MHP milletvekili Baki Ersoy, YÖK kanunundaki değişiklik teklifinde konuştu

MHP Kayseri milletvekili Baki Ersoy, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerine konuşma yaparak, gündemi de değerlendirdi. Ersoy, şunları söyledi.

“Kanun teklifinin ikinci bölümünde yer alan düzenlemelere baktığımızda, çiftçilerimizin, işverenlerimizin, evde bakıma muhtaç engelli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının karşılanmasına, sorunlarının çözülmesine yönelik önemli düzenlemelere yer verildiğini görüyoruz. Söz konusu teklifle, cep telefonlarından alınan özel tüketim vergisine ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır. Buna göre, cep telefonlarından alınan özel tüketim vergisi oranlarının yüzde 50’ye kadar artırılabilmesi ve oranlara esas özel tüketim vergisi matrahlarının maddede yer alan sınırlar dahilinde farklı dilimler hâlinde belirlenebilmesine imkân verilmektedir. Yine öngörülen düzenlemeyle, cep telefonlarına ilişkin özel tüketim vergisi oranlarının belirlenmesinde özel tüketim vergisi matrahlarına ilişkin farklı dilimler ihdas edilerek gerektiğinde bu dilimlere farklı oranlar uygulanabilecektir. Buradaki amaç, yerli ürünlerden daha düşük, ithal ürünlerden ise daha yüksek vergi alınıp yerli üreticinin korunmasıdır.

    Teklifle, Kamu İhale Kanunu’nun 62’nci maddesinde düzenlenen personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımları kapsamında çalıştırılan işçilerden 11 Eylül 2014 tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kıdem tazminatı ödeneceklere ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Buna göre, kamu kurum ve kuruluşlarına ait iş yerlerinde 11 Eylül 2014 tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatları ödemeleri için ihale sözleşmesinde aksi yönde açık hüküm bulunmadıkça alt işverenlere rücu edilmeyecektir. Böylece asıl işveren ile alt işveren arasında yıllardan beri uygulamada karşılaşılan kıdem tazminatına yönelik sorunların giderilmesi amaçlanmaktadır.

    Söz konusu teklifle Petrol Kanunu’nda değişiklik yapılmaktadır. Kanuna göre, serbest kullanıcılar, yıllık tüketimi 5 bin tonun üzerinde motorin, fuel oil ve kalorifer yakıtı tüketimi olan ve doğrudan dağıtıcı lisansı sahiplerinden ikmal yapabilme özelliğine haiz olan tüketici grubudur. Bu kapsamda, büyük miktarda tüketimi olan belediye otobüs işletmeleri, elektrik santralleri gibi tesislerin daha ucuza akaryakıt temin edebilmeleri mümkün olabilmektedir.

    Bununla birlikte, meri mevzuatta tüketimi 20 bin tonun üzerinde olan serbest kullanıcıların ulusal petrol stoku tutma yükümlülüğü bulunmaktadır. Uygulamada serbest kullanıcı lisansına sahip kullanıcılar zaman zaman 20 bin tonun üzerinde tüketim yapabilmektedir. Meri mevzuattaki hüküm nedeniyle bu kullanıcılar ulusal petrol stoku tutma yükümlüsü kapsamına girmektedir. Bu durum özellikle stok ve işletme maliyetlerinin ciddi oranda artmasına ve serbest kullanıcı olmanın getirdiği iskontolu akaryakıt temin avantajının ortadan kalkmasına neden olmaktadır. Maddeyle, bu durumun önüne geçilebilmesi amacıyla serbest kullanıcı lisansı sahiplerinin ulusal petrol stok yükümlülüğünün kaldırılması hedeflenmektedir. Bu kapsamdaki kullanıcıların tutmaları gereken petrol stoku, ulusal petrol stokunun binde 1’ine tekabül etmektedir. Dolayısıyla öngörülen düzenleme, ulusal petrol stokunda da önemli bir azalmaya neden olmayacaktır. Bu anlamda öngörülen düzenlemeyle bu kapsamdaki kullanıcıların mağduriyetleri de giderilmiş olmaktadır.

    Teklifle, belediyeler, büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşlarda çalışan personelin çocukları için kreş, gündüz bakımevi hizmetini bütçesinden hizmet alımı yoluyla karşılamış olanların suç niteliği taşımayan uygulamalardan dolayı ilgili belediye personelinin idari ve mali yaptırıma tabi tutulmaması yönünde düzenleme yapılmaktadır. Söz konusu teklifle, su ürünleri istihsal hakkına ilişkin yatırımların önündeki en büyük engel olan kira bedellerinde ortaya çıkan yüksek tutarları ve bölgeler arasındaki adaletsiz uygulamaları önlemeyi amaçlayan ve 1 Ocak 2019 tarihinde uygulaması sona eren düzenlemenin 1 Ocak 2020 tarihine kadar uzatılması amaçlanmaktadır. Düzenleme çerçevesinde, verimliliğin artmasıyla birlikte 25 bin kişilik istihdamın ve 1 milyar dolara yakın ihracat artışının gerçekleşmesi söz konusudur.

    Teklifle iş güvenliği uzmanlarına yönelik önemli bir uygulamanın süresine ilişkin bir düzenleme yapılmaktadır. Düzenlemeyle (A) sınıfı iş güvenliği uzmanları yerine (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının ve (B) sınıfı iş güvenliği uzmanları yerine (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının hizmet verebilmesine ilişkin uyulama süresi 1 Temmuz 2020 tarihine kadar uzatılmaktadır. Böylece iş güvenliği uzmanlarını istihdama ilişkin yaşayabilecekleri sorunların önüne geçilecektir.

    Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 26 Aralık 2018 tarihinde Genel Kurul konuşmamda dile getirdiğim Kayseri’mizdeki çiftçilerimizi de etkileyen problemleri kısmen de olsa bu kanun teklifiyle çözüme kavuşmuştur. Bu teklifle çiftçilerimize yönelik çok önemli bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemeyle tarım kredi kooperatifi veya Ziraat Bankasına borcu olup da borçları takibe düşenler ile afet nedeniyle borçları ertelenmiş olan çiftçilerin tarımsal kredi borçları yapılandırılmaktadır. Yapılandırmada yüzde 15’lik bir oran öngörülmüş olup bunun 5 puanlık kısmı da hazine tarafından karşılanacaktır. Yapılandırmaya esas tutarın defaten ödenmesi veya taksitlendirilmesi hâlinde ilk taksiti 2019 yılının Ekim ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2020 yılının Ekim ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenecektir. Özellikle son dönemlerdeki doğal afetler nedeniyle ürünleri zarar gören çiftçilerimiz başta olmak üzere üreticilerimizin borçları nedeniyle mağduriyet yaşamaları noktasında önemli bir yapılandırma imkânı getiriliyor. Bu düzenlemenin çiftçilerimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

    Ancak bunun yanı sıra tarım kredi kooperatiflerinden kredi kullanan çiftçilerimize yüzde 22 gibi çok yüksek bir oranında kredi faiz oranı uygulanmaktadır. Bu faiz oranlarının mutlak suretle yüzde 10’un altına çekilmesi şarttır. Bugün seçim bölgem olan Kayseri’mizin özellikle Kocasinan, Bünyan, Pınarbaşı, Sarız, Develi, Felahiye, Sarıoğlan, Tomarza, Yahyalı, Yeşilhisar, İncesu ve Özvatan ilçelerinde vatandaşlarımız yoğun olarak tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Türkiye’de 42 ilde bulunan IPARD projesi çevre illerde uygulanırken maalesef Kayseri’miz bu destekten mahrum bırakılmakta, bu sebepten ilimizde yatırımlar azalmaktadır. Şehrimiz, büyükbaş hayvancılıkta Türkiye’de 6’ncı sırada iken 17’nci sıraya gerilemiştir. Teşvikler çiftçilerimizin kalkınması için önem arz etmekte olup 81 ilimizin de bu destekten faydalanması elzemdir. Ayrıca, Kayseri’mizde mevcut kırsal kalkınma destekleri yetersiz olup özellikle makine ekipman desteği artırılmalı ve depoculuk ile ilgili teşviklerde düzenlemeler yapılmalıdır.

    Bir diğer husus ise Kayseri’mizde daha önceki yıllarda aktif olan Et ve Süt Kurumunun kapatılmasından kaynaklı doğan problemlerdir. Hayvancılık ile uğraşan vatandaşlarımız da mağdur olmakta, sıradan evrak işleri için dahi çevre illerdeki et ve süt kurumlarına gitmek zorunda kalmaktadır. Bu durum hâlihazırda maddi sıkıntı yaşayan vatandaşlarımıza maddi ve manevi zorluk çıkarmaktadır.

    Türkiye’de üretilen kabak çekirdeğinin yüzde 65’i, ay çekirdeğinin yüzde 35’i Kayseri’mizde yetişmektedir. Şehrimizin ve ülkemizin diğer bir problemi ise Çin’den ithal edilen ve piyasa sürülen ayçiçeğidir. Kendi ürünlerimizi satamaz hâle gelen çiftçilerimiz mağdur olmaktadır. Bununla ilgili gerekli hassasiyetler gösterilerek üretimi destekleyecek, dışa bağımlılığı azaltacak politikalar mutlaka uygulanmalıdır.

    İlimiz çiftçilerinin diğer bir problemi ise gübre, mazot ve elektrik fiyatlarının geçtiğimiz yıllara göre artmasıdır. Girdi maliyetlerinin azaltılması ve çiftçilerimizin üretim potansiyellerinin düşmemesi için teşvikler mutlaka artırılmalıdır.

    Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi noktalamadan önce Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin isminin cennetmekân rahmetli Başbuğ’umuzun adı verilerek Alparslan Türkeş Üniversitesi olarak değiştirilmesinden duyduğum memnuniyeti dile getirmek istiyor, memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.”