Hepsinin kökü kazınmalı.. (Köşe yazısı 28.08.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Büyük önder ve lider Mustafa kemal Atatürk Kastamonu konuşmasında  (15-20 Ekim 1927) ne güzel söylemiş.

‘Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. en doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır’ ve sonrasındaki konuşmalarında da eklemeler yapmış.

‘Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet korumak ve müdafaa etmektir. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asıl kanda mevcuttur.

Biz uygarlıktan, ilimden ve fenden kuvvet alıyor ve ona göre yürüyoruz.

Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir “

Milletimiz daha da dindar olmalıdır diyorum. Ama bütün sadelik ve güzelliği ile. Dinime, bizzat gerçeğe nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Şuura aykırı ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor. Şu anda batıl itikatlardan oluşan ikinci bir din mevcuttur. Fakat bu cahiller sırası gelince aydınlatılacaktır.

Benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.”

Ama son zamanlarda görüyoruz ki, verilen tavizlerden, yapılan yanlışlardan artık memleket şeyhler dervişler ve müritler memleketi haline doğru gidiyor. Bazı televizyonlarda şeyhler, imamlar, sarıklılar, cübbeliler, hatta bence din ticareti yapan bazı sapıklar nasıl yaşayacağımıza karar vermeye çalışıyor.

Yıllardır bu ülkede ne olduğu çok iyi bilinen ‘Harun Yahya’ takma ismi ile her haltı yiyen Adnan Oktar’ın halini gördünüz. Hangisini tasvip ettiniz?

Onunla birlikte, silahlı terör örgütü, bölücü ve yıkıcı hain fetö/pdy yapılanması.

Peki 17/25 Aralık 2013 ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu yapılanmadan, ülkeye, kurumlara, insanlara verdiği zarardan sonra mücadelede gelinen noktayı, bunun acısını çeken gazetecilerden Nedim Şener köşesinde rakamlarla açıkladı.

“Fetö/pdy kapsamında hakkında işlem yapılan kişi sayısı; 31 Temmuz 2016 günü 50 bin 249 kişi iken, 31 Temmuz 2017’de yani bir yıl sonra rakam 293 bin 940 kişiye çıktı. 3 Ağustos 2018 itibarıyla fetö kapsamında hakkında işlem yapılan kişi sayısı 454 bin 482 kişiye ulaştı.

Şu anda soruşturma ve kovuşturma kapsamındaki toplam dosya sayısı 150 bin 270. Soruşturma aşamasında olan dosya sayısı 100 bin 129, yargılaması devam eden yani kovuşturma aşamasındaki dosya sayısı 50 bin 78. Fetö kapsamında, soruşturma, inceleme dahil hakkında işlem yapılan toplam 454 bin 482 kişi iken bugüne kadar toplam 206 bin kişi gözaltına alındı.

Bunlardan 78 bini serbest bırakıldı. Gözaltı ya da tutuklama sonrası adli kontrolle serbest bırakılanların sayısı 83 bini buluyor. Bugüne kadar yaklaşık 85 bin 500 kişi de tutuklanarak cezaevine girdi.

Cezaevine giren 85 bin 500 kişiden yaklaşık 53 bin kişi daha sonra serbest bırakıldı. Halen fetö kapsamında tutuklu olanların net sayısı ağustos ayı itibarıyla 32 bin 647 kişi…

..Fetö dünyanın 100’den fazla ülkesindeki binlerce örgüt elemanıyla Türkiye hakkında kötülük üretmeye çalışıyor. Fiilen 7 gün 24 saat yalan ve iftirayla algı operasyonları gerçekleştiriyor. Fetö Türkiye’deki etkinliğini ise hapishaneden çıkan bazı üyeleri üzerinden sağlamaya çalışıyor. Hepsini kastetmiyorum ama hapishaneden tahliye olan yaklaşık 53 bin kişi içinden bazı isimler, örgüt üyelerinin saklandığı “gaybubet evlerinde” yakalanıyor ya da “örgüt toplantısında” veya “para toplama” işlerinde suçüstü ele geçiriliyor. Bazıları da yurtdışına kaçıyorlar, en uzman oldukları, “algı operasyonları”na katılıyorlar. Son zamanlarda yurtdışına kaçan fetö’cü subayların yazdıklarını okuyorsunuzdur.

Türkiye hakkında yabancı gazetecilere yalanlar söyleyip algı oluşturuyorlar. Hepsinin yalanları birbirinin aynı. O gazeteciler araştırmayınca fetö’cülerin iddialarını araştırmak bize kalıyor. Onlar ne yaparsa yapsın, Türkiye yalnızca hukuk içinde ve gerçeklerle fetö ile mücadeleden başarılı çıkacaktır.”

Bu, benzeri ve diğer tüm cemaatlerden mevcut Diyanet İşleri Başkanı da, öncekilerde çok rahatsızdı.

Şimdi sosyal paylaşımı iyi kullanarak, ‘küçük kız çocukları, yatılı yurtlarda kandırılarak tecavüze uğrayan küçük erkek çocukları’ gibi olmadık sapık fikirlerini din adına ticarete dönüştürmeye, kendilerine sermaye ve militan kazandırmaya çalışıyorlar.

Bizde Kayseri dahil, yurtiçi ve yurtdışındaki bu sapıklarla ilgili Devletin mücadelesini 44 yıllık meslek hayatımda, çalıştığım gazete ve televizyonlarda gazeteci olarak yazıyorum, haber yapıyorum. Bundan sonrada İslama, Müslümanlara zarar veren bu gibi sapıklara yönelik haberleri yine yazacağım.

Allah’a ibadet, Peygamberimiz (S.A.V.) ve kitabımız Kuran’ı Kerim’in değişmez emirleri ortada.

Ben yine yazıyorum. Birbirini kucaklayan, yerli-köylü, o cemaatin-bu cemaatin ayırımı yapılmayan Cami cemaati dışında hiçbir cemaati tanımıyorum.

Ve Devlet bir an önce hepsinin kökünü kazımalı.

En son örneği ortada. Bir zamanlar herkes fetö’cü idi. Şimdi hepsi küfür ediyor. Takiyyeye, maskeye ne gerek var. Herkes, maskesiz, dinin ticaretini yapmadan adam gibi yaşamayı öğrensin.