Plastik sektörü…(2) (Köşe yazısı 28.03.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Kayseri Plastik İşletmeciler Derneği (KAYPİDER) Başkanı Yusuf Özkan ile plastik sektörünü, katma değerini, önemini ve hurdasını konuşmaya devam ediyorum.

Plastik yalıtım, sıcak veya soğuk hava kaybını  % 70 düzeyinde engelleyerek, evlerde veya okullardaki ısının kışın daha sıcak, yasın daha serin kalmasını sağlayarak, enerji verimi de sağlıyor. Binalarda plastiklerle ısı yalıtımı uygulanması sayesinde, ortalama CO2 emisyonunda 10-40 kat tasarruf sağlanıyor; bu da %40 – 60 tasarrufa eş değer.

Plastik sayesinde daha az yakıt ile daha uzaklara uçulabiliyor:  Uçaklarda da yüzde 50’lere varan plastik kullanımı söz konusu ve bu da yine yüzde 50’lere varan yakıt tasarrufu demek. Üretiminde plastiklerin en yüksek oranda kullanıldığı, dünyanın en büyük uçağı olan Airbus A380’nin rüzgar kutularında plastik fiber kompozitlerin kullanılması uçak ağırlığını 1,5 ton azaltıyor. Böylece uçak, aynı miktarda benzin ile 853 yolcusunu 14 bin 800 km mesafe gibi çok daha uzun mesafe uçabiliyor, daha fazla yük taşıyabiliyor ve yüksek oranda enerji verimliliği sağlıyor.

Bu yıl plastik sektör büyümesinin ana gücü yaklaşık iki yıldır olduğu gibi yine iç pazar satışlarından geleceğini tahmin ediyoruz. Yakın coğrafya pazarlarında özellikle İran ve Irak’ta daha stabil bir pazarın oluşmaya başlamasını diliyoruz. Bununla birlikte, AB ile olumlu girişimlerin devreye alınacağını da ümit etmekteyiz. Bununla birlikte geleneksel pazarlarımız yanında yeni pazar arayışlarımız da hız kesmeden devam ediyor.

Katma değerli üretimin yetersiz olması sebebiyle sektördeki ihraç birim fiyatları düşük seyrediyor. 2017 yılı yatırım teşviklerinin satış tarafında meyvelerini vermeye başlaması da beklentilerimiz arasında ancak kurdaki istikrarsızlık, ana ticaret pazarlarımız ile geriye giden ilişkiler, ciro artışlarına rağmen karlılık tarafında arzu edilen yansımaların söz konusu olmaması tehdit algıladığımız unsurlar olarak öne çıkıyor. Hükümetimizin yerlileştirme çalışmaları ile petrokimya alanında da tekelleşmenin kırılabileceğini öngörüyoruz. Bu nedenle petrokimya yatırımı milli bir projedir. Sektörümüz 40 farklı sektörü beslediği için stratejiktir ve orta-ileri teknolojiye dayalı yatırımlar bağlamında geleceğin malzemelerini üretmektedir.

Danimarka Çevre Koruma Ajansı (Miljøstyrelsen) yeni bir çalışma yayınladı. Bu çalışmaya göre, plastik market poşetleri en az çevresel etki meydana getiren materyal oldu. Yedi farklı materyalin üretimi, kullanımı ve imhası gibi kriterler açısından incelendiği çalışmada en iyi çevreci performansı düşük yoğunluklu polietilenden yapılan market poşetleri gösterdi.

Plastik poşetler, kağıt poşetlere kıyasla yüzde 60-79 daha az sera gazı emisyonu üretirler. 100 milyon poşet başına plastik poşetler 3.097 ton, kağıt poşetler ise 7.621-14.558 ton CO2 eşdeğeri sera gazı emisyonu üretirler. Ayrıca plastik malzemeler alternatiflerine kıyasla hafif olduklarından tüketim bölgelerine nakliyeleri sırasında daha az yakıt tüketirler ve daha az sera gazı emisyonu verirler.

Üstelik, plastikler doğada ne 400 yılda ne de iddia edildiği gibi 1000 yılda yok olmaktadır. AB ülkelerindeki test laboratuvarlarında yapılan testlere göre içeriğinde katkı maddesi olmayan plastik poşetler doğada 8 – 10 yılda, biyo veya oxo-bozunur katkı maddeli plastik poşetler ise 1 – 2 yıl aralığında çözünmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nin AB’ye uyumu kapsamında düzenleme yapmıştır. Genel İlkeler bölümünde “l) Taşıma amacıyla kullanılan plastik poşetlerin kullanımının azaltılması esastır” denilmektedir. Burada gerekli tedbirleri almakla Bakanlık merkez teşkilatı yetkilendirilmekte, toptan ve/veya perakende olarak ambalajlı ürünlerin satışını yapan iki yüz metrekareden büyük kapalı alana sahip mağaza, market ve benzeri satış yerlerini satış yerleri olarak tanımlayarak, buraların azaltma tedbirleri almasını belirtmektedir.

Bu konuda AB’nin ara ara güncellediği Ambalaj ve Ambalaj Atıklarına İlişkin 94/62/EC sayılı Direktifi bulunmaktadır. Bu direktif de belli mikron kalınlığındaki (hafif ağırlıklı plastik poşet olarak tanımlanmaktadır Direktifte) plastik poşetlerinin kullanımının azaltılmasını amaçlamaktadır ve bir geçiş süreci tanımlanmaktadır. Örneğin 15 mikronun altındakiler hijyen malzemesi sayıldığından bu kapsam içine alınmamıştır. AB direktifinin maddesi şu şekildedir: “2019 sonuna kadar kişi başı hafif plastik taşıma poşeti kişi başı kullanım oranının yıllık 90 adedin altına çekilmesi amaçlanır. 2025 sonunda ise bu adet için 40 hedeflenir. Çok hafif plastik taşıma poşetleri için istisnalar tanınabilir.”

Önemli olan tüketicilerin hangi ürünü nasıl kullanması gerekliliği yönünde bilinçlendirilmesidir. Yoksa bugün ortalama 4-5 kuruşa mal edilen plastik poşetler düzenleme ile belli bir bedel ile satılacak ve bu bedel büyük çaplı süpermarketlerin cebine girecek.

Uluslararası akredite laboratuvarlarda yapılan testlere göre içeriğinde katkı maddesi olmayan plastik poşetler doğada 8 – 10 yılda, biyo veya oxo-bozunur katkı maddeli plastik poşetler ise 1 – 2 yıl aralığında çözünmektedir. Ancak bu demek olmuyor ki kullandığımız poşetleri kullanım ömürleri ardından doğaya bırakalım. Plastik dahil tüm ambalaj atıklarının kaynağında ayrıştırılmasının, geri dönüşümün öneminin herkes tarafından anlaşılması ve bu kültürün oluşması gerekiyor. Poşet üretiminde kalsit kullanımı, oxo bio katkılar, oxo bio kullanımı ve kompost edilebilir plastikler ile ilgili standartların ilgili devlet otoritelerince sağlanması gerekmekte ve bu kapsamda piyasa denetimlerinin yapılması sağlanmalıdır. Plastik poşetlerin amaçları dışında ve aşırı tüketimi başta çevre olmak üzere plastik hammaddede ithalata bağımlı olan ülkemizde ekonomik kayıplara da yol açmaktadır.