Kılıçdaroğlu Kayseri’den seçim çağrısı yaptı, engellileri dinledi, CHP’li belediye başkanları gezilmeyen yerleri gezdi

Yaklaşık 200’e yakın CHP’li belediye başkanının katıldığı çalıştay için Kayseri’ye gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara bir kez daha seçim çağrısı yaptı. 73 yaşına giren Kılıçdaroğlu, kendisi için hazırlanan yaş pastanın mumlarını üflerken şaşkınlığıda dikkat çekti. Bu arada  Ankara, İstanbul, Antalya, Bolu, Aydın belediye başkanları şehir merkezinde, diğer partilerin gezmediği ara sokaklardaki esnaf ve vatandaşlarla görüştü.

Kayseri Tiecaret Odası başkanı Ömer Gülsoy ve Kayseri Sanayi Odası başkanı Mehmet Büyüksimitçi ile yönetim kurulu üyelerini ziyaret eden CHP Genhel başkanı  Kılıçdaroğlu, dövizin artık kontrol edilemediğini, hükümetin, büyük bir kayıtsızlık içinde olduğunu, gelişen son olayların toplumdaki kaygıyı zirveye çıkardığını belirterek seçim isteğini tekrarladı, şunları söyledi.

“Kayseri’de aslında güzel bir atmosfer, kar yağışı var. Umarım biraz daha devam eder. Çünkü toprağın beslenmeye ihtiyacı var. Ekonomideki gelişmeleri; hem Ticaret Odasıyla hem Sanayi Odasıyla, yetkilileriyle görüştük. Dün de TÜSİAD’ın Sayın Başkanı’nı aramıştım. Ekonomik gidiş pek parlak değil. Ciddi bir sorun var. Döviz, kontrol edilemiyor, dolar kontrol edilemiyor. Hükümet, büyük bir kayıtsızlık içinde. Türkiye’nin yönetilmediğini ve savrulduğunu görüyoruz. Dün gelişen olaylar, toplumdaki kaygıyı had safhasına çıkardı. Yapılması gereken; eğer gerçekten ülkeyi yönetenler ülkeyi seviyorlarsa, insanlara saygı duyuyorlarsa, ticaret erbabına, sanayiciye saygı duyuyorlarsa, çiftçiye, esnafa saygı duyuyorlarsa, kısacası 84 milyona saygı duyuyorlarsa bir an önce seçim sandığını milletin önüne getirsinler. Emin olun sandık geldiği andan itibaren döviz de düşer. Bunu bilmelerini isterim. Türkiye’nin daha büyük sıkıntılara girmeye zamanı da yoktur, tahammülü de yoktur. Doğru değildir. İşsizliğin geldiği noktaya bakın. Dolayısıyla bu atmosfer, Türkiye’yi daha kötüye götürür. Daha kırılgan bir ekonomi istemiyoruz. Daha güçlü bir Türkiye istiyoruz. Daha güçlü bir Türkiye’nin yolu da milletin iradesine başvurmaktır. Milletten hiç kimse korkmasın. Millet bizim milletimiz. Onun sağduyusuna da güvensin. Sağduyulu gidecektir vatandaşımız oyunu kullanacaktır. Kendileri eğer çok güzel şeyler yaptıklarına inanıyorlarsa -ki öyle söylüyorlar- o zaman neden korkuyorlar, neden çekiniyorlar? Sandığı getirsinler, beş yıl daha yetki alsınlar. Ülkeyi yönetsinler. Eğer vatandaş güvenmiyorsa, zaten değiştirecektir. Daha güzel bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Daha huzurlu bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Bunun yapılması lazım ve önünün açılması lazım. Bunun yolu demokrasidir. Baskıyla, terörle Türkiye’nin önünü kesmek, demokrasinin önünü kesmek doğru değildir. En büyük arzumuz budur. Bir an önce seçim, bir an önce seçim ve sandığın da milletin önüne getirilmesi lazım.

Türkiye’nin çok zor koşullardan görüyoruz, Benim taşıdığım karamsarlığı 84 milyon da taşıyor. Hepsinin sorduğu ortak bir soru var, ‘nereye gidiyoruz, bir çıkış var mı’ diye soruyorlar. Grupların temsil ettiği odalarla da görüşüyorum. Kaygı taşıyorlar. ‘Ekonomi nereye gidecek’ diye soruyorlar. Görüştüğüm herkese söylüyorum, ‘bizim nasıl kaliteli yöneteceğimizi görmek istiyorsanız, belediye başkanlarımızın uygulamalarına bakın’ diyorum. Her bir belediye başkanımız başarılı bir performans sergiliyorlar. Biz bu performansı Türkiye genelinde genel yönetim olarak sergilemek istiyoruz. O zaman içlerine biraz su serpiliyor. Çözümün olduğu görüyorlar. Türkiye tarihinde hiçbir zaman bir devlet bir kişinin iki dudağı arasına teslim edilmedi. Var olan sistem Türkiye’yi bu hale getirdi. Eski kavgalardan arınarak daha güzel, güvenli bir geleceğe toplumu hazırlamak, bizim görevimizdir. Kimliği, inancı, yaşam tarzı hatta siyasi görüşü ne olursa olsun bütün vatanseverlerin ortak görüşü, Türkiye’ye huzura kavuşturmaktır. Belediye başkanı arkadaşlarımızın önüne engel çıkarıldığını biz de biliyoruz, onlar da biliyor. Bazılarının rahatsız olduğunu ben de biliyorum, onlar da biliyorlar. Ama çok güzel bir şey yapıyorlar. Şikayet etmeden engelleri aşıyorsunuz. Bu davranış şikayete sığınma değil, topluma hizmet yolunda kararlılığınızı gösterir. Çok önemli adım attığınızın farkında mısınız? Topluma güven veriyorsunuz. Şikayetin arkasına saklanmak aslında biraz beceriksizliktir. Ama şikayeti yıkıp aşmak, doğrudan halka ulaşmak, el sıkışmak; bir güven unsurunun pekişmesine yol açıyor. Bu kararlılığı hep birlikte sürdüreceğiz.

Kayseri’de yapıyoruz bu toplantıyı. Bir tek belediye başkanımızın olmadığı ilde yapıyorlar. Dün belediye başkanlarımız alanlara çıktılar. Az önce Ticaret Odası’nı ve Sanayi Odası’nı ziyaret ettik. Onlara da söyledim. ‘Bir belediye başkanımız bile yok ama Kayseri’de toplantı yapıyoruz, çünkü önemsiyoruz. Anadolu’nun kalbi Kayseri. Eğer Kayseri’den sadece bir milletvekili çıkarabiliyorsak ve hiç belediye başkanı çıkaramıyorsak sorun Kayserililer değil, sorun bizde. Kayserilileri kucaklayacağız. Daha fazla geleceğiz, ilişki kuracağız, kendimizi anlatacağız. Şikayeti değil, çözümü nasıl yapacağımızı anlatacağız. Esnafın, çiftçinin, emeklinin, sanayicinin, tüccarın masasına oturacağız. Bir siyasi propaganda yapmadan, sadece sorunları dinleyeceğiz. Çözümlerimizi anlatacağız. Bizim çözümlerimiz halktan yanadır, hukuktan yanadır, adaletten, insandan, sevgiden yanadır, özetle Yunus’tan yanadır. Biz bu topraklarda hiçbir çocuğun yatağa aç girmesini istemiyoruz.

Zam furyasıyla millet karşı karşıya kalırken, önümüzde bir kara kış gelecek, yağmur gibi zam geldi, ekmek fiyatlarından tutun her türlü besine kadar; bu millet nasıl geçinecek. İktidar sahiplerine çağrı yaptık. ‘Bir kara kış fonu kurun, kardeşim. Bu milleti perişan etmeyin.’ Dinlemediler. Ama sizler olağanüstü çaba gösterdiniz. Bulunduğunuz beldede; şöyle düşüneceksiniz, benim çocuğum yatağa aç girerse aynı duyguları taşıyacağım. Her çocuk yatağa tok ve anne çocuğunu huzur içinde yatağa yatıracak. Bir çocuk yatağa aç girerse bulunduğunuz beldede, oranın en yüksek siyaset o çocuğun karnını doyurmaktır. Bütün arkadaşlarımın bunu böyle bilmesini isterim. Türkiye tarihine önemli bir not düşüyoruz. Bütün baskı ve engellemelere rağmen; onların iktidar olarak yapamadıklarını, sizler mütevazi bütçelerinizle hayata geçiriyorsunuz. Onlar devasa bütçeleri dolayısıyla hesap veremezken, sizler mütevazı bütçelerinizle her kuruşun hesabını veriyorsunuz. Bizim gri tonumuz yok, her birimiz ak. Her birimiz temiziz, mücadele ediyoruz, halk için çalışıyoruz. Toplu rakamları verdiler bana. Kamuoyunun da duyması önemli. 3 Kasım-17 Aralık arasında; 80 bin 450 aileye nakdi yardım yapılmış vaziyette. 455 bin 630 aileye gıda, 420 bin 580 aileye ısınma, 210 bin 420 öğrenciye eğitim ve kırtasiye, 290 bin 850 aileye ulaşım yardımı yapılmış; 2 bin 562 ailenin elektrik faturası ödenmiş, 12 bin 144 ailenin su faturası karşılanmış, 1 milyon 472 bin 636 aileye kara kış fonundan yardım yapıldı, bütün belediye başkanlarımız tarafından. Bunun toplamı 216 milyon 228 bin 320 lira. Onların yapamadığını yaptık. Önemli bir çalışmayı yapıyoruz. Bulunduğunuz beldede huzuru, toplumsal barışı sağlıyorsunuz. İktidar sahipleri duysunlar. A partili B partili diye bakmıyorlar. Biz onlar gibi ayrımcı değiliz. Toplumun tamamını kucaklıyoruz. Ahi Evran’dan gelen Yunus Emre’den gelen anlayışı bu topraklarda yetiştirmeye çalışıyoruz.

Eleştiriyoruz. Ülkenin kötüye gittiğini de biliyoruz. Devletin kaynaklarının büyük kısmını bir avuç insana aktarıldığını biliyoruz. 84 milyon insan bir avuç için çalışıyor. Özet olarak ‘5’li çete’ için. 84 milyondan kesilen vergiler büyük ölçüde buraya gidiyor. Dün TBMM’de bütçe kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin yoksuldan alıp zengine kaynak aktaran bir bütçedir, bu bütçe. En büyük haksız gelir transferini yapan bir bütçedir. Gittiğim yerlerde soruyorlar. ‘siz olsanız neler yapardınız.’ Allah’ın izniyle olacağız. Hak ve adaletle yöneteceğiz. İlk yapacağımız iş mağdur olan bütün kesimleri dinlemektir. Ekonomik Sosyal Konsey vardı. Herkesin temsil edildiği. Sonra Anayasal kurum oldu. En son 5 Şubat 2019’da toplandı. 2022 yılına girmek üzereyiz. İlk yapacağımız iş süratle toplamak. Bakanları da önlerine dizeceğiz. Bir toplumsal uzlaşmayı sağlamak zorundayız. Onların yapamadığını yapacağız. ‘Benim dediğim doğrudur’ anlayışından toplumu uzaklaştıracağız. Sorunları çözecek olan siyaset kurumudur, ama akılla, birikimle, bilgi ve istişareyle çözer. Dayatma kültürü olmaz siyasette. ‘Akıl akıldan üstündür’ demiş atalarımız. Beraber tartışacağız ve doğru yolu bulacağız.

Bir taraftan ‘milliyetçiyiz’ diyorlar, bir taraftan milli paramızı pula döndürdüler. Milliyetçi arıyorsanız, gelin kardeşim CHP çatısı altında tamamının milliyetçi olduğunu göreceksiniz. Milliyetçilik, vatanseverliktir, bayrağını sevendir, parasını pul etmeyendir, egemenler karşısında diz çökmeyendir. Altı okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Parayı pul edeceksin, doları kontrol edemeyeceksin, el oğlundan aldığın dolarla ‘doların derdini düşürürüm’ diye piyasaya para salacaksın, borç üstüne borç alacaksın, egemen güçlerin talimatını yapacaksın sonra çıkıp piyasaya ‘ben milliyetçiyim’ diye gezeceksin. Olmaz, olmaz böyle milliyetçilik. Devletin bağımsız kurumları vardır. Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurumu, Kamu İhale Kurumu gibi… Buralara liyakatli insanlar getireceksiniz. Liyakati devletten yok ederseniz, adaleti yok etmiş olursunuz. Kayserili kardeşlerime sesleneyim. Banka yönetim kurulunda güreşçinin ne işi var? Sizin kredi notunuzu, bir güreşçi nasıl belirleyecek? İşi bitmiş siyasetçilerin, bankacılığın b’sini bilmeyen siyasetçilerin ne işi var? 5 maaş alsınlar diye mi? Sizin vicdanınız kabul ediyorsa gidin yine oy verin, kabul etmiyorsa oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız.

Kamu İhale Kurumu uyduruktan kuruma dönüşmüş. Çağırıyorsunuz ‘5’li çeteden’ birisini, ‘şu ihaleyi size verdim’ diyorsunuz, ihale mihale yok. Belediye başkanı arkadaşlarımız Facebook üzerinden ihale yapınca, onlar da ‘siz de yayınlayın’ demeye başladılar. Sen bırak kardeşim, o büyük milyar dolarlık ihaleleri kimlere verdin, önce onu bir açıkla. Sizler nasıl israftan kaçınıyorsanız, devleti yönetenlerin de kaçınması lazım. İsraf, haramsa niye yapıyorsun? Vatandaşın yatırım için ödediği vergileri neden israf için harcıyorsun? Bir israf genelgesi çıkar kardeşim. Yasaklayamıyor. Çünkü genelge çıkarsa kendisine dokunacak. Önce bakanlıkların binaları vardı. Şimdi büyük kısmı kirada oturuyor. Niçin? Milletin vergisini niye oraya ödüyorsunuz? Döviz garantili ihaleler, Türkiye’nin soygun düzeni. Milli paramız diyorsun, kardeşim, işi alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, işin yapıldığı yer Türkiye Cumhuriyeti Devleti. Yapıyorsun ihaleyi, avroyla dolarla. Bunlar yetmiyor öyle bir soygun düzeni kurmuşlar ki gerçekten şeytanın aklına bile gelmez. Amerika’da enflasyon olursa bu fiyata yansıyor. Zaten dolarla, istediğin adama, güvenceyle vermişsin. Bu enflasyonu 84 milyon insanın sırtına nasıl yıkıyorsun? Söz verdim. Bunların tamamını bitireceğim, ‘5’li çeteyi’ de bitireceğim. Tamamını Türk lirasına çevireceğim.

Devlet dediğiniz kurum, vatandaştan topladığı vergiyi harcar. Devleti yöneten kişi cebinden para vermez. Dolayısıyla harcanan her kuruşun hesabını vermek zorundadır. Biz bunu yapacağız. Sizlerin yaptığı gibi yapacağız. Her kuruşun hesabını millete vereceğiz. Görecekler Türkiye’nin nasıl büyüdüğünü, kalkındığını. Faizleri düşüreceğiz. Şöyle bir aldatmacayla karşı karşıyayım. Merkez Bankası’nın faizi 100 puan düştü. Bir puan düştü. Kim kazanıyor? Cebinde dolar tutanlar. Öyle bir hale geldi ki. Yabancı bir banka düşünün. Merkez Bankası’ndan düşük faizle yüzde 14 ile parayı çekiyor, Hazine’ye götürüyor, yüzde 22 ile Hazine’ye veriyor. Taş atıp kolu bile yorulmuyor. Siz bu milleti çocuk mu sanıyorsunuz? Faizin düştüğü falan yok. Egemen güçlere hizmet ediyorlar, bunlar. Tarihin en büyük kaynak transferleri, fakirden alıp zengine veren kaynak transferi ilk kez yapılıyor. Bu kadar büyük kaynak transferleri ilk kez yapılıyor. Öyle bir haldeler ki…. Parayı alan koşuyor dolar alıyor. Dolar alan kazanıyor. Vatandaşlar kaybediyor. Bulunduğunuz ilde beldede, vatandaşlar arasında kurduğunuz güven sizin oyunuzu artırır. Güvenin olmadığı bir yerde kaybeder insanlar.

Toplumun en az yüzde 63’ü güvenmiyor. Nasıl buldunuz? Bugün bankalardaki mevduat hesabının yüzde 63’ü döviz. Diğerleri de garibanların Türk lirası. Küçük paralar. Bu ‘biz bu hükümete güvenmiyoruz, dolar olarak tutuyoruz, kendimizi güvenceye alıyoruz.Elin parasını getirdiler, swap diye, borç aldılar Merkez Bankası’na koydular. Aslında gerçek rezerv eksi 34 milyar dolar. Borç aldıkları parayı, dolar yükselmesin diye satıyorlar. Doları alan keyfini çıkarıyor. Bir saat sonra yükselmeye başlıyor. 4 buçuk, 5 milyar dolar böyle gitti. Başkasının parası. Kayserililerin özellikle görmesi lazım, ticaretin en iyi bilenler. Nasıl soyulduğunu görmesi lazım. Biz, ‘128 milyar dolar nerede’ derken bu günleri düşünerek söyledik. Borçla dolara müdahale ediyorlar, yükselmesin diye. Nereye kadar müdahale edeceksin? Bunun adı organize kötülüktür. Şu anda var olan saray hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti halkına organize kötülük yapıyor. Bunları bilmiyorlar mı biliyorlar, söyleyen birisi var. Ama kötülükten geri durmuyorlar.

 ‘Yeni ekonomik model uyguluyoruz’ diyorlar. Bizim modele değil stratejiye ihtiyacımız var. Türkiye’nin büyüme, kalkınma stratejisi nedir? Yarın sabahı göremeyenler, istikrarı sağlamayanlar, ülkesini sevmeyenler, üniversitelere değer vermeyenler, ithalata bağımlı sanayi yaratanlar strateji üretemezler. Strateji üretmek, istikrar içinde olur. Fiyatlarda istikrarı sağlamak görevi kimin? Merkez Bankası yapamıyor, çünkü müdahale ediliyor, bağımsızlığı da yok.Korkunun ecele faydası yok. Söz veriyorum. Organize kötülükle sonuna kadar mücadele edeceğim ve bu mücadeleyi sürdüreceğim. Mücadele etmezseniz halkınızı sevmiyorsunuz, organize kötülüğe boyun eğiyorsunuz demektir. Organize kötülükle mücadele edeceğim sonuna kadar, etmeyen namerttir. Her bir vatandaşımızın sorumluluğu var. Her birimizin var. Bizim sorumluluğumuz daha fazla. Kayseri Sanayi Odası’nda anlattım. Önemli bir projemiz var. Samandağ’dan başlayıp Mersin’e kadar Doğu Akdeniz’in en güçlü ülkesi haline getireceğiz Türkiye’yi. Beş yıl içinde Kayseri, iki büyük Kayseri olacak. Hızla büyüteceğiz. Nükleer enerji alıyorlar, Akkuyu yaptılar. 13 buçuk sent, KDV hariç. Allah’ın izniyle iktidar olacağız. Ürettiğimiz elektrik maliyeti 5 senti aşmayacak. İstanbul nüfusu 2 buçuk milyon düşecek. Ne diyorlardı? ‘Türkiye’yi büyütüyoruz.’ Türkiye’yi küçültüyorlar. Kişi başına geliri de düşürdüler. 7 yıldır düşüyor. Gerçek anlamda Anadolu kaplanlarını yaratacağız. Fabrikada üretilen mallar, demiryoluyla Mersin’e geldiği zaman masraflarını karşılayacağız. Göreceksin, en kısa zamanda cari açık sorununu bitireceğiz. Bağımsız, güçlü, kimsenin önünde diz çökmeyen Türkiye’yi inşa edeceğiz. Gücümüzü sizden alıyoruz. Yeri geldiği zaman sizi örnek gösteriyoruz. Bulundukları beldede vatandaşa sorun diyoruz, aynısını Türkiye’de yapacağız diyoruz. Umutsuzluğa kapılmayın. Türkiye’de olağanüstü yaratıcı insanlar var, geliyor gençler. Umudu büyütün. Beraber büyüteceğiz. Onun için diyoruz, geliyor gelmekte olan.”

Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu ve bir grup belediye başkanı Kadir Has Kültür ve Sanat Merkezinde ‘engelsiz yaşam buluşması’nda engellilerle toplantı yaptı. CHP il başkanı Ümit Özer ‘Milletin sesi Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve onun yol arkadaşları olarak, içinde bulunduğunuz bu zor süreçlerde engelleri kardeşlerimizin ve ailelerinin de her zaman yanındayız. Sağlıktan eğitime, iş yaşamından sosyal hayata kadar, çıkarılan tüm engelleri aşmak, iktidar olanların iş bilmezliği ile kronik hale getirilen sorunları konuşmak, çözüm önerileri sunmak için bugün bir aradayız. Umutsuzluk yok. Geliyor gelmekte olan’ derken Kılıçdaroğlu engellilerin sorunlarını bildiklerini ve iktidara geldiklerinde çözeceklerinin sözünü verdi, şunları söyledi.

“Bu coğrafyada kim sesini duyurmak istiyorsa, haksızlığa uğradıysa gelecek, o kardeşim beni bulacak. Ben onun sözcüsü olacağım. Çok güzel konuşmalar dinledik. Anneler dertlerini anlattılar. Burada eğitimin ne kadar değerli olduğu anlatıldı. Bir devlet vardır, bir de hükümet vardır. Devlet bakidir, hükümetler geçicidir. Hükümetler devleti yürütmekle görevlidir. Anayasa engellilerin hakkı teslim ediliyor diyor. Daha ne desin. Peki yapmayan kim? Bizim oy verdiğimiz hükümetler yapmıyor. Bunun için kurumsal yapıya ihtiyacımız var. Yönetici kadrosunda engelli ailelerin bulunması gerekiyor. Eğitim konusu çok önemli. Eğitimin kreşten itibaren başlaması lazım. Anneler çocuklarını kreşe bırakacak. Çocuklar orada sosyalleşecekler. Eğitimi kreşten başlatmamız lazım. Kreş açmanın önünde hiçbir engel yok. Herkes vergi veriyor. ‘Peki ben vergi veriyorsam neden kreş açmıyorsunuz?’ Hani garibanların devletiydik. Neden bu çocukları eğitim verilmiyor? CHP iktidara geldiğinde yardımları kesecek’ deniliyor. Niye keselim. Akıl var, fikir var. Tam tersi hiçbir yardım kesilmedi. Her aileye yardım gitti. Çocuk varsa süt gitti. Bunu Türkiye genelinde kurumsal hale getireceğiz. Türkiye genelinde hiçbir aile ‘devlet beni görmüyor’ demeyecek. Bundan emin olmanızı isterim. Bu dediğim yoksul aileler için. Ayrıca aile engelli varsa ona da ayrı destek verilecek. O engelli bizim vatandaşımız. O engelliye bakmak bizim devletimizin görevidir. Bu olduğu takdirde her evde huzur olur. Devlet bunu yapamaz mı? Elin devleti yapıyorsa bizde yaparız. Bu ülkenin kaderini değiştireceğiz. Kararlıyız. İster oy verin, ister vermeyin. Her eve hizmet getireceğimizin sözünü veriyorum. Hakkı, hukuku ve adaleti sağlayacağız. Devletin dini adalettir. Adalet çok soylu bir kavram. Kainat adalet üzerine inşa edilmiş. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yerseniz adalet olur mu? Eğitim konusunda göreceksiniz. Onların tamamını yapacağız. Hiçbir endişeniz olmasın. Beraber olduğumuz takdirde aslında çok güçlüyüz. Bunun farkında değiliz. Göreceksiniz hakkınız teslim edildiğinde, ne kadar mutlu olduğunuzu göreceksiniz. Göreceksiniz belediye başkanlarının size nasıl hizmet ettiğini. Harcadıkları her kuruşun hesabını verirler. Asla umutsuzluğa kapılmayın. Türkiye büyük bir ülkedir.”

Öte yandan çalıştay için Kayseri’de bulunan  Ankara Büyükşehir belediye başkanı Mansur Yavaş, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özkan, Aydın Belediye başkanı Özlem Çerçioğlu ve diğer belediye başkanı ve parti yöneticileri, iktidar ve diğer siyasi partilerin gezdiği  güzergahlar yerine ara cadde ve sokakları gezerek esnaf ve vatandaşları dinledi.  CHP’li belediye başkanlarına halkın büyük ilgi göstermesi dikkat çekti.