Gündem yaratan baro…(1) (Köşe yazısı 24.01.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Kayseri Barosu, çeşitli dönemlerde, ‘çekişmeler, aday enflasyonu, gruplaşmalar, hizipleşmeler, cemaatleşme, gündemden uzaklaşma, hedef gösterilme, merkezle uyumsuzluk’ gibi pek çok konuda gündeme gelirken, bizlerde ister istemez bunları yıllardır, üzülerek haber yaptık.

Şimdi Kayseri Barosu’nun Av. Cavit Dursun başkanlığındaki yönetimi ve komisyonları, örnek çalışmaları, yayınları, gündeme ilişkin açıklamaları, projeleri ile Türkiye’de ‘örnek ve model’ olmaya başladı. Benim gibi gündemi yakından takip eden gazetecilerde ister istemez bundan mutluluk ve gurur duymaya başladık.

Av.Cavit Dursun’un sosyal paylaşımdaki son açıklamaları dikkat çeker oldu. Bende bu paylaşımlardan bazılarını dokunmadan sizlere aktarmak istedim.

Ben-sen-biz-bizler-hepimiz bunlara uyarsak, yeni yıl-yıllar güzel olur. Yoksa gelen gideni aratır. Dost acı söyler. Benden-bizden söylemesi….

Hakimlerin, beşer olan hiçbir şeyin önünde eğilmeden, korkmadan, adil, ferasetli ve cesur olup, Peygamber postunda oturduklarının farkında olduğu, hukukun evrensel ilke ve değerlerini ve savunmayı özümseyip, saygı duyup uyguladıkları ;
Cumhuriyet Savcılarının emir ve talimatla savcılık değil, vicdanlarıyla empati yaptığı ve Cumhuriyeti içselleştirdikleri, soruşturmaların ve talimatların tek patronu oldukları ;
Avukatların mesleklerine ve yeminlerine ihanet etmeyip, meslek ahlâklarına ve kurallarına tam bir adanmışlık ve inanmışlıkla sahip çıktıkları ;
Hukukçuların akıl ve vicdanlarını hiç kimseye, hiçbir iktidar, hiçbir siyasi görüş, tarikat ve cemaate kiraya vermeyip, fikir ve vicdan namusuna sahip oldukları ;
Suçluların cezalandırıldığı, masumların korunduğu, iftira ve zanla değil, gerçek maddi delillerle, maddi gerçeğe ulaşma amaçlı yargılamaların yapıldığı, riyakar, ikiyüzlü, kumpasçı, takiyyeci, rüşvetçi, kötü niyetli ve suçlu siyasetçi, bürokrat ile kolluğa meydanın boş bırakılmadığı,
Sözde alternatif değil, gerçek yargı ve güçlü savunmanın egemen olduğu ve esas alındığı ;
Devlet yöneticilerinin, Fatih Sultan Mehmet’in Kadı Hızır önünde gösterdiği saygı gibi, Töre konuşunca Hakan susar gerçeği gibi, Halife Ömer bin Abdülaziz gibi adil oldukları ve Yargı erkine, Hukuka ve Savunmaya tam bir saygı duydukları, ikaz, uyarı ve eleştirilere açık oldukları ;
Emniyet, yargı ve idare bürokratlarının ve yöneticilerin Hukukun üstünlüğü, Hukuk Devleti ilkesi ve Savunma hakkını kabul ettiği, yargı karar ve uygulamalarını eksiksiz bir şekilde uyguladığı ;
Siyasetçilerimizin topluma örnek olacak şekilde, kavgadan ve gerginlikten uzak, birbirleriyle medeni bir biçimde konuştukları ;
Tüm vatandaşlarımızın herkes için adalet istediği ve talep ettiği, iftiraya ve yalancı tanıklığa tevessül etmediği;
Tüm İnsanlarımızın riyakârlık ve ikiyüzlülüğe sebebiyet vermediği, her türlü menfaat, çıkar ve makam için hareket etmediği,
İnsanların insan olduğu için saygı ve sevgi gördüğü,
Bilimin, aklın, liyakatın ve vicdanın esas alındığı,
Dünyaya barışın, hakça paylaşımın ve adil bir düzenin egemen olduğu,
Ülkemizde milli birlik ve beraberliğin sağlandığı, kutuplaşma ve gerginliğin sona erdiği, hukuki güvenliğin sağlandığı, Ohalsiz, darbesiz ve Khk’sız, Cumhuriyetin kurucu felsefesinin ve değerlerinin anlaşıldığı ve uygulandığı, Sosyal Hukuk Devleti ilkesinin hayata geçtiği ;
Eğitim, tarım ve sağlıkta milli, çağdaş, planlı ve millet yararına ilkelerin egemen olduğu ;
Ordumuzun kurumsal bütünlüğünün, güç ve saygınlığının tekrar sağlandığı ;
İnsanlarımız arasında hiçbir etnik, inanç ve sınıf ayırımı olmadan, Büyük Türk Milletinin eşit ve vatandaşlık hukukuna sahip bireyleri olduklarının bilincinde oldukları ;
Aydınlık güzel günlerin yaşanması ve tüm bunların uygulanması dileklerimle, herkesin yeni yılını kutlar, hepinize sağlık, mutluluk, başarı ve huzur dolu yarınlar dilerim.

Herkese, herşeye, baskıya, korkutmaya, sindirmeye, keyfiliğe ve her türlü hukuksuzluğa rağmen, inadına ve yine de, tüm insanlarımız, vatanımız, milli birlik ve beraberliğimiz için, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı ve güçlü savunma diyeceğiz.
Herkese ve herşeye rağmen, her zaman; doğal, ilahî ve evrensel hukuklar, tek tanrılı ilahi dinler, çok tanrılı dinler, beşeri dinler ve tüm insani ve ilahi sistemlerin işaret ettiği şekilde, yine de masumiyet karinesi ve kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi diyeceğiz.
Herkese ve herşeye rağmen, sizin için de hukuk ve adalet diyeceğiz. Gün gelecek, en temel, insani, ahlaki, hukuki ve evrensel haklarınızı da yine biz savunacağız.
Korkmadan ve yılmadan, Anayasayı, İnsan Haklarını, Ceza Hukukunun evrensel ilke ve esaslarını, Savunmanın tarihi boyunca olduğu gibi, bedel ödeyerek yine biz savunacağız.
İç işleri bakanının, konusu alenen ve açıkça suç teşkil eden hukuk dışı sözlerine karşı, kanunsuz emir ve işkence suçunu, yine biz hatırlatacağız.
Bu sözlerin, sözlerin arkasındaki zihniyetin, KHK ile getirilmeye çalışılan sivillere cezasızlık ve peşin peşin af getiren düzenlemelerin karşısına, hukuk, adalet, milli birlik ve beraberliğimiz adına, yine biz karşı çıkacağız.
Hukuk ve adalet çökerse, keyfilik başlarsa, kanunsuz emirler ve işkence yayılırsa, herkes kafasına göre kendince ihkakı hakka başlarsa, herkes kafasına göre ve kendince ceza/racon kesmeye başlarsa, devlet çöker, millet dağılır, kaos ve kargaşa çıkar. Bundan da, en başta bilinçsizce alkışlayanlar olmak üzere, herkes zararlı çıkar.
Devlet sisteminin, hukuk düzeninin ve Yargının çöktüğü ülkelere bakıp, ibret almak gerekmektedir.
Herkes bilsin ki, korkunun ecele faydası yoktur. Herkes bilsin ki, ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizi de tartar.
Ülkemizin, milletimizin ve çocuklarımızın geleceği için, tüm bunları korkmadan, yılmadan ve usanmadan söylemeye, savunmaya ve haykırmaya mecburuz.
Bütün bu sebeplerle, herkesin aklını başına alıp, aklı selim ve devlet aklıyla, hukuka, yargıya, insan haklarına, savunma ve adil yargılanma ilkesine saygılı olması gerekmektedir.