O alçak kara gün..(Köşe yazısı 15.07.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bizim kuşağa da 12 Eylül darbesini görmek ve yaşamak nasip oldu.

Halen sağcısı-solcusu-dincisi-dinsizi aynı kuşaktakilerle o günleri konuşuruz.

Bizden sonra ki kuşakta 15 Temmuz’u gördü ve hep birlikte yaşadık.

Bu ülkede yaşayanlar için her kuşak ayrı bir darbe ya da hain girişime tanıklık ederek, ya acısını yaşadı ya da kaybettiklerini, oynanan oyunları görüp, dinledi.

Son o alçak, hain, şerefsiz, kısaca ‘kara gün’ kalkışmasının gündüzünde kıpırdanmalar konuşuldu.

Bu hain kalkışmadan önce Kayseri’de, sonradan adına ‘sonik patlama’ denilen, halk arasında olmadık algılara neden olan, savaş uçaklarının alçaktan uçarak ses duvarını aşması nedeniyle ‘patlamalar’a neden olması o hain gecenin ilk prova yeri oldu.

Ama bunlardan önce,  geçmişi başarılarla dolu, sancağı çift madalyalı, Kıbrıs’ta, Kuzey Irak’ta, Doğu ve Güneydoğu’daki terör gibi bir çok mücadelede adını altın harflerle tarihe geçirten Kayseri 1. Komando Tugayı’nda bir tatbikat vardı.

O tatbikata bir grup yerel ve Ulusal gazeteci ile birlikte katıldık. O zaman Tugay Komutanı halen rahmetli Aydoğan Aydın’dı. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığına atanmamıştı. Ramazan’da iftarını açmak için komutanlarla Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanlığına da gitmemişti. Ama terörle mücadelenin efsane ismiydi. Bölgeyi, sınırları, sınır ötelerini, terör yuvalarını avucu gibi biliyordu.

Şırnak Şenoba’da düşen helikopterde 13 kahramanla, anıları ile son yolculuklarına uğurlandılar.

Ama ben yıllardır polis-adliye muhabirliği yaptığım ve ‘şanslı bir gazeteci’ olduğum için ünlü-ünsüz komutanlardan, emniyet müdürleri ve polis şeflerinden, hakim-savcılardan, bazı din adamlarından, bilim adamlarından çok dinledim, haber yaptım, merak ettiğim soruların yanıtlarını aldım ve alıyordum.

Zincidere Komando Tugayı’ndaki o tatbikatta, Şehit olan o komutanların yarısı vardı. Tatbikatın bir bölümünden sonra kışlada hep birlikte karavana yedik. Ağıtlar söyledik. Tabi bu arada terörle mücadele sırasında cemaat ve dini yapılanma adıyla tehlikeli yapılanmaların bir bölümünü kendisinden dinleme imkanımız oldu. Öyle ki, fetö/pdy  ve bazı dini yapılanmaların diğer tehlikeli örgütler gibi nasıl tehlikeli olduğunu bazı örnekler ile anlatırken, ‘Çocuklarım’ dediği Şehit ve gazileri anlatırken gözleri dolmuştu.

Yukarıda dediğim gibi 45 yıllık gazetecilik meslek hayatımda, bu tehlikeli cemaat ya da dini yapılanmaların ülkeye verdiği zararı çok dinledim, haber yaptım, bazı onurlu, haysiyetli, namuslu kamu görevlilerinin görevden alındıktan sonra veda konuşmalarında bile bunlara nasıl isyan ettiklerini gündeme taşıdık.

O kara gün ise öğleden sonraki hareketlilik gündeme düşerken, akşam saatlerinde çocuklarım dahil, tanıdıklarım, bazı kamu görevlileri, meslektaşlarım, komşularımla ‘neler oluyor’ diye konuşurken sakin olunmasını, sağduyulu davranılmasını birbirimize söyledik.

Tabi Cumhuriyet meydanı dahil ilçe merkezlerindeki  ‘Demokrasi nöbetleri’nde başrolü oynayanların çoğu sonradan fetö/pdy yapılanmasından ya gözaltına alındı ya tutuklandı ya da cezalandırıldı. Halende kendilerini gizlemeye çalışan bazı hainler ‘şov’ yapıyor.

Vatana,

Türk Milleti ve Türkiye’de yaşayanlara,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve TBMM’ye,

Türk Ordusuna,

Türk polisine, tüm güvenlik güçlerine,

Masum insanlara bomba atacak, silah sıkacak, iç savaş çıkartmak için her haltı yiyecek kadar;

Şerefsiz,

Haysiyetsiz,

Onursuz,

Kişiliksiz,

Satılık ya da satılmış,

Hain,

Alçakça kim girişimde bulundu, kalkıştı, devleti, milleti bölmeye, birbirine kırdırmaya çalıştı ise kökleri kazınana kadar mücadele durmaksızın devam etmeli, hiçbir terör örgütüne, tehlikeli cemaat, dini vakıf, dernek, cemiyet, birlik, bilmem ne adıyla faaliyet gösteriyorsa, makamına, mevkiine, koltuğuna, politikasına bakmaksızın yasal gereken yapılmalı, kimsenin gözünün yaşına bakılmamalı.

Bu hain kalkışmadan sonra ülkenin, komşuların, sınırların, ‘akbaba gibi bekleyen’ diğer hain devletlerin, ekonominin, Türk Ordusunun, güvenlik güçlerinin, kamunun, apartmanlarda komşuların, kardeşlerin bile ne hale geldiği çok açık ve net görüldü.

Onun için;

En kötü Demokrasi bile böyle hain, alçak kalkışmalardan, darbelerden iyidir.

Bunun için;

Herkes elini taşın altına koyacak.

Bu vatan, millet, devlet, topraklar ‘mağdur-mazlum’luklarını unutup, yeni kimlik-devlet arayışında olanların değil, Kurtuluş savaşında bu ülkeyi, Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarını belirleyip bizlere kanları ve canlarını veren 15’lıkler, Türk anneleri ile emanet eden bizlerin.

Ben bir kez daha, Allah bu ülkede yaşayanları –hainler dışında- ‘bu tip alçaklardan, hainlerden, kalkışmalardan, darbelerden ve girişimlerinden korusun’ diyerek başta Atatürk olmak üzere tüm Şehitlerimizi, gazilerimizi, ‘isimsiz kahramanları’ rahmet ve minnetle anıyoruz.

Türk milletine ve Türkiye’de yaşayanlara bu hainliği yapanları kınayıp, lanetlerken, tarihe geçen bu alçak hainleri, girişimlerini unutmadık, unutmayacak ve unutturmayacağız.

Bize Atatürk Devrimleri, ilkeleri ve emanet bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve toprakları yeter.