Mancusunlu Mustafa Remzi ve Sarıkamış…(Köşe yazısı 28.12.2017 Kayseri Star Haber)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Halen ‘Bizden mi, sizden mi, bize yakın mı, bizim adam mı, bizim işimize yarar mı?’ hesaplarının yoğunlaştığı şu günlerde, ‘nesli hızla tükenen’ bazı isimli-isimsiz kahramanların araştırmaları dikkatimi çekiyor. İşte onlardan değer verdiğim, Kayseri Kültür ve Turizm eski il Müdürü Hüseyin Cömert.

Hüseyin Cömert’in son araştırması ‘Sarıkamış muharebesinin yıl dönümünde hemşehrimiz Mancusunlu Mustafa Remzi bey.’ Kendisinden izin alarak bu araştırmasını aynen paylaşıyorum.

  1. Remzi Bey Kayseri merkeze bağlı Mancusun köyünde 1302(1886) yılında dünyaya gelmiştir. Ataları Mancusun’nun en eski ailelerinden olup Cebeci oğulları namıyla tanınmaktadırlar. Babası Cebeci zade Halil İbrahim Çavuş ile annesi Akkadın (Emine) Hanımın ilk çocukları olup diğer kardeşi ise 1311(1895) doğumlu Mehmet Şerafettin dir.
    Babası Halil İbrahim 1280(1854), asker olarak İstanbul’da, Sultan ikinci Abdülhamid’in Maiyeti Seniye Tüfekçi Bölüğü(Saray muhafız bölüğü) Çavuşluğunda on beş yıl bulunmuştur.Görevine sadakati ve işine gösterdiği itinadan dolayı, üçüncü rütbeden Nişân-ı Aliye imtiyaz madalyası,dördüncü rütbeden Nişân-ı Aliye-i Osmaniye Beratı, beşinci rütbeden Nişânı Aliyye Beratı ile taltif edilmiştir.
    On beş yıl Saray da hizmette bulunduktan sonra, 1901 yılında emekli olmuş ve oradan gelerek köyüne yerleşmiştir.
    Mustafa Remzi Bey,İlk öğrenimini Mancusun da tamamlayarak Âliyil ulâ (pek iyi) derece ile Şehadet name (diploma) almıştır. İlk okuldan sonra İstanbul’a giderek, Toptaşı Askeri Rüştiyesine (Orta okul) girer. Rüştiyede okurken, bir yıl süre ile özel olarak hocalardan Hüsnü hat (güzel yazı) öğrenir ve buna dair de diploma verilir. Rüştiyeden sonra Kuleli Askeri Lisesine oradan da Kara Harp okuluna gider ve buradan 1906 (1322) senesinde (322-27) sicil numarası ile piyade Teğmeni olarak mezun olur.
    Askeri okulları okurken iyi derecede Fransızca ve Rusça öğrendiğinden Beyrut Asker-i Rüştiyesine Fransızca öğretmeni olarak tayin edilir. Beyrut’un havası sıhhatini bozduğundan, buradan Edirne Askerî Rüştiyesi Fransızca Öğretmenliğine nakledilir. Trablusgarp Harbinin patlaması ile beraber buradan ayrılarak kıta hizmetine çıkar. Arnavutların isyanını bastırmak üzere birliği ile beraber Arnavutluk-Makedonya ve Selanik taraflarına görevli gider, buradaki eşkıyalara karşı savaşır. 25 Ekim 1912 Tarihinden itibaren de Edirne’nin müdafaasında bulunur,13 Mart 1913 de Bulgarlara esir düşer. Yedi ay müddetle Filibe de Esir bulunduktan sonra serbest bırakılarak 12 Ekim 1913 de İstanbul’a döner ve Sirkeci de Meşrutiyet Oteline yerleşir. Uzun süre işsiz kalır ve maaş alamaz, bu boşluğu fırsat bilerek, Kara Harp Akademisi imtihanlarına hazırlanır ve girdiği imtihanı da kazanarak Akademiye kaydını yaptırır. Temmuz ayında Birinci Cihan harbinin patlaması ile beraber Akademiye devam etme fırsatını bulamadan, Samsun da bulunan Onuncu Kolordu-32.inci Tümen-96.Alay-3.ncü Taburuna giderek kıtasına intikal eder. Doğu cephesinde Ruslarla devam eden Sarıkamış Muharebelerine katılır, bu cephedeki görevi 1914-1918 arasında devam eder ve bütün cephe muharebelerin de bulunur.
    Allahüekber dağlarında Bardız ve Top yolu mıntıkalarında –40 derece soğukta savaşırken ayakları ve vücudunun büyük bir kısmı donmuş, burada yakalandığı romatizma hastalığını ömrünün sonuna kadar kendisini terk etmemiştir.
    Bolşevik ihtilaliyle doğu cephesinden çekilen Ruslardan boşalan yerlere Ermenilerin girmeleri ve halka katliam yapmaları üzerine Sivas-Zara da bulunan birliği ile beraber Hareket ederek, Batum’a gider ve Özürkesti-Çürüksu yu zapt ederler. Batum’da bulunurken hükümet tarafından Gürcistan hükümeti nezdinde Osmanlı Hükümeti Siyasi ve Askeri Temsilcisi olarak bir süre Tiflis’te vazifelendirilir.
    30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesinin yapılmasından sonra Türk Ordusu Batum’dan ayrılmak durumunda kalmıştır. Bunun üzerine Mustafa Bey de Mart 1919 tarihin de birliği ile beraber İstanbul’a döner.
    Mustafa Remzi Bey İstanbul’a geldikten sonra, hiç duraksamadan bıraktığı yerden Harp Akademisi (Kurmay Mektebi) ne devam eder. İngilizlerin okullarını kapatmaları üzerine, buradan diploma alamadan ayrılırlar.
    14 Şubat 1921 İnebolu-Kastamonu-Çankırı üzerinden Ankara’ya gelir, 25-4 1921 tarihinde kurmay sınıfına dahil olup, kıdemli Kurmay Yüzbaşı Rütbesiyle İkinci İnönü Muharebelerinden itibaren milli mücadelenin bütün safhalarına 4.ncü Kolordu Harekat şube müdürü olarak iştirak eder. Büyük taarruz da yaralanır, aldığı iki kurşundan birisini vefatına kadar bedeninde taşır.1922 yılında Kurmay Binbaşı olan Mustafa Remzi bey Edirne, Konya, Mersin ve Mardin de Tabur ve Alay Komutanlıklarında bulunur,1942 senesin de köylüsü olan Ümmü Gülsüm Hanımla evlenir.1945 yılında Diyarbakır’da Kurmay tuğbay rütbesinde iken emekli olur, Kayseri’ye döner, vefat ettiği 1961 senesine kadar, Mancusun Köyü’nde yaşar. Üç çocuk babasıdır, kızı vefat etmiş olup iki oğlu ve eşleri Ümmü Gülsüm Hanımefendiler hayattadırlar.