Nerdesiniz? (Köşe yazısı 17.07.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Meslek hayatım boyunca siyasilerden, bir makam, mevki, koltuk hırsı olanlardan duyduğum kelimeler hiç mi hiç değişmedi.

‘Dönemin adamı olacaksın, yoksa kaybedersin.’

Bunun kısa özeti;

Takla atacaksın,

Fırıldak olacaksın,

Takiyye yapacaksın,

Bu işin ticaretini yapacaksın.

Gazetecilikte geçirdiğim 45 yıllık süre içinde, 12 Eylül öncesi-sonrası, 15 Temmuz öncesi-sonrası diye ayırmakta da yarar var.

12 Eylül öncesi TBMM’de CHP-MHP-MSP-İP ve cılızda olsa diğer partilerin milletvekilleri birbirine girer, hatta birbirlerine silah bile çekerdi.

Ama bir gün sonra birbirine silah çekenleri, kavga edenleri Kayseri’deki Yıldız restorant gibi yerlerde aynı masada yemek yerken, içerken görürdüm.

Sorduğumda aldığım yanıt mı ‘Orası Meclis. Orada öyle olmamız gerekiyor. Aramızda bir sorun yok. Biz arkadaşız’ olurdu.

17-25 Aralık operasyonlarından 15 Temmuz’a kadar ayrı bir süreç yaşandı.

15 Temmuz sonrasında ise belli bir süre kim kahraman, kim hain bir karışıklık görüldü.

O günden bu güne herkese dokunuldu ama bu işin asıl mutfağında olan ‘siyasi kanat’ hep görülmedi.

Bunun seçimlerde sandığa yansımaları ve zirveden inişi de ortada.

Bu arada, olur-olmaz her toplantıya katılan, ortaya çıkan seçilmiş, atanmış ‘toplum önderleri’ ise her nedense son yıllarda bir orada, bir burada ‘rüzgara’ göre ‘günü kurtarma’ siyasetinde.

Son dönemlerden örnek verecek olursak;

Abdullah Gül’ün milletvekilliği, bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı,

Şükrü Karatepe’nin Büyükşehir,

Mehmet Özhaseki’nin Melikgazi ve Büyükşehir Belediyeleri, milletvekilliği, Parti Genel başkan yardımcılığı, Bakanlığı,

Taner Yıldız’ın bakanlığı,

Mustafa Elitaş’ın bakanlığı, grup başkan vekilliği,

Mustafa Çelik’in Büyükşehir Belediye başkanlığı,

Son seçimde ise adayların belirlenmesi, mevcut adayların durumlarını şöyle göz önüne getirin.

Dikkatinizi çekti ise sadece son dönem iktidar partisinin bazı ünlülerini ele aldım.

İlkinden başlayarak, son güne kadar kendi aralarındaki çekişmeyi,

Söylemlerini, zaman zaman suçlamalarını, geldikleri durumu,

Birde makam, mevki, koltuk varken arkasında gezenlerin şimdi neden birlikte olmadıklarını, başkalarının peşlerinde gezdiklerini kendilerine sorun.

Kayseri’den çıkıp, Dünyaya ya da Türkiye siyasetine damga vuran insanların söylemlerine, konuşmalarına, Kayseri’ye zarar mı verdikleri, yararlı mı olduklarını düşünün.

Onların Kayseri gezilerinde, önceden peşlerinden ayrılmayanların şimdi nerede olduklarına bakın.

Siyaset mi yapılıyor, ticaret mi, yoksa ibadet mi hepsi birbirine karışmış durumda.

Kayseri zaten kaybediyor.

Hızla geriye gidiyor.

Yatırımlar, destekler, teşvikler, beklenen hizmetlerin hiç biri yok.

Belediyeler ‘iflas’ noktasında ama kimse burnundan kıl aldırmıyor.

Kayseri’nin son dönem ünlüleri gezilerinde yalnız bırakılıyor.

Söylemlere bakarsanız ‘birlik, beraberlik, dayanışma, kaynaşma, tanışma, kırgınlık, küskünlük, dargınlıkların sona ermesi’ edebiyatları ile ‘tek vücut Kayseri siyaseti’ deniyor.

İyi de koltuğunu, makamını, mevkiini, gücünü kaybedenler, yeni oluşumların içinde adı geçenler Kayseri’nin önemli ziyaret, açılış, mezuniyet, temel atma, toplantılarında ‘kaderi’ ile baş başa bırakılıp, güya Kayseri gibi cezalandırılıyor.

Daha öncede yazdım, yine tekrar edeceğim.

Yıllardır Kayseri siyaseti diyerek, ‘Sen-ben-bizim oğlan’ anlayışı ile ‘güç şımarıklığı ve yüz eskimesi’ yaşayanların şehri ne hale getirdiği ortada.

Birde ‘şak şak’ temposu tutan ‘taşımalı taklacı’ grup, ‘bir orada, bir burada’ yeni arayışlar içinde.

Yeni siyasi oluşumlarda, herkes ‘taklacı-takiyyeci’lere ‘nerdesiniz?’ diye soruyor.

Kaybeden kesin Kayseri ve Kayseri’de yaşayanlar.

Güya kazananlar, karınları doyup ‘gözü doymayanlar’ ise  rüzgara göre hareket edenler.

Yakında ‘nerdesiniz? Sorusu dahada çoğalacak.