Ramazan..(2) (Köşe yazısı 07.05.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Dinimiz, mesajlar ne güzel.

Ancak, mesaj verenler, ağzından bu konuda bal damlayanlar, dinimizin emirlerini aynen böyle kalpten, yürekten, gönülden yerine getiriyor ve yaşıyor mu?

En basitinden bugünden başlayarak önüne gelen birbirine sormaya başlayacak.

Oruç musun?

Koca adamsın niye oruç tutmuyorsun?

Sana yakışıyor mu?

Oruç tutmuyorsan zekatını veriyon mu?

Peki bu soranlara da sordukları kişiler yıllardır soruyor.

‘On bir aydır neredeydin?

Açmısın, susuz musun?

Battın mı, çıktın mı, borçlarını ödeyebildin mi?

Sağlığın nasıl, ilaç kullanıyon mu, oruç tutabilecek misin?

Ya da ‘sağlığın elvermiyorsa tutma’ gibi.

Üstelik, Allahın, dinimizin, Kuran’ın, Peygamberimizin, atalarımızın emir ve öğütlerini ne kadar yerine getirdikte şimdi herkes birbirine  ‘oruç musun, değil misin?’ diye sorma cesareti gösteriyor.

***

Geçtiğimiz ramazan aylarında ‘geleneksel davul’ olayı, ciddi sorunlara neden olmaya başladı.

Eskiden fakir, fukara, işsizlere destek amacıyla çaldırılan ‘Geleneksel ramazan davulu’ ticarete dönüştü.

Kanuni bir zorunluluk olmayan, sadece geleneksel, sembolik olan ‘Ramazan davulu’ için ticarete öncelikle bazı mahalle muhtarlarının bulaştığı, davul çalmak isteyenlerden para aldığı iddia edildi.

Sonrasında bu yüzden bazı muhtarlar, davul çalan ya da çalmak isteyenler ile ciddi, halkı canından bezdiren kavgalar görüldü.

Üstelik tamamen ‘gönüllülük’ esası ile çalınan Ramazan davulunda, bu kişiler ellerine defter alıp, kapı kapı dolaşarak vatandaşın gönlünden kopan değil, kendilerinin belirlediği rakamları almak için zorlatır oldu. Vermeyenlerin ise kapılarına tekrar tekrar gelmeleri bıktırdı.

Gerçekten Ramazan davulunu çalanlar bir yana, birde dolandırıcı ikizleri kapıları gezerek para toplayıp vatandaşın kafasında ayrı bir sorun yarattı.

Bununla ilgili geçmişte ‘Ramazan davulu ve davulcusu’ şikayetleri, ihbarları, yasaklanması, rahatsızlık verdiği için kaldırılması yönündeki başvuruları bilmeyen yok.

***

Bu Ramazan öncesinde de, Melikgazi ve Kocasinan ilçelerinde Ramazan davulunun yasaklanması yönünde karar alındı ve uygulamaya kondu.

Bu karar alınmadan önce bir gurup muhtar belediye başkanlarına teşekkür ziyaretine gitti.

Bir gurupta kaldırılmaması yeniden çalınması yönünde baskıya gitti.

Belediye başkanlarının kafaları iyice karıştı.

Peki bu geleneksel ramazan davulu konusunda tam yetkili kim?

Bakanlık mı, Valilik mi, Büyükşehir ya da ilçe belediyeleri mi, ilçe kaymakamlıkları mı yoksa geçmişte adı ‘ben bunun için para verdim’ diyen davulculara ‘Biz kimlik veriyoruz’ diyen bazı muhtarlar mı?

Bakalım şimdi bu işteki ‘yasak’ kararı nasıl uygulanacak çok merak ediyorum.

Çünkü bazı muhtarlar ‘ben çaldırırım, kimse karışamaz, bu yetki bizde’ diyor.

Belediyeler ve ilçe kaymakamlıkları ‘esnek’ davranınca, geçmiş yıllardan kaynaklı ‘davulcu ticareti’ yapan bazı muhtarlar yine yetkileri olmadığı halde apartmanlara ‘ben izin verdim’ diyerek davul çaldıracağına karar verdi. Bu da ister istemez ‘kirli ticareti’, ‘yetki aşımı’ ve ciddiyetsizliği getirdi.

***

Hafta sonu bu konuda alınan kararla ilgili, zorunlu olmamasına karşın, ‘geleneksel’ olarak devam ettirilen ‘Ramazan davulu’ konusunda, geçmiş yıllarla ilgili olumsuzluklara da örnek vererek, haber yaptık.

Yine söylüyorum, yasal hiçbir dayanağı olmayan, belediyeler tarafından dar gelirli ailelere ‘gönüllülük esası’ ile verilen  ‘Ramazan davulu’ konusunda, önceki yıllar bazı mahallelerde, bu yüzden davulu hem çalanlar, hem hayali davulcular,  hem de muhtarlara yönelik saldırılara dikkat çekmiştik.

‘Ücret talep etmeyeceğim, gönüllüyüm’ diyen kişilerin ramazanın son günlerinde evleri tek tek gezerek kendi belirledikleri ücretleri istemeleri vatandaşları da çileden çıkarttığını, vatandaşların, ramazan davulu yüzünden yaşlıların, hastaların, bebeklerin rahatsız edildiğini, artık teknolojinin gelişmesi ile sahurda isteyenlerin çok rahat uyandığını ve yasaklanması taleplerini de.

Seçim çalışmaları sırasında adaylardan ‘ramazan davulu yasaklansın’ talepleri ve başkanlarında değerlendireceklerini söyleyip, söz verdiklerini bilmeyen yok.

Bu haberi kendi sitemde ve sosyal paylaşımda paylaştıktan sonra çok sayıda kişi ‘yasağa uyulmasını, artık davul çaldırılmaması’ yönünde yazılar yazdı. Çok az kişide geleneğin devam ettirilmesini.

***

Ramazan deyince akla ‘ramazan sofraları’ geliyor.

Artık eskisi gibi poşetle değil, taneyle meyve-sebze alınmaya başlayınca, ekonomik sıkıntılar, işsizlik, yardımlaşma, dayanışma, kaynaşma, neredeyse bitme ve herkesin ‘tırnağın varsa kendi kafanı kaşı’ sözünün arttığı bu dönemde, akrabalar, kardeşler bile ‘Ramazan sofrası’nda düşünceli.

Ama, geçen yıllarda olduğu gibi, ekonomide, yaşamdaki tüm bu olumsuzluklara karşın, bazı kişi ve kurumların lüks otellerde, tesislerde, çoğu çöpe gidecek ya da masada kalacak sofralarda nasıl yarışacaklarını da hep birlikte izleyeceğiz.

Basında da yer bulacak bu ‘Ramazan sofraları’na yine bakacak, yutkunacak olanlarda, onbir aydır aç ve açıkta olanlar olacak.

Dün ki yazımda, diyanet işleri başkanının, bu konudaki mesajına yer vermiştim.

Bugün ‘Ramazan sofraları’ ya da ‘Onbir ayın sultanı’ konusunda uygulamada ciddi sıkıntı var.

Halen gösteriş, reklam, büyük israf bitmek bilmiyor.

Artık herkes, sözde değil, kalpten dinimizin emirlerini yerine getirmeli, elini taşın altına koymalı.

Umarım, fakir, fukara, işsiz ve zor geçinenler, ülkemiz ve milletimiz için Ramazan ayı hayırlı olur.