Memurlar üzerindeki psikolojik harekata son verilmeli

Büyük Birlik Partisi(BBP) Merkez Karar Yürütme Kurulu(MKYK) Üyesi Hüseyin Döngel, son zamanlarda memurlar üzerinden süren tartışmayı değerlendirdi.

Memurların, öğretmenlerin ve doktorların çalışma ücretlerinin dünya standartlarına getirilmesi gerektiğini belirten Döngel, aksi takdirde mesleki gelişimin sağlanamayacağını ve bunun da vatandaşa olumsuz yansımaları olacağını ifade etti.

Milletimizin geleceği ve devamlılığının öğretmenlerimize bağlı olduğunu belirten Döngel; “Birer gönül eri ve gençlik bahçıvanı olan öğretmenlerimizi motive etmek, onların çağdaş dünya normlarına göre gelişimlerinin sürekliliğini sağlamak, çocuklarımızı ve gençlerimizi ülke enerjisine katmalarına destek olmak devletin ve devleti yönetenlerin baş vazifelerindendir. Öğretmenlik, polislik ve doktorluk gibi bazı meslek gruplarının değeri, milletimize ve devletimize olan katkıları asla mesaileri ile ölçülüp değerlendirilemez. Bu tip meslek grupları illa  bir değerlendirmeye tabi tutulacaksa yaptıkları işin niteliği, önemi ve ülkenin geleceğine yaptıkları katkılarıyla değerlendirilmelidir. Öğretmenlik mesleğini ve diğer meslek gruplarını kapitalist bir anlayışla ele almak, 8-5 mesai saatleri kıskacına alarak  onları demoralize etmek ne gençliğimizin ne ülkemizin ne de milletimizin hayrınadır. Şunu herkes iyi bilmelidir ki öğretmenlerin ve diğer hizmet gruplarının verim düşüklüğü az mesaiden değil; hedefsizlikten, niteliksizlikten ve maddi-manevi çaresizliklerden  kaynaklanmaktadır. Bu durumda hükümetin vazifesi öğretmenlerin, doktorların cepleriyle uğraşmak yerine; mesleklerini en iyi şekilde icra edebilecekleri maddi , pedagojik, sosyo-kültürel bakımdan kendilerini sürekli yenileyip geliştirebilecekleri pozisyonlar oluşturmaktır.” dedi.

Meslek gruplarını ideolojik ve gerçek dışı kıskaçta boğmanın yanlış olduğunu ifade eden Hüseyin Döngel; “Sayın başbakanın daha önce doktorlarla, bu günlerde de öğretmenlerle ilgili sarf ettiği sözler son derece üzücü, yaralayıcı sözlerdir. İlim ve kültür tahsili yapmış olan bir kişiyi sıradan bir çalışan statüsünde değerlendirmek ciddi bir hatadır. Sayın başbakanın öğretmenlerimizi ve doktorlarımızı tahkir edici sözleri onları olduğu kadar bizleri de yaralamıştır. Devleti ayakta tutan bürokratları ve memurlarıdır. Bu omurga sarsılırsa devletin hizmet cephesi çöker ve kargaşa ortamı doğar. ‘Ben neyi takdir edersem ona razı olacaksınız, ben ne kadar adam sayarsam o kadar saygınlığınız olacak’ mantığı Türkiye Cumhuriyeti devletinin anlayışı ve felsefesi olamaz. Bu hatadan mutlaka dönülmelidir. Doktorlara ve öğretmenlere karşı yürürlüğe konan bu psikolojik harekattan ve siyasi baskıdan vazgeçilmelidir. Ülkenin dört bir yanında darp edilip tokatlanan, hakaretlere maruz kalan, yaralanan hatta öldürülen memurların ve onların yakınlarının ruh dünyalarında açılan yaraların tamiri sayın başbakanın ve bakanlarının görevi değil midir? Bu konuda cılız açıklamalar yapılırken ilgili meslek gruplarının aldığı maaşlar ve mesaileri üzerinden yapılan gür sesli beyanatlar oldukça düşündürücüdür.” dedi.

Bir yanıt yazın