Güncel anı, türkü, söz…(Köşe yazısı 20.10.2016 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ-HİSF KAYSERİ TEMSİLCİSİ

davutgulec@hotmail.com

Gündem ve güncel olaylar insanın içini karartıyor, kalbini sıkıştırıyor, ‘şunu da yazayım’ dedirtiyor ama ‘içindeki şeytana uymayıp’ Türkiye gündemini yaşanmış olaylarla anlatmak istiyorum.

GÜNÜN TÜRKÜ SÖZÜ.

Kim okurdu kim yazardı,

Bu düğümü kim çözerdi,

Koyun kurt ile gezerdi,

Fikir başka başka olmasa. (Aşık Veysel Şatıroğlu)

GÜNÜN MESAJI..

Tüm zamanlarda olduğu gibi, insanlar şimdi de köleler ve özgürler kategorilerine ayrılmaktadır; zira günün üçte ikisini kendisine ayırmayan herhangi biri, kim olursa olsun: ister devlet adamı, ister iş adamı, ister memur, ister bilgin olsun, esasen bir köledir. (Friedrich Nietzsche)

GÜNÜN SÖZÜ…

Efendiler, Biz tekke ve zaviyeleri din düşmanı olduğumuz için değil bilakis bu tip yapılar din ve devlet düşmanı oldukları Selçuklu ve Osmanlıyı bu yüzden batırdığı için yasakladık. Çok değil yüzyıla kalmadan bu sözlerime dikkat etmezseniz göreceksiniz ki, bazı kişiler bazı cemaatlerle bir araya gelerek bizlerin din düşmanı olduğunu öne sürerek sizin oylarınızla başa geçecek. Ama sıra devleti bölüşmeye geldiğinde birbirlerine düşeceklerdir. Ayrıca unutmayın ki, O gün geldiğinde her bir taraf diğerini dinsizlikle suçlamaktan geri kalmayacaktır. (Mustafa Kemal Atatürk)

BAYRAM:

15 Temmuz’da  bayram oldu. Türkiye Cumhuriyetinin ilk milli yeni bayramı. 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım  ve diğerleri kaldırıldı. Kaldırılmasa da genellikle devlet büyükleri hasta.

KAVANOZ VE İKİ FİNCANLI UYARI…(Özcan Özyurt’tan alıntı)

Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse,
Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa,
O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız…

İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikayesi

Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;

‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.

Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.

Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.

Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; Bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sağlığınıza dikkat edin.

Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi hep kumdur…’

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır…’