Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü etkinlikleri ve mesajlar

Vali Günaydın “ KADES, Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Noktasında Etkili Bir Uygulama”

Vali Şehmus Günaydın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü münasebetiyle düzenlenen toplantıya katıldı.

Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı salonunda düzenlenen toplantıya Vali Günaydın, Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, Cumhuriyet Başsavcısı Abdülkadir Akın, İl Jandarma Komutanı Albay Nadir Çelik, İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk, kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri katıldı.

Vali Günaydın, toplantıda yaptığı konuşmada, tüm kamu kurum ve kuruluşlarımızın Kadına Yönelik Şiddetin önlenmesi için ellerinden gelen çabayı gösterdiğini ifade ederek, “Bunu yaparken en büyük destekçimiz sivil toplum örgütlerimiz. Kendilerine teşekkür ediyorum. Dernek başkanlarımız her zaman konuları yakından takip ediyorlar, kurumlarımızla işbirliği içerisinde bu işleri yürütüyorlar. Bu işbirliği ve koordinasyon kadınlarımıza yönelik şiddetin önlenmesinde bize büyük güç verecektir. Sivil toplum örgütlerimiz ve kurumlarımızın yapmış olduğu ortak çalışmalar ile farkındalığı artırmak çok önemlidir. Bunu sağladığımız zaman bu mücadelede önemli bir eşiği geçmiş olacağız.” dedi.

İçişleri Bakanlığımızın oluşturduğu Kadın Destek Uygulamasının (KADES) önemine değinen Vali Günaydın, “ Bu uygulamayı sadece hanımefendiler indirebiliyor. Tüm hanımefendiler bu uygulamayı indirsinler.  Bu uygulama kadına yönelik şiddeti önleme noktasında çok etkili ve önemli bir uygulama.” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç yaptığı konuşmada, Kadına Yönelik Şiddete karşı Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu çalışmalar hakkında bilgi vererek, önümüzdeki dönemde de Belediye olarak kendi üstelerine ne düşüyorsa tüm kurum ve kuruluşlarımız ile işbirliği içerisinde olmaya hazır olduklarını belirtti.

Kayseri Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Sevda Baran ise tüm kurum ve kuruluşların kadına yönelik şiddete karşı işbirliği içerisinde olmasının önemine değinerek, “ İhtiyaç duyduğumuz anda her zaman Sayın Valimize ulaşabiliyoruz. Desteklerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyorum.” dedi.

Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu da dernek çalışmaları hakkında bilgi vererek, “Kadına Yönelik Şiddete karşı Sayın Valimizin göstermiş olduğu özen için tüm kadınlar adına kendisine teşekkür ediyorum.” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdür Vekili Erdem Albayrak, Kayseri’de kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetle mücadele yürütülen çalışmalara ilişkin bir sunum yaptı.

Toplantının ardından Vali Günaydın, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından Cumhuriyet Meydanında kurulan Kades Tanıtım Standını ve Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro Amirliğini ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı.

BAŞKAN BÜYÜKKILIÇ’TAN KADINA ŞİDDETE KARŞI MASKELİ DESTEK; SIFIR TOLERANS

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesi ve farkındalık oluşturmak amacıyla Cumhuriyet Meydanı’nda kadınlar ile buluşup, ‘kadına şiddete sıfır tolerans’ yazılı maske ve atkı taktı, kadına şiddete ilişkin bilgilerin yer aldığı broşürü vatandaşlara dağıttı. Başkan Büyükkılıç, “Kadınlara şiddet konusunda duyarlılık gösteriyoruz, sıfır tolerans” dedi.

Başkan Büyükkılıç, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Cumhuriyet Meydanı’nda Emniyet Müdürlüğü’nce kurulan Kadın Acil Destek Uygulaması (KADES) standını ziyaret etti.

Kadın dernek temsilcileri ile de görüşen Başkan Dr. Büyükkılıç, burada yaptığı açıklamada, kadına şiddete sıfır tolerans gösterildiğini vurgulayarak, ‘kadına şiddete sıfır tolerans’ yazılı maske ve atkı ile şiddete karşı farkındalık oluşturdu.

Her türlü canlıya şiddetin insanlık suçu olduğunu, kadına yönelik şiddetin de asla kabul edilemeyeceğini vurgulayan Başkan Büyükkılıç, “Şiddet; şiddettir, kadınlara yönelik şiddet asla kabul edilemez. Kadınlara şiddet konusunda duyarlılık gösteriyoruz, sıfır tolerans diyoruz. Cumhurbaşkanlığımız ve bakanlıklarımız önderliğinde kurum ve kuruluşlarımızla, sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapıyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın KADES uygulamasını da çok önemsiyoruz. Eğer şiddete uğrandığı zaman kadınların hemen yetkililere bildirmeleri konusunda kendilerine tavsiyelerde bulunuyoruz” diye konuştu.

Başkan Büyükkılıç, daha sonra vatandaşlara broşür dağıtırken, dağıtılan broşürlerde kadına yönelik şiddet konusunda alınabilecek tedbirler ile şiddete maruz kalan kişilerin nerelere başvurabilecekleri bilgileri yer aldı.

Ayrıca Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç, Vali Şehmus Günaydın, İl Emniyet Müdürü Kamil Karabörk ile birlikte Kocasinan İlçe Emniyet Müdürlüğü’ndeki Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Amirliği’ni de ziyaret ederek, polis memurlarından bilgi aldı.

SEMA KARAOĞLU: KADINA ŞİDDET İNSANLIK SUÇUDUR VE ASLA BAHANESİ YOKTUR ŞİDDETİ ÖNLEME YOLUNDA SAMİMİ ÇABALAR SARF ETMELİYİZ

Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Sema Karaoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Karaoğlu, “Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımıza uygulanan şiddeti önleme yolunda samimi çabalar sarf etmeliyiz. Kurum, sivil toplum ve devlet politikaları ile el ele verirsek bu soruna gerçek çözümleri bulabiliriz inanıyorum” dedi.

HİÇ BİR EVRENSEL DEĞER, AKLAK VE İNANÇ ŞİDDETE TAVİZ VERMEZ

Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği(KİGDER) Başkanı Sema Karaoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Karaoğlu, sözlerine hiçbir evrensel değerin, ahlakın ve inancın kadına şiddete taviz vermeyeceğini belirterek başladı.

KADINA ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR

Karaoğlu, “Kadına şiddet her geçen gün artıyor. Şiddetin boyutu her geçen gün çoğalıyor. Kadın caddede, sokakta, evde, iş yerinde tacizin, tecavüzün, istismarın, horlamanın, ötekileştirmenin, eşitsizliğin değişmeyen figürü olmaya devam ediyor. Dünyada milyonlarca kadın, şiddete, baskıya, tecavüze, tacize ve adaletsizliğe maruz kalıyor. Dünyada her gün 137 kadın en yakınları tarafından öldürülüyor. Şiddetin şekli ve şeması değişse de mağduru değişmeyerek hep kadın oluyor. Kimi en sevdiklerinin, kimi saplantılı kişilik bozukluğu yaşayanların, kimi ebeveynlerinin kimi eşlerinin sözlü ve fiziksel saldırısına uğruyor ve bunların bir kısmı yaşamını yitiriyor.” dedi.

HİÇBİR İNANÇ ŞİDDETE İZİN VERMİYOR

Hiçbir inancın kadına yönelik şiddete asla izin vermediğini belirten Karaoğlu, “Biz, ‘Cennet anaların ayakları altındadır’ diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Biz, ‘Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın’ diyen bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün milletiyiz. Bizler hukuka, insana saygıya, insan sevgisine inanmış toplumuz. Ne oluyor da hem inancımız hem de Türk örf, adet, gelenek ve göreneklerinin kadını yüceltmek gerektiğini öğütleyen anlayışı kaybedip de kadınlarımıza yönelik şiddete başvuruyoruz. ” şeklinde konuştu.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MUTLAKA KORUNMALI

“İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmaya çalışılması iyi niyet göstergesi değildir” diyen Karaoğlu, “Tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de kadına yönelik şiddet durmamışken, neden İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor. Türkiye zaten kadına yönelik şiddette zirve yapmış durumda. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bu değirmene su taşır ancak. Yetmedi mi, bu kadar kadının yaşamını yitirmesi, yetmedi mi bu kadar şiddete uğrayan kadınlarımız, yetmedi mi bu kadar adaletsizlik? İstanbul Sözleşmesi, tartışmalardan uzak tutulmalı ve mutlaka İstanbul Sözleşmesi korunmalı” dedi.

ŞİDDETİN ÖNLENMELİ İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILMALI

Karaoğlu, “Kadın, İnsan hakları evrensel değerlerine göre gerekli. Kadın da erkek gibi bir can.. Dünyalı, dünyalı olan tüm canlılar kadar hakları var. Türk toplumuna baktığımızda, aile kurumu ve toplum içerisinde önemli bir yeri olan kadınlar, hepimiz için birer anne, kız kardeş, eş ve evlat. Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımız el üstünde tutulmayı hak ediyor. Ama maalesef aile içi şiddet başta olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında çeşitli bahanelerle kadınlarımız öldürülüyor, sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kalıyor. Dünya’da ve ülkemizde insan haklarının, demokrasinin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, kadına yönelik şiddettin önlenmesinde çok önemli adımlar atılmalıdır. Bu adımlar atılırken de mutlaka kadınlarımızın ve kadın örgütlerimizin talepleri, istekleri ve şikayetleri dikkate alınmalı. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla sözde değil özde bu sorunla ilgilenmeli çözüm arayışlarına odaklanmalıyız. Kişi, kurum, sivil toplum ve devlet politikaları ile el ele verirsek başarırız inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir dünyada hiçbir şiddete maruz kalmadan yaşamalarını diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum” ifadelerine yer verdi

25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ

Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel’in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999’da, 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak benimsenmesine karar verildi

Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları başkanı Alime Esin Tosuner’: ‘’Kadına Şiddet Politiktir’’
Bundan tam 60 yıl önce Dominik Cumhuriyeti’nde yaşayan ve tarihe Kelebekler olarak geçen üç kız kardeş; Mirabel kardeşler, ülkedeki diktatörlüğe karşı direndiler. Hapsedildiler, tutuklandılar, ağır işkencelere maruz kaldılar. Var güçleriyle 30 yıldır süren diktatörlüğe meydan okudular. 25 Kasım tarihinde iktidar güçleri tarafından tecavüz edilerek öldürüldüler. Cansız bedenleri bir uçurumun dibinde bulundu. Kadınların baskıya karşı mücadelesini, Mirabel kardeşleri yok ederek sindireceğini sanan diktatör, onların katliamının ardından patlayan ve ülkeyi saran öfke seli ile devrildi.
Mirabel Kardeşler, her 25 Kasım’da Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün, dolayısıyla insan hakları ve demokrasi mücadelesinin sembolü oldular. Bütün dünyada kadınlar, bu üç kız kardeşten aldığı mücadele bayrağını daha da ileri taşımanın inancı ve dayanışması içinde CEDAW’dan, İstanbul Sözleşmesi’ne kadar önemli uluslararası anlaşmaların hayata geçirilmesini sağladı.
Bu yıl 25 Kasım’ı pandemi koşullarının gölgesinde karşılıyoruz. Ancak hepimiz biliyoruz ki; ülkemizde kadına yönelik şiddet, ayrımcılık ve hak ihlalleri artarak devam ediyor. Kadınlar şiddete, istismara, yoksulluğa, güvencesizliğe sıkıştırılmış hayatlar yaşıyor. Pandemi döneminde bu sorunların daha da büyümesi yetmezmiş gibi; kazanılmış haklarımıza dahi göz diken, kadınları “fıtrat ve kader” arasına sıkıştıran bir iktidarla mücadele ediyoruz. Kadınların kıyafetinden kaç çocuk doğuracağına, nafaka hakkından İstanbul Sözleşmesi’ne kadar uzanan ellere, gereken cevabı her gün büyüttüğümüz örgütlü mücadelemiz ile veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. ‘’Kadına yönelik şiddet politiktir’’ diye haykırmayı sürdüreceğiz.
Bizler Halide Edipler’den, Bahriye Üçoklar’dan, Türkan Saylanlar’dan aldığımız ilhamla, kadınların demokrasi, eşitlik ve insan hakkı mücadelesini uluslararası dayanışma içinde sürdüreceğiz. Sokakları, meydanları, kampüsleri, fabrikaları, tarlaları terk etmeyeceğiz. Hayatı kurduğumuz her alanda sözümüzü çoğaltacağız. Siyaset yapmaktan da emeğimizin hakkını savunmaktan da vazgeçmeyeceğiz. Eşit, özgür ve demokratik bir gelecek; biz kadınların ellerinde yükselecek.   Yaşamın her köşesini sevgiyle, barışla, kardeşlikle, güvenli bir gelecekle donatacağız. El ele verip, önce eril zihniyeti sonra dünyayı değiştireceğiz. Cesaret biziz. Azim biziz. Emek biziz. Biz kadınlarız. Biz her iki kişiden biriyiz. Bu 25 Kasım hepimize; kardeşliğin, dayanışmanın, eşitliğin, mücadelenin ve kazanımların habercisi olsun! Eşitlikle ve sevgiyle.

CHP Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Gonca Yelda Orhan’ın mesajı
CHP Kadın Kollarımızın eş zamanlı basın açıklamasında #25KasımKadınaŞiddeteHayır diyoruz.. Şiddete göz yumma, bu utanca ortak olma !!
CHP Kayseri Gençlik Örgütleri İl Başkanı Eda Albayrak’ın mesajı
Bugün daha özgür, daha eşit ve onurlu bir dünya da yaşamak için mücadele eden, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü.
Şüpheli bir şekilde öldürülen, katilleri korunan, kaybedilen isimlerinin kulaklarımıza değil akıllarımıza en çokta sol yanımıza kazıldığı gündür.
Kimisi verdikleri mücadelenin bedelini canlarıyla ödemiş, haksızlığa umutsuzluğa ve kendi hayatlarına başkalarının müdahalesine izin vermemek için baş kaldırmış, ellerine kollarına yüreklere vurulmak istenen prangaları söküp atmış. Bu ülkenin kadınları yaşamak için, en çok yaşatmak isterken öldürülmüş.
Unutmayın öldürülen her kadınla yeniden doğup geleceğiz karanlık zihniyetinize karşı kaldırdığınız her eli, uzattığınız her dili devirdiğiniz her gözü kaldıracak ve susturacağız o çirkin karanlık sesi.
Artan kadın cinayetlerinin haksız tahrik ya da iyi hal indirimlerinin, katillerinin cesaretlendirildiği iktidar ve hukuksuz düzenin, sistemin şakşakçılarının erk zihniyetin kulu olan kim varsa onun karşısında duracak ve mücadelemizin haklı ve onurlu hesabını soracağız.
Kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için titizlikle hazırlanmış uluslararası bir sözleşme olan,
İstanbul Sözleşmesinin 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanması gerektiğini birkez daha buradan söylüyor, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanunun uygulanması gerektiğini dile getiriyoruz.
Öldürülen tüm kadınlar ve özgürce onurlu bir hayat kavgası vererek yaşamak isteyen tüm kadınlar için.
 Biz bu düzeni yıkacak hakca eşitce umutlu yarınlara inşa edecek omuz omuza vermiş güçlü kadınlarız.
 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Gününde, her gün olduğu gibi, mücadelemizle elde ettiğimiz kazanımları ihlal edecek ve ortadan kaldıracak düzenleme ve değişikliklerin karşısında olmaya, katili ve sistemi savunanlar karşısında duruş sergilemeye, bizi yok etmek ve görmezden gelmek isteyenlere inat daha çok var olmaya devam edeceğimizi, kadına karşı şiddetin ortadan kaldırılması için haklı mücadelemizi sonuna kadar savunacağımızı dile getiriyor ve AND içiyoruz.  AND olsun başaracağız AND olsun yaşayacağız!

MHP MYK Üyesi Serap Şule Kalın’ın açıklaması

Tarihten günümüze oluşan Kadın perspektifinde,  Türk Kadını;  her ne sıfata, göreve, mevkiye sahip olursa olsun, huzurun ve mutluluğun mihenk taşıdır. Toplumların huzur ve refahı kadınlarının huzur ve refahı ölçüsünde ve kıymetinde şekillenir..

Günümüz Türk toplumunda zaman zaman görülen kadına karşı şiddet olayları kadınla erkeğin tıpkı bir elmanın yarısı gibi birbirini tamamlayan parçası olduğunun gururuna varmamış insanlar tarafından yapılan münferit olaylar olarak değerlendirilmelidir. Türk insanı geçmişini yeniden öğrendiğinde veya maneviyatına döndüğünde Türk kadını da tarihte olduğu gibi layık olduğu yeri bulacaktır. Kadınlar çağlar boyu değişik toplumlarda, değişik kültürlerin etkisi altında kalmış, farklı muamelelere ve farklı değerlendirmelerle karşı karşıya kalabilmiştir.

Geçmişten günümüze kadar kadınlar kimi zaman toplum içerisinde yüceltilmiş kimi zaman da istismar edilebilmiştir.

Hâlbuki kadın ve erkek farklı cinsiyetlerden meydana gelen insanlardır. Birbirlerinin rakibi değil yarısıdır.  İnsan  soyunun  devamı  onların  birlikte  yaşadıkları  aile kurumuna bağlıdır. Türk kültüründe kadın erkeğin tamamlayıcısıdır. Toplum içerisinde yaşarken işbirliği içerisinde olunmalı ve kurulacak bir takım kurumlarda veya çalışmalarda kadın-erkek birliği göz önünde bulundurularak çalışmalar yapılmalıdır.

Bunun için ihtiyacımız olan tek şey  Birlik-Bütünlük ve Ortak Akıl ve Milli Ruh ile hareket etmektir.

Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Beyefendi’nin de ifade ettiği gibi ;

“Kadına şiddet varsa ya medeniyet yoktur ya da tartışma altındadır. Kadına yani insana acımasızca kıyılıyorsa ne adamlıktan ne de hoşgörü ve yükselişten asla bahsedilemeyecektir.

Kadına şiddet dursun, aileler huzurla buluşsun. Kadına uzanan eller kırılsın, adalet derhal yerini bulsun. Türk kadını hak ettiği insani gelişmişlik seviyesine mutlaka ve bir an önce ulaşsın.

MHP, kökeni ve anasının dili ne olursa olsun Türk kadının destekçisi olacaktır. “

25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü’nde ; Her gün Mücadele, Her Gün Farkındalık !

Kayseri Barosu Kadın Haklarından Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av.Nilay Karahan’ın açıklaması

Tüm dünyada ve ülkemizde kadına yönelik şiddetin kınandığı ve baskılara yenilmeyen yürekli kadınların mücadelesini onurlandırmak adına ölümsüzleştirdiği bir gündür  25 Kasım..

25 Kasım 1960 uygarlıklar tarihinin kara günlerinden biridir.Patria,Minerva ve Maria Mirabel  kardeşler ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika’daki diktatör Trujillo’ya meydan okumuşlar,bu yüzden zulme uğramışlar ve 25 Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkence ile katledilmişlerdir. Mirabel kardeşler kadına şiddetle mücadelenin bir simgesi haline gelmiş ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinde farkındalık yaratma çabasının önünü açmıştır.1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultay’ında 25 Kasım tarihi  “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak kabul edilmiştir.Birleşmiş Milletler Genel Kurulu da 1999 yılında 25 Kasım’ı ‘Kadına yönelik Şiddetin Ortadan kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü’olarak ilan etmiştir.

Bugün ne yazık ki tüm dünyayı ekonomik ve sosyal olarak etkisi altına alan Covid-19 pandemisinin ölümcül sonuçları artmaya devam ederken,tüm dünyada kadınlar bu süreçte şiddetin her türüne daha çok maruz kalmakta ve kadına yönelik psikolojik,cinsel,fiziksel,ekonomik,dijital şiddet artmaktadır.Türkiye’de kadınlara yönelik dijital şiddet de artmaya devam etmektedir.Koronavirüs  döneminde internet ve sosyal medya kullanımındaki artış, vakaları ciddi anlamda yükseltmiştir.Yapılan son çalışmalara göre kadınların dijital şiddete maruz kalma oranı erkeklere göre 27 kat daha fazladır.Salgın sürecinde uygulanan karantina dönemlerinde “evde kalmak” bir sağlık tedbirinin zorunlu hali iken,kadınlar kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle bir arada yaşamak zorunda kalmış,bu sebeplerle de şiddete maruz kalmışlardır.Karantina döneminde ve izolasyon koşullarında yaşayan kadınların ve çocukların bu süreçten nasıl etkilendiğine yönelik yapılan araştırmalar psikolojik,ekonomik,cinsel,fiziksel ve dijital şiddetin arttığını göstermektedir.Pandemi döneminde şiddete uğrayan kadınların ilgili birimlere başvurması konusunda daha fazla zorlukla karşılaştıkları ve hizmetlere erişemedikleri tespit edilmiştir.Karantinaların başladığı Mart ayında sadece 21 kadın cinayete kurban gitmiştir.Sadece 01.04.2020-30.09.2020 tarihi arasında 140’dan fazla kadın cinayeti işlenmiştir.Geçen yılın aynı dönemine göre şiddet oranı %38 oranında artmıştır.Artışın en büyük nedenlerinin başında ise erkeklerin eve kapanması ve işsiz kalması gösterilmektedir.

Kadına yönelik şiddet anayasal bir hakkın yani yaşama hakkının ihlalidir.Anayasa’nın 10.maddesinde de belirtildiği üzere ‘Herkes,dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefi inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’.Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imza atan ülkelerden olmamıza ve açıkça yasaklanmasına rağmen aile hukuku alanında uzlaşma ve arabuluculuk uygulamasına gidilmesinin kabul edilmesi de kadına şiddetle mücadelede ciddi bir engel teşkil edecektir.Yaşadığımız bu süreçte İstanbul Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması dahi kazanılmış birtakım hakların kaybedilmesine,yaşam hakkının ihlaline ve ayrımcılığa neden olacaktır.

Kadınlar,Dünya nüfusunun yarısını oluşturmasına rağmen,yaşamın bütün alanlarında çalışma alanında, istihdamda, karar alma mekanizmalarında, politikada,kadınlar nüfus oranında temsil edilmemektedir.Her zaman vurguladığımız gibi;karar mercii organlardaki kadın sayısının artışı eminiz ki kadın cinayetlerini azaltmada ve kadınların haklarının korunmasında ciddi rol oynayacaktır.Herşeyden önce kadının bir birey olarak görülmesi ve tek bir kimliğin içinde tanımlanmaması gerektiğine inanıyoruz.

Ne yazık ki her gün yüzlerce kadının psikolojik, fiziksel şiddet gördüğü hatta öldürüldüğü bir dünyada yaşıyoruz. Kadına yönelik şiddet ve kadının eğitime, çalışma hayatına ve siyasete katılımındaki engeller sadece kadın sorunu değil, toplumun sorunudur.Ortak amacımızın, nüfusun yarısını oluşturan kadınları diğer yarısı ile eşit konuma getirmek için çözümler geliştirmek ve kadınların gücünü hayatın her alanına eşit katmak olduğunu düşünüyoruz.Bu sayede kız çocuklarımızın eğitimine verilen önem ve bu uğurda yapılan yatırım, yarının güçlü toplumu ve üretken ekonomisini mümkün kılacaktır.Cinsiyet eşitliği sağlanmış bir çalışma yaşamının çok daha demokratik, rekabetçi ve başarılı olacağına inanıyoruz.

Yasalarımızda yapılan değişikliklerin kadına yönelik şiddeti azaltmaya yetmediği,hatta en önemli insan hakkı olan yaşama hakkını ihlal eden öldürme fiilinin arttığı aşikardır.Ülkemizde kadına karşı uygulanan şiddet tablosu halen vahim noktadadır.Kadına şiddet vakıalarında her geçen gün ciddi oranda artış yaşanmaktadır. Cinayeti işleyenlerin yüzde 69’u ilk ve ortaokul mezunu, yüzde 18,9’u lise ve dengi okuldan mezun, yüzde 5,5’inin ise üniversite mezunu olduğu yapılan çalışma sonucu ortaya çıkmıştır.Eğitim durumu yükseldikçe kadın cinayetine karışma oranı daha azalmaktadır.Bu sebeple de şiddetle mücadele de başı çeken unsurun eğitim olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz.Aile içinde başlayan eğitim ve devamında okul öncesi eğitim ile bireyler arası iletişimin şiddet olmadan sağlanabileceği aşılanmalıdır.Şiddet bir sonuçtur. Bu sonuca yol açan nedenler üzerinde durulmadığı sürece kadına yönelik şiddeti engellemek mümkün olmayacaktır.

Kadına şiddetle mücadelede;medyanın  kadına ve çocuklara yönelik şiddeti teşvik edici yayınları üzerindeki denetiminin RTÜK tarafından etkin olarak sağlanması gerekmektedir.Basın, medya ve sosyal medyanın failden çok, mağdurları teşhir etmesinin önüne geçilmelidir. Türk Ceza Yasamızda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan indirim sebeplerinin kadına yönelik şiddet ve öldürme suçlarında toplumsal cinsiyet bakış açısından kurtulmuş olarak hukuka uygun bir şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir.İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’nun da etkili bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır.Kadına yönelik artan şiddete karşı politikalar oluşturularak hayata geçirilmelidir.Biz Kayseri Barosu Kadın Hakları Komisyonu olarak,bugün de şiddetin insan hakkı ihlali olduğunu,şiddetin her türüne karşı olduğumuzu,kadınların insan haklarının ihlallerine yol açan her türlü tutuma karşı,kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması mücadelemizi kararlı şekilde sürdüreceğimizi yineliyoruz.

Şerife Bacı Kadın Platformu Kayseri Temsilcisi Gülçin Uzunluoğlu’nun mesajı

Pandemi sürecinde sadece Türkiyede değil dünyanın diğer ülkelerinde de kadına yönelik şiddetin artarak devam etmesi ve devletlerin bu konuda bir önlem almaması kadınların alanlardan sesini yükseltmesinin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır.Biz kadınlar şiddetin her türüne maruz bırakıldığımız bu süreçte haklarımızı ve yaşamı savunmaya devam edeceğiz.Şiddetin her türünü reddediyoruz. Şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Emeğimizden, kimliğimizden, birbirimizden, sokaklardaki mücadelemizden, haklarımızdan ve

Eğitim-Sen KadınŞube Sekreteri Kezban Yüksel’in Kayseri Kadın Bileşenleri Adına açıklaması
Biz kadınlar bugün dünyanın dört yanında eşitsizliği, yoksulluğu, savaşları ve şiddeti üreten erkek egemen kapitalizme karşı haykırışımızı, meydanlara taşımak, kadın dayanışmasının sınırları aşan gücüyle buluşmak ve isteklerimizi hep birlikte daha fazla duyurmak için yine alanlardayız.
Dünya genelinde her gün en az 137 kadın, en yakınındaki erkekler tarafından öldürülüyor!
Her üç kadından biri yakın aile fertlerinden biri ya da eski eşi tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor!
Her yıl 12 milyon kız çocuğu zorla evlendiriliyor ve milyonlarca kadın sıradanlaştırılan erkek şiddeti tehdidiyle yaşamaya zorlanmaya devam ediyor!
OECD ülkeleri içinde kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri sıralamasında birinci durumda olan ülkemizde erkek şiddeti her gün daha da vahşileşirken cezasızlık özel bir politika olarak uygulanıyor. Eril yargı kararlarıyla birleşen iktidarın kadın karşıtlığı, şiddet faillerini cesaretlendirmeye devam ediyor.
Devletin tüm olanakları şiddeti önlemek için seferber edilmesi gerekirken infaz düzenlemeleriyle failler pandemi koşullarında hiç bir önlem alınmadan evlerine gönderiliyor. Kadınları şiddete karşı koruyan yasalar esnetiliyor. Kayyumlar marifetiyle gasp edilen belediyelerin kadın birimleri kapatılıyor. İstanbul sözleşmesi ve 6284 gibi yaşam güvencemiz sayılabilecek kazanımlarımız yok edilmek isteniyor.
Şiddete karşı savunmasız bırakılmamız için nafaka hakkının gaspı, arabuluculuk gibi hazırlıklarla boşanmaların önlenmesinin hesapları yapılıyor.
Biz kadınlar yaşadığımız her türlü erkek-devlet şiddetinin karşısında birlikte mücadele ederek ve birbirimizle dayanışarak kazanacağımızı biliyoruz. Yılmadan ve bıkmadan yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha haykırıyoruz; ”kadına yönelik şiddet münferit değil, politiktir” ve bu şiddeti önlemenin en önemli yolu toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşamın her alanında sağlanmasından geçer. Şiddeti önlemenin yolu İstanbul sözleşmesinin tüm maddeleriyle birlikte hayata geçirilmesinden, caydırıcı yargı kararlarından,İktidarların şiddeti besleyen gerici, militarist, kadın karşıtı ayrımcı politikalarından vazgeçmesinden geçer.
Tüm bunların hayata geçirilmesinin tek yolu da kadın mücadelesinden ve kadın dayanışmasından geçer. Bugün çok daha güçlü ve çok daha örgütlü olarak hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyor ve yaşamlarımızı savunmak için sokaklara çıkıyoruz!
Sokaklardayız çünkü; pandemi fırsatçılığıyla kazanımlarımız yok edilmek isteniyor, sermayeyi gözeten salgın tedbirleri bizi daha da yoksullaştırıyor, emeğimiz üzerindeki sömürü katmerleşiyor.
Sokaklardayız çünkü; pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz varolan cinsiyet eşitsizliğini derinleştirirken artan kadın işsizliği ve yoksulluğuna yeterli önlemler alınmıyor. Sağlık alanı başta olmak üzere pandeminin etkilediği kadın emeğinin yoğun olduğu sektörlerde ağır iş yükü altında çalışmak zorunda kalan kadınlar bakım hizmetlerinin paylaşılmasını önceleyen sosyal devlet sorumluluklarının yerine getirilmememsi nedeniyle hem evde hem işte bitmeyen mesai içerisinde tükeniyor.
Sokaklardayız çünkü; bakım sorumluluklarıyla birlikte ev içinde artan iş yükü cinsiyetçi iş bölümünü belirginleştirirken kadınları koruyan ve güçlendiren uygulamalar yerine esnek çalışma modeliyle bizi düşük ücretlerle güvencesiz, örgütsüz çalıştırmanın, ücretli-ücretsiz emeğimizi daha da değersizleştirmenin yolları aranıyor.
Yaşadığımız bu deneyimler haklarımıza, kazanımlarımıza ve mücadelemize her zaman olduğundan daha çok sahip çıkmamız gerektiğini gösteriyor.
Kadınları erkeğe, sermayeye ve devlete daha da bağımlı hale getirmek için her türlü krizi fırsata çevirmenin hesabını yapanlardan hesap sormak için sokaklardayız!
Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz üzerindeki binlerce yıllık erkek egemen sömürü düzenine karşı sokaklardayız!
Sermayeye, ranta, savaşa aktarılan bütçe hakkımıza sahip çıkmak için sokaklardayız!
Fetvalarıyla ne giyeceğimizi, ne söyleyeceğimizi, nasıl yaşayacağımızı buyur ederek bize sınır çizenlere karşı sokaklardayız!
“İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” demek için sokaklardayız!
Her türlü yasağa ve baskıya rağmen ”Susmuyoruz, Korkmuyoruz, İtaat Etmiyoruz” demek için sokaklardayız!
Binbir emekle elde ettiğimiz kazanımlarımıza ve haklarımıza sahip çıkmak için sokaklardayız!
Bir kişi daha eksilmemek için sokaklardayız!
”Ev işi kadın işidir” diyen ataerkiye karşı bakım hizmetlerinin toplumsallaştırılması için sokaklardayız!
İşsizliğe, yoksulluğa, güvencesizliğe, gericiliğe, tacize, tecavüze, istismara, katliamlara ve savaşlara karşı yaşamımızı savunmak için sokaklardayız!
Hakkımız olanı ancak sokaklarda olarak alacağımızı, evde, işte, sokakta, cezaevinde, okulda ve yaşadığımız her yerde mücadeleyi büyütürsek kazanacağımızı biliyoruz ve VAZGEÇMİYORUZ! YAŞASIN KADINLARIN DAYANIŞMASI. Hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz.Biz kadınlar sınıfsız, sınırsız, eşit, özgür bir dünya istiyoruz.
DEVELİ’DE KADINA YÖNELİK ŞİDDET TOPLANTISI YAPILDI

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla ülkemizin her yerinde gündem edilmesi kararı alınan “Kadına Yönelik Şiddet” konulu toplantı, Develi Kaymakamı Murat Duru’nun başkanlığında, Develi Belediye Başkanı Mehmet Cabbar ve diğer kurum amirlerinin de katılımıyla kaymakamlık toplantı salonunda yapıldı.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının birlikte çalışması sonucunda oluşan “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Koordinasyon Planı” kapsamında kadına yönelik şiddet için alınması gereken tedbirlerin görüşülmesi amacıyla ikinci toplantıyı gerçekleştirdiklerini belirten Kaymakam Duru “6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlemesine dair kanun gereğinde kadınına şiddetin önlenmesi için bu toplantıları yaparak hem çalışmalarımızı değerlendiriyoruz hem de önümüze bir yol haritası çiziyoruz.  Bu konunun hem kanuni hem ahlaki yönden sıkı takipçisiyiz. Şiddetin her türlüsü kötüdür. İnsanlık barış, kardeşlik ve huzur istiyorsa, cennetin kokusunu istiyorsa, cennet kimin ayaklarının altındaysa ona olması gereken saygıyı, hürmeti göstermek durumunda” dedi.

Develi Keziban İbrahim Kocatürk Sosyal Hizmet Merkezinde görevli uzmanların slaytlar eşliğinde bilgilendirmede bulunduğu toplantıda kadına şiddetin önlenmesi için zaman zaman değerlendirme yapılıp tecrübelerin paylaşılmasının gerekli olduğu, kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda toplumsal bilincin yükseltilmesinin, farkındalık ve duyarlılığının arttırılmasının büyük önem arz ettiğini gibi pek çok konu ele alındı.

Gelecek Partisi Kayseri İl Başkanı Av. Zülküf Arslan’ın 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Açıklaması

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Gönül, böyle insanlık onurunu yaralayan bir mesele için değil de, kadın haklarında yaşanan güzel gelişmeleri, nasıl daha iyi hale getirebileceğimizi konuşmayı isterdi. Fakat her gün siz değerli basın mensuplarının da toplumu bilgilendirdiği haberlerde, sosyal medyada ne yazık ki kadına karşı şiddetin boyutlarını yansıtan, vicdanlarımızı kanatan olaylarla karşı karşıyayız.

2020 BİTMEDEN 391 KADIN ŞİDDETE KURBAN GİTTİ

Ülkece Kovid-19 salgınıyla mücadele ettiğimiz, hayatta kalmak için azami çaba sarf ettiğimiz bugünlerde, kadınlar artı olarak kendilerini korumak, hayatlarını kurtarmak için tek başlarına mücadele etmeye devam ediyor. 2020 yılı sona ermeden cinayete kurban verdiğimiz kadın sayısı 391’e ulaştı. Her 3 günde 2 kadın gördüğü şiddet yüzünden hayatını kaybediyor. Geçen hafta bir günde 4, ertesi gün 5 kadının öldürüldüğü haberlerini okuduk… Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm dünyada bireysel şiddete en fazla maruz kalan kesimi ülkemizde de olduğu gibi kadınlar oluşturuyor.

Gelecek Partisi Kayseri İl Başkanlığı olarak, bu konuda toplumu bilinçlendirmek, yasal düzenlemeleri hızla harekete geçirmedikçe kadınların özgürlükleri, yaşam hakkı elinden alınmaya devam edeceğine inanıyoruz. Bu inançla Gelecek Partisi olarak, bütün Türkiye’de ve ilimizde kadına şiddet konusunda her türlü öncü çalışmayı hayata geçirmeye, hükümetten muhalefete herkesle el birliğiyle bu konuyu çözmek için atılacak bütün adımlarda yer almaya hazırız. Söz konusu şiddete uğrayan kadınlarımızsa, bizim için gerisinin hiçbir önemi yoktur.

Bu düşünceden hareketle, Gelecek Partisi Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkanlığımız 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddeti Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde sorunu yaşayanların, kadınlarımızın ne istediğine dikkati çeken bir kampanya hazırladı. Kampanyada kadınların temel insani taleplerine yer verilirken her şeyden önce yaşamak istedikleri ön plana çıkarılarak, kadınların yasalarla sözde değil özde korunmak istekleri vurgulandı.

Değerli basın mensupları… Aziz şehrimiz Kayserimizde kadına şiddetle ilgili yaptığınız bütün haberlerin toplumu bilinçlendirmeye ve dönüştürmeye, yani, kadınların hayatta kalma mücadelesine büyük bir katkısı var. Onların verdiği mücadeledeki bu değerli katkınız için hepinize teşekkür ediyoruz. Bugün Gelecek Partisi Kayseri İl Teşkilatı olarak ortaya koyduğumuz çalışmaların da ellerinizde daha da kıymetleneceği bilinciyle size teşekkür ediyoruz.

CHP Meydan Parkında stand açarak  3000 adet  6284 sayılı kanun kitapçığı dağıttı

Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları olarak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü akabinde Meydan Parkında stand açarak halkımıza 3000 adet  6284 sayılı kanun kitapçığı dağıttık.
CHP  Kayseri Gençlik Kolları İl Başkanı Eda Albayrak: Genç arkadaşlarımızla kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılması için titizlikle hazırlanmış uluslararası bir sözleşme olan, İstanbul Sözleşmesinin 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Engellenmesine dair Kanunun uygulanması gerektiğini anlatmak için  Kayserili yurttaşlarımızla buluştuk. Erkek adaletin değil gerçek adaletin sağlandığı bir sistemde yaşamak için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.