Lanet olsun böyle kazanca..(3) (Köşe yazısı 07.04.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Tarım, Gıda Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye Ziraatçiler Derneği, Gıda Güvenliği Derneği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türk Onkoloji Vakfı, Türkiye Kanser Araştırma Vakfı gibi ilgili kişi ve kuruluşların derlediği bu bilgiler ile ‘Hileli, katkılı, bozuk, hasta eden’ gıdalar üzerine yazıma devam ediyorum.

Yapılan araştırmaya göre; katılımcıların yüzde 52`si Türkiye`nin gıda güvenliğinde son on yılda gerilediğini, yüzde 38`i geliştiğini, yüzde 7`si ise bir değişiklik olmadığını düşünüyor.

Sosyo-ekonomik düzey azaldıkça, Türkiye`de gıda güvenliğinin geliştiğini düşünenlerin oranı da azalıyor. Aynı şekilde yaş arttıkça Türkiye`nin gıda güvenliği konusunda gerilediğini düşünenler artıyor. 18–24 yaş grubunun yüzde 40`ı gıda güvenliği konusunda geriye gittiğimizi düşünürken bu oran, 55–64 yaş grubunda yüzde 64`e çıkıyor. Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 38`i ise Avrupa Birliği ülkelerinde gıda güvenliği kavramının son on yılda geliştiğini, yüzde 29`u aynı kaldığını, yüzde 28`i ise daha kötüye gittiğini düşünüyor.

Türk Halkı`nın gıdalarla ilgili endişe duyduğu konuların başında yüzde 82`lik oranla çeşitli hileler ve aldatmalar yer alıyor. Daha sonra sırasıyla sağlıksız üretim koşulları (yüzde 81), meyve, sebze ve tahıllardaki tarımsal ilaç kalıntıları (yüzde 80) geliyor. Avrupa Birliği vatandaşları ise en fazla meyve, sebze ve tahıllardaki ilaç kalıntıları (yüzde 63) ve kuş gribi gibi yeni virüsler (yüzde 62) geliyor.

Araştırmaya göre, Türk halkının yüzde 66’sı Türkiye’de üretilen gıdaları ithal edilen gıdalardan daha güvenli buluyor. Aynı araştırmanın sonuçları, Türk Halkı’nın çoğunluğunun gıda güvenliği konusunda otoritelere güvendiğini ortaya koydu. Araştırmaya göre Türk halkının;

Yüzde 67’si gıda ile ilgili birçok kural ve düzenleme olduğunu.

Yüzde 59’u ülkemizde yasal otoritelerin gıda riskleri ile ilgili kararlar alırken güncel bilimsel kanıtları dikkate aldığını

Yüzde 54’ü ülkemizde yasal otoritelerin gıda ile ilgili riskler hakkında kamuoyunu oldukça iyi bilgilendirdiğini

Yüzde 53’ü ise ülkemizde yasal otoritelerin Vatandaşın sağlığına yönelik tehlike öngördüğünde çok hızlı harekete geçtiğini söylüyor.

*Hormonlu ürünleri anlamak için;

– Domates çekirdeksiz ve içi cıvıksa,

– Patlıcanın içi süngerimsi ve çekirdeksizse,

– Kabak çekirdeksizse,

– Biber aşırı iri ve büyükse,

– Patates şekilsiz ve içinde kararmalar varsa,

– Karpuzun çekirdek yerleri boşsa bunlar hormonlu.

*Sütteki tehlike..

Bakanlığın denetimlerinde en fazla olumsuzluk, çiğ süt, peynir ve hazır yemek sektöründe. Verilere göre, 55 süt örneğinde canlı bakteri ve somatik hücre analizi yapılırken 36 örnekteki bakteri ve somatik hücre sayısı mevzuatın üzerinde çıktı. 19 örnek ise mevzuatına uygun çıktı. 794 peynir örneğinden 7´sinde “salmonella spp” , 35´inde “staphylococcus aureus” , 789 peynir örneğinden 106´sında “escherichia coli” , 702 peynir örneğinden 6´sında “listeria monocytogenes” virüsü belirlendi.

*Yapay tatlandırıcılar..

Amerika’da bir dönem yasaklanan, kansere neden olduğu iddia edilen, diyetisyen ve doktorlar tarafından kullanılmaması tavsiye edilen yapay tatlandırıcıların ithalatı, son sekiz yılda 13 kattan fazla artarak devam ediyor. Uzmanlar “Sağlıklı yaşamak isteyenler her türlü tatlandırıcıdan uzak durmalı. Kimyasal tatlandırıcıların hepsi vücuda yabancı ve zararlı” diyorda, dinleyen kim?

*Baklava ve tatlılar..

Çin, Singapur, Tayvan, Hollanda, Amerika, Almanya gibi ülkelerden gelen yapay tatlandırıcılar, şekerden çok daha yüksek tat veriyor. Aspartam 25 kilogramlık paketler hâlinde satılıyor: Örneğin, bir tepsi baklavada 2,5 kilo şeker kullanılıyor. Bu miktar 7,5 TL’ye denk gelirken, sadece 50 kuruşluk aspartam ile aynı tat karşılanıyor. “Nasıl bu kadar ucuza mal ediyorsunuz, yapımında ne kullanıyorsunuz?” sorularına “Bilmiyoruz, bize hazır geliyor” diyor. Birçok firma, baklavayı toptancıdan hazır alıyor; toptancı ise fiyatı düşürmek için ucuz malzemeye yöneliyor. Pancardan üretilen şekerin yerine kimyasal tatlandırıcılar tercih ediliyor.