Kayseri Baro başkanı avukat Cavit Dursun’dan dikkat çeken katılmama kararı

Adli yılın açılış töreninin Cumhurbaşkanlığı külliyesinde yapılmasına  41 baro başkanının katılmama kararının yankıları devam ederken, Kayseri Baro başkanı avukat Cavit Dursun’un ‘Sadece meslektaşlarımızı, zorunlu olarak, hukuken ve filen bilgilendirme amaçlıdır. Siyasi polemsik, kavga ya da kutuplaştırma amaçlı değildir’ başlığı ile paylaşımı dikkat çekti.
Türkiye Barolar Birliği yönetiminden yapılan açıklamada, törene katılma kararı alındığı “Yargıtay Başkanlığı’nın Adli Yıl Töreni’ne Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nı davet etmesi üzerine konu Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’nda tüm yönleriyle görüşülmüştür. Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu törene katılım sağlanmasına karar vermiştir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu törene katılacak ve eskiden beri gelen geleneğin devamı olarak Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit ile birlikte Adli Yıl açış konuşmasını yapacaktır.  Meslektaşlarımızın ve milletimizin beklentisi sorunlarımızın konuşarak çözülmesidir. Bizim de sorunları konuşarak, iletişim kurarak hep birlikte çözebileceğimize inancımız tamdır” şeklinde açıklama yaptı.
Kayseri Baro Başkanı avukat Cavit Dursun’un makamını temsilen yaptığı dikkat çeken açıklama şöyle.
Değerli Meslektaşlarım ; Birkaç gündür yazılı, görsel ve sosyal medyada, Cumhurbaşkanlığı Sarayında yapılacak olan adli yıl açılışına katılınıp katınılmayacağıyla ilişkin olarak, lehe ya da aleyhe binlerce haber, açıklama ve yorumlar yapılmakta, ülkedeki ayrıştırma ve kamplaştırma Yargıya ve Barolara da sıçratılmaya çalışılmakta, bazı paylaşımlarda ise Baromuzun ismi önyargılı, kasten, bilgisiz ve bilinçsiz bir şekilde kullanılmakta, özellikle siyasetin, kavganın ve bölünmenin bir tarafı olmamız beklenilmektedir.
Kayseri Barosu Başkanlığı olarak ; göreve geldiğimiz 2016 yılı Ekim ayından itibaren, Sadece Hukukun üstünlüğü, hukuk devleti, bağımsız ve tarafsız yargı erki, Hakim ve Savcı teminatı, Yargının saygınlığı ve güvenilirliği, Yargı organ ve makamlarının birlik ve beraberliği, Yürütme ve Yasama erkleriyle karşılıklı saygı ve anlayış içerisinde, birbirlerinin alanlarına müdahale etmeden, evrensel anayasa hukukunun doğal gerekleri doğrultusunda işbirliği, kutuplaştırma ve kavgadan uzak, milli birlik ve beraberlik içerisinde, uzlaştırıcı, sağduyulu ve birleştirici, Cumhuriyetin Kurucu değerlerine ve ilkelerine inanmış, Hukuk eğitimi, fakülte sayısı, kontenjanlar, staj sorunları, Yargıya alternatif paralel yargımsı yapılar oluşturma çabalarının sonlandırılması, mesleki sorunların çözümü, Güçlü Savunma ve sadece hukuk kurumu olması gereken Baro ilkeleriyle, meslektaşları arasında hiçbir ayırım yapmadan üstün hizmet anlayışı ve özellikle siyasi parti taraftarlığı, siyasi görüş, cemaat, tarikat, dernek ve stk anlayışından ve şahsi makam ve çıkar beklentisinden tamamen uzak bir Baro yönetim tarzını benimsemiş bulunmakta ve uygulamaya çalışmaktayız. Bütün bu hususlar, yaptığımız yüzlerce yazılı ve sözlü açıklamalar, yaptığımız hizmetler, eylem ve fiillerimizle sabittir. Allah herkese dün söylediğini bugün de söyleyebilmenin, dün durduğu yerde bugün de durabilmenin huzurunu versin.
Ülkemizde ve Yargıdaki kamplaşma, ötekileştirme ve kutuplaştırma her geçen gün artmaktadır. Kayseri Barosu olarak, bu değirmene su taşımadık ve taşımayacağız. Her zaman doğru bildiğimiz ilkeler doğrultusunda, sağduyulu, bağımsız ve tarafsız bir duruş sergilemeye çalışacağız. Çözüm ve samimiyet odaklı her yere katılıp, düşünce ve önerilerimizi söyleriz. Samimiyet, uzlaşma ve çözüm odaklı görmediğimiz yere ise katılmayız. Ayrıştırmaya, bölmeye ve her türlü haksızlık ve hukuka aykırılıklara karşı, her zaman dik ve onurlu bir duruş sergileyemeye çalıştık ve bundan sonra da çalışacağız. Biz bölen değil, herşeye ve herkese rağmen, birleştiren olmak için çabalıyoruz. Tek kıstasımız Hukuk, Adalet, Hak, Vicdan, Cumhuriyetin Kurucu değer ve ilkeleri ile birlik ve beraberliktir. Yani kısaca bizler, 3. Yolcuyuz ( Siyaset ve polemikten uzak, sağduyulu ve tamamen Hukuki bakış açısı yolu ) değerli Meslektaşlarım.
Her Baro bağımsız olup, katılıp katılmamak tamamen kendi takdirleridir. Bu hususu, kavga, kutuplaşma, ıstatistik, yaftalama ve ötekileştirme haline getirmemeliyiz. Samimi olarak yapılan, sorunlara çözüm bulma, uzlaşı ve diyalog kanallarının açık tutulmasını da öneriyor ve önemsiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki Adli Yıl Açılış Törenine, Kayseri Barosu Başkanlığı Olarak Katılmayacağız.
Katılmama gerekçelerimiz, siyasi iktidardaki yargı, savunma ve hukuki konulardaki samimiyet yokluğu, sorunları kasten anlamama, oyalama taktikleri ve tam tersine, çok daha yeni ve büyük sorunlar oluşturma hususlarıdır. Yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı en önemli değerlerimizdir. Hakim ve Savcılarımızın teminat ve bağımsızlığı ile; mevcutların bir kısmını kapatma ve kontenjanlari azaltma yerine, halen yurtsuz, akademisyensiz ve niteliksiz fakülteler açma; Yatay ve dikey geçişler, fark dersler, sınavsız girilen yerlere dahi denklik vb. hukuksuz uygulamalarla, yurtdışı kaynaklı ve ucu açık binlerce öğrenci, kontenjan ve niteliksiz mezunlar sorunu; Stajyer ve Genç Avukat meslektaşlarımızın geçim sıkıntısı ve işsizlikleri; yüzbinlerce ana, baba ve ailenin hayal kırıklığı ve çaresizliği; 500-2000 TL arasında çalışan, intihar eden, ruhi bunalımla intihar aşamasında olan hukukçular, yaşlı meslektaşlarımızın perişan emeklilik ve geçim sıkıntıları; Avukatlara yönelik içler acısı emeklilik kriter ve maaş durumu; 130.000’i aşkın hukukçuya rağmen, halihazırdaki 20.000 stajyer ve 102.000 öğrenciye rağmen, sözde kazanılmış hak iddialarıyla, yani 4 yıl sonrasına sınav avuntusuna rağmen, her açıdan Bakanlığa bağlı, 5 yıl kıdem şartlı, yazılı sınavlı ve mülakatlı, imtiyazlı, sözde ve zorunlu arabuluculuk sistemini, hukuka aykırı olarak kurma ve genişletme; sözde alternatif ve paralel, gerçekte ise zorunlu yargımsı yapı oluşturma çabaları; DMK’daki açık yasağa rağmen, hukuka aykırı yöntemlerle, uzlaştırmanın özellikle hukukçu olmayanlara da açılması; bu kadar hukuk fakültesine, kontenjana ve hukukçuya rağmen, idari yargı hakimliğinin herkese açılıp, KHK’yla sınırsız hale getirilmesi; CMK ücretlerindeki açık hukuksuzluk; Bakanlığa ve siyasi iradeye bağlı yargı ve savunma oluşturma çabaları; fikir ve düşünce hürriyetine yönelik sınırlamalar; yargının erk olarak görülmemesi; hak arama ve dava açmadaki aşırı masraf ve harçlar; adil yargılama ve savunma hakkı üzerindeki engellemeler; 21. yüzyıl Türkiye’sinde hala işkence, insanlık dışı uygulama ve kötü muamele; yargı üzerindeki siyasi ve bürokratik baskılar, yargıyı baskı altına çabaları, Cimer-bimer uygulamasının amacından tamamen çıkıp, yargı üzerinde baskı oluşturmaya dönüşmesi; hukuk devleti yerine, polis devleti kurma uygulamaları; Yargı mensuplarının, bir kısım kötüniyetli medya saldırı ve uygulamalarına karşı sahipsiz bırakılması; Hakimlik ve savcılık sınav ve mülakatlarındaki şaibe ve sıkıntılar, yargıya güven ve saygı sorunu, yargı üzerinde ve içindeki siyaset, cemaat ve tarikat etkinliği hususları; sahadaki mesleki, hukuksal ve yargısal binlerce sorunların çözümüne yönelik olarak, yargı reformu taslağındaki samimiyetsizlik, oyalama ve tam tersi eylemler ve kararlar, en önemli göstergeler olup, her biri ayrı bir turnusol kağıdı gibidir. Bizim derdimiz, sıkıntımız ve çabamız bunlara yöneliktir.
Ancak bu durumu, yeni bir polemik ve ayrıştırma malzemesi olarak kullanmayı, resmi yazılar yazmayı ve basına duyurmayı da uygun bulmuyoruz.
Zaten aynı gün, Kayseri ‘de, çok geniş katılımlı adli yıl açılış törenimiz yapılacaktır.
Gerçek ve samimi manada, Adalet, hak ve yargının sorunlarının çözülmesi temennilerinin gerçekleşebilmesi için, toplumdaki her kesimin emek, çaba, özveri ve inancına ihtiyacımız bulunmaktadır. Siyasî irade ve devlet yöneticilerinin, Yargı erkinin eşitler arasında birinci erk olduğuna, Kuvvetler Ayrılığı, Hukukun Üstünlüğü ve Hukuk Devleti ilkelerine, adalet, liyakat, Savunma ve eşitlik kavramlarına ve evrensel yargı kurallarına inanmaları ve saygı göstermeleri şarttır. Cumhuriyet Savcısı, Avukat ve Hakimlerimizin ise, aynı yolun yolcusu ve hizmetkarları olduklarını unutmadan, hukukun tüm evrensel ilkelerini benimseyerek, karşılıklı saygı ve meslek kurallarına tam bir inanmışlık ve adanmışlıkla, beşer olan hiçbir şeyin önünde eğilmeden, korkmadan ve çekinmeden görevlerini ifa etmeleri gerekmektedir. Tüm Hukukçuların hiçbir menfaat, makam, ikbal, siyasi görüş, güç, tarikat, cemaat ve mezhepsel konu, grup ve subjektif hususlara bakmadan ve takılmadan, sadece ve sadece evrensel ve mesleksel adalet, savunma ve yargı ilkelerine inanmaları ve bu uğurda yılmadan, usanmadan ve cesaretle mücadele etmeleri, en temel kural ve ilkemiz olmalıdır. Tüm insanlarımız, kendileri ya da grupları için değil, herkes için evrensel ve ilkesel adalet anlayışını benimsemeli ve istemelidir. Toplumun tüm katmanlarının adalet, savunma, eşitlik ve hukuk ihtiyacını en üst perdeden talep etmesi gerekmektedir.
Uzun tarihimiz sonrasında, 1923 yılında kurulan Cumhuriyetimiz, evrensel hukuk ilkelerini kabul etmiş, milli hasletimiz olan adalet, hak ve ahlak bilincine, insanlık tarihinin evrensel hukuk ilkelerini ve kurumlarını da eklemiştir. Evrensel, milli ve dini tüm hukuk, yargı, savunma ve adalet ilke ve değerlerimize ve özellikle vatandaşlık bilincine ve hukukuna sahip çıkmalı, birleştirmeli ve uygulamalıyız. Ancak ve ancak bu şekilde, milli birlik ve beraberliğimizi, ülkemizi, millet ve insan olarak varlığımızı, hukuki güvenlik ve huzurumuzu koruyabilir ve sağlayabiliriz. Devletimize, Cumhuriyetimize, Cumhuriyetin kurucu değerlerine, Kuvvetler ayrılığına ve Evrensel hukuk İlkelerine sahip çıkmaktan başka yolumuz ve çaremiz yoktur.”