Kayseri Baro başkanı Dursun : Yazılı Anayasayı da kaldırın gitsin bari.

‘Devletin temellerinin çatırdarken çanlar kimin için çalıyor?’ diye soran Kayseri Barosu başkanı avukat Cavit Dursun, iktidarı çoklu baro sistemi nedeniyle bir kez daha eleştirirken, Enis Berberoğlu kararı nedeniyle hedef haline gelen Anayasa mahkemesi konusunda da ‘Yazılı Anayasayıda kaldırın gitsin bari’ dedi.  Avukat  Cavit dursun’un bu konudaki paylaşımı şöyle.
Adalet kavramı, sadece yargı ve hukukla ilgili değil, toplumun ve bireyin her an yaşadığı, her şeyle ilgilidir. Adalet de, zalimin ve mazlumun kim olduğuna bakılmaz, bakılamaz. Eğer toplum ve bireyler, sadece kendisine ! adalet istiyorsa, bu adalet değil, sadece kendisine ayrıcalık ve imtiyaz talep etmektir. Toplumun her bir bireyi, en yüksek perdeden herkes için adalet iste-ye-miyorsa, o toplum yozlaşmaya, o devlet çökmeye, o bireyler ise zulme mahkumdur.
Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verip, yeniden yargılama yapılmasına hükmediyor, siyasetin ve yürütmenin tahakkümü altındaki mahkeme ise, Anayasa Mahkemesi kararını takmıyor, benim kararım karardır diyor.
Sözün bittiği yerde değil, hukukun hukukçularca (!) bitirildiği yerdeyiz.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında, “yeniden yargılama yapmaya gerek yok” kararı Anayasa’yı ve Anayasa Mahkemesi’ni tanımamak, normlar hiyerarşisini yok saymak ve aslında devlet düzenini inkar etmektir.
Anayasa m. 153/son “Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” hükmüne amirdir.
Devleti yönetenlerin Yargıyı erk olarak görmediği, yüksek mahkemeleri tehdit ettigi ve Savunmayı bölmek, parçalamak ve kaosa sokmak için akıl hayal almaz yollara tevessül ettiği bir yerde, baskı ve beklenti içerisindeki hukuklu hakimlerin AYM kararını takmaması ve tanımaması gittikçe olağan görülmeye başlanır. Zira, HSK’nın ipi yürütmenin, mahkeme heyetinin ipi de HSK’nın elinde olursa, başka ne beklebilir ki.!
Yargı o derece siyasallaşıp, baskı ve tahakküm altına girdi ki, bunu en son Baro seçimlerinin ertelenmesinde gördük. Barolar seçim yapamaz, siyasi partiler ve sendikalar yapabilir.! Bu zulmü ve kaosu, kim eşit, haklı ve adil bulabilir.? Çoklu Baro, delege yapısının değiştirilmesi ve baro seçimlerinin ertelenmesi, vicdanların nasıl karardığının en bariz kanıtıdır.
Burası Türkiye. Elbirliği ile hukuk, adalet ve vicdan katlediliyor. Suçlular sadece katledenler değil, aynı zamanda sessiz kalanlar. YANİ HEPİMİZ, YANİ HEPİNİZ.
Adalet mülkün temelidir. Devletin temelleri çatırdarken, temeller yıkılırken, inanın hepimiz altında kalırız. En çokta bu zulmü yapanlar, yaptıranlar ve menfaatine geldiği için savunanlar ve susanlar… Hiç kimse unutmasın ki ; Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar. Anayasa Mahkemesi kararının tanınmadığı, Anayasa Mahkemesi’nin de kararını tanıtamadığı bir düzende, Anayasa da, hukuk da, yargı da yoktur.! Su da çürümüştür, tuz da korkmuştur, zaman da… Yazılı Anayasayı da kaldırın gitsin bari.! Tam olsun…