Kızılay deyip geçmeyin…(4) (Köşe yazısı 12.10.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Türk Kızılay’ı Kayseri Şube Başkanı Ayhan Uzandaç’tan gelin, bu göreve nasıl geldiklerini, o dönemde halkın bakış açısını dinleyelim.

Kızılay Kayseri şubesinde 1984 yılında rahmetli Doktor Emin Hisarcıklıoğlu başkanlığında intikal heyeti olarak göreve geldik. Ancak isimlerimizi kimlerin verdiğini bilmiyorduk. Üstelik Kızılay ile ilgili faaliyetleri konusunda neredeyse hiç bilgimiz yoktu. Hatta Kızılay’ı biz,  Sağlık müdürlüğünün bir şubesi, ünitesi, okullarda pul ve zarf dağıtan bir yer olarak biliyorduk. Göreve başladığımızda ise Kızılay şubesinin yeri 27 Mayıs caddesi üzerinde bir masası, iki sandalyesi, bir telefonu, tek odalı bir yerdi. Bizden önceki yönetimler ise Osman Kavuncu döneminde o binayı Kızılay’a kazandırmış. Ancak, bu binanın Kızılay tarafından kurulmadığı bazı kişilere kiraya verildiğini gördük.

Rahmetli Emin Hisarcıklıoğlu’nun doktor olması ile tüm kiracıları çıkartarak burasını Tıp Merkezi haline dönüştürdük. Tek doktorla diğer hizmetlerimizin yanında sağlık hizmeti de vermeye başladık. Kayseri bu konuda Anadolu’da ilk oldu. Ama burada bir ilginç konuya daha değineyim. Kayserili hayırsever, üreten, kazanan, kazandıran, bağış yapan, kimsesizlere kucak açan bir şehir olmasına karşın Kızılay’a ilgileri yoktu. Sıcak bakmazlar ve bilgileri de yoktu. Aile büyüklerim bile ‘Kızılay’da ne işin var senin’ diyerek kızdıkları olmuştur. Zamanla bizim yaptıklarımızı görüp, anlayınca kendileri de bizlerin en büyük destekçisi ve bağışçılarımız arasında olmuşlardır.  Bu Kızılay’ın ve bizlerin ne kadar disiplinli, istekli, samimi çalıştığının göstergesidir.

Emin Hisarcıklıoğlu 1988’de rahmetli olunca yönetim kurulu başkanlığa avukat Alemdar Güngör’ü getirdi. 2001 yılına kadar birlikte pek çok hizmetlere imza attık. Alemdar Güngör görevinden istifa edince yönetim kurulu beni en kıdemli olmam nedeniyle başkanlığa getirdi.

Kayseri Kızılay Hastanesi ve Kan Merkezi’nin nasıl yapıldı?

Kızılay Tıp merkezi ayaklı tedavide bile ihtiyacı karşılayamaz hale gelince yan iki binayı kiraladık ve çalışma alanımızı ve kadromuzu geliştirdik. Halkın Tıp merkezine ilgisinin artması ile biz Türkiye’de bir ilke imza atmak için yataklı Kızılay Hastanesi yapmak için girişimlere başladık. Dönemin büyükşehir belediye başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanımız Mehmet Özhaseki, arsa tahsisi talebimize sıcak baktı ve mevcut hastane arsasını, küçük ve değeri düşük olan yerleri alarak bize burayı önerdi. Bizde takas usulü burayı aldık. Hastane yapımına da komik bir rakamla adım attık. İnşaatın ilk günlerinde çok ciddi maddi sıkıntılar çektik.

Hastanenin ilerlemesi için ilk kapısına gittiğimiz Ali Rıza Güldüoğlu, projemizi anlatınca 100 bin (milyar) lira bağışladı. Ben ‘Bu konudaki ilk kapım siz deyince, rakamı 200 bine çıkardı. Sonra Mehmet Uzandaç ve Sami Gültekin’e gittim, 30’ar bin lira bağış aldım. Biraz rahatladım. Ama Kayseri dışında bulunan ve toprakları ile ödeşmek isteyen hayırseverlerimizi unutmadım. İstanbul’da ilk Mustafa Küçükçalık’a gidince düğünü olduğunu ancak, daha büyük yardım için ‘Türkiye Tekstil İşverenler Sendikası’nda yönetimdeyim. Orada bizim birikmiş paramızı bu gibi hayır işlerinde kullanacağız’ diyerek beni sendika başkanı Halit Narin’e gönderdi. Randevu aldık.

Ama gitmeden önce Halit Narin’e bir mektup yazarak ‘Kayseri bir tekstil şehri. En az 20 bin çalışanı var. Sendikanın ismini vererek bu hastanenin en az 60 bin kişinin hastanesi olacağına dikkat çekerek, hemşehri desteğini istedik. Bizi kendisi davet etti. Projemizi, inşaat safhası, beklentimiz, sıkıntılarımız anlatınca yönetimden 2,5 milyon dolar yardım çıkarttı. Bu parayı alınca  inşaatın tamamlamasında büyük katkısı oldu. Eksiklerimiz daha çoktu ve çok paraya ihtiyaç vardı. İstanbul’da yaşayan kardeşim Şadan Uzandaç ‘Hastanede kaç oda olacak?’ diye sordu. Bende ‘154 oda var’ dedim. ‘Her oda için 15 bin dolar alırsan bende sana yardımcı olayım’ dedi. Mustafa Küçükçalık 5, İbrahim Özbıyık 10 oda aldı ve 154 oda Kayserili hayırseverlerimiz tarafından adeta kapışıldı. Odalara talep fazla olunca ve oda kalmayınca hayırseverlerinde ‘ben de katkıda bulunmak istiyorum’ ısrarları karşısında İbrahim Özbıyık’tan odaları ücretsiz alırken ‘Benim adım önemli değil. Yeter ki hastaneye katkım olsun’ dedi. Ama biz kendisini onure etmek için adını bir kata verdik. Halen Kızılay’a maddi ve manevi önemli destekleri devam etmektedir. Ben burada, Kızılay dostu ve hastanemizin yapılmasında katkıları olan saymakla bitmeyecek kadar çok ‘isimsiz kahraman hayırseverler’imize teşekkür ediyorum.

Şimdi diyecekler ki ‘Kızılay bu hastaneyi yaparken diğer hizmetleri bitti mi?’ Biz klasik yardım ve destek hizmetlerini aksatmadan, kimseyi kimseye muhtaç etmeden sürdürdük.

Hastane devam ederken, Kızılay faaliyetlerinin daha etkili, verimli olması amacıyla Kadın ve gençlik kollarımızı kurduk. Yönetim kurulumuzla birlikte o günden bu güne hizmet çıtamızı ve çeşitliliğimizi artırarak devam ettirdik. Hastanemiz ve hayırseverlerimizle önemli bir kuruluş haline geldik.