Hizmet sektörü ve ucuzluk!… (Köşe yazısı 05.07.2015 Dergi Anadolu)

DAVUT GÜLEÇ
GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ
davutgulec@hotmail.com

Türkiye’de hizmet sektörü hep eleştirilir.
Ayakçılar, yalancılar, kandıranlar, dolandırıcılar, yankesiciler, tecavüzcüler, terör olayları, çeşitli suçlar ve suçlularla.
En çokta hizmet sektörünün turisti ‘Nasıl olsa bir daha gelmez’ deyip büyük kazıklaması ile ülkeye ve ülke ekonomisine verdiği zarar hep göz ardı edilir.
Tabi hizmet sektörünün eğitimsiz, yetkisiz, ilgisiz, bilgisiz ‘K…yum ama para bende’ misali çoğu kişinin elinde olması, yerli ve yabancı turizme olmadık darbe vuruyor.
En basiti, Dünyada ‘her şey dahil ‘ kampanyaları ile turizmi canlandırma çabaları devam ederken, şehirlerden uzaklaştıkça dağ, tepe ve doğada bulunan tesislerde fiyatlarda ucuzlarken bizde tam tersi kazıklama ‘Bir kereye mahsus ağır kazıklama ve hesap ödetme’ devam ediyor.
Yani hizmet sektörünü de ‘Fırsatçılar’ pahalandırıyor.
Yapılan araştırmalara göre, Türkiye’nin gıda ve alkolsüz içecekler ile lokanta ve oteller fiyat düzey endeksi, AB ortalamasının altında kaldı.
Bu da ben dahil, okuyan, duyan herkesi şaşırttı.
Fiyat düzeyi endeksi, ülkelerin ulusal para birimlerinin karşılaştırmalı olarak döviz kuruna göre alım gücünün göstergesi olarak tanımlanıyor. Bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi, 100’den büyük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “pahalı”, 100’den küçük ise bu ülke karşılaştırıldığı ülke grubu ortalamasına göre “ucuz” olarak ifade ediliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı Satınalma Gücü Paritesi (Hanehalkı Nihai Tüketim Harcamaları) 2014 verilerine göre, Türkiye’nin tüketim mal ve hizmetlerine ilişkin fiyat düzeyi endeksi 61 oldu. Bu değer, 28 Avrupa Birliği (AB) ülkesi genelinde 100 avro karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin, Türkiye’de 61 avro karşılığı Türk Lirası ile satın alınabileceğini gösterdi.
Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) belirlemelerine göre; 28 AB üyesi ülke, 3 Avrupa Serbest Ticaret Birliği EFTA ülkesi (İsviçre, İzlanda ve Norveç, 5 aday ülke Türkiye, Makedonya, Karadağ, Sırbistan ve Arnavutluk ve 1 potansiyel aday ülkeden Bosna-Hersek oluşan 37 ülke arasında en pahalı ülke 154 endeks değeriyle İsviçre, en ucuz ülke ise 47 ile Makedonya oldu.
Türkiye’nin tüketim mal ve hizmetleri grubuna ilişkin fiyat düzeyi endeksi alt gruplar itibarıyla incelendiğinde, 110 endeks değeriyle kişisel ulaşım araçları grubundaki fiyat düzeyinin, AB ülkelerinin ortalamasının %10 üzerinde olduğu görüldü. Endeks değerinin 87 olduğu alkollü alkollü içecekler ve tütün ile tüketici elektroniği gruplarında da Türkiye’nin fiyat düzeyi nispeten yüksek kaldı.
Buna karşılık lokanta ve oteller endeksi 74 oldu ve bu grupta fiyat düzeyinin diğer alt gruplara göre düşük olduğu gözlendi.
Türkiye 84 endeks değeriyle gıda ve alkolsüz içeceklerde 25 ülkeden daha ucuz fiyatlara sahip iken, sadece Macaristan, Karadağ, Polonya, Romanya, Sırbistan, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Bulgaristan ve Makedonya’nın önünde yer aldı.
Çalışmada kapsanan mal ve hizmet gruplarının içerikleri şöyle:
Gıda ve alkolsüz içecekler: Ekmek ve tahıllar, et, süt, yumurta, meyve, sebze, su, meyve suyu ve diğer alkolsüz içecekler,
Alkollü içecekler, sigara ve tütün: Şarap, bira, vb. alkollü içecekler, sigara ve tütün ürünleri,
Giyim: Kumaşlar, erkek, kadın, çocuk ve bebek giyim eşyaları,
Tüketici elektroniği: Televizyon, ses ve görüntü kaydeden ve oynatan cihazlar, bilgisayarlar vb.,
Kişisel ulaşım araçları: Motorlu araçlar, motosiklet ve bisikletler,
Lokanta ve oteller: Yiyecek ve içecek hizmetleri, konaklama hizmetleri.
-İçecek ve konaklama hizmetlerinde yabancı kontrol oranı yüksek
Türkiye’deki girişimlerde yabancı kontrol oranı %13,4 olarak belirlendi. Gıda ürünleri imalatı ve yiyecek hizmetlerinde oran ortalamanın altında kaldı. İçeceklerin imalatı ve konaklamada ise ortalamanın üzerinde gerçekleşti.
Yine Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yurt içinde faaliyet gösteren ancak doğrudan ya da dolaylı olarak yurt dışında yerleşik bir birim tarafından kontrol edilen girişim olarak tanımlanan Yabancı Kontrollü Girişim İstatistikleri, 2013 verilerini açıkladı. 2013 Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistikleri (YSHİ) kapsamındaki tüm girişimlere ait üretim değerinin %80’inden fazlasına sahip 114 bin 383 girişimi içeren çalışmaya göre, söz konusu girişimlerden 2.364’ü yabancı kontrolünde.
Üretim değerine göre; 2013 Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerinin (YSHİ) tamsayım kapsamındaki girişimlerde Yabancı Kontrol Oranı (YKO) %13,4 olarak gerçekleşti. Bu oran, 2012 yılında %13,6 idi.
İmalat sanayi alt sektörlerinde yabancı kontrol oranının en yüksek, “Tütün ürünleri imalatı” sektöründe olduğu gözlendi. Sektörün %89,3’ü yabancılar tarafından kontrol edildi.
İmalat sanayi genelinde yabancı kontrol oranı %14,5 iken, gıda ürünleri imalatında %7,9, içeceklerin imalatında %18,4 olarak belirlendi.
Konaklamada yabancı kontrol oranı %16,1 ile genel ortalamanın üzerinde gerçekleşirken, yiyecek ve içecek hizmeti faaliyetlerinde oran %6,4 ile ortalamanın altında kaldı. Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinde ortalama yabancı kontrol oranı da %11,5 oldu.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde gıda ve içecek sektörü 105 firma yer aldı.
Sıralamada yer alan 40 firma, 12’si ise İSO 1000 dışından olmak üzere 52 yeni firma doğrudan girdi.
Araştırma sonuçlarına göre, TÜPRAŞ, 2014 yılında 37 milyar 501 milyon 812 bin 917 liralık net üretimden satışla geçen yıl olduğu gibi yine birinci olurken, gıda ve içecek sektörü ise 105 firma ile listenin beşte birinden fazlasını oluşturdu.
Eğer biz hala hizmet sektöründe;
Yerli ve yabancı turistlerle ilgilenecek kişi ve kurumları, hafta sonu tatiline çıkartır,
Turizm danışma bürosunu şehrin meydanından uzaklaştırıp hafta sonu kapatır ve aratırsak,
İlgili kurumları kapatır
Bu sektörde iyi eğitilmiş vasıflı elemanlar yetiştirmez isek;
Dünyada ‘bacasız fabrika’dan çok geri kalır ekonomik olarak çok değerimizi satmaya, özelleştirmeye devam ederiz.
Artık Dünyada ‘bacasız fabrika ve sanayi’ olan hizmet sektörü ile turizm çok değer kazanıyorsa zaman kaybetmeye tahammülümüz yok.
Haksız mıyım?