Hayvan hakları ve bal…(Köşe yazısı 09.07.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Bugün Türkiye’de en çok tartışılan, insanların uykularını kaçıran, genetiği oynanmış, kaçak, sahte ya da bozuk ‘bal’ ile hayvanlara yönelik  iki konuyu ele almak istiyorum.

Adli Bilimciler Derneği Adli Veterinerlik komisyonu, masum hayvanlara yönelik şiddet olayları ve tepkileri gündeme taşıdı. Prof. Dr. Gültekin Yıldız: Veteriner Hekim. Adli Bilimciler Derneği Adli Veterinerlik Komisyon Başkanı, Prof.Dr.İ.Hamit Hancı: Adli Tıp Uzmanı. Adli Bilimciler Başkanı, Prof. Dr. Emine Ümran Bozkurt : Veteriner Hekim. Adli Bilimciler Derneği Adli Veterinerlik Komisyon Üyesi. Doç. Dr. Gülsüm Özyiğit: Veteriner Hekim. Adli Bilimciler Derneği Adli Veterinerlik Komisyon Üyesi imzası ile yapılan açıklamada ‘Ülkemizde birlikte yaşadığımız, hayatımızı, renklendiren ve kolaylaştıran hayvanların rahat ve güvenli bir yaşam sürmeleri, tehlikelerden korunmaları, insanlarla birlikte sağlıklı yaşamalarının sağlanabilmesi amacıyla yapılması gereken düzenlemeler ile ilgili görüşlerimiz’ denilen önerilerde, Hayvanları Koruma Kanunu olarak da bilinen 5199 sayılı kanunun amaçları doğrultusunda ve hayvanların korunmasına ve rahat yaşamalarına ilişkin temel ilkeler çerçevesinde, alınması gereken önlem ve değişiklikler şöyle.

“Hayvanları Koruma Kanunu” nun adının “Hayvan Hakları Kanunu” olarak değiştirilmesi;

Adı geçen kanunun içeriğine uygun olarak sahipli ve sahipsiz tüm hayvanların takiplerini mümkün kılan ve kimlik, sağlık ve sahip bilgilerini içeren mikroçip takılmasının zorunlu hale getirilmesi;

Mikroçip takılması ve izlenme ile ilgili altyapının ilgili bakanlık aracılığıyla oluşturulması ve yetkili Veteriner İşleri Müdürlükleri tarafından yürütülmesi,

Hayvan sahipleri başta olmak üzere insanların sahipli ve sahipsiz hayvanlara karşı davranışlarının , hayvanların bakım ve beslenmelerinin nasıl olması gerektiği konularında temel düzeyde eğitimler verilmesi (belediye, okul, üniversitelerde, veteriner muayenehanelerinde olabilir)

Sahipli hayvanlara temel itaat eğitimlerinin verilmesi;

Çoğaltılması sağlık vb nedenlerle uygun olmayan hayvanların üremelerinin kontrol altına alınması için gerekli tedbirlerin alınması ve halkın bu konuda bilinçlendirilmesi;

Sahipsiz hayvanların sahiplendirilmesi;

Hayvan Refahı konusunda bir mevzuat oluşturulması;

Ülke çapında hayvan haklarının korunması için yetkili bir referans birimi oluşturulması.

Mevcut Hayvanları Koruma Kanunu’nda belirtilmiş, bu kanun hükümlerine aykırı davrananlara verilecek cezalar ile ilgili yeniden bir düzenleme yapılarak verilecek cezaların ağırlaştırılması ,

Ülkemizin sahip olduğu başta hayvan varlığı olmak üzere maddi değerlerin korunması yanında sahip olduğumuz insani, tarihsel ve kültürel mirasın korunması için de zaruret arz etmektedir.

Ayrıca, reklamları bile güldüren ‘bir, iki, üç, dört değil tam beş adet’ denilen yanında hediyeler verilen sahte ballara karşıda zaman zaman burada tepkimi ve önerilerimi sunmuş, mera alanlarının korunması gerektiğine dikkat çekmiştim.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) başkanı Şemsi Bayraktar “Zengin doğal kaynaklarıyla arıcılık cenneti olan, üretimde115 bin tonla dünya ikinciliğini alan Türkiye, 6 bin 500 tondan çok daha fazla bal ihraç edebilir. Ülkemizde 84 bine yakın işletmede, 8 milyonu aşkın kovanda bal üretiliyor, 23,4 milyon dolarlık ihracat yapılıyor” dedi ve ihracatın artırılmasını önerdi.

Doğal flora ve nektar kaynakları bakımından çok zengin olan Türkiye’nin arıcılıkta olağanüstü potansiyele sahip olduğunu belirtti. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, dünya genelinde üretilen 1,66 milyon ton balın yüzde 27,1’sini Çin’in, yüzde 5,7’sini ise Türkiye’nin karşıladığını belirten Bayraktar, Türkiye’de 2017 yılında, 84 bin işletmede 8 milyona yakın kovanda 115 bin ton bal üretildiğini bildiren şunları söyledi.

“Ülkemizde bal olağanüstü bir potansiyele sahiptir. Balın geleceği ihracata bağlıdır. Türkiye, 2017 yılında 23,4 milyon dolarlık 6 bin 500 ton bal ihraç etmiştir. Çok daha fazla bal ihraç edilebilir. Balın yanı sıra polen, arı sütü, propolis gibi ürünlerin üretim ve ihracatına da önem verilmelidir. Kovan başına bal verimi artırılmalıdır. Çin kovan başına 50,1 kilogram bal alırken, bizde bu rakam 14,3 kilogramda kalmaktadır. Türkiye’nin arıcılıktan çok daha fazla gelir elde edebilmesi için yapılması gerekenler şöyle.

“Arı üreticilerinin birlikler ya da kooperatifler şeklinde gelişmiş ülkelerdeki gibi güçlü bir şekilde örgütlenmesi sağlanmalıdır. Özellikle ihracatta önem arz eden ballarda, arıların nektar aldığı bitkiye göre sınıflandırılması ve belli bir standardı yapılmalıdır. Balda kalıntıya neden olan hastalık ve zararlılara karşı bilinçsizce ilaç kullanımı önlenmelidir. Merdiven altı üretilen sahte ballara yönelik denetimler artırılmalıdır. Kaçak bal girişleri önlenmelidir. Arıcılar, balın yanı sıra yüksek katma değer sağlayan polen, arı sütü, propolis gibi diğer ürünleri de üretebilmesi için teşvik edilmelidir. Arıcıların modern arıcılık konusunda eğitilmeli, genç çiftçiler desteklenmelidir. Bölge şartlarına uygun ana arılar üretilerek arıcılara dağıtılmalıdır. Organik bal üretiminin artırılmalıdır.Kovanlarda standartlaşma sağlanmalı, verim ve kalite artırılmalıdır.”