İnsan, çocuk ve uyuşturucu (2)(Köşe yazısı 15.02.2017 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Son dönemlerde Türkiye’de en çok gündeme gelen suçlardan biri olan “çocuğun cinsel istismarı.”

Eskiden gazetelerde üçüncü sayfa haberleri vardı ama böyle çocuk istismarı haberi değildi.

Şimdi, bu tip haberler birinci sayfadan inmez oldu.

Bir yanda Şehit haberleri,

Diğer yanda çocuk istismarları,

Çocuk gelinler,

Kayıp küçük kızlar.

Ama ‘pembe ve magazin haberler’le suni gündem oluşturma yarışı.

Çiçek, böcek, sanatçıların giyim-kuşamları, izdivaç programları ile gündem değiştirme.

Ama acı ve gerçek olan, çocuk istismarının tehlikeli boyutlara ulaşması.

Bu konu, uzman psikolog, hukukçu ve siyasetçiler tarafından sürekli ‘ne yapılabilir, nasıl önlem alınır, cezaların sınırı ne olur?’ gibi çok yönlü ele alınıyor.

Bunda tek amaç, çocuk istismarının önüne nasıl geçilebileceği..

“Çocuk Hakları ve Çocuğun Cinsel İstismarı” konulu panel İstanbul Aydın Üniversitesi’nde ele alındı.

Üniversite Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Ceylan, çocuğun tüm hukuk sistemlerinde korunması gereken bir varlık olarak tanımlandığına dikkat çekti. Ancak çocuğun bir birey olarak görüldüğü yaklaşımın yeni olduğunu ifade etti, şunları söyledi.

“Dünya Çocuk Hakları Sözleşmesi 1989 yılında literatüre girdi. Anayasamızda ve hukuk düzeninde de çocuğun korunmasıyla ilgili birçok düzenleme yapıldı. Ancak çocuk istismarının önüne geçmek için hukukun yeterli olmadığı bir gerçek. Hukuk düzeninin yanında bunun uygulanması da önemli. Bu noktada da ebeveynlere çok büyük iş düşüyor. Çocukla ebeveynleri arasındaki güven ilişkisinin önemi son derece büyük. Eğer çocuk ailesine güvenir ve her şeyini anlatabilirse, bu yasaların uygulanması daha hızlı ve etkili olur.”

Çocuk istismarının psikolojik etkilerini anlatan Uzman Psikolog Oya Pakyürek’de, çocuğun uğrama ihtimalinin olduğu şiddet türlerini ‘psikolojik şiddet, duygusal şiddet ve cinsel şiddet’ olarak sıraladı. Çocuğa uygulanabilecek şiddetin istismarla benzer sonuçlar doğurabileceğini tekrarladı.

“Zira her ikisi de çocuğun ruh dünyasında inanılmaz derin travmalar yaratıyor ve bu travmaların geri dönüşü, tedavisi de son derece zor oluyor. Bu nedenle anne babaların çocuklarına el kaldırırken birkaç kez düşünmelerinde fayda var. Çünkü ebeveynlerinden dayak yiyen çocuk, yaşadığı her türkü olumsuzluğu saklamak mecburiyetinde kalıyor” ifadelerini kullandı.

Av. İlker Atamer, eski Türk Ceza Kanunu’nda çocuğun cinsel istismarına ilişkin maddelerin bulunmadığını, 2004 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nda yer aldığını, zamanla bu maddelerin daha da geliştirildiğine işaret etti.  Son zamanlarda sık sık gündeme gelen “çocuk yaşta evlilik” konusuna da değindi. Kamuoyunu karıştıran düzenlemenin aslında daha önceden dini nikah veya benzer yollarla evlenen çocuk yaştaki kızlar hakkında olduğunu hatırlattı. Ayrıca yasanın geri çekilmesi için oluşturulan kamuoyu baskısının gücüne dikkat çekti. Benzer kamuoyunu genel anlamda çocuğun cinsel istismarı konusunda da göstermek gerektiğini önerdi.

Çocuk hakları ve çocuğun cinsel istismarı konusunda TBMM’de yapılan çalışmaları anlatan MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ise çocuklara “sevgi dokunuşu” ile “taciz ve istismar” arasındaki farkın öğretilmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Çocuklarımıza mahrem bölgelerinin nereleri olduğunu ve buralara kendi izin vermedikçe kimsenin dokunamayacağını muhakkak öğretmek gerek” diyen Erdem, “Toplumca manevi değerlerimizi onarmamız gerekiyor, zira özellikle bu noktada son derece yüksek bir deformasyon var. Bu konuda olumsuz etkileri bulunan televizyon dizileri ve özellikle de evlendirme programlarının mutlaka gözden geçirilmesi gerekiyor. En önemlisi de çocuk tacizi ve istismarından hüküm giyen sanıklar için, teknik olarak ‘kastrasyon’ denen hadım edilme cezasının bir an önce yasalaşması lazım. Zira bunun adı pedofili ve cezaeviyle tedavi edilmiyor” diyerek yapılması gerekenleri anlattı.

Halen eğitimin, Diyanetin, Yargının, Yasama, yürütmenin tartışıldığı bu ortamda, yanlış politikalar ve gündemler yüzünden ‘Çocuk istismarı, küçülen suç ve uyuşturucu yaşı’ gibi ‘Büyük toplumsal kaza’ bağıra bağıra geliyor.