Hemşire, anne-babasını nasıl öldürdüğünü anlattı

Emekli olan babası Fethi Korkmaz (57) ile annesi Ayla Korkmaz'(54)ı öldüren hemşire S.D. ilk duruşmada  “Mutfaktan aldığım tahta sarımsak ezicisiyle babamın ensesine vurdum. Yere düştükten sonra ellerimle boğdum. Babamın kafasına vurduğum sarımsak eziciyi alıp, anneme vurdum. Tülbendini alıp boğazına doladım” dedi.
Mersin’in Toroslar İlçesi Arpaçsakarlar Mahallesi’ndeki tek katlı müstakil evde geçen yıl 6 Aralık’ta meydana gelen olayda,  3 çocuk sahibi Fethi ve Ayla Korkmaz çiftinden haber alamayan yakınları eve gitti. İçeriden televizyonun sesini duyan yakınları, çatıdaki merdivenden eve girdiklerinde çiftin cesetleriyle karşılaştı. İhbar üzerine gelen polis, detaylı incelemede evin kapılarında herhangi bir zorlama olmadığını, çiftin ziynet eşyalarının çalındığını belirledi.

Bunun üzerine cinayetin Fethi ve Ayla Korkmaz’ı tanıyan bir kişi tarafından işlenmiş olabileceğini değerlendiren ekipler, çiftin Muğla’nın Milas Devlet Hastanesi’nde görev yapan evli 2 çocuk annesi hemşire kızları S.D.’ın cinayetten 5 gün önce bu eve geldiğini, cumartesi günü de Milas’a döndüğünü tespit etti. Bunun üzerine S.D., cenaze için Mersin’e gelince gözaltına alındı. Suçunu itiraf eden ve cinayetten sonra evde bulunan altınları da aldığını söyleyen S.D. tutuklandı.
Cumhuriyet Savcısının iddianamesinde ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme ve yağma’ suçlarından 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle dava açtı. İlk duruşmaya,  Cezaevi’nden SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla katılan sanık, eşinden habersiz ailesine sürekli maddi yardımlar yaptığını, bu nedenle kredi borcunu ödeyemez hale gelince, annesini arayarak kendisine ait altınları istediğini söyledi. Ağlayarak savunma yapan S.D., olay günü kahvaltı sırasında babasına maddi problemlerinden bahsettiğini ifade ederek cinayeti nasıl işlediğini şöyle anlattı:

“Babama maddi sıkıntılarımdan bahsedince, bana ait birikimleri bozdurduklarını söyleyerek, olumsuz yanıt verdi. Ağza alınmayacak hakaretlerde bulundu. Benim çocuğum otizm hastası. Babam, ‘Namazsız, abdestsiz yaparsınız tabi çocuğunuz özürlü olur’ dedi. Bir anda gözüm dumanlandı, özürlü kelimesi kafamda döndü, durdu. Benim oğlum özürlü değil, sadece otizm hastası. Cinnet getirerek, mutfaktan aldığım tahta sarımsak ezicisiyle babamın ensesine vurdum. Yere düştükten sonra kustu, ellerimle boğdum. Televizyonun sesi açıktı, içerideki annem duymadı. Oğlum özürlü olabilir ama ben bir anneyim, onu birikimlerimle otizm okuluna götürecektim. Sonra yatak odasına giderek altınları aramaya başladım çünkü bozdurduklarına inanamıyordum. Altınların bir kısmını buldum.
Sonra annem yanıma gelerek ‘Ne yapıyorsun?’ deyip boğazıma sarıldı. Babamla sözleşmişler gibi hakaretler etti, çocuğuma ‘Özürlü’ deyip durdu. Sonra içeri gidip babamın kafasına vurduğum sarımsak eziciyi alıp, anneme vurdum. Tülbendini alıp boğazına doladım. Sonra göz göze geldik, ‘Allah’ım ben ne yapıyorum?’ dedim ama cinnet getiriyordum. Annem o esnada bana ‘Hakkını helal et’ dedi. İkisini de çok seviyordum, böyle bir şey olmasını istemezdim. Olaydan sonra başlarına oturup ağladım.”

Mahkemede tanık olarak S.D.’nin kardeşi C.K. ise yaşananlardan sonradan haberinin olduğunu belirterek, “Anne ve babamla, kız kardeşim arasında yaşanan diyalogları bilmiyorum. 2011’den beri ailemin yaşadığı ev, muazzam değişti. Yaptığım araştırmada 60 bin liralık bir harcama yapıldığını öğrendim. Babam 1100 lira emekli aylığı alan birisi, yani bunları yapması imkansız. Sonrasında yeni bir araba aldı. Ben sıkıştıklarında yardımcı oluyordum ama evlendikten sonra hep S. yardım etti. Şikayetçi değilim” diye savunma yaptı. Sanık avukatı da müvekkilinin kendisine ait birikimleri almak istediği için ‘Yağma’ suçlamasının doğru olmadığını savunarak, ağır tahrik indirimlerinin uygulanmasını istedi. Mahkeme heyeti, S.D.’ın tutukluk halinin devamına karar vererek eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.