Kurban bayramı üzerine..(Köşe yazısı 28.09.2015 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Belki inanmayacaksınız ama Kurban üzerine bu yazıyı yazıp-yazmama konusunda biraz düşündüm.
Ama gördüklerim, izlediklerim, okuduklarımı, duyduklarımı görünce yazmaya karar verdim.
Kurban bayramının birini daha öyle-böyle tamamladık.
Bir yanda terör ve şehitler
Bir yanda yollardaki trafik canavarları
Bir yanda eline bıçağı alıp ‘Kasabım’ diye kendini tatmin edenler.
Bir yanda Hac’daki büyük felaket.
Diğer yanda ise ‘İbadeti’ unutup, para kazanma hırsı ile kurbanlık olmayacak hayvanların ticaretini yapanlar ve bu konuda denetimde yetersiz kalanlar.
Oysa Kurban Bayramı Hazreti İbrahim’in oğlu İsmail’i, Allah yolunda kurban etmeye hazırlanışı sırasında kendisine gönderilen bir koyunu temsilen kutlanır.
Bayram aynı zamanda Hac mevsiminin bitişi demektir.
Bizim yaşadığımız çocukluğumuzda kurbanlarımızı babam keserdi.
Sabah ezanı ve ortalığın aydınlanmaya başlamasıyla kalkar bayramlaşırdık.
Babam bayram namazını takiben daha önceden alıp beklettiği kurbanımızı tekbirler getirerek keserdi.
Babamın bıçağı kurbanın boğazına o ilk sürüşünü seyretmeyi hiç beceremedim.
Ama kan akıtıldıktan sonra bir kabulleniş ve kardeşlerimle birlikte tüm gücümüzle, tek başına koca kurbanı kesen, babamıza yardım şeklinde devam ederdi.
İşin en güzel kısmı da kesim bittikten sonra sabah kahvaltısında tüm ailenin kurban kavurması yemesiydi. Bazen de ciğer kavurma!
Kurban bayramının ilk günü hep koşuşturma ile geçer.
Özellikle büyükler, kurban kesmişlerse, bölüştürme işlemi yaptıklarından çok meşgul olurlar ve yorulurlar. O nedenle genelde ilk gün bayram ziyaretleri yapılmaz.
Ama bayramın ikinci gününden sonra akrabalar, komşular ve diğer yakınlarla bayramlaşılır. İşte benim için o zaman bayram başlardı!
Yeni giysiler, dağıtılan harçlıklar, armağanlar, şekerler ve kolonya. Özellikle kolonya kokusu bana hep bayram kokusu gibi gelir.
Ya şimdi ki bayramlar, daha öncede dediğim gibi tatile dönüştü. Şehir merkezindeki yoğun trafik yerini sakinliğe bıraktı. Dün biraz trafikteki dönüşten yoğunluk vardı.
Bayram süresince şeker toplayan çocuklar gelmedi. Ama şekerleri kasede bekledi. Geleneği devam ettirenler, o şekerleri torunlarına, komşu çocuklarına daha çok verdi.
Kurban bayramı alınan önlemler ile geçmişteki bayramlara göre daha derli-toplu geçti. Belediyeler tam olmasa da geçer not aldı. Demek ki önlem alınır ve uygulanırsa herkes uyuyor.
Belediyeler, Emniyet Müdürlüğü, Jandarma, İtfaiye, Sağlık ekipleri, Trafik ekipleri, doğalgaz ve diğer ekiplerde bayram yapmasa da ellerinden gelenleri yaptılar.
Fakat, acemi kasaplar ve eline bıçağı alıp kurban kesmeye kalkan bazı kendini bilmezler yine yapacaklarını yaptılar.
Türkiye’yi Dünyaya rezil ettiler.
Bu konuda ciddi bir önlem alınması şart. Bu da belediyelere ve Gıda, Tarım, Hayvancılık Bakanlığına, ilgili meslek kuruluşlarına düşüyor.
Halen kesilen kurbanları çocuklara, bebeklere seyrettirenler, kurban kanını alınlarına parmağı ile koyanlarda küçümsenmeyecek kadar çok.
Kurban kesildikten sonra, Kayseri il Müftüsü uyarmasına karşın yine köşe başları kurban etinden sucuk yapanlarla dolup taştı. Pekte hoş görüntüler olmadı.
Kurban bayramı öncesi ve sonrasında gece yarıları egzoz patlatanlar, tekerlerine patinaj yaptıranlar, yüksek sesle teyp dinleyen, halk arasında korku-panik yaratan kendini bilmezler yine ellerinden geleni yaptılar. Bel Sin bölgesinde, 30 Ağustos ile Selçuklu mahallesi arasındaki bölge sanki 21.00 den sonra onların toplanma merkezi gibi.
Yazımın başında da dediğim gibi, kurban bayramını öyle ya da böyle tamamladık. Umarım bundan sonraki bayramlar tatilde, sucuk bayramı da, terörde, trafik canavarlı da, acemi kasaplı da olmaz.
Zaten Türkiye’nin en büyük sorunu, hak etmeyen bazı kişilerin, siyasi ve birilerinin adamı olmasından hak etmedikleri koltukları doldurmaları, halende işgal etmeleri.
Medeniyet bence o koltuklardan başlıyor..