Kayserispor, başarı, taraftar…(Köşe yazısı 06.12.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Genç,tıfıl, çömez gazeteci iken Sümer stadında oynanan amatör maçları izler, onlar ile ayrı bir zevk, heyecan alırdık.

Sonra çıraklık, kalfalık dönemi gazetecilikte, futbolda Kayserispor, basketbolda Meysuspor ile ayrı bir heyecan yaşar olduk.

Ustalık ve usta öğreticilik döneminde bu heyecan çeşitlenerek artsa da Kayseri’nin genel anlamda sporda pek başarılı olamaması, takımların tel tel dökülmesi koca bir şehir olarak ‘ha düştü ha düşecek’ korkusu yaşamamız ayrı bir konu oldu.

Ama, basketbolda  bir Meysuspor’un, Agüspor’un, sonrasında  bayanlar futbol liginde Kayseri Yolspor’un, bugün amatör küme yolcusu Kayseri Erciyesspor’un, son dönemde ise Kayserispor’un başarıları ve maçlarındaki heyecanlarımız bizi ayrı bir mutlu ediyor.

Laf açıldı mı ‘Kayseri medeniyetler ve ilk’lerin şehri.

Ama spora yönelik pek destek verdikleri söylenemez.

Halen bir avuç ‘taraftar’ ile bu başarılar elde ediliyor.

Takım var, başarı var, az da olsa taraftar var.

Stadımız, örnek kulüp yerimiz, spora ilgi, velinin desteği ne ararsan var.

Hepsinden önemlisi Erciyes gibi Dünyanın en yakışıklı dağı, dağ ve kış turizm merkezine sahibiz.

Erciyes’in bir başka özelliği ise spor kulüpleri ve kondüsyon için en önemli ‘kamp merkezi’ olması.

Ama bu şehirde eksik olan ‘Bizim-sizin adamınız, sen-ben-bizim oğlan, yerli-köylü’ anlayışının olumlu yönde halen gelişmemiş olması.

Yönetenlere göre şekillenen ‘Kayseri modeli’ anlayışı küçülen dünyada artık geçmiyor.

Eskiden para kazanmak kolaydı.

İşsizlik yok denecek kadar azdı.

Okumuş ve diplomalı olan gençler havada kapılırdı.

Günümüze bakarsak, para kazanmak zor, işsizlik, okumuş, diplomalı gençlik rekor zirvede, bazı yanlışlar yüzünden şehrin üreten değil, hazır ve kolay tüketen şekilde yabancılaşması gelecek açısından ‘alarm’ veriyor.

Parklar, bahçeler, yeşil alanlar giderek azalıyor, spor yapılacak ortak alanlar göstermelik yapılırken, halen yollarda bisiklet, yaya, spor yollarının, ücretsiz park yerlerinin ‘örnek’ şekilde yapılmamasını kim eleştirmiyor?

Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Federasyonların il temsilcilerinde, yönetimlerinde, önemli kurullarında ‘Benim ve bizim partinin adamı’ anlayışı olunca, milyonlarca Euro gömülen Erciyes’teki dağ ve kış turizmlerine yönelik Uluslararası şampiyonalar bu şehirde yapılamıyor. Kendilerini bile temsil etmekte zorlanan insanlar yüzünden Kayseri, lobicilikte ‘cılız’ kalıyor. Önemli Ulusal ve Uluslararası etkinlikler Kayseri’ye getirilemiyor.

Şimdi Kayserispor ile yeniden bir başarı kazandık. Takım oturdu, yönetimi, futbolcusu, teknik kadrosu, tesisi, aldığı başarılı sonuçlar ile Kayseri’nin adını duyurmaya başladı.

Geçtiğimiz yıllara kadar Kayserispor’un başarılı sonuç aldığında İstanbul basını ve yorumcular hep ‘Bu üç büyük kulüp o takıma nasıl yenilir?’ diye küçümserken, spor sayfalarında ya yer vermez ya da küçük kadro kutucuğu ile idare ederken, ligin altı ve üstünün birbirine yakın olduğu bugün Kayserispor spor sayfalarında daha çok yer almaya, ‘sarı-kırmızılı bu Anadolu takımını ciddiye alın’ diye ağız değiştirmeye başlayarak kendilerini ister istemez yeniledi, değiştirdi.

Şimdi Kayseri ve Kayserispor için tribünleri önce doldurmak ‘taraf’ olmak gerekir. Yoksa bedava bulunan biletle oturup, çekirdek çitmekle, tramwaya bedava binmekle, beleş geçinmek, zaman geçirmekle ‘taraftar’ olunmuyor. Olsa olsa televizyon karşısındaki ‘seyirci-izleyici’ konumunda olunuyor.

Ailesi, çocukları ile maça gelip takımı destekleyerek, bu şehrin ‘gönüllü kültür ve turizm elçisi, taraftarı’ olduğunu hissettirmeli, göstermeli.

Zaten elimizde şu an spordaki genel başarı da bir Kayserispor kaldı.

Agüspor bayan basketbol takımı Avrupa’dan erken elendi. Tamamen siyasallaşan spor ve diğer federasyonlarda ferdi çabalarla tek-tük başarılar önde.

O zaman ‘medeniyetler ve ilk’lerin şehri’ Kayseri  ve Kayserispor için, bu şehirde yaşayan herkes ‘vefa borcu’nu yerine getirip stadı doldurmalı, yönetimi, futbolcuyu, teknik kadroyu canı gönülden desteklemeli.

Böyle olunca İstanbul, 3-4 büyükler dışında neden bu Süper ligde bir Anadolu takımı olan Kayserispor şampiyon çıkmasın, UEFA’ya gitmesin, bu şehri tüm Dünyaya tanıtmasın.

Demek ki, bu hafta sonu oynanacak Beşiktaş maçından başlayarak herkes, futbolcular, teknik adamlar, yönetim gibi ‘kazanmak’ için yüreğini, tüm benliğini tribünlerde ortaya koymalı. Bu başarı için gün ‘birlik, beraberlik, dayanışma, destekleme, kenetlenme günü’

Artık ‘Kayserispor marşları’ yazılmalı, söylenmeli, maçlar ayakta izlenmeli, coşku, eğlence, zevk alma, stres atma, bizim Kayseri ve statlarımızda da centilmenliğimiz gibi yaşanmalı, görülmeli.

Böyle kenetlenme olursa ‘Yürü be Kayseri kim tutar seni.’

Ben, bize yıllar sonrada olsa bu başarıyı Kayseri için gösteren Kayserispor’un tüm ekibine yürekten teşekkür ediyorum.