Hukukçu gözüyle..(Köşe yazısı 26.04.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Ülkede gerçekten ilginç olaylar oluyor.

Basına ve adalete güvenin neden ayaklar altında olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Linç edilmeye çalışılan bir insanın (Lider olmuş olmamış fark etmez) suçlu, kalleşçe (planlı-plansız) yumruk atanın kahraman ilan edildiği ve bu kişinin ‘devlet büyüklerinin ellerinden öperim’ mesajı, 800’e yakın avukatın bu kalleşi savunmak için sıraya girmesi, aynı gün Küçükçekmecede 5 yaşındaki çocuğun 4 Suriyeli olduğu iddia edilen sapıklar tarafından tecavüze edilerek yoğun bakımda ölüm-kalım savaş vermesinin utancı gerçekten bana ağır gelmeye başladı.

Daha birkaç gün önce 23 Nisan Ulusal Eğemenlik ve Çocuk bayramının 99. Yılını kutladık.

“Egemenlik kayıtsız ve şartsız Milletindir” diyen büyük önder ve liderin bu sözünü sosyal paylaşımda tekrarlayan Kayseri Baro Başkanı avukat Cavit Dursun şöyle devam ediyor.
‘Türk Milletini; kula kul olmaktan, tebâ olmaktan, sadece çiftçi ve asker olmaktan kurtarıp;  sadece Allah’a kul, devlete vatandaş, toplumda birey ve insan olmasının sağlanıp, özüne ve aslına döndürüldüğü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 99. yıldönümünü kutluyor;  Bağımsızlığın, parlamenter demokrasinin, kuvvetler ayrılığının, hukuk devletinin, bağımsız yargının, savunmanın, özgür vatandaş, fikri ve vicdanı hür birey ve insan olmanın ve çocuklarımızın aydınlık geleceğinin güvencesi olan bu 23 Nisan da, her türlü olumsuz şartlara rağmen, Cumhuriyetimizin kurucu ilke ve kazanımlarından, hukuk devleti ve vatandaşlık kavramlarından asla vazgeçmeyeceğimize ve ayrılmayacağımıza and içiyoruz.’

Bu arada, adalete ve savunma mekanizmasına olan ağır eleştiriler, son Şehit cenazesindeki çirkin saldırıdan sonra 800 avukatın saldırganı savunmak için sıraya girmesinin yorumunu  ve ayıbını benim yapmam sanırım uygun olmaz. Bunun yorumunu yine Kayseri baro Başkanı avukat Cavit Dursun, sosyal medyada, olayı kınayıp, lanetleyerek şöyle değerlendirdi.

Kayseri Barosu Başkanlığı olarak, her zaman milli birlik ve beraberliğe, toplumsal barışa, kutuplaştırma ve ötekileştirmenin menfi sonuçlarına, hukukun üstünlüğüne, kuvvetler ayrılığına, vatandaşlık hukukunun önemine ve hukuki güvenliğe dikkat çektik.

Uzunca bir müddetten beridir gerilim, kutuplaştırma, ötekileştirme ve kamplaşmanın bilinçli olarak, sistematik ve kasten; siyaset, bürokrasi, basın ve medya dilinde kullanıldığını, özellikle seçimlerde bundan nemalanmaya çalışıldığını, bu durumdan oy devşirilmeye çalışıldığını ibret, esef ve üzüntüyle görüyoruz.

Vatan için canlarını veren şehitlerimizden Yener Kırıkçı için, Çubuk’ta düzenlenen cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, menfur bir saldırı düzenlenmiştir. Eylem, basit bir eylem değildir. Günlerdir, haftalardır ve aylardır dillerden düşürülmeyen kin ve nefret söylemleri ile hedef göstermelerin sonucunda gerçekleştirilmiş bir linç girişimidir. Bu hain saldırı, toplumu kamplaştırmaya ve birbirine düşürmeye çalışmanın, hukuku ayaklar altına alma çabalarının ve düşmanlaştırmaya yönelik sözlerle ekilen şiddet söylemlerinin acı bir sonucudur.

Demokrasimizin, milli birlik ve beraberliğimizin ve hukuk devletinin her türlü siyasi kaygı ile menfaatin üzerinde bulunduğunu, devletimizin ve milletimizin bekasının aslında tam da bu şekilde tehlikeye atıldığını herkese hatırlatarak; bu hain saldırıyı, bu utanç verici olayı “müessif protesto eylemi” açıklamasıyla küçümseyenleri, olay mahallinde ve başkaca mahfillerde bilinçsizce yapılan açıklamaları ve 21 Nisan 2019 tarihli manşetinde, şehit cenazeleri üzerinden aşağılık ve kanlı bir propaganda ile adeta linç çağrısı yapan Güneş Gazetesini kınıyoruz. Bu ülkeyi yönetenleri, yönetmeye talip olanları, toplumun kanaat önderlerini, basını ve herkesi ; artık kimseyi ayrıştırmadan ve ötekileştirmeden, barış, sevgi ve hoşgörü dilini kullanarak toplumu sükûnet ve huzura kavuşturmaya ve sağlamaya davet ediyoruz. Bu tarihi bir sorumluluk olduğu kadar, aynı zamanda tarihi bir zorunluluktur. Devletimizin ve milletimizin bekası, boş ve hukuka aykırı söylemlerle değil, ancak tüm siyasi menfaatlerin üzerinde tutulacak bir samimiyet, vatan sevgisi, hukuka saygı ve buna uygun eylemlerle korunabilir.

Oy için “insanları germe” kolaycılığını alışkanlık haline getirmiş bazı siyasilerin, geçmişte bu nedenle ülkemizin neler kaybettiğine aldırmadan, aynı sorumsuz tutumlarını devam ettirmiş olmaları, ne yazık ki acı ve tasada dahi birlikte olmaya tahammül edemeyen insan toplulukları oluşturmuştur.

Şehitlerimiz, Türk Milletinin evlatları olup, cenazeleri kimsenin tasarruf alanında değildir. Buna rağmen, cenazelere kimlerin alınıp kimlerin alınmayacağına ilişkin direktif verenler de dahil olmak üzere, herkes bilmelidir ki; şehit cenazeleri hiçbir şekilde siyaset, oy ve şov malzemesi yapılamaz.

Bugün iğrenç linç girişiminin meydana gelmesinde katkısı bulunanlar, bunun hesabını derhal vermelidirler. Zira toplumda inşa edilmiş bu menfi gerilim, gerekli önlemler alınmazsa, başkaca linçlere ve korkunç sonuçlara gebedir.

Vatan için canını veren Aziz Şehidimiz Yener Kırıkçı’nın cenazesinde, ana muhalefet lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırabilecek kadar ileriye götürülen gerginlik politikasını ve bu saldırıyı gerçekleştirenleri lanetle kınıyor, yapanların derhal tespit ile hukuk ve bağımsız yargı önünde, etkili bir şekilde cezalandırılmalarının sağlanmasını, toplumun içinde bulunduğu gerginlikten uzaklaştırılması için tüm sorumluların acil olarak çaba göstermelerini ve her yurttaşımızı da sağduyulu davranmaya, milletimizin özünde zaten var olan sevgi ve hoşgörüyü öne çıkarmaya çağırıyoruz.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na geçmiş olsun dileklerimizi sunuyor, bizzat demokrasimize, milli birlik ve beraberliğimize yapılan bu vahşi saldırıyı gerçekleştirenleri, azmettirenleri ve yol açanları lanetliyoruz.’

Artık gelinen bu çirkinliklerin ve son olayların yorumu kamuoyunun..