Lanet olsun böyle kazanca..(2) (Köşe yazısı 06.04.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Tarım, Gıda Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye Ziraatçiler Derneği, Gıda Güvenliği Derneği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türk Onkoloji Vakfı, Türkiye Kanser Araştırma Vakfı gibi ilgili kişi ve kuruluşların derlediği bu bilgiler ile ‘Hileli, katkılı, bozuk, hasta eden’ gıdalar üzerine yazıma devam ediyorum.

– Uzun soyulmuş sosise kanatlı eti, yabancı doku ve iç organ
– Sucuk, salam imalatında kullanılan sarımsak kireç suyunda soyuluyor.
– Tereyağına bitkisel yağ ve patates
– Soya baharatla karıştırılıp sucuk imalatında kullanılıyor, raf ömrünü uzatmak için fazla nitrat

-Yüzde 100 dana eti diye satılan sucuklarda at, eşek ve kanatlı eti
– Yoğurda bitkisel yağ ve jelatin. Jelatin, domuzun deri veya kemiklerinin kaynatılmasıyla elde ediliyor.
– Yağlı tulum peynirine bitkisel yağ ve nişasta; yağlı eritme peynirine bitkisel yağ karıştırılıyor.
– Arıcılıkta kullanılan antibiyotikler ballar aracılığıyla insanlara geçiyor.
– Hazır kıymaya sakatat katılıyor; sakatatın rengi açık olduğu için kimyasal gıda boyası ile boyanıyor.
– Kıymalı pideye domuz eti kıyması katılıyor.
– Tavuk kemikleri öğütülüp salama katılıyor.
– Şekerlemelerin içine domuz jelatini, tekstil boyası ve hayvan yemi katılıyor.
– Küf tutmuş ve bayat peynirler eritilerek, eritme peyniri olarak satılıyor.
– Şekere tekstil boyası, yumuşak şekere domuz jelatini ve tekstil boyası karıştırılıyor.
– Tatlılarda Antep fıstığı yerine bezelye ve yeşile boyanmış yer fıstığı kullanılıyor.
– Bozuk, ezik, kurtul incirlerden ‘incir lokumu’ yapılıyor.
– Kuru üzüm, bozulmaması için kurutmadan önce mazota bulanıyor.
– ‘Takoz’ diye tabir ettikleri eski dönerlerin üzerine yeniden et konularak satılıyor.
– Çöpe atılması gereken tavuk artıkları dönercilere satılıyor.
– Yağ ve kemik külünden lahmacun yapılıyor.
– Kırmızı bibere kiremit tozu, karabibere renk alması için kanserojen boya katılıyor.
– Son kullanım tarihi geçmiş yumurtalar yeni ambalajlarda taze gibi satılıyor.
– Kaçak çaylar, kimyasal renklendiriciler hatta domuz kanıyla renklendiriliyor.
– Kaçak sigarada kullanılan tütünün içine tahta tozu katılıyor.

Daha, son yıllarda bir çok kişinin parasıyla ölümüne neden olan sahte rakı, sahte şampanya, sahte şarap, sahte votkaya sıra gelmedi.

Sahte gıda maddelerinin çoğunun ambalajında üretim tarihi, son kullanma tarihi ya da üreten firmanın adı bulunmuyor. Ambalajlara sonradan yapıştırılan etiketlerdeki bilgiler sahte. Üstelik bunları mahalle bakkallarında değil marketlerde görmek mümkün.
Sahte salam, sosis ve sucuk gibi gıdalar, hiçbir besin değeri olmaması bir yana böbrek ve karaciğerleri tahrip ediyor. Etkisi 5-10 yıl içinde ortaya çıkıyor. Başta deli dana olmak üzere pek çok hastalık yayıyor.

Kısaca gıda sektörünün içinde şimdi de ‘hileli gıda sektörü’ oluştu.

Ekonomik hacmi inanılmaz boyutlara ulaştı. Geçtiğimiz yıllarda bu rakam 6 miyar dolardı.

Türkiye’de Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı yaklaşık 43 bin gıda üreticisi işletme var.

Ancak kayıt dışı üretim ve satış yapan 450-500 bin civarında işletme bulunuyor.

Hileli gıda sektörünün bu kadar büyümesinin en önemli nedeni ‘denetim sorunu.’

Tam anlamıyla denetim yapılamadığı sürece bu başımıza daha çok dertler açacak.

Sağlık bütçesine ve ülke ekonomisine verdiği zarar ayrı.

Asıl, bu devleti bugüne kadar savaş meydanlarında yenemeyenler, büyük önder Atatürk’ün emanet ettiği ‘gelecek nesiller’ üzerine oyun oynayarak Osmanlı’nın son dönemlerinde  ‘hasta devlet’ dedikleri Türkiye’yi ‘hasta toplum-gençlik’ ele geçirmek istiyor.

Türkiye’de asıl denetimden sorumlu Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı.

500 bin işletme ve satış noktaları olmasına rağmen bunu denetleyecek kişi sayısı sadece 5 bin.

Bu denetçilerin elbette doğru, iyi çalışmaları var.

Bakanlığın ‘hileli, bozuk, katkılı, sağlıksız, haksız menfaat’ gibi nedenlerle ‘teşhir’ ettiği firmalar konusu da ‘caydırıcılık’ açısından gecikmişte olsa güzel.