Sağlık haberleri.. (05.05.2018)

KANSER BİZE YETİŞMEDEN YÜRÜMEYE VAR MISIN?

LÖSEV 8. SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞÜMÜZE SEN DE DAVETLİSİN!

Biliyor musun?

Bugün kanserden 400 kişi hayatını kaybetti.

2030’lu yıllarda bu sayı günde 1000 kişi olacak.

Eğer önlem almazsak tabii…

Hareketsiz yaşam kansere yol açan nedenler arasında sigara ve sağlıksız beslenme kadar etkili. Hareketli bir yaşam tarzıyla ve sağlıklı beslenmeyle kanser vakalarının en az yarısı önlenebilir.

Hareketli yaşamın önemine dikkat çekmek için Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı olarak 6 Mayıs Pazar Günü tüm Türkiye’de Sağlıklı Yaşam Yürüyüşleri düzenliyoruz. Bu yıl 8. sini düzenleyeceğimiz LÖSEV Geleneksel Sağlıklı Yaşam Yürüyüşleri’ne tüm çocuklarımız, ailelerimiz, yetişkin hastalarımız, LÖSEV gönüllülerimiz beyazlar giyerek katılacak.

LÖSEV’DEN Hareketli Yaşama ve Sağlıklı Beslenmeye Davet…

LÖSEV Genel Koordinatörü Hülya ÜNVER yapılacak en önemli yatırımın sağlık olduğuna dikkat çekerek: Teknolojinin beklenmedik bir hızla geliştiği günümüz dünyasında bizler de beklenmedik şekilde büyük bir hareketsizlik girdabının içine düştük.  Öyle bir girdap ki sınırlanan hareket alanı beraberinde obeziteyi getirirken, obezite peşi sıra pek çok hastalığa davetiye çıkarır hale geldi. Hatta katkı maddeli paketlenmiş gıda ile buluştu ve kanseri hayatımızın orta yerine bıraktı, anormal olan bu süreç bilinçsizliğimizle birlikte yeni normalimiz oldu. İşte böylesine korkunç bir süreci en başından durdurmak üzere LÖSEV olarak hareketli bir yaşama yeniden merhaba diyerek, spor yaparak kansere dur diyebileceğimizi haykırıyor, ülkemizin dört bir yanında sağlıklı yaşam yürüyüşleri düzenliyor, kamuoyunu bilgilendirmeye gayret ediyoruz” dedi.

Tüm Halkın davetli olduğu Sağlıklı Yaşam Yürüyüşleri başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere Bursa, Eskişehir, Kayseri gibi illerde yapılacak.

Sağlıklı Yaşam Yürüyüşlerinin illerdeki yerleri ve saatleri şöyle:

ANKARA       6 Mayıs | Saat:10.00  | Eymir – Bisiklet Kiralama Noktası | 0312 447 06 60/4518

İSTANBUL     6 Mayıs | Saat:10.00  | Maçka Demokrasi Parkı | 0212 268 68 68

İZMİR              12 Mayıs | Saat: 10.30 | Alsancak Gündoğdu Meydanı | 0232 381 66 44|0232 520 85 20

BURSA          6 Mayıs | Saat: 10.00 | Mihraplı Park | 0224 233 33 36

ESKİŞEHİR    6 Mayıs | Saat:11.00  | Dedekorkut Parkı | 0222 222 03 30

KAYSERİ       6 Mayıs | Saat: 10.00 | Talas Bahçelievler Tramvay Durağı | 0352 222 29 00

Ankilozan spondilit doğru tedavi ve egzersizle kontrol altına alınabilir
Toplumun yaklaşık üçte biri, hayatının bir döneminde bel ağrısı nedeniyle doktora başvuruyor. Bu ağrıların %95’ini mekanik kaynaklı bel ağrıları oluştursa da, kalan %5’te görülebilen ankilozan spondilit isimli iltihaplı bel ağrısı, tedavi edilmezse kalıcı hasarlara yol açabiliyor. 5 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü vesilesiyle, erken tanı ve etkili tedavinin önemine dikkat çeken Bursa Doruk Özel Yıldırım Hastanesi, Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı, Türk Romatoloji Derneği Üyesi Uzman Doktor Yusuf Karabulut, yeni nesil biyolojik ilaçlar sayesinde bu hastalığın kontrol altında tutularak hastanın yaşam kalitesinin normal seviyeye getirilebildiğini belirtti.
Özellikle üç aydan uzun süren, beraberinde bacakta uyuşma, güç kaybı gibi ilave şikayetler bulunan veya gece ağrısı, sabah tutukluğu bulunan hastaların vakit kaybetmeden bir hekime başvurması gerektiğini belirten Bursa Doruk Özel Yıldırım Hastanesi Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Yusuf Karabulut şunları söyledi: “Toplam bel ağrılarının %95’i mekanik özellik taşımakla birlikte bu sebeplere bağlı bel ağrısı basit tedbirlerle çözülebilir. Oysaki inflamatuar bir bel ağrısı olan ankilozan spondilit, romatoloji uzmanı tarafından doğru bir şekilde tedavi edilmezse, uzun dönemde kalıcı hasarlara yol açabilen bir hastalıktır. Bel ağrısı ile romatoloji başta olmak üzere fizik tedavi ve ortopedi gibi bir çok branş ilgilenmekte veya hastaya yardım edebilmektedir. Hastalığın teşhisi, deneyimli bir romatoloji uzmanı tarafından hasta ile birebir yapılan görüşme ve muayene ile büyük ölçüde konulabilir. Ancak teşhisin konulması için her hastada olmasa da, görüntüleme yöntemlerine (direk grafi, MRG) kan testlerine, bazen de daha teknik incelemelere ihtiyaç duyulabilir.”
Ankilozan spondilitin arkasında pek çok etken var
Ankilozan spondilitin tek bir sebebe bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalık olmadığını belirten Dr. Yusuf Karabulut şöyle devam etti: “Genetik özelliği olan bir hastalık olmakla birlikte, çevresel faktörlerin hastalığın gelişiminde rol oynadığı görülmektedir. HLA-B27  isimli genetik test ankilozan spondilit ile güçlü bir ilişki içerisinde olmasına rağmen HLA-B27  sonucu pozitif olan her hastada ankilozan spondilit gelişmemektedir. Bu da hastalığın sadece genetik özelliklerle tanımlanamayacağını, başka çevresel faktörlerin de hastalık gelişiminde söz sahibi olduğunu düşündürmektedir. Ankilozan spondilit hastalarının birinci derece yakınlarında olarak hastalık gelişimi daha yüksek olmakla birlikte bu %100 hasta olunacak anlamı taşımamaktadır. Ama hasta yakınlarının bel ağrısı ve sırt ağrısı olduğunda bir romatolog tarafından değerlendirilmesi uygun olacaktır.”
Ankilozan spondilit kas-iskelet sistemi dışında diğer organları da tutabilir
Ankilozan spondilitin ömür boyu devam eden, ancak günümüz koşullarında çok iyi tedavi edilen bir hastalık olduğunu belirten Dr. Yusuf Karabulut şu bilgileri verdi: “Doğru tedavi edildiğinde, hastalıkla oluşabilecek birçok sorun engellenebilir. Ankilozan spondilit sadece omurgayı ve diğer eklemleri tutan bir hastalık değildir. Sistemik olarak göz, böbrekler, kalp kapakları, mide bağırsak sistemleri gibi birçok organ uzun süren ve iyi tedavi edilmeyen hastalıkta hedef haline gelebilir. Hastalığın romatoloji uzmanı tarafından günümüzdeki etkin ilaçlarla tedavi edilmesi durumunda bu organlardaki alevlenmelerin engellemesi mümkün olduğu gibi, omurga ve eklem belirtileri de tedavi ile önlenebilir.
İlaç tedavisi ve egzersiz bir arada planlanmalı
Dr. Yusuf Karabulut tedavi süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: “Ankilozan spondilit tedavisi romatoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır. Bu hastalığın tedavisinde öncelikli olarak hastalığın doğru teşhis edilmesi gerekmektedir. Daha sonra hastanın, hastalıkla ilgili bilgilendirilmesi, egzersizlerin öğretilmesi ve hastalığın şiddetine ya da durumuna göre bazı ilaç tedavilerinin uygulanması gereklidir. Antiinflamatuar ilaçlar başlangıçta kullanılmakla birlikte hastalığının seyri sırasında biyolojik ilaç olarak isimlendirdiğimiz oldukça etkili ilaçlarda kullanılabilmektedir. Günümüzde biyolojik ilaçların devreye girmesiyle ankilozan spondilit hastalığının tedavisinde bir devrim yaşandığı söylenebilir. Hastalığın tamamen yok edilmesi mümkün olmamakla beraber doğru ve uygun tedavi ile uzun yıllar baskılanması sağlanabilmektedir. Bir grup hastada ilaçsız izlem mümkündür. Hastalara, egzersiz yapmalarını ve önerilen ilaçları romatolog kontrolünde kullanmalarını öneririm. Ankilozan spondilit hastalığında etkili ve doğru tedaviyle kaliteli, uzun ve iyi bir yaşam mümkündür. Spor, bu hastalığın tedavisinde olması gereken, ancak doğru ilaç, hekim kontrolü gibi parametrelerle birlikte değerli olan bir eylemdir.”

Ankilozan spondilit hastalarının 3’te 1’ine yanlışlıkla bel fıtığı teşhisi konuyor
Türkiye’de yaklaşık 400.000 kişiyi etkileyen ankilozan spondilit hastalığının tanısı yaklaşık 8 yıl gecikmeli olarak koyulabiliyor.
Hastaların %33’ü doğru teşhisten önce yanlışlıkla bel fıtığı tanısı alıyor ve %7’si bu nedenle operasyon geçiriyor. 5 Mayıs Dünya Ankilozan Spondilit Günü vesilesiyle, ankilozan  spondilit tedavisinde erken tanı ve etkili tedavinin önemine dikkat çeken Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Özbek, egzersizin bu hastalığın tedavisinde büyük bir önem taşıdığını vurguladı.
Bel ağrısı ve bel bölgesi sorunları, ülkemizde 15 yaş üzeri bireylerde en sık yaşanan sağlık sorunu olarak öne çıkıyor. Birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran kronik bel ağrılı hastaların %5’inde ise ankilozan spondilit ve diğer spondilo artritler görülüyor. Türkiye’de doğru tanıyı yaklaşık 8 yıl gecikmeli olarak alan ankilozan spondilit hastalarının %33’üne yanlışlıkla bel fıtığı tanısı koyuluyor ve %7’si bu nedenle operasyon geçirmektedir. Bel fıtığı operasyonu geçiren hastalarda ise tanı gecikmesi 11 yıla kadar çıkıyor.
İstirahatle artan bel artıları şüphe uyandırmalı
Prof. Dr. Süleyman Özbek ankilozan spondilit kaynaklı bel ağrılarının nasıl ayırt edilebileceği konusunda şunları söyledi: “Nefes alan her insan hayatı boyunca en az bir defa bel ağrısı yaşayacaktır. Bel ağrısı en sık karşılaşılan yakınmadır. Bel ağrılarını mekanik ve inflamatuvar olarak ikiye ayırabiliriz. Birbirinden tamamen farklı bu iki hastalık grubunun neden olduğu ağrıları, istirahat ve egzersize verdiği yanıtla ayırt etmek mümkündür. Mekanik bel ağrıları istirahatten yarar görür. Mekanik olmayan yani inflamatuvar karakterli bel ağrıları ise istirahat sonrası ortaya çıkar ve egzersiz ile azalır ya da düzelir. Asıl önemli olan sinsi bir şekilde bedene yerleşen ankilozan apondilit gibi hastalıkların geç tanınmasıdır. Ankilozan spondilit hastalığında bel ağrısı istirahat sonrası ortaya çıkar ya da artar ve egzersiz ile düzelir ya da kaybolur. Bu yüzden üç aydan daha uzun süredir devamlı bel ağrısı yaşanması, sabah bel ağrısı ile uyanmak gibi belirtiler varsa gecikmeden doktora görünmek gerekir.”
Geç teşhis, tedavide başarı şansını düşürüyor
Günümüzde ortaya çıkan etkili tedavilerin sayesinde ankilozan spondilitte erken tanının önemi gittikçe arttığını belirten Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Özbek şu bilgileri verdi: “Dünyada artık hemen her hastalık için geçerli ilk kural erken tanı ve buna bağlı olarak erken ve etkili tedavidir. Ankilozan spondilit hastalığının tanısı ne yazık ki 5-10 sene gecikmektedir. Geç tanı doğal olarak tedavi başarısını düşürür. Bu yüzden tedavide en etkili faktör erken tanıdır. Tedavi tüm dünyada belirli kurallar çerçevesinde yürütülür. Basamaklı olarak uygulanan tedavilerde ilk basamak tedavi olarak steroid olmayan anti-inflamatuvar tedaviler, başarılı olamadığı durumda da biyolojik ilaç grubu tedaviler tüm dünyada uygulanmaktadır. Ameliyat bu hastalığın tedavisinde kullanılan bir yöntem değildir.”
Egzersizin olumlu etkisi çok büyük
Prof. Dr. Süleyman Özbek egzersizin önemini vurgulayarak, hastalara şu tavsiyelerde bulundu: “Ankilozan spondilit hastaları egzersizden çok yarar görürler. Bu yüzden hastalarıma “egzersiz dünyada yan etkisi olmayan tek ilaç” derim. Ankilozan spondilit hastaları da hem hastalığın en önemli yakınması olan ağrıyı azaltmak, ortadan kaldırmak hem de ileride gelişebilecek postür problemlerini önlemek, en aza indirmek için mutlaka egzersiz yapmalıdır. Kesinlikle “bu hastalığın tedavisi yok” gibi bir görüşe inanmasınlar. Erken tanı ve tedavi ile bugün ankilozan spondilit hastalarının yaşam kalitesi ve yaşam süresi çok önemli derecede normale döndürülebilir. Yeter ki erken tanı konulsun ve egzersiz ve ilaçlar bir arada kullanılarak her yönüyle doğru ve etkili bir tedavi uygulanabilsin.”