Kitaplar, yazarlar ve gelecek..(Köşe yazısı 09.11.2015 Kayseri Star Gazetesi)

Ben kendimi bildim bileli, gazeteciliğe başladığım günden bu güne, siyasilerden, bürokratlardan, öğretmenlerden, kısaca her kesimden en çok ve sık duyduğum ‘Okumuyoruz, okumayı kesinlikle sevmiyoruz. Araştırma, inceleme, geliştirme ve değişime para harcamayı bilmiyoruz.’
Tüm Dünyada teknoloji gelişti, dünya küçüldü.
Bizde bürokratik işlemler arttı, teknolojiyi kötüye kullanmanın rekoru kırıldı.
Eğitimde hatta bizim meslekte ‘Kopyala, çal, yapıştır, yuttur politikası’ zirveye ulaştı.
Peki bu yıl okuyucu; televizyon, gazete ve sosyal medyada daha fazla vakit geçirdi mi?
Edebiyattan dini ilimlere, çocuk yayıncılığından, yabancı eser tercümesine ve periyodik yayınlara kadar, geniş bir yelpazede önemli eserler ortaya koyan, Türkiye’nin büyük yayınevlerinden biri olan Kaynak Kültür Yayın Grubu Genel Müdür yardımcısı Ali Çetintaş, Tüyap Kitap Fuarı öncesi, stratejik öneme sahip yayıncılık sektörünü, kitap okurunu ve yazarını konuştuk. İşte o konuşmalardan bir bölüm.
Dünya’da en çok okuyan ülkeler, Almanya, Japonya, Rusya, Çin ve Hindistan.
Türkiye ise okuma alışkanlığı zayıf bir topluma sahip. Sektör olarak Avrupa’nın 30 yıl gerisindeyiz.
Yapılan araştırmalar, okuma oranı düşüklüğünün nedenini kitap fiyatlarına bağlıyor.
Okuma oranını düşüren/yükseltmeyen birçok değişken var. Bu problemin en büyük kaynağı, okumanın bir ihtiyaç ve fayda olduğunu düşünmeyen bir anlayışa sahip olmak.
İnsan, ihtiyaç olarak gördüğü bir faydayı, tasarruf ederek veya daha fazla çalışarak elde edebilir. Diğer sebepler, bu sebebin yanında ancak ayrıntı olarak kalır.
Kültür yayıncılığı sektöründe 2015 yılı 2014’ün gerisinde kaldı.
Okuyucu; TV, gazete ve sosyal medyada daha fazla vakit geçirdi.
Okuma oranlarının yanı sıra yazma oranlarına bakıldığında, okumayan bir toplumda eser arzı; nitelik ve nicelik açısından yeteri miktarda olamaz.
Bir de buna sığ ve kendini tekrar eden yazılar/yazarlar eklendiğinde, okuyucu okuma kalitesini/şevkini kıran ayrı bir problem ortaya çıkıyor.
Üstüne bir de kötü çevrilmiş eserler, okuma yaramıza tuz basıyor.
Geçmiş yıllarla kıyaslandığında, 2015’te kitapların maliyetleri arttı.
Yayınevleri zam yapmak zorunda kaldı.
Cari rakamlar yükseldi.
Ancak tiraj olarak, kaliteli yayıncılık yapan firmalar 2015’te bir miktar küçüldü.
Sınırlı kategorilerde eser çıkaran küçük ve orta büyüklükteki bazı yayınevleri tiraj olarak satışlarını büyütmüş olabilir.
Sadece bandrol satışlarına bakarak kitap satışlarının arttığını düşünmek eksik ve yanlış bir analiz olur.
Türkiye’de seviyeli kültür yayıncılığı yapmak isterseniz; başka gelir kaynakları ile bu işinizi desteklemeniz gerekir. Aksi halde çok riskli bir işe girişmiş olursunuz.
Ama küçük yayınevleri için bu risk söz konusu değil. Giderleri çok düşük olduğundan küçük yayınevleri; vade, iskonto, açık hesap, stok ve telif hususlarında büyük yayınevlerine göre daha avantajlı. durumdadırlar” dedi.
Yayınevleri yıllardır korsan baskılarla ve yayınlarla mücadele ediyor. Özellikle tirajı yüksek eserler çıkartan yayınevlerini hedef alan bu korsan yapı, daha çok eğitim kitaplarına yöneldi.
Bununla birlikte, kültür yayıncılığında da, yüksek fiyatlı yayınevleri kitapları, korsan firmaların ilgi odağı. Korsanla mücadele etmek için, kamu istekli, yayınevleri dikkatli, okuyucu da bilinçli olmalı.
Genç ve yetişkin okuyucular 2015 yılında; fantastik roman, popüler tarih, klasikler, yemek ve sağlık kitaplarını tercih etti.
2016 yılında okura ulaşmanın farklı yollarını bulmak gerekir.
Türkiye’de ki okur seviyesini yükseltmek, tüm yayıncıların sorumluluğunda.
Tasarruf yapma, kaliteyi yükseltme, stok devir hızını arttırma ve satan kategorilere yatırım yapma çok önemli.
Gelecek yıllarda teknoloji okuma-yazma alışkanlığımızı daha mı köreltecek ne?
Bugün ‘Kontür’ hesabından dini, milli ve özel günlerde konuşmak yerine ‘mesaj’ çekince bende bu kuşku ve korku var. Ya sizde?