Kayseri’de sanatçı yok mu? (1) (Köşe yazısı 13.06.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Kayseri’deki kültür-sanat faaliyetleri, konservatuvar, eğitimler, hocalar, film çevirenler, kendini tatmin edenler gibi bir çok konuyu içeren geniş bir hafta süren köşe yazısı yazmıştım.

Ama sesimi duyan olmamış. Zaten yazdıklarımdan da pek memnun olmamışlardır. Arkamdan yine kesin bir kulp takmışlardır. Nasıl olsa ‘Ben bittim, öldüm, şu konuda yardım et’ diye gitsen de ‘Seni yalan söylüyor’ gibi görüp, seni görmezden gelir, bu ülkeye faydası olmayanlara her türlü maddi ve manevi yardımı taşırlar. Buna da ‘Kayseri hayırseverliği, Avrupa modeli, şehri’ derler.

Şimdi o yazdığım konularda yani ‘Kayseri kültür-sanat ve Ramazan eğlenceleri’ üzerine sosyal paylaşım siteleri adeta yıkılıyor. Bu işi organize edenleri yerden yere vuruyor.

Bende Kayseri Büyükşehir Belediyesi Konservatuvar’ında 13 yılını vermiş, çeşitli eğitimler almış, Kültür ve Turizm Müdürlüğü TSM korosu, Erciyes Kar Kaplanları TSM korosu ve bazı destek verdiğim korolarda etkinliklere katılan birisi olarak, bu yoğun eleştirilere aynen katılıyorum.

Artık Kayseri kabuğunu kırıp, 1985’ten beri yetiştirdiği sanatçılarına hem Kayseri’de hem de Kayseri dışında, yurtdışında tam destek vererek, kültür-turizmde gönüllü elçilik yapmalarını sağlamalı.

Kayseri’ye yıllardır getirdikleri ‘Sen-ben-bizim oğlan’ anlayışı ile kendilerine yakın insanların bu şehrin kültür ve turizmine hiçbir katkısı olmuyor. Sadece paralar ödeniyor.

Oysa, Büyükşehir Belediyesi ile Kültür ve Turizm il Müdürlüğü adına konser veren gönüllü insanlara bakın. Çayından, giysisine, kravatından gömleğine her şeyini kendi karşılıyor. Sonra yapılan etkinlik Büyükşehir ya da Kültür Müdürlüğü’nün oluyor.

Ankara’daki ‘Kadim Kent Kayseri’ etkinliğine Konservatuvar THM gönülleri olarak gittik. Belediye otobüsü ile. Yolda karnımızı kendimiz doyurduk. Bir bakanlığın misafirhanesinde kaldık. Sonra da çıkıp iki kez konser verdik. İkincisinde konuyu dile getirince sorun çözümlendi ama bundan yakınanlar sonrasında takla üstüne takla attı.

Ben sosyal paylaşımda bu konudaki yoğun eleştirilerden seçtiklerime yer vermeden diyorum ki; ‘Birilerinin Kayseri kültür ve sanat hayatına damgasını vuranları görmeleri için kafalarına ya taş düşmeli ya da deprem olmalı…’

İşte o eleştirilerden bazıları..

*Getirdiğin sanatçıya otel, yemek, ayrıca en üst protokol muamelesi. Ama benim kardeşime evinden bile almadan komik bir ücretle üç gün program ver. Bir başka kardeşimi İstanbul’a götür dört gün Kayseri çadırında sınırsız saatsiz komik ücret, konaklama ve yol parası. Vay belediye, vay kanun vay. Ünlü bir şairimiz şiir dinletisine gidiyor. Dinlediği şiir kendisine ait gelen kişi ağır protokol ve cebine Dünya para konmuş. Adam sahneden bu ne güzel bir anlatım diye şairimizi yere göğe sığdıramıyor. Ama bizde karşılığı yok. Gelecek sanatçıya vereceğiniz paranın on kat altına onu katlayacak dört kardeşim var. Kayseri’de, ey belediye. Kendi sanatçısı burada aç dururken dışardan isimsiz kim olduğu bilinmeyen çırakları, yüksek ücretler ödeyerek proğram sunan belediyeleri kınıyorum

Ayrıca Sanatçılara, SSK’da geriye doğru borçlanma istiyoruz. Ulufe değil, istediğimiz geriye doğru gün satın almak istiyoruz. Bu ülkenin insanlarıyız. Gönlünüze dokunan insanların bu kadar isteğini çok görmeyiniz (Recep Alemdar)

*Ben Kayseriliyim. Bu memleket için susmasını da iyi bilirim. O’cu, Şu’cu, Bu’cu değilim. Saz çalar, türkü söylerim. Rahmetli Neşet Ertaş ‘ında şu sözünü de çok severim: ” Nerede bir türkü söyleyen görürsen, git yanına otur.” Çünkü kötülerin türküsü yoktur. Ama Kayseri’de anlayamadığım bir denge var. Sen onbinlerce lira verip Ramazan’da ulusal sanatçılar getirip, Ramazan etkinliği yaparsın. Fakat 1,5 liraya çay satı, nafakasını kazanmaya çalışan eli saz tutan birilerinin de gelip, iki türkü söylemesine şikayet bahane edip gecenin 23.30’unda mekan teftişine gelirsen, adama sorarlar. Siz üzüm mü yemek istiyorsunuz, bağcıyı mı dövmek istiyorsunuz? diye. İçinde biraz Allah korkusu olan mahalli idarecilere sesleniyorum. Madem Kayserili sanatçıları on paraya almıyorsunuz, bırakın da insanlar kendilerince çalıp söylesinler bari! Siz de komik be kepaze olup gözümüzden küme düşmeyin… Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine. (Ersin Çimen)

*Sahnelere para karşılığı onlar çıkar. Ama düğünümüze dostun selamıyla Ersin Çimen’ler gelir. Para versen hesabı ödendi der. Bu söz de herkese yeter (Kazım Karaalp)

*Kayseri’de ki arkadaşların çoğu işini profesyonelce yaptığı halde yöntem olarak yanlış yolda olduklarından değer bulmuyorlar. Bu yanlışlık nerede söyleyeyim? Müzik yapmayı o kadar çok seviyorlar ki yaptıkları iş profesyonel ruhları amatör olduğundan her çağrıldıkları yere koşa koşa gidiyorlar. Biri gitmese diğeri gidiyor. Oysa yapılan işin bir değeri olmalı. Benim kulağıma küpe olan sözü 1982 yılında Erzurumlu sanatçı bir arkadaş söylemişti “Akrabamda olsa beni bir etkinliğe çağırıyorsa bana para ödemesi gerekir. Eğer ödemezse bedava aldığı hizmete değer vermez. Sana çay bile ikram etmez. Ama sana para ödemişse seni baş köşeye oturtur” demişti. Ben bu durumu defalarca tecrübe ettim (Erdal Sarıboğa)

*‘Ev düvesinden öküz olmaz’ Kayseri mahalle sözü. (Hamit Şevket Yeşil)

*101 gece etkinlik yapıp popüler isimlere para yağdıran Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Sarıkamış’ta en çok Şehit veren il unvanına rağmen bir kez olsun bir Anma Programı yapmadı. Biz teklif ettiğimiz de ise ” uçakla mı geleceksiniz? ” diye sormuş ve ” çok masraflı olur ” diyerek vazgeçmişti.(Recep Ergül)

*Bir şenlik havası olsun diye böyle programlar olacaksa, yerel sanatçılardan olmalı. Kayseri’de yaşamayan, Kayseri’nin kültürünü almayan ne anlatacak bizlere. Aslında halkımızın duyarlı olup böyle etkinliğe katılmaması ve boykot etmesi daha mantıklı bence. Milliyetçilik illa ülkem için değil şehrim içinde olmalı.(Mesut Kocakurt)