Küçük gelin cinayeti davası

Köyde  kendisi gibi yaşı küçük bir fırıncı ile evlendirilen 13 yaşındaki H. Ü., yaklaşık 5 ay önce odasında göğsünden tabancayla vurulmuş halde bulundu. Bir aylık evli H. Ü.’ın intihar ettiği  söylenirken,  tabancanın nikahsız eşinin babası R. A. (59)’ya ait olduğu ortaya çıkmış,  tutuklanan kayınbaba, küçük gelinini, oğlunu aldattığından öldürdüğünü iddia etti.. H.Ü.’ın,  tanıştığı nikahsız eşinin tecavüzüne uğradığı, bundan İ.A. ile kaçarak evlenmek zorunda kaldığı da anlaşıldı.

Niğde Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu tarafından erken yaştaki evliliklerin değerlendirilmesi için geliştirilen ‘Güçlü Kadınlar’ projesi kapsamında il genelinde evlilik yaşının 15-16 olduğu hatta bazı köylerde evlilik yaşının 12’ye kadar düştüğü belirlenen Niğde’de, bir çocuk gelin dramı daha ortaya çıktı. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın Türkiye genelinde yaptığı erken yaşta annelik araştırmasında 19 yaş altı doğurganlıkta Türkiye birincisi çıkan Niğde’de daha 13’ünde nikahsız evlendirilen H.Ü., evliliğinin üzerinden 1 ay geçtikten sonra 21 Ekim 2014’te odasında göğsünden tabancayla vurulmuş halde bulundu. Daha 13 yaşında sevdiği adamın tecavüzüne uğradığı ortaya çıkan bu nedenle de babasından utandığı için evlenmek zorunda kalan küçük kızın cenazesi otopsinin ardından İçmeler Köyü’nde toprağa verildi.

Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı, intihar iddiasından şüphelenince soruşturmasını derinleştirerek sürdürdü. H.Ü.’ın geçen yaz Facebook’ta komşu Çınarlı Köyü’nde oturan fırın işçisi İ.A. ile tanışıp görüşmeye başladıkları, ardından da kaçarak nikahsız evlendikleri belirlendi. Cumhuriyet Savcısı’nın hazırladığı iddianamede, küçük gelinin tecavüze uğradığı, ardından da kaçmak zorunda kaldığı vurgulandı. İddianameye göre, 1 aylık nikahsız kocasını aldattığı iddiasıyla H.Ü.’ı ölüme götüren olay ise şöyle yaşandı:

“İ.A., Eylül ayında H.Ü.’a tecavüz etti. Küçük kız daha sonra teyzesi R.U.’yu arayarak, ‘İ.A. bana tecavüz etti. Babamın yüzüne bakamam, evden kaçacağım’ dedikten sonra telefonu kapattı. Bunun üzerine teyzesi,  annesini arayarak durumu anlattı. Annesi kızına ‘Teyzen sana tecavüz edildiğini söyledi, ben buna inanmadım. Yarın doktora gidelim’ dedi. Küçük kız, teyzesinin anlattıklarının doğru olduğunu ve evden kaçacağını belirtip aynı gece İ.A. birlikte kaçtı. Daha sonra A.’nın babası R. A., kızın babasını arayarak ‘Düğün yapacağız’ dedi. Babanın bunu kabul etmesinin ardından aileler arasında yapılan düğün töreniyle İ.A. ile H.Ü. nikahsız birlikte yaşamaya başladı.”

Gençlerin düğünün üzerinden yaklaşık 1 ay geçtikten sonra İ.A.’nın annesi 57 yaşındaki A., 21 Ekim 2014’te karayoluna çıkarak yoldan geçen araçlardan yardım istedi. O sırada devriyede olan jandarma ekibi A. A.’ın yanına gitti. A.’nın ‘Gelin kendini vurdu, yardım edin’ demesi üzerine jandarma eve gittiğinde balkonda ağlayan R. A. da jandarmaya ‘Gelin kendini vurdu’ dedi. Odaya giren ekipler, H. Ü.’ın cesediyle karşılaştı. Yapılan ilk incelemede küçük gelinin göğsüne isabet eden tek kurşunla öldüğü belirlendi. O sırada evde olmaya İ.A. ise yaklaşık 1 saat sonra eve geldi.

Olayın ardından kaynanan ve kayınbabanın çelişkili ifadeleri dikkat çekti. R. A., silah sesi üzerine odanın kapısını açıp içeri girdiğinde H.’i sırt üstü yerde yatarken bulduğunu ve cesedi çevirmediğini söyledi. A. A. ise ses üzerine odaya girdiğinde H.’in dizlerinin üzerindeyken eşinin gelinine sarıldığını söyledi. İ.A. ise, H.Ü. ile kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdiğini söyledi. İfadelerin ardından 3 şüpheliyi serbest bırakılırken, çelişkili ifadeleri nedeniyle H.’in cinayete kurban gitmiş olabileceğini değerlendirilerek 3’ünün telefonu dinelemeye alındı. Teknik takip sonucunda R. A., olaydan sonra görüştüğü K.G.’ye, “Kendini vurdu, vuruldu” dedi. Aynı K.G., telefonda A. A.’ya, “İ.A. veya biri suçu üzerine alsın, ‘Kazaen ben yaptım’ desin. Hiç olmazsa biri yatsın” dedi. A. A. ise “Ya olmaz, sonradan ifade döner mi?’ diye cevap verdi.

Soruşturma devam ederken ifadesi alınan H.’in kız arkadaşı R.K., H.’in İ.A. ile evliyken telefonda kendisiyle ‘Aşkım, canım’ diyerek görüştüğünü söyledi. Bir diğer tanık P.B. ise, H.’in öldükten İ.A.’nın kendisine Facebook’tan ‘Seni seviyorum’ diye mesaj yazdığını, ‘H.’i sevmiyor muydun?’ diye sorması üzerine ise İ.A.’nın, “Ben, H.’i mecbur kaldığım için kaçırdım. Çünkü H. ile cinsel ilişkiye girdik” şeklinde cevap verdiğini söyledi. Soruşturma sırasında savcılığa jandarmanın olay yeri inceleme raporu da ulaştı. Raporda H.Ü.’ın ‘Uzak atış’ ile öldüğü, R. A.’nın gömleğinde, A. A.’nın hırkasında ve olay sırasında ‘Kapalı’ olduğunu söyledikleri kapıda atış artığının bulunduğu ve bu nedenle de olayın intihar olmasının mümkün olmadığı belirtildi. İddianamede; ifadeler, raporlar ve teknik takip sonucunda elde edilen deliller sonucunda olayla ilgili, “Şüpheli R. savunmasında, oturma odasının kapısının kapalı olduğunu beyan etmiş ise de kapıdan çıkan atış artıklarının kapının açık olduğunu ve muhtemelen R.’nin kapı aralığından atış yaptığını gösterdiği, ifadesi alınan tanığın maktulün kendisine telefonda ‘Aşkım, canım’ diye hitap ettiğini beyan ettiği, bu nedenle maktulün başka erkeklerle konuştuğu için R. A. tarafından namus nedeniyle öldürülmüş olabileceği, A.’in ise olay esnasında eşinin yanında bulunduğu, çünkü el, yüz ve giysilerinde atış artığı tespit edildiği, eşine söz ve davranışlarıyla engel olmayarak destek vermek suretiyle eşinin kasten adam öldürme suçuna yardım eden olarak katıldığı kanaatine varıldığı” denildi.

Elde edilen deliller nedeniyle R. A., eşi A. ile birlikte gözaltına alındı. Suçlamaları kabul etmeyen R. A. 16 Aralık’ta katil zanlısı olarak tutuklanırken, eşi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Soruşturma sonunda iddianamesini tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, R. A. hakkında ‘çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış ömür boyu, A. A. hakkında ‘Öldürmeye yardım ve cinsel istismara yardım etmek’ suçlarından 36 yıla kadar hapis istemiyle Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Savcı, kızı kaçıran İ.A. hakkında başlattığı soruşturma sonunda Niğde Ağır Ceza Mahkemesi’nde açtığı ayrı bir davada ‘çocuğun cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma’ suçlarından 25 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Sanıklar, önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkacak.