında Kayseri’ye tahsis edilen Obez Ambulansı, 120 kg ve üstü hastaların nakilleri için kullanılırken özel donanımlı sedyesi ve hastalara göre tasarlanan müdahale setleri ile de hem obez hastalara hem de sağlık personeline büyük kolaylıklar sağlamaktadır.

12 Kasım 2018 tarihinde evinde rahatsızlanan 58 yaşındaki Zülfiye U. İsimli vatandaş 112’yi aradı. Arama sırasında aşırı kilolu olduğu öğrenilen hasta, 112 tarafından yönlendirilen özel donanımlı obes ambulansı ile evinden alınarak tedavi için Kayseri Şehir Hastanesine nakledildi. Nakil işleminin ardından konuşan hasta yakını, yaklaşık 20 yıldır obezite ve bağlı rahatsızlıklarla savaştıklarını ve öncesinde hastaneye giderken birçok sıkıntı ile karşı karşıya kaldıklarını dile getirerek, “Obes Ambulansı hizmeti sayesinde hastamız sıkıntısız bir şekilde hastaneye nakil edildi.  Verilen bu güzel hizmetten dolayı Sağlık Bakanlığına, Kayseri Sağlık Müdürlüğü 112 Acil Sağlık Ekiplerine ve hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum. Aradığımızda Evde sağlık ekipleri de eve gelerek muayenesini yapıp ihtiyacımızı gideriyorlar. Telefon açtık 15 dakika içinde geldiler hastamızı buraya getirip servise yatırdılar. Verilen hizmetten çok memnunuz herkese tekrar teşekkür ederim” dedi.

İl Sağlık Müdürlüne bağlı 112 İl Ambulans Servisi Başhekimliği bünyesinde 2 adet  obes (yoğun bakım) ambulansı mevcut olup vatandaşlara hizmet için ihtiyaç halinde kullanılmaktadır.

Toplum Ruh Sağlığı Merkezi Hastalarını Topluma Kazandırıyor

Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. İsmail Atıntop, Toplum Ruh Sağlığı Merkezini ziyaret ederek Sorumlu Dr. Canan Kılıç ile merkezde verilen hizmetler hakkında bilgi verdi.

Toplum temelli ruh sağlığı modeli çerçevesinde ağır ruhsal bozukluğu olan (şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar ve duygu durum bozuklukları gibi kronik ruhsal hastalıklar) hastalara, psikososyal destek hizmetlerinin verilmesi, takip ve tedavilerinin gerektiğinde evde sağlık hizmetleri uygulamasına entegre bir şekilde yaşadıkları ortamda sunulabilmesi, sosyal rehabilitasyonlarının sağlanabilmesi için Sağlık Bakanlığı’na ait yataklı sağlık tesislerine bağlı olarak faaliyet gösteren toplum ruh sağlığı merkezi ziyaretinde, hastalarla beraber aktivitelere katılarak onlara moral veren Altıntop, “Merkezimizde el sanatları, görsel sanatlar, resim, müzik, ritim gibi birçok sosyal aktivite ile hastalarımızı hayata adapte edip sağlıklı bir yaşamla beraber topluma kazandırmaya çalışıyoruz. Yakın zamanda yapılacak bir sergi ile de tedavi gören hastaların eserlerini sunacağız. Sağ olsunlar Dr. Canan Kılıç, Dr. Yasemin Şimşek ve ekip arkadaşları neredeyse ayın 30 günü geceli gündüzlü hastalarımızla ilgilenerek gerçekten takdire şayan işler çıkarmaktadırlar” dedi.

Merkez Sorumlusu Uzm. Dr. Canan Kılıç ise yaptığı açıklamada, Toplum Ruh Sağlığı Merkezlerinin hizmetlerinden bahsederek;

“ Merkez ile ilgili hasta ve yakınlarına işleyiş ile ilgili bilgi vermek,

Hastalara bireysel danışmanlık hizmeti vermek,

Grup terapisi yapmak,

Psikososyal beceri eğitimi vermek,

Hastanın durumuna göre uygun olarak resim, el sanatları, müzik gibi uğraşı tedavileri düzenlemek,

Hasta ve ailelerine psiko-eğitim vermek,

Merkeze devamı sağlanamayan hasta veya yakınlarıyla irtibat kurmak ve merkezin hastayla bağlantısını oluşturmak,

Merkeze devamı sağlanan hastaların tedavisine düzenli devam edip etmediğini takip etmek,

Toplumun bilgilendirilmesiyle ilgili ve damgalama karşıtı çalışmalar yapmak faaliyetlerimiz içindedir.’’ dedi.

Kılıç; 2014 yılından beri ilimizde Toplum Ruh Sağlığı adı ile hizmet verdiklerini belirterek; “İlimizde 2 tane Toplum Ruh Sağlığı Merkezi bulunmakta. Bunlardan biri Kayseri Valilik binası arkasında diğeri ise Erkilet yolu üzerindedir. Biz, bu merkezlerde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından özel olarak görevlendirilen öğretmelerimizle birlikte şizofreni, şizoaffektif bozukluk, bipolar bozukluk gibi ağır psikiyatrik hastalıkların takip tedavi ve rehabilitasyonu yapmaktayız” dedi.

POLONYA’DA SAKATLANAN DİLA AŞKIN ACIBADEM KAYSERİ HASTANESİ’NDE AMELİYAT OLDU

Kadınlar Basketbol Süper Liginde yer alan Orman Spor Bayan Basketbol takımı oyuncusu Dila Aşkın, Acıbadem Kayseri Hastanesi’nde ameliyat oldu.
FIBA Kadınlar Avrupa Kupası ön eleme turu maçında, Polonya’nın Arka Gdynia ekibiyle karşılaşılan müsabakada sakatlanan Dila Aşkın, Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Sinan Karaoğlu tarafından “menüsküs kisti ve artroskopik dış menisküs tamiri” ameliyatı yapıldı.
Başarılı geçen operasyon sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulanacak olan sporcunun 4. haftada koşulara başlaması ve 8 hafta sonra da müsabakalara dönmesi bekleniyor.

Spor yaparken doğa dostu kumaşlarla bedeniniz nefes alsın
Türkiye’nin tek kadınlara özel spor zinciri b-fit, merkezlerinde ve rahatbirseyler.com üzerinden satışa sunduğu başarılı modacı Deniz Gür’ün tasarımlarıyla spor giyimde modaya öncülük ediyor. b-fit by Deniz Gür ürünleri ve Şizen Sabahyıldızı’nın çizimleriyle renklenen Wormie koleksiyonu 23 Kasım Cuma günü Black Friday kapsamında yüzde 10 indirimli!
Kadınların spor ve yaşam merkezi b-fit’in, başarılı moda tasarımcısı Deniz Gür ile birlikte yarattığı b-fit by Deniz Gür markası, sokak modasını spor salonlarına taşıyor. b-fit merkezlerinde ve rahatbirseyler.com üzerinden satışa sunulan ürünler arasında çizer Şizen Sabahyıldızı’nın Wormie karakteriyle tasarladığı eğlenceli tişörtler de bulunuyor. Doğadan ilham alarak hazırlanan koleksiyon, Black Friday kapsamında 23 Kasım Cuma günü yüzde 10 indirimle satılıyor.
b-fit by Deniz Gür koleksiyonunda öne çıkan rahatlık kavramı, hem kesim ve dikiş özellikleriyle, hem de seçilen kumaş ve malzemelerle sağlanıyor. Koleksiyonda; doğal liflerden oluşan sağlıklı kumaşlardan, doğal pastel tonların hakim olduğu, spor merkezleri dışında günlük hayatın koşturmacasında da giyilebilecek şık “active wear” parçalar yer alıyor.

Termal tesisler FTR ile dünyaya açılıyor

TERMAL TESİSLER FTR İLE DÜNYAYA AÇILIYOR

Termal tesisler, Türkiye’deki zenginlikleri değerlendirmekisteyen ancak kendi taleplerini karşılamadığından yakınan yabancı turistleriülkemize çekmek için FTR (Fizik Tedavi Rehabilitasyon) başta olmak üzere birdizi yeni hamleyi hayata geçirmeye başladı.

Termal tesislerimizi dünyaya tanıtma amacıyla yola çıkanTermal Sağlık ve Turizm Derneği (TESTUD), yabancılardan gelen taleplerdoğrultusunda termal tesisler ile yurtdışı arasında köprü kuruyor.

TESTUD Başkanı Yavuz Yılık, Rusya, Ortadoğu, Avrupa’nın çoksayıda ülkesinde yaptıkları araştırmada, termal turizmi yaşamlarınınvazgeçilmez bir parçası olarak kabul eden çok ciddi bir nüfus bulunduğunu ve bukişilerin önemli bölümünün Türk termallerinin değerinin farkında olduğunukaydetti.

Yılık, buna karşın Türk termal tutkunları ile yabancılararasında ciddi fark olduğunu belirterek, Türkler’in yüzde 70’inin dinlenmek,stres atmak, eğlenmek, yabancıların ise yüzde 95 gibi büyük oranda tedaviamaçlı termali tercih ettiklerini ifade etti.

Bundan yola çıkarak termal tesislerde FTR merkezlerininkurulmasına yönelik dernek olarak büyük bir hamle başlattıklarını vurgulayanYılık, şunları söyledi:

“Termal tesislerimizi ilk olarak FTR hizmeti ile dünyayaaçacağız. Bu yoldaki çalışmamızın ilk uygulamasını Ankara Haymana’da Avrupastandardında hizmet veren Grannos Termal Otel’de hayata geçirdik. İlk olumlutepkileri de hemen almaya başladık. Şu anda çok sayıda tesis bizimkılavuzluğumuzda bu hizmeti vererek kapılarını yabancılara açmaya hazırlanıyor.Bu tesislerde kapsamlı hizmet veren FTR merkezlerinin sayısını artırarakTürkiye’nin sağlık turizmine yeni bir soluk kazandıracağız. Bu çalışmaylakonaklama süresini de minimum 15 güne kadar yükseltmiş olacağız.”