Kayseri MMO’dan ‘Geleneksel gece ve iftar yemeği’

Makina Mühendisleri Odası Kayseri Şubesi tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen “Geleneksel Gece ve İftar Yemeği” programı, çok sayıda protokol ve yaklaşık 2000 kişinin katılımı ile İdeal Garden tesislerinde gerçekleştirildi. Makina Mühendislerini bir araya getiren gece de aynı zamanda meslekte 25,35,45 ve 50. Yılını dolduran MMO Kayseri Şubesi üyelerine de Şube Başkanı Ersin Fener tarafından plaket verildi.

MMO Kayseri Şube Başkanı Ersin Fener’in “Geleneksel Gece ve İftar Yemeği” programımızda yaptığı konuşmada şunları söyledi.

“Geçtiğimiz ay içerisinde, ülke genelinde bir genel seçim yaşandı, seçim sonrası 14 yıldır tek partili hükümet dönemi, yerini koalisyon hükümetine bırakacak şekilde sonuçlanmıştır. Seçim sonuçlarının vatanımıza, milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Genel seçimler, meclisi şekillendirme ve o dönem ülkeyi yönetecek hükümetin belirlenmesi amacıyla yapılmaktadır. Fakat her genel seçimin oy dağılımlarına göre vatandaşın duygu düşünce, beklentilerinin, bunun yanında bir önceki iktidarın icraatlarını, muhalefet partilerinin durumunu, seçim öncesi, parti seçim beyannameleri, meydan ve söylevlerin vatandaş nezdinde neyi ifade ettiğinin göstergesidir. Bu kapsamda her seçim gerek siyasilerce, gerek sivil toplum kuruluşlarınca ve gerekse toplum bilimcilerce analiz edilmeli ve toplumla paylaşılmalı ve bir sonraki döneme vatandaşın beklenti ve talepleri dikkate alınmalıdır.
95 yıllık Cumhuriyet tarihimizde birçok hükümet zamanında, gerek ekonomik, gerek siyasi, gerek sosyal, gerek iç ve dış siyasette, gerekse terör odaklı birçok problemlerle karşılaşılmış, problemlerin tamamı birlik beraberlik içinde kimi zaman diyeti ödenerek bertaraf edilmiştir.
Bugün Türk milletinin ve devletinin en büyük problemi, ne açılım, ne terör, ne siyasi, ne ekonomik problemlerdir. Bugün bizim en büyük problemimiz toplum olarak ayrışma, ötekileşme ve birbirimize karşı peyda olan kin ve nefret duygularıdır. Bunun temel nedeni son yıllarda siyasilerin oy kazanma adına, kendi seçmen kitlesini, tabanını oluşturma adına ve sonrasında sahip olduğu oy ve tabanına hâkim olma adına, toplumda farklılıklar üzerinden hareket edilmiş, farklılıklar ayrıcalıklara dönüştürülmüş, kendini üstün görme karşısındakini hakir görme, fikir ve düşüncelere saygısızlık, ideoloji, fikir, düşünce odaklı davranma yerine siyasi fanatizmin oluşturulmuştur. Meydanlarda devlet terbiye ve üslubunun dışında söylevler siyasilerin sorumsuz davranışları milleti bu noktaya getirmiştir. Olayın vahimliği seçim öncesi ve sonrası sosyal medya üzerinden paylaşımlardan daha iyi anlaşılmaktadır. Bu seçim öncesinde toplum üç kısma ayrılmış, iktidar yanlısı, iktidar karşıtı ve etnik gurup görüntüsü oluşmuştur. Yeni dönemde siyasi liderler, sağduyulu ve sorumlu davranmalı, toplum üzerinde oluşan bu bozulma ve ayrışmaya karşı metot geliştirmeli, siyasetleri farklılıklar üzerinden değil ortak noktalar üzerinden yapmalıdırlar. Aksi durum bu devlet ve millet için en büyük ihanet olacaktır.

İçerisinde bin aydan hayırlı kadir gecesini de bulunduran, mübarek ramazan ayını idrak ediyoruz. Son yıllarda olduğu gibi bu ramazanda buruk geçmektedir. Bugün dünyanın dört bir yanında İslam’a ve Müslümanlara karşı etkin bir mücadele anlayışı ortaya konmaktadır.
Demokrasi ve insan haklarını beşiği kabul edilen Avrupa’da bile İslam’a ve Müslümanlara karşı İslam fobi oluşturulmuş, Müslümanlara yönelik tahrik, küçültme, politikası izlenmekte her türlü değer ve mukaddesatımıza dil uzatılarak alay edilmektedir.
Dünyanın dört bir yanında Müslümanlara karşı katliam yapılmakta, gerek Avrupa, gerek Amerika gerekse tüm dünya katliamlara sessiz kalmakta, gözlerini ve kulaklarını olana bitene kapamaktadır.
Daha geçen hafta Doğu Türkistan’da, Urimçi Türk yerleşim bölgesinde onlarca kardeşimiz tüm dünyanın gözleri önünde, Çin mezalimi tarafından katledildi. O bölgede uygulanan katliamlar yıllardır devam etmektedir. Bugün o bölgede yaşayan kardeşlerimiz, inançlarını yaşayamamaktadırlar. Oruç tutmanın yasaklandığı, bir evde birden fazla seccadeye müsaade edilmediği, toplu ibadet etmenin yasaklandığı, kadınların inançlarına uygun kıyafetleri giymenin yasaklandığı, çocuk sahibi olmanın yasaklandığı, çocuk bekleyen ailelere yönelik gece yarısı baskınlarla gözaltına almaların, yedi ayını doldurmuş anne karnındaki çocukların bile kürtajla doğmalarına müsaade edilmediği, küçük yaştaki çocuklara devlet eliyle el koyma çocuk yetiştirme kurumlarında yetiştirme ve asimilasyon gerçekleştirildiği bilinen bir bölgedir. Hal böyle iken dünya burada olup biteni sadece izlemiştir. Dünyanın burada olup bitene sessiz kalmasını yadırgamıyoruz. Ama söz konusu Arap ve Kürt olunca dünyayı ayağa kaldıranları, söz konusu Doğu Türkistan olunca sessiz kalmalarını, anlamakta güçlük çekiyoruz. Türk Devlet Töresinde Türk topluluklarının yaşadığı topraklar vatandır. Doğu Türkistan’da Türk vatanıdır. Bu ramazan ayında Doğu Türkistan’da zülüm gören Müslüman Türk kardeşlerimize yüce Allahtan kurtuluş ve bağımsızlığını kazanmasını niyaz ediyor, Doğu Türkistan Davasını yalnız bırakanları, yine Yüce Allaha havale ediyorum.

İslam coğrafyasına baktığımızda, kan ve göz yaşının hâkim olduğunu görmekteyiz. Özellikle ülkemiz ’inde içinde bulunduğu coğrafyada Müslüman ülkelerde, birlik ve bütünlük kalmamış, iç savaş ve terör halt safhaya ulaşmıştır. 90 lı yıllarda sözde demokrasi ve insan hakların sağlama adına Irak harekâtı gerçekleştirilmiş, harekât sonrasında ABD ve Batılı askerler Irak halkına zulüm ve işkence yapmış, yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş, Irak bütünlüğü bozulmuş ve yeni devletçikler türetilmiştir. Bu gün aynı coğrafyada ABD askeri değil belki ama taşeronları Suriye’de, sözde Esad rejimine karşı halk ayaklanması çıkarmış, ilerleyen süreçte namlular yön değiştirilmiş, etnik ve mezhepsel farklılıklar ortaya atılarak ülke iç savaşa sürüklenmiştir. Bölgede yaşayan Arap, Türkmen ve Kürt nüfuz göç etmek zorunda kalmıştır. Sözde teröre karşı, sözde bölgedeki etnik gurupları koruma amaçlı bölgeye PYD, peşmerge, PKK gibi silahlı güçler Türkiye üzerinden Suriye’ye geçirilmiş ve bu bölgede nüfuz dengesini bozarak, tıpkı Irakta olduğu gibi Suriye’de de yeni Kürt devleti oluşturma gayretine düşmüşlerdir.

Bölgede uygulanan projeler ABD ve İsrail’in bölgedeki menfaat ve varlığını koruma projesidir. Projenin adı ne olursa olsun, ister Büyük Orta Doğu, ister Büyük İsrail, fark etmez hepsinde amaç bellidir. İsrail’in güvenliğini sağlamak, yayılmacı politikalarını desteklemektir. Bu kapsamda bölge ülkelerinde etnik ve mezhepsel farklılıklara göre yeni devletçikler kurmak, bölgenin sınırlarının yenilenmesi, İsrail’in, Fırat havzasına sahip olma projesi amaçlanmaktadır. Böyle bir ortamda bölge insanının akıllı olması, fitne ve tefrikaya karşı hazır olmalı, oyuna gelmemelidir. Yine bu ramazan ayında duamız, tüm dünya üzerinde İslam coğrafyasında, akan kanın durması, zulmün bitmesi, bölgede barış ve huzurun hâkim olmasıdır.”