İttifakta samimiyet var mı? (Köşe yazısı)

Mustafa TEMİZER          

İttifak; Birilerine katılmak, tabi olmak değil belirlenen ilkeler üzerinde ortak hareket etmektir. İttifak, yanlış yapanları yanlıştan vazgeçirmenin bir yoludur. Canımızın, malımızın, neslimizin, tüm değerlerimizin ve aklımızın korunması ve emniyet altına alınması için bir zarurettir. İttifakın gerçekleşmesi için samimiyet ve feragat (hakkından kendi isteğiyle vazgeçme) yeterlidir. Fert veya lider sorumluluk taşıyan herkesin bencillikten kurtulması, toplumsal ittifakın gerçekleşmesi için çalışması şarttır.

Bu inançla, her türlü gelişme ve başarının ancak milletin birliğinin sağlanmasıyla mümkün olacağına inanan  Millet Partisi Genel Başkanı Aykut Edibali 1973’de “Milli Partiler Arası İttifak” çağrısında bulundu. Birliğin sağlanması için ekibiyle birlikte büyük çaba sarf etti. Ama insanların nefisleri, mevki ve makam hırsları arzu edilen birliğin sağlanmasına engel oldu.

Edibali 1986’da  ” Tüm Partileri Milli Dayanışma ve İşbirliğine Çağırıyoruz.” diyerek tarihi bir çağrı daha yaptı. “Devlet, millet ve vatan için kucaklaşalım” dedi. Yeni Türk asrını birlikte hazırlamanın, dayanışma ve iş birliğinin, karşılıklı saygı ve ortak politikalar belirlemenin şartlarını ve yollarını ortaya koydu…  Rahmetli Necmettin Erbakan ile rahmetli Alpaslan Türkeş’in bir araya gelmesini, 1991 seçimlerinde birlikte hareket etmesini sağladı.

Edibali, ittifakın genişleyerek devam edeceği konusunda millete verilen sözün yerine getirilmesini ısrarla hatırlattı ama sonuç alamadı. Çünkü Edibali ev sahibi değildi!…

Edibali ve ekibi yılmadı. Samimi birlik çağrılarına ve çalışmalarına devam etti. Biz ne Edibali’nin yoluna, ne Tayip’in yoluna, ne Bahçeli’nin yoluna, ne Kılıçtaroğlu‘ nun yoluna, ne de başkalarının yoluna çağırıyoruz. Biz Hakkın yoluna çağırıyoruz. Millet Partisi bir çağrı, bir tebliğ görevi yapmaktadır dedi.

Edibali tüm sorunların çözümü; “Milli Siyasettir”. Milli siyasetin temeli de samimiyettir.” uyarısında bulunarak 2007’de birlik çağrısını bir kez daha yeniledi. “Milli Demokratik ve Çağdaş Partiler Daimi Konseyi Temel Mutabakatı” nı önerdi. Ama ne yazık ki kısır particilik zihniyetiyle yapılan seçim atmosferinde bu çağrıya pek kulak veren olmadı.  Mutabakatta ne önerilmişti:

Bu mutabakat belgesinde dile getirilen görüşler, hedefler, ölçüler ve usuller: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda ifade edilmiş bulunan hükümler bu hükümlerin zaruri ve akli sonuçlarıdır. Bunlar; Türkiye’nin toprak bütünlüğü, bağımsızlık, üniter devlet, laiklik, milli birlik, barış gibi kıymetlerdir.

Tarihin ve milletin siyasetin önüne koyduğu mesele, bir veya birkaç parti arasında geçici bir uzlaşma meselesi değildir. Türkiye’nin ihtiyacı orijininden kopmuş ve çerçevesi dağılmış olan siyasetin yeniden yapılandırılması, düzeltilip, derlenip toparlanması; ahlak, usul, üslup, adap ve hedef olarak yeniden düzenlenmesidir.

Çökmekte ve itibar kaybetmekte olan eski ve halkın taleplerine cevap veremeyen siyasetin yenilenmesidir. Çöken ve halktan kopan eski siyaset yerine çağdaş, demokrat ve milli siyasetin yeni odağı olarak toplumun talep ettiği dönüşümün demokrasi, birlik ve barış içinde gerçekleştirilmesidir.

Anayasamızda nitelikleri belirtilmiş olan özelliklerin her birinin hassasiyetle korunması ve bir bütünlük içerisinde yorumlanması elzemdir. Özellikle küreselleşen dünyada milli kültürün, zati özelliklerinin korunması şarttır. Türkiye’nin dışında oluşmuş bulunan emperyal ve sömürgen siyaset anlayışlarının Türkiye’mizin de içinde bulunduğu Kuzey Afrika’dan Endenozya’ya kadar uzanan onlarca devletin ve milletin hayatında emperyal ve sömürücü güçlerin bölücü, yıkıcı etkileri  karşısında Atatürk’ün Müdafaa-i Hukuk esaslarını ve stratejisini ısrarla ve şuurla savunmak sadece Türkiye’miz için değil bütün Ortadoğu milletleri için de hayati önem arz etmektedir.

Bu belge milli, demokratik partilerin katılımına açık bir siyaset belgesi olarak kurucu üyeler olan bu ilk hedefler beyannamesini imzalamış ve Türk Milletine açıklamış bulunan Millet Partisi ve……………..Sayın Genel Başkanları tarafından imzalanan bu belge katılmaları amacıyla milli, demokrat ve çağdaş parti tanımına uygun diğer değerli partilerimize de sunulacaktır.

İlk Hedefler Beyannamesi, 2008 milli, demokratik, çağdaş iktidarının hükümet programına esas olacaktır.

Bu temel mutabakat belgesini imzalamış ve Türk Milleti’ne ve dünyaya açıklamış bulunan partilerimiz daimi konferansı, Türkiye milli, demokrat ve çağdaş partiler topluluğu adıyla anılacaktır! Bu konsey daimi olarak çalışacaktır ve bir irtibat bürosu olacaktır.

Kurucularda aranacak özellikler, çalışma esnasında uyacakları ölçüler, temeller ve usuller; geçerli ve bağlayıcı belgeler, senetler, sözleşmeler halinde müştereken tanzim edilecek, onaylanacak ve onaylandıkları tarihten itibaren de bağlayıcı hale gelecektir.

Partiler Türkiye’de siyaseti bloke eden dağılmalara, vatandaş oylarının heba olmasına vesile olan seçim kanununun nispi temsil esasını kabul eden milli bakiye sistemine dayanan adil seçim kanununu

Türkiye’nin güçlü bir iktidar oluşturmasını ve siyasette sağlayacak olan bir seçim düzenlenmesini çıkarmayı taahhüt ederler.

Bu belge, bu mutabakatı imzalamış olan partilerin iktidarda ve muhalefette uygulayacakları esasları ifade eden bir centilmenlik anlaşmasıdır. Ve Türk Milleti’nin uhdesine emanet edilmiştir.

Din, itikat, vicdan, felsefi ve ahlaki kanaat ve ibadet hürriyeti tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ayırımsız olarak anayasa ve kanunlarla teminat altına alınmış ve her türlü taarruza, kınamaya karşı korunmuş temel hakların başında geldiğini ısrarla vurgular!

Bu mutabakat belgesine imza koyan partilerin “milli, demokratik ve çağdaş partiler ”tanımı içinde olup olmadıkları program ve uygulamalarında kurucu üye sıfatını kazanması için aranan özellikler ve kurucu mutabakat belgesinin zenginleştirilmesi, milli demokratik ve çağdaş partiler tarafından müştereken belirlenir ve uygulamaya konur.

Yukarıda belirtilen hükümler belgeye imza koyacak partilerin yetkili kurulları tarafından onaylandığı tarihten itibaren yürürlüğe girer.

Bu çağrılara kulak tıkayanların millet ve cumhur ittifakındaki samimiyetini sorgulamayalım mı?.. Sözde millet ve cumhur ittifakında asgari müşterekler tüm ayrıntılarıyla açıkça ortaya konuyor mu?..  Asgari müşterekler yerine şahsi ve grup menfaatleri öne çıkmıyor mu?.. Belli çıkar ve menfaatler üzerine tesis edilen ittifaklar milli bir nitelik taşır mı?..

Söz konusu vatan olunca gerisi teferruat değil mi? Neden kendi menfaatleri için vatan, millet, din, iman, ,cumhuriyet, demokrasi gibi değerleri kullanmaktan çekinmiyorlar? Neden tek çarenin kendileri olduğunu iddia ederek toplumun belli kesimlerini kendi kontrollerinde tutuyor ve milletin birliğine; ortak değerler ve ilkelerde ittifak edip birlikte hareket etmesine engel oluyorlar? Neden benden sonra tufandır diyerek milletin başına kendileri tufan oluyor?

Yıllarca yapılan birlik çağrılarına kulak tıkayanlar neden emperyalist ülkelerin projelerine ortak olmaktan, onlarla birlikte hareket etmekten vazgeçemiyorlar? Benden sonra tufan diyenlerin  ABD, AB, Rusya, Çin gibi ülkelerin dünya politikalarına alternatif projeleri var mı?.. Projesi olmayanlar projesi olanlara hizmet eder. Tarihte hiçbir millet kendisinin güçlenmesini istemeyen başkalarının telkin ve tavsiyeleri ile büyüyüp yükselmemiştir.” Edibali “Türkiye yabancı aklıyla değil; Türk zekâsıyla yükselecektir.” diyor.

Tüm siyasilerimiz bize katılın çağrısından vazgeçmeli Edibali’nin çağrısına kulak vermeli. Milli birlik, milli irade, milli siyaset, “Muhteşem Türkiye Projesini ” birlikte gerçekleştirelim çağrısında bulunmak sadece Yeniden Milli Mücadelecilerin, Millet Partisinin görevi değil; hepimizin görevdir.

” İştirak etmediğimiz çilesini çekmediğimiz bir kurtuluş mümkün değildir.” Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…