Günümüz siyasetinde Hitler ve Lenin etkisi (Köşe yazısı)

Mustafa TEMİZER             

Kamu gözcüsü olarak medya, devletin kötü gidişatını halka bildirmek zorundadır. Bu görevin düzgün bir şekilde ifa edilebilmesi için medya bağımsız olmalı. Belli bir grubun veya ideolojinin kontrolü altında olmamalı.

Medya asıl görevi olan bilgilendirme yerine belli bir siyasetin görüşleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmaya başlarsa; birkaç tröstün elinde halka hangi haberin ne kadar verilmesi gerekiyorsa o kadarını vermeye başlar. Halk aldatılır.

Medya birilerinin tekelinde olursa bunun adı demokrasi olmaz. Yöneticilerin, kıdemlilik sisteminin getirdiği katı hiyerarşi yüzünden yahut kendilerini koruyan özel kanun maddelerinden dolayı, kendilerinden beklenen verimliliğin sağlanamaması durumunda bile yönetimden uzaklaştırılamadıkları yönetim tarzı olan “mediokrasi” olur.

Bilinçli olarak sunulan yanlış bilgiler, dedikodular, dokundurmalar, olumsuz imalar ile yıldırmaya ve gözdağı vermeye çalışır. Yandaş olmayan medya mensupları en büyük baskıyla karşı karşıya kalır. Medya mensuplarının bağımsız bir şekilde çalışabilmesi, önemli haberleri tarafsız bir şekilde sunabilmesi çok zor olur.

Teknolojinin hızla ilerlemesiyle beraber kendisini devamlı perde arkasında saklayan totaliter, dikta rejimi daha da güçlenir. İnsanları zihnen ve fiziksel olarak daha çok kontrol altına alır. Teknoloji ile kimsenin ruhu bile duymadan insanlar kontrol edilir. Sürüler halinde beyinleri yıkanır ve yönetilir.

Üzülerek ifade edelim ki teknoloji her şeye hakim olmayı, her şeyi kontrol altında tutmayı hedefleyen küresel sermayenin kontrolündedir.

Teknolojinin böyle bir gücün kontrolü altında olması, insanlık için büyük bir tehlikedir. Bu güç insanlığı teknoloji diktatörlüğüne götürür. Teknoloji diktatörlüğü tam olarak hakim olduktan sonra toplumun buna karşı savaşması çok zor olur. Çünkü düşmanı karşımızda göremiyoruz. Onlar bizim her hareketimizi, her konuşmamızı, tam olarak nerede olduğumuzu biliyor. İnsanların özel hayatı, özel hayatın mahremiyeti diye bir şey kalmıyor.

Elektronik haberleşme ağı ile toplumlar kontrol altına alınıyor ve yönlendiriliyor. Yönlendirmeler rahmani olarak Hakka, doğruya yapılmıyor. Şeytani politik anlayışla sahip, hedefe ulaşmak için her şeyi mübah gören bir avuç insanın oluşturduğu güçlerin menfaatleri doğrultusunda yönlendiriliyor.

Yönlendirmelerde “Amaca ulaşmak için her araç yasaldır.” “Devlet her ne olursa olsun sorgulanamaz” fikrini sistemleştiren halkını aldatarak iktidar olan Alman Nazi Partsi Hitler’in ve Rus Lenin’in halkını aldatmak için kullandığı propaganda yöntemleri kullanılıyor. İşte Lenin’in Propaganda yöntemleri:

  • Amaca ulaşmak için her şey mübahtır. Yaptıkların, ister ahlâki olsun, ister olmasın, amacına ulaşınca onların hiçbir anlamı kalmaz.
  • Bir ordu komutanı edasıyla emir ver, azınlıkta olmalarına rağmen kendi taraftarlarını çoğunluk diye tanımla.
  • Her krizi, her felaketi lehine kullan, yalan söyle, kriz ve felaketleri başkalarına yükle, suçu başkalarına at ve yandaş medya ile koro halinde karalamayı sürdür. İftira et izi kalır. Beyinlerdeki algıyı yönet. Bir şeyi ilk defa duyanlar hep ona inanır.
  • Muhaliflere aşağılayıcı, bölücü, inkar edici sıfatlar yükle. Onlara asalak de, ihanet içindeler de. Kendinden öncekileri devamlı suçla.
  • İnsanları öldür., astır veya mahkum et, geride kalan muhalefeti korkut, mahkemelerle, şikayetlerle, polisle, sana bağlı milis güçleri ile din adamları ile…
  • Tarihsel gerçekleri inkar et, kendi çıkarlarına göre değiştir, çarpıt ve hakaret et.

Bugün medya hangi güçlerin elinde? Siyasiler hangi propaganda yöntemleri ile halkı aldatarak iktidar oluyor ve olmaya çalışıyor?…

Milletimizin uyanması, basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla…

Kaynak: Üst Akıl Denen Acımasız Düzen – İsmail Topalak                                                                           Aslan Bulut -Yeniçağ 6 Mart 2019