Prof. Dr. İlber Ortaylı “Ortadoğu’da Son Gelişmeler ve Kudüs”ü anlattı

Kayseri Yeni Ufuklar Derneği tarafından Kadir Has Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Ortadoğu’da Son Gelişmeler ve Kudüs” konulu konferansa katılan tarihçi ve akademisyen Prof. Dr. İlber Ortaylı, Türk Askerinin o dönemde Medine’den çekilmediğini belirterek ‘Fahrettin Paşa, ‘Ben burayı terk etmem. Burayı, bu İngilizlere verip gitmem, bu Araplar daha beter’ derken askerleride, ‘Bizde buradan gitmeyiz’ dediklerine dikkat çekti. Prof.Dr. İlber Ortaylı’nın sözlerinden bazıları şöyle.
“Kudüs Selahaddin Eyyubi tarafından fethedildiği zaman bir daha çıkmamak üzere 1517’ye kadar Müslümanların elinde kaldı. Burayı Memlüklerden alan hükümdar Yavuz Sultan Selim Han. 400 sene sonra da orası teslim edildi. Kudüs 1917 Aralık ayında terk edildi ama savaş devam etti. Mondros Mütarekesi 1918’de imzalandığı zaman Halep’in kuzeyinde, doğuda Medine’de idiler.  Medine’den çekilmedik. İstediğin kadar mütareke imzala biz burayı terk etmeyiz. Fahrettin Paşa olayı da o. Fahrettin Paşa, ‘Ben burayı terk etmem.’ dedi. ‘Burayı, bu İngilizlere verip gitmem, bu Araplar daha beter.’ dedi. Etrafındaki askerler, ‘Biz buradan gitmeyiz.’ dediler. ‘Zaten olan olmuş, biz burada savaşırız.’ dediler. Su var, gıda yok, çekirge yersiniz. Çölün bedevileri aç kalınca çekirge yiyorlar. Yemeye alışmamışlar ama fena bir et değil. Fahrettin Paşa çekirge tebliği yayınladı, ‘Yiyebilirsiz, çok lezizdir, Sahabetül Kiram dahi yemiştir, Peygamber’in eshabı.’ dedi. Kahvesi de nefistir diyerek, ne yapacaklar ve biz orada 58 gün daha direndik. Fahrettin Paşa, bazı eserleri yolu uçurmalarına rağmen vagona yükletti. 2 bin kadar asker büyük bir cesaret ve ustalıkla bunları İstanbul’a ulaştırdı.
İstanbul’da İngilizler var, aman mütareke ahkamına mugayir olarak getirdiniz diye bir şey yaparlar diye oradan Niğde’ye götürülerek burada saklandı. Askerlerimizi de maalesef, edepsiz herifler enterne edip, Mısır’a esir diye götürdüler. Çoğuna ne olduğunu Allah biliyor. Bir kısmı döndü, Fahrettin Paşa da. Şimdi bu paşa ittihatçı, yok bilmem ne Araplara karşı niye savunmuş diye yazan gerizekalılar var. Adam Peygamberin kabrini savunuyor, namusunuzu kurtarıyor, ne istiyorsunuz daha? Bunun neresi Müslümanlık, bazı şeyleri hakikaten hesaba katmamız gerekiyor. Bunlar hoş şeyler değil, çok ilginç. Kudüs, daha evvel ki Kut’ül Amare cengi ve bilhassa mütarekenin yapılmasına rağmen daha hala Medine’de savunma yapmamız çok önemli olaylardır.Aralık ayında Türkiye birçok savaş içine girmiştir. Bunlardan birisi olan Sarıkamış faciasında silah atmadan dondular şeklinde ifade edilse de, 19 bin Rus öldürüldü. Balkan savaşında ilk zararları aldık. Türkler,yarı cehaletten yarı tembellikten tarih yazmayı sevmezler. Teferruattan hoşlanmazlar. Sarıkamış’ta ordu silah atmadan donmamıştır. Bazı ülkelerin tarihleri siyah ve beyazdır. Bizim ülkemizin tarihi beyazdır. Bazı yerlerde grilik vardır. Ülkemizde bazı yazarlar Rus yazarlar hakkında olumsuz ifadelerde bulunuyor. Bu çok doğru değildir. Gerilimlere neden oluyor.
Milli Eğitim, çok zayıf bakanlık. ‘Bunu çok tenkit ediyorsunuz’ diyen Bakan İsmet Yılmaz’a da söyledim. ‘Tenkit ettiğim siz değilsiniz’ dedim. Milli Eğitim Bakanlığı; maalesef 60 senedir çöküntü halinde gidiyor. Ne Osmanlı döneminde ne de Cumhuriyet’in ilk yıllarında olmayacak kadar toplum hayatının dışına itilmişlik, öğretmene saygı olayı ortadan kaldırılmış, yöneticilerin maariften anlamadıkları bir müessese haline gelmiş. Ülkemizde en önemli şey; eğitimdir. Öyle önemlidir ki her şeyi başı da, kıçı da maariftir. Siyasi partilere oy verirken size maarif bakımından neler katacağına bakmalısınız. Öğretmenlerin maaşları ne olacak, mesleğin içine uyuşuk insanlar nasıl girmeyecek, nasıl sınavlar hazırlanacak, çocuklar nasıl okutulacak bu konulara ilgili programı olmayan partilere oy vermeyiniz. Çünkü Türk insanının yetişmesini ciddiye almayan bir siyasi heyetin bizim başımızda yeri olamaz. Her şey sadece silahlarla etrafınızda bekleyenler değildir. Türkiye’nin tarihi milli karakterini hedef alan insan doludur etrafımızda. Medine’den çekilmedik. İstediğin kadar mütareke imzala biz burayı terk etmeyiz. Fahrettin Paşa, ‘Ben burayı terk etmem’ dedi. Bu arada Fahrettin Paşa’nın bazı eserleri yolu uçurmalarına rağmen vagona yükletti. ‘İstanbul’da İngilizler var, aman mütareke ahkamına mugayir olarak getirdiniz. Bir şey yaparlar’ diye oradan Niğde’ye götürülerek burada saklandı. Askerlerimizi de maalesef, edepsiz herifler enterne edip, Mısır’a esir diye götürdüler. Çoğuna ne olduğunu Allah biliyor. Bir kısmı döndü, Fahrettin Paşa da. Şimdi bu paşa ittihatçı, yok bilmem ne Araplar’a karşı niye savunmuş diye yazan geri zekalılar var. Adam Peygamberin kabirini savunuyor, namusunuzu kurtarıyor, ne istiyorsunuz daha Bunun neresi Müslümanlık, bazı şeyleri hakikaten hesaba katmamız gerekiyor. Bunlar hoş şeyler değil, çok ilginç. Kudüs, daha evvel ki Kut’ül Amare cengi ve bilhassa mütarekenin yapılmasına rağmen daha hala Medine’de savunma yapmamız çok önemli olaylardır. Şu sıralar Arap dünyasında büyük çatışmalar var. Suudiler tükeniyor o yüzden bu cephe ile işleri yok. İstedikleri Katar’dır. “