Kayseri Baro başkanı avukat Ali Köse oldu.. İşte yeni yönetim ve seçilenler

Kayseri Barosunda başkan avukat Ali Köse oldu

DAVUT GÜLEÇ/KAYSERİ-FOTOLU

Pandemi önlemleri ve Bakanlık genelgesi doğrultusunda ertelenen Kayseri Barosu Olağan Genel Kurulu yapıldı. 3 adaylı yapılan seçimlerde ipi avukat Ali Köse göğüsledi.  Bin 769 geçerli oydan Ali Köse 703, Cavit Dursun 584, Durdu Mehmet Yalçın ise 482 oy aldı.

4 Eylül’de yeterli çoğunluk sağlanamadığı için tekrarlanan seçimde 2 bin 230 avukat üç aday için tercih yapmak için Kadir Has Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’ne geldi. Seçimde ‘tek akıl değil ortak akıl için değişim zamanı. Kurumsal kimlik, kucaklayıcı ve avukata yakışır bir dil için’ aday olduğunu belirten avukat Ali Köse Kayseri Barosunun yeni başkanı oldu.

Kayseri Baro yönetimine: Göksel Ulusoy, Sedat Karabulut, Umut Yılmaz, Oğuz Erinç, Musa Baynal, Abdulmetin Yıldırım, Mehmet Özer, Sıracettin Eren, Gülçin Eker Öksüzler, Mehmet Soytürk,

Denetleme Kuruluna; Vedat Hartoka, Abdullah Serdar Arpacık, Ali Nar,

Disiplin Kuruluna: Yalçın Azgıt, Sadık Özhöbek, Rukiye Gülmez, Umut Gülmez, Betül Özevci,

TBB Delegeleri; Adnan Danış, Ünal Keskin, Ertan Alev seçildi.

Yeni Baro başkanı avukat Ali Köse, genel kurulda yaptığı konuşmada şunları söyledi.

Ülkemiz son zamanlarda çok acı günler yaşadı. Maalesef şehit haberleri, orman yangınları, sel, deprem gibi canlarımızı yakan olaylar yaşadık, yüreğimiz yandı. Vatan, bayrak uğruna canını hiçe sayan şehitlerimize, yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet dilerim. En kısa zamanda yaralarımızın sarılması acımızı bir nebze de olsa hafifletecektir.

Uzun süredir de pandemi altında çok büyük sosyal, ekonomik ve hukuki sıkıntılar yaşıyoruz. Bu süreçte bürolarımız kapandı, mesleğimizi yapamadık, geçimimizi sağlayamadık. Özellikle ekonomik olarak büyük sıkıntılar yaşadık. Bu konuda ne yazık ki hiçbir yardım göremedik. Adaletin tesisinde bağımsız savunmayı temsil eden avukatlar pandemi döneminde yalnız, çaresiz ve kaderleriyle baş başa bırakıldı.

Bu Genel Kurul öncesinde birçok meslektaşımızla, ofisinde, baroda sohbet ettik, dertleştik, çok yararlı bilgiler ve öneriler aldık. Birlikte hareket ettiğimiz arkadaşlarımızla, bütün meslektaşlarımıza ulaşmaya çalıştık. Bu süre zarfında, ziyaret edemediğimiz meslektaşlarımız olmuş ise, çok farklı, kesintilere uğrayan genel kurul sürecimizle ilgili olup, kendilerinin bizi mazur görmelerini dileriz.

İktidar gücü ve baro bütçesi ile seçim çalışması yapmadık, seçime 1 ay kala baro kasasından tanışma yemeği vermedik, minibüs alamadık… Baro Başkan makam odasında propaganda yapmadık.

Kim ne derse desin, hiçbir meslektaşımın sağlığını tehlikeye sokmayacak şekilde, ofislerinde ziyaretler yaptık, sohbetler ettik, bilgiler aldık. Bir çok meslektaşımız da “ilk defa” dinleniyor olmaktan gayet memnun kaldı.

Ekim 2020’de yapılması Avukatlık Kanunu gereği zorunluluk olan genel kurulumuzu, idari işlemle yapamadık, genel kurulumuz ertelendi.

Bu durumun açık hukuksuzluk olduğunu o gün de dile getirdim, bugün de dile getiriyorum. Baromuzun en yüksek karar organı olan genel kurulunun toplanması ve yapılmasının engellenmesi, birçok hukuksuz durumu doğuracak bir fiil, avukatın seçme hakkının elinden alınması, avukatlık mesleğine vurulmuş bir darbedir.

Ekim 2020 sonrası, Aralık 2020, Nisan 2021 ve Temmuz 2021 aylarında yapılması kararlaştırılan genel kurullarımızı da yapamadık, yapmadık. Zor, farklı, hukuk dışı, ama anlamlı bir süreç yaşadık.

Hak arama hakkı, temel insan hakkıdır. Hak arama hakkının kullanımında ve bu temel hakkın somutlaşmasında temel meslek, avukatlıktır. Bu nedenle avukatlığın toplumsal yapı ve yargı içerisindeki önemi ve değeri açıktır.

Avukat, vatandaşın yargıdaki bağımsız sesi ve soluğudur, yargının kurucu unsurudur, vatandaş hakkını ararken yanında bulunandır. Bu nedenle, avukatı sınırlayan her kuralın, gerçekte hakkını arayan insanı kısıtladığını unutmamamız gerekir.

Barolar, avukatların oluşturduğu kurumlar olup Avukatlık Kanunu’nun 76. maddesinde belirtildiği üzere barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlâkını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. Barolar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olmasının ötesinde “yargı” organıdır, hukuk kurumudur.

Avukatlık mesleği kamu hizmeti yürüten mesleklerden biri olmakla birlikte, diğer mesleklerden farklı olarak devletin temel fonksiyonlarından biri olan yargının kurucu unsuru olup, bağımsız ve tarafsız bir yargı, hak ve adaletin tecellisi avukatsız düşünülemez.

Avukatların meslek örgütü olan Barolar da devletin üç egemenlik fonksiyonundan biri olan yargının temel bileşenlerindendir. Meslek sorunlarına çözümler üreten, mesleğin yasalara ve etik kurallara uygun bir şekilde icra edilmesi için uğraş veren BAROLAR, HUKUK DEVLETİNİN OLMAZSA OLMAZ UNSURUDUR.

Baroların bu nitelikleri ve konumu gereği, tarafsız olması esastır. Bu niteliklerin yanı sıra, baroların mensubu olan meslektaşlarımızın, her birinin kimlik ve kişilikleri ile dünyaya bakışlarındaki farklılık doğaldır. Bu farklılıklara saygı duymamız ve farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak görmemiz gerekir. Bu nedenle, baroların avukatlık mesleğini ve hukuku temel alması, tek kişinin veya bir grubun iradesiyle hareket etmeyen kurumsal yapılar olması gereklidir. Baroların, tarafsız ve adil olmaları zorunludur. Baroların rehberi, sadece ve sadece hukuktur, hukuk olmalıdır, hukuk kalmalıdır.

Baronun hukuki ve anayasal niteliği, bu şekilde hükme bağlanmış iken, “ÇOKLU BARO” DÜZENLEMESİ OLARAK ADLANDIRILAN KANUN DEĞİŞİKLİĞİNİN BÜTÜNÜNÜN HATALI OLDUĞU, BİR ÇOK YÖNDEN OLUMSUZ SONUÇLARA YOL AÇACAĞINI her zaman söyledik, söylemeye de devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte söz konusu yasal düzenlemenin değiştirilmesi ile ilgili her türlü mücadele meşru ve demokratik zeminde ısrarla ve gerektiği şekilde yürütülmelidir.

Hukuksuzluk nereden gelirse gelsin, avukat da Baro da karşısında olmalıdır.

Biz, meslektaşlarımızın her birinin kimlik ve kişiliklerine, her birinin dünya görüşlerine saygılıyız. Biz, meslektaşlarımızın her birine aynı yakınlıktayız. Bizler zaten hep adliye koridorlarında ve duruşma salonlarında olan, aynı sorunları yaşayan, aynı dertlerle dertlenen avukatlarız.

Avukatlık mesleğine karşı yapılan düzenleme ve uygulamalar canımızı yakmaktadır. Avukatların, saygınlığının zedelendiği, ekonomik ve sosyal anlamda haklarının kısıtlandığı ortadadır. Mahkemeler ve icra dairelerinde maruz kalınan olumsuz durumlar, sosyal güvenlikle ilgili sorunlar ile her birimizin her an karşı karşıya kaldığı saymakla bitmeyecek sıkıntılarımız mevcut. Bu sorun ve sıkıntılarımız, çözülmek yerine gitgide derinleşmekte ve artmakta. Bunun yanı sıra, uzayan yargılama süreçleri, sonuçsuz kalan icra takipleri gibi sorunlar hem mesleğimizi hem de hak arama özgürlüğünü zedelemektedir.

Gittikçe adaletin adeta tükendiği, adalete güvenin sıfırlandığı, Hukuk Fakültelerinin sayılarının aşırı derecede ve ihtiyaç dışında plansız olarak arttığını üzülerek yaşıyoruz. Adaletin gerçekleşmesine olan güvensizlik, hem mesleki hem de toplumsal sorunlara gebedir. Hukukun olmadığı yerde, toplumsal huzur ve barış bozulur, ekonomik güven ortadan kalkar. Hukuku hakim kılmak zorundayız.

Bir diğer önemli sorun da, torba yasa zihniyetiyle birbirinden tamamen alakasız konularda kanuni düzenlemeler yapılmasına karşıyız. Kamuoyunda, akademik çevrede, barolarda, yüksek yargı makamlarında veya konunun uzmanları tarafından tartışılmadan ve ortak aklı bulmadan çıkartılan yasaların da karşısındayız.

Gerek toplumsal ilişkilerdeki değişiklik gerekse de teknolojik değişiklikler hukuk sisteminde de değişimi zorlamaktadır. Değişimin hızı artmış olup bu değişimin avukatlık mesleğimizi etkilemeyeceğini düşünemeyiz. Bu değişim elbette baroların da yapısını, fonksiyonlarını etkileyecektir. Ancak, bizler değişimi doğru okumakla beraber değişime yön verebilmeliyiz. Bizler, toplumsal ilişkilerdeki değişime uygun yasal düzenlemelere, yargılama faaliyetlerindeki yenileşmeye öncü olmalıyız.

Yapılan düzenlemeleri eleştirmekle yetinmek yerine, süreçte aktif rol almalıyız. Biz, herhangi bir oda değiliz. Bağırmak, isyan etmek, basın açıklaması yapmakla yetinemeyiz.

Biz, eleştirmenin yanında ortaya bilimsel bir çözüm önerisi de sunmak zorundayız.

Gerek hak arama özgürlüğü gerekse de bu özgürlüğün vücut bulmasındaki temel unsur olan avukatlık mesleğiyle ilgili düzenlemelerin gerçekleşmesi için çaba göstermeli, katkı sunmalı, tavır almalıyız.

Hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hakim teminatı gibi evrensel hukuk ve demokrasi ilkelerini hiçbir taviz vermeden savunduk, savunmaya devam edeceğiz. HUKUKA AYKIRILIK KİMDEN GELİRSE GELSİN ONUN KARŞISINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ. Adil yargılanma hakkı, en temel insan hakkıdır. Adil yargılanma hakkının tecellisi için elimizden gelen her türlü çabayı ortaya koyacağımızdan kimsenin şüphesi olmamalıdır.

Biz avukatlar ve barolar, elbette ki, yaşadığımız coğrafyadaki toplumsal sorunlara duyarlı olmalıyız. Toplumsal olaylara ve sorunlara hukuki perspektifle bakmalı, topluma bu konuda rehber olmalıyız. Gerekli itirazlarımızı hukukçu olarak açıkça dile getirmeliyiz.

Biz hukuk devleti, demokrasi, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü noktasında tarafız.

Günümüzde ülkemiz ateş çemberi içerisindedir. Bizler ülkemizin ve milletimizin bölünmesine, ayrımcılığa ve bölgeciliğe karşıyız.

Biz hiçbir kutuplaşma ve kamplaşmanın tarafı değiliz. Biz hukukun tarafıyız. Bütün meslektaşlarımızın kimlik ve kişiliğine saygı duyuyoruz ve bütün meslektaşlarımıza aynı yakınlıktayız. Hiçbir meslektaşımızla kırgınlığımız yoktur, bürosunda ziyaret edemeyeceğimiz ve elini sıkamayacağımız hiçbir avukat arkadaşımız yoktur. Bu durum bizim listemizin en büyük kazanımıdır, en büyük gücüdür.

Tarafsız ve bağımsız bir Baro anlayışını hedefliyoruz. Hukukun üstünlüğü ilkesini temel alan, temel hak ve özgürlüklerin savunucusu olan, tarafsız bir yargı için mücadele eden, kadın ve çocuk haklarında topluma rehber olan, milli ve manevi değerlerine sadık, demokrat ve çözüm odaklı bir Baro için adayız.

Yarın her bir avukatımız demokratik tercihini yapacak. Baromuz kurullarında görev alacak meslektaşlarını seçecek. Şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

Yapacağınız tercihte, birazdan anlatacağım hususları da takdirlerinize sunuyorum. Projelerimizi meslektaşlarımızla beraber oluşturduk, büro ziyaretlerinde çok güzel öneriler aldık. 2020 yılı Eylül ayında sosyal medyada da paylaştık.

BİZ GERGİNLİĞİN, BÖLÜNMENİN SEBEBİ OLMAYACAĞIZ. MESLEKİ DAYANIŞMAYI SAĞLAYACAĞIZ.

Biz, yazdıklarımızın, söylediklerimizin tersini yapmadık.

Vicdan, insaf, masumiyet karinesi deyip, dedikodu yapmadık, kimsenin yüzüne gülüp arkasından konuşmadık.

Hamaset ve demogoji dilini kullanmadık.

Kimsenin özel dosyasını kimseye anlatmadık.

Savunma hakkı kutsaldır, kısıtlanamaz ve engellenemez deyip, daha savunmasını dahi sunmayan meslektaşımızı suçlu ilan etmedik, suçlu diye yaymadık.

Biz, mesleğimize yakışır bir üslupla hareket etmeye, konuşmaya adayız.

Meslektaşlarını gıybet ve dedikodu faaliyetlerinin mezesi haline getiren bir Baro anlayışının değil, mesleği icra ederken bütün zor anlarında meslektaşının arkasında sağlam bir duvar gibi duran bir Baro için adayız.

Hukukun ve mesleğin haysiyeti gereği olarak disiplin işlemlerini adil ve gerektiği bir şekilde yerine getiren ancak mahrem bilgileri ortaya saçıp dökmeyen sır sahibi bir Baro yönetimi anlayışına sahibiz.

Komisyon, avukatların iradesinin Baroya yansımasıdır. Ortak akıldır. Komisyonun pasifize edilmesi durumunda, avukatların iradesinden değil, başkan veya yönetiminin iradesine mahkum olmuş bir Barodan bahsederiz.

Birçok komisyon üyesi meslektaşımız, çalıştırılmama ile ilgili olarak yakındılar. Rapor hazırlamam istendi, detaylı bir rapor hazırladım ve toplantıya gittim, Baro Başkanı uzun konuştu, benim raporum sorulmadı bile, ağzımı bile açamadım, bir daha da komisyon toplantısına gitmedim diyen … Sadece birkaç kişinin etkisinde olan Komisyon vardı, çalışamadık diyen… meslektaşlarımızı dinledik. Mevcut komisyon üyeleri meslektaşlarımız da dertli idi.

Komisyonları Baro Başkanının şekillendirdiği, belirlediği, seçtiği, yönettiği bir yapıya itiraz ediyoruz.

Tek kişi iradesinin komisyonları çalıştırmaması anlayışını kabul etmiyoruz.

Dikkat ettiyseniz, 5 yıllık mevcut Baro iktidarının ilk 4 yılında komisyon adına atılmış mesaj neredeyse yok iken son 1 yıldır, bazı mesajlar komisyon adına atılmıştır. Avukatları kelime oyunu ile aldatamazsınız.

Biz, katılımcı bir anlayışla, şeffaf, eleştiriye açık, fikirlerin ve kararların önemsendiği, herkesin aktif rol alabileceği etkin komisyonlar için adayız. Baro yönetimi olarak, komisyon kararlarına saygı duyacağız.

Sayımız ve devasa sorunlarımız ortada olup biz zaten Komisyonlarla çalışmaya mecburuz. Kurumsallık da bunu gerektirir. Keşke mevcut Baro yönetimimiz de bunun farkına varmış olsaydı.

Biz, mesleğimiz ve meslektaşlarımızın sorunlarına kişisel çözüm yerine kurumsal çözümler geliştiren bir Baro için adayız. Tek kişinin iradesi ile hareket eden Baro’yu kabul etmiyoruz.

Mesleğe yeni başlayan avukatlarımızın çok sorunu var. Hiçbir kurulda kanun gereği temsil edilemiyorlar. Genç avukatlarımızın enerjilerini ve meslek vizyonlarını kurumsal olarak gerçekleştirmek, sorunlarını tartışarak çözmek için Genç Avukatlar Komisyonunu kurmaya adayız.

Genç meslektaşlarımızın çoğunlukta olduğu bir Baro olduğu bilinci ile enerji ile tecrübeyi birleştirmeye adayız. Genç, dinamik, aktif bir Baro yönetimine adayız.

2200’ü aşan avukat sayısı ile Anadolu’nun en büyük Barolarından biriyiz diye övünürken, bu kadar genç ve enerji dolu avukatımız varken, bu enerjinin dışarıda bırakılması da ne kadar mantıklıdır.

Biz, genç avukatlarımıza, “sen anlamazsın, sen bilmezsin” demeyeceğiz.

Staj dönemi, mesleğin temelinin atıldığı bir dönemdir. Mesleki bilgi, mesleki duruş anlamında en kıymetli dönemdir. Her yönüyle verimli bir staj dönemi olmazsa olmazımızdır.

Mesleki dayanışmaya hizmet edecek sosyal faaliyetlere ağırlık vereceğiz.

Yine dopdolu ve de Eğitim Komisyonu tarafından hazırlanan eğitimlerle stajyerlerimizi buluşturacağız. Farklı meslek büyüklerimizin tecrübelerinden istifade ederek sohbet ortamında söyleşiler yapılmasını sağlayacağız.

Geçmişte yapıldığı gibi her hafta sadece Disiplin Hukuku’nun anlatılmasını doğru bulmuyoruz. Aynı şekilde genç meslektaşları problemli, terbiye edilmesi gereken kişiler olarak görülmesini de kesinlikle kabul etmiyoruz. Tek taraflı olarak belirlenen, fikirlerin önemsenmediği, talep ve eleştirilerin dikkate alınmadığı ve zorunlu tutulan eğitimlere kesinlikle karşıyız. Vaatlerimiz hakkında gerek şimdi gerekse ileride, tüm eleştiri, talep ve önerilere kayıtsız şartsız açığız.

Stajyer meslektaşlarımızı, onuruna yakışır bir şekilde ve ihtiyaçlar doğrultusunda farklı alanlarda ve farklı eğitimcilerle buluşturacağız.

Nihai hedefimiz, hukukun mümkün olduğunca her alanına yönelik, süreklilik arz eden, önceden planlanmış ve ilan edilmiş, takvimi belli olan eğitim programları ile stajyer meslektaşlarımızı buluşturmaktır.

Staj eğitimini, gelecek seçim kaygısıyla ve gelecek seçimin yatırımı olarak görmüyoruz. Zira, böyle bir anlayışın stajyerin kimlik, kişilik ve hukukçuluğuna en büyük saygısızlık olduğu düşüncesindeyiz. Stajı, avukatlık mesleğine hazırlayan ve avukatlık vizyonu veren tarafsız, amaca uygun biçimde gerçekleştirmeye adayız.

Hukukun her alanının bir derya olduğu, her geçen gün aramıza yeni meslektaşlar katıldığı düşünüldüğünde, meslek içi eğitim seminerlerinin daha sık aralıklarla yapılması elzemdir. Uygulamada en çok dava konusu yapılan alanlarla ilgili olarak, yılda bir kez, 2-3 saatlik süreyi içeren eğitim seminerleri, meslektaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.

Aynı şekilde, genç meslektaş sayısının çokluğu da dikkate alındığında, kitabi bilginin yanında uygulamaya yönelik pratik çalışmaların da sıklıkla yapılması önemlidir.

Tüm bu çalışmaların gelişi güzel, anlık düzenlenmesi ve tek kişi tarafından belirlenmesi yerine, kurumsal kimlik altında, organize ve düzenlilik arz edecek şekilde atölye çalışmaları yapılması artık kaçınılmaz olmuştur.

Meslek içi eğitimleri, sadece konferanslarla yapmaya değil nitelikli ve sürekli hale getirmeye adayız. Meslek içi eğitimin ve bilginin önemi açıktır. Bu sebeple Baromuz için büyük bir eksiklik olan Eğitim Komisyonu’nu kurmaya adayız. Eğitim, bilimsel niteliği olan bir faaliyet olup komisyon tarafından yürütülecek, bir kişiye bırakılmayacaktır.

5 yıl önce mevcut yönetimin en büyük vaatlerinden biri de sosyal tesis idi. Soruyoruz meslektaşlarımıza. 5 yıl içerisinde sosyal tesis ile ilgili ne duydunuz. Geçmişi eleştirmekten başka ne gördünüz. Sosyal tesis ihtiyacının çözüleceği ya da çözülmeyeceğine dair süreçle ilgili en küçük bir bilgiye dahi sahip değiliz. Zira, unutuldu, unutturuldu.

Kangren olmuş sosyal tesis ile ilgili olarak gerekli çalışmayı yapmak zorundayız. Öncelikle, mevcut durumun tespit edilmesi ve ardından yapılabilecek eylem planı ile bu sorunu çözmemiz gerekiyor.

Ancak sosyal tesis, her avukatın hayalinde farklı bir anlam ifade etmektedir. Bu nedenle seçilmemiz halinde, öncelikle bu konuda ihtiyacın ve talebin ne olduğuna yönelik profesyonel bir anket çalışması yapılarak meslektaşlarımızın görüş ve önerileri alınacak, tüm çalışmalar bu doğrultuda yapılacaktır.

Baromuzun ancak ve ancak yeni bir ekip ve yeni bir heyecanla yürütülecek mücadele sonucunda sosyal tesise kavuşabileceğine inanıyoruz.

Avukatlık Kanunu’na, Reklam Yasağı Yönetmeliği’ne aykırı eylemlerle kendi meslektaşına saygı duymaksızın yapılan haksız rekabet bizim kırmızı çizgimizdir. Bu tür eylemler, aynı zamanda maalesef mesleğimizin onurunu, itibarını zedelemektedir.

Sorunun, sadece kendi Baromuzu ilgilendirmediğini, ülke çapında örgütlenmiş, şubeleşmiş şirketler ve komisyoncular aracılığı ile tüm ülke sorununa dönüştüğünü görüyoruz.

Yılların birikimi olan bu sorunların zamanında etkin bir mücadele ortaya konulamaması nedeniyle artık ilgilenilmez sorunlara dönüşmüştür.

Ülke genelini ilgilendiren, kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyulan, yılların birikimi olan devasa sorunları tek başımıza tamamen çözeceğimiz iddiasında değiliz. Ancak 5 yıl boyunca bu konuda hiçbir şey yapmadan geçiren bir Baro da olmayacağız.

Bununla birlikte, konunun önemi ve özel bir mücadele ortaya konulması kaçınılmaz olduğundan, en azından yerelde ve özelde yaşanan sorunlarımızla etkin bir mücadele ortaya koyabilmek adına Avukat ve Meslek Sorunları Komisyonu’nun dışında “Haksız Rekabet ve İş Takipçileri Komisyonu” adı ile ayrı bir komisyon kurup, özel ve etkin mücadele sergileyeceğiz.

Adli yardımla ilgili olarak, öncelikle tarafsız ve adil olmak esastır. Ancak, adil olmak kadar adil görünmek de önemlidir. Bu nedenle şeffaflık ilkesi ile tüm soru işaretlerini gidereceğiz.

Görevlendirmelere ve sayısına ilişkin konuları komisyon raporu haline getireceğiz.

Donanımlı, kaliteli, yeterli, uzun süreli ve etkin eğitimler sonrasında CMK avukatlığı yapılması zaruridir. 2 saatlik bir eğitim sonrası verilen sertifika ile CMK avukatlığı yapılmasını doğru bulmuyoruz.

CMK görevlendirmeleri, sistem üzerinden yürütülmekle birlikte, uzun süredir özellikle genç meslektaşlar tarafından ileri sürülen ancak ne kabul edilen ne de reddedilen, hatta hiç masaya dahi yatırılmayan katsayı uygulamasına yönelik talepleri artık değerlendirmeliyiz.

Biz, hem adli yardım hem de CMK görevlendirmeleri konusunda, istatistiki verilerden de faydalanarak, meslektaşlarımızın bütününü de değerlendirerek bu konuyu mutlaka masaya yatırıp neticelendireceğiz.

Kamuda çalışan avukatlarımız ile ücretle çalışan avukatlarımızın sorunları ile b

Baromuzun daha etkin ilgilenmesi gereklidir. Bu meslektaşlarımızın özlük haklarının, sosyal güvenlik sorunlarının çözümünde Baromuzun daha aktif olması gerekir.

İlçelerimizde çalışan avukatlarımızın sorunlarını çözmeye adayız. İlçedeki meslektaşlarımız unutulmuş, uzakta kalmış olarak kendilerini yalnız hissetmemelidir.

Baromuz 2200 üyeyi aşmış ve büyük bir aile haline gelmiştir. Ancak, Baromuzda iletişim kopukluğu ve diyalog eksikliği dikkat çekmektedir. Baromuzun bu konuda iletişim kanallarını açması, özellikle de kültürel ve sosyal faaliyetlerin sayılarının ve çeşitlerinin artırılması gerekir. Mevcut sosyal faaliyetlerin yetersiz olduğu açık olup, bu konuda meslektaşlarımız çok daha fazla sosyal ve kültürel faaliyet talep etmektedir. Biz bu talepleri karşılamak için adayız.

Baromuzda şeffaflık ve kurumsallığı sağlamalıyız. Gerek şeffaflık gerekse de kurumsallık kelimelerini parıltılarıyla sadece kullanmak, amaca hizmet etmemektedir. Baronun mali işlemlerini bütün meslektaşlarımızın bilgisine sunmalıyız, bu hususta saklayacak ve gizleyecek hiç bir çekincemiz olmamalı. Yönetim kurulunun mali konulara ilişkin kararlarını, denetim kurulu raporlarını yayınlayacağız. “Dedikodu” veya “gerçeği” ayırma imkanını meslektaşlarımıza sunacağız. Biz şeffaf ve saydam bir yönetim anlayışı için adayız.

Biz olumsuz bir propaganda yapmadık. Karşı taraf üzerinden oy istemedik, yapacaklarımızı anlatmaya çalıştık.

Genel Kurul sürecinde dikkat çekmek istediğim önemli bir konu, bireysel bir söylem içinde olmadık, her zaman “biz” dedik, “ben” demedik ; genç ve tecrübeli bir kadro ile mesleğimize hizmet etmeye talip olduk ; her zaman, Baromuzun bütününü temsil ettiğimizi, her meslektaşımıza aynı yakınlıkta durduğumuzu, sorunlarımızı beraber çözmeyi birlikte çalışmayı önerdik, öneriyoruz. Yapılamayacak, gerçekleşmeyecek veya hayalperest vaadlerde bulunmadık.

Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Ben Kayseri Barosunun evladıyım, listemizdeki bütün arkadaşlarım da öyle. Adaylık süreci başından bu yana, ilk ağzın kim olduğu çok açık belli olan, gerçek dışı iddialarla bir yerlerin adayı olduğumuz yalanı söylendi. Dedikoduyu ve yaftalamayı bırakın artık. Yetmedi mi, yorulmadın mı.

Vicdan, duruş… bu mudur. Bu yalanlar bize yapışmaz.

Açık söylüyorum, etiketlemenizden bıktık.

Biz Kayseri Baromuzun adayıyız.

Ben Av. Baki Köse’nin stajyeri oldum, ardından da her zaman Kayseri Barosu üyesi olarak avukatlık yaptım. Bir kere daha belirtiyorum, biz Kayseri Baromuzun adayıyız. EVET CEMAZİYELEVVEL GERÇEKTEN DE ÖNEMLİ.

Biz, daha güzel işler yapmaya adayız, yönetmeye değil, temsil etmeye ve yan yana olmaya hazırız. Kırmaya ve incitmeye taraf değiliz.

Kesinlikle haysiyet celladı olmadık, kem söz söylemedik. Bu süreçte eleştirilerimizi olumlu cümlelerle, güler yüzle, yapıcı bir üslupla gerçekleştirdik.

Dedikodu yapmadık, küfretmedik.

Ancak, onurumuzu, kişiliğimizi ve kimliğimizi kimseye çiğnetmedik.

“Güç yozlaştırır, mutlak güç muhakkak yozlaştırır’’ sözünde ifadesini bulan anlayışa toplumun bütün küçük iktidar alanlarında rastlamak mümkündür. Ülke siyaseti açısından demokrasi havarisi kesilirken oluşturdukları küçük iktidar alanlarında OTORİTERLİĞİ VE TEK ADAMLIĞI HAYATA GEÇİREN BİR YÖNETİM ANLAYIŞININ YAŞADIĞI ÇELİŞKİ VE TUTARSIZLIĞI EVRENSEL DEMOKRATİK, HUKUK İLKELERİ İLE BAĞDAŞTIRABİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR. Demokrasi güzel şey…

Baro Başkanı, meslektaşlarının üstü değildir, amiri değildir. Baro, avukatları yönetmez, temsil eder. Aksi anlayışı reddediyoruz.

BAROMUZ, TEK KİŞİ YA DA BELLİ BİR GRUBUN DEĞİL, BÜTÜN MESLEKTAŞLARIMINDIR, hepimizindir.

TEK KİŞİNİN İRADESİ İLE HAREKET EDEN BİR HUKUK KURUMU DÜŞÜNÜLEMEZ. BAROMUZ, TEK KİŞİNİN YÖNETECEĞİ, YÖNLENDİRECEĞİ BİR BARO DEĞİLDİR.

Temel olarak, ortak aklı harekete geçirmeye, sorunları meslektaşlarımızın katılımıyla birlikte çözmeye adayız. Sadece “ben” anlayışı ile değil, BÜYÜK BİR “BİZ” OLARAK ADAYIZ.

Biz, hukukun, mesleğimizin, meslektaşlarımızın bütününün, ORTAK AKLIN, SAYGI VE SEVGİ İLE DAYANIŞMANIN TARAFIYIZ.

Evet biz avukatız, biz Baroyuz. Evet biz vicdanız, biz biat etmeyiz.

Biz dedikodu yapmayız, biz vicdanız.

Evet biz biat etmeyiz, amma biat da beklemeyiz. Evet… Baro Başkanı biat etmeyeceği gibi biat da beklememelidir. Tek kişinin iradesine değil, ortak aklı Baroda hakim kılmalıyız.

Saygı, sevgi ve dayanışma dilini hakim kılmaya adayız.

Huzur içerisinde Baromuza girelim.

Meslektaşlarına karşı avukata yakışmayan bir üslupla, bir yığın dedikoduyla ve küçük gören bir tarzla uzun uzun gereksiz konuşmaya aday değiliz.

Ruhsat törenleri gibi meslektaşlarımın avukatlığa ilk adımlarını attıkları, ailelerinin, arkadaşlarının davet edilerek yemin ettikleri mutlu günlerinde, genç meslektaşlarımızı neye uğradığını şaşırtan terbiye edici bir üslubu eleştiriyoruz.

Biz ruhsat törenlerinde genç, pırıl pırıl meslektaşlarımıza, aramıza hoşgeldiniz demeye adayız. Biz, genç meslektaşımızın ve ailesinin mutluluğuna ortak olacağız, sevinçli gününü üzüntüye dönüştürmeyeceğiz.

Meslektaşları ile hiyerarşik ilişki kuran bir Baro anlayışının değil,

Bizler yapmanın yollarını beraber bulmaya ve çözmeye adayız. Rasyonel ve akılcı davranmaya adayız. Bizler, meslek onurumuzu, mesleğimizi korumaya adayız. Bizler tarafsız ve bağımsız avukat duruşuyla Baromuzu temsile adayız. Bizler, Baromuzun mali çıkarlarını, kendimizinkinden daha hassas ve üstün bir şekilde korumaya adayız. Bizler yapılanlara teşekkür ederek, yapılmayanları yapmaya, hataları düzeltmeye ve onarmaya adayız.

Demokrasi güzel şey demeye var mıyız !

Unutmamalıyız ki, bizler avukatız, bu seçimin öncesinde de sonrasında da avukatız. Pazartesi günü cübbelerimiz ile mesleğimizi adliyemizde ifa edeceğiz, yüz yüze bakacağız.

Yunus’un deyişiyle:

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için

Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim

Sözlerimin sonunda aday olan tüm meslektaşlarımıza başarılar dilerken, kazananın Baromuzun olduğu bir Genel Kurul olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.