Gıda sanayine endüstri 4.0 damgası

Şölen Çikolata, 600 milyon TL yatırımla Gaziantep’te Endüstri 4.0 özellikle yeni üretim üssü kurdu. 600 milyon liralık yatırımın 430 milyon lirasının, teçhizat ve teknoloji yatırımına yapıldığı fabrika ile şirketin günlük üretim kapasitesi 800 tona çıktı.

Çikolata ve çikolatalı ürünler sektöründe ihracatla başlayan büyüme yolculuğunu Türkiye’ye kazandırdığı yenilikçi ürünler ve markalarla sürdüren Şölen, üretim gücünü Gaziantep’te kurduğu, tamamen Endüstri 4.0 özellikli yeni üretim üssüyle yepyeni bir boyuta taşıdı. 2012 yılında başlanan yeni tesis projesi, gıda güvenliği alanındaki en üst düzey standartların sağlanması ve en son yeniliklerin üretim hattına taşınması hedefiyle 5 yılda tamamlandı. Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde, 120 bin metrekarelik alanda faaliyete başlayan yeni tesis ile şirketin günlük üretim kapasitesi 800 tona çıktı.

Şölen CEO’su Elif Çoban ve Şölen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Çoban, gıda güvenliğinde en üst standartlar gözetilerek oluşturulan fabrikayı basın mensuplarına tanıttı.

Yeni tesisin akıllı üretim teknolojileriyle donatılarak tamamen Endüstri 4.0 özellikli dizayn edildiğini belirten Elif Çoban, “Tesisimizi kalite, lezzet ve yenilikçilik tutkumuz ışığında 600 milyon TL’lik bir yatırımla tamamladık. Bu tutarın 430 milyon TL’si teçhizat ve teknoloji yatırımı, 170 milyon TL’si ise inşaat için kullanıldı. Uzun vadeli yüksek hedeflerimizi karşılayabilecek bu yeni üretim üssümüz Şölen’in 28 yılda yurtiçinde ve yurtdışında ulaştığı başarıyı gelecek nesillere de taşıyarak, konumumuzu güçlendirecek” dedi.

“Rüyamız gerçek oldu, şimdi yurtiçinde ve yurtdışındaki hedeflerimize daha da güçlü yürüyeceğiz” diyen Elif Çoban, “Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyete geçirdiğimiz bu üretim üssünü, binlerce şefin dünyadaki en son teknolojili makinelerde olağanüstü lezzetler ürettiği bir rüya fabrika olarak tabir ediyorum. Bu fabrikamızdaki 62 üretim hattından çıkacak 200’ün üzerinde ürün çeşidimiz Amerika’dan Belçika’ya, Maldivler’e kadar 100’ü aşkın ülkeye ihraç ediliyor. Dünyada parmakla gösterilecek donanım ve yetkinliklere sahip olan bu tesisler, Endüstri 4.0 vizyonunun gerekliliklerini tam olarak karşılıyor” dedi.

Şölen’in halen Türkiye’de sektörünün en fazla ihracat yapan şirketi konumunda olduğunu hatırlatan, yurtiçinde ise yenilikçi kimliğiyle sektöre yeni kategori ve yenilikçi ürün sunan bir yapıda olduğunu belirten Elif Çoban, “Üretim gücümüze güç katan bu yatırımla şimdi yurtiçinde ve yurtdışındaki hedeflerimize daha da güçlü yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Kazandıkları her kuruşu işlerine yatırdıklarını vurgulayan Elif Çoban, şöyle devam etti:

“Ne kazanıyorsak, işimizi büyütmek için harcıyoruz. 2012 yılında Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde yatırımına başladığımız yeni tesisimizi 600 milyon TL’ye tamamladık. Tesisimiz kalite, lezzet ve yenilikçilik tutkumuzu ortaya koyuyor. Uzun vadeli yüksek hedeflerimizi karşılayabilecek bu yeni üretim üssümüz Şölen’in 28 yılda yurtiçinde ve yurtdışında ulaştığı başarıyı gelecek nesillere de taşıyacak, konumumuzu güçlendirecek. Yatırım kadar istihdam da odağımızda. İstanbul ve Gaziantep’teki üretim merkezlerimizin yanı sıra Kanada, Azerbaycan, Cezayir, Ürdün, Suudi Arabistan, BAE, ABD’deki ülke ofislerimizde toplamda 2 bine yakın çalışanımız bulunuyor” dedi.

Gaziantep’teki entegre tesis yatırımını yönlendiren ana önceliğin ‘gıda güvenliği’ olduğunu bildiren Elif Çoban, şunları kaydetti:

“Gıda güvenliği alanındaki en ince yatırımlarımızla geleceğin fabrikasını sektöre ve Türkiye’ye kazandırdık. Burada çok etkin bir otomasyon sistemi kurduk. Akıllı bir entegre tesis oluşturduk. Tesis tüm süreçlerde çok gelişmiş bir otomasyon sistemi ile çalışıyor. Ayrıca kurduğumuz akıllı depo ile ürünlerin hareketleri, girişten çıkışa kadar rahatlıkla görüntülenebiliyor. Son teknolojiye sahip entegre tesisimizden kullandığımız hammadde ve hammaddelerin proses reçeteleri de dahil olmak üzere, bir bütünlük içinde hem güvenli hem lezzetli ürünleri üretebiliyoruz.

İnovasyonu, ‘Tam güvenilir ürünleri tüketiciye ulaştırmanın şartı’ olarak görüyoruz. Adı çikolata ile özdeşleşmiş Belçika’ya ürün gönderiyoruz. Bir anlamda tereciye tere satıyoruz. Bunu başarabildiğimiz için sadece kendimiz için değil, ülkemiz adına da gururluyuz.

En lezzetli, en güvenilir ve en farklı ürünleri pazara sunabilmek için inovasyon şart. Bu sadece makine yatırımı ile olmuyor. Ar-Ge’ye, lezzet testlerine çok büyük önem veriyoruz. En lezzetli ürünü pazara sunmak, uzun ve meşakkatli bir yol gerektiriyor. Öncelikle pazarda neyi farklı yapacağımızı çalışıyoruz. Oluşturduğumuz prototipleri ilgili makine tedarikçileri ile paylaşıyor, ürünü üretmek için en uygun, en ekonomik, en lezzetli üretim yolunu birlikte buluyoruz. Paydaşlarımızla; hangi kapasitede hangi prosesle, hangi ürünü geliştireceğimize karar verdikten sonra, tedarikçi firmalarla mühendislik hesabına dayalı bir optimizasyon yapıyoruz. Bu sayede hatları devasa hale getirmemize rağmen çikolata şeflerinin yaptığı butik üretimler kadar lezzetli ürünler elde edebiliyoruz.”

Yeni tesiste 2 bin metrekarelik alanda Ar-Ge merkezi açtıklarını da vurgulayan Şölen CEO’su Elif Çoban, “Ar-Ge merkezimiz, bütün yeni ürünlerin prototiplerinin yapıldığı bir merkez konumunda. Aynı zamanda ürünlerimizin en önemli tercih nedeni olan en iyi lezzeti ortaya koyduğumuz bir alan. Şirketimizin tüm birimlerinden gelen, ortak akıl süzgeci ve ilgili parametreler göz önünde bulundurularak değerlendirilen fikirlerin onaylanmasının hemen ardından merkezimizde çalışmaları başlatıyoruz. Bu merkez aracılığıyla katma değer yaratmaya yönelik yenilikçi projeler oluşturmayı, patent ya da faydalı model sayısını artırmayı ve üniversitelerle işbirliğini amaçlıyoruz. Merkezimizde, ulusal ve uluslararası projeler yürütülüyor. Alanında uzmanlaşmış firmalar ile çalışıyoruz. TÜBİTAK ile üretim proses makine geliştirme projelerini yaptık. Şimdiye dek yaklaşık 7-8 proje hayata geçirdik. Bunun yanı sıra sürdürülebilir büyüme hedefimiz çerçevesinde enerji tasarrufu, maliyet düşürme ve üretim hatlarının verimliliğini artırmaya yönelik Ar-Ge projelerinin geliştirilmesi de gündemimizde” diye konuştu.

Şölen olarak ihracatla, küreselleşerek büyüdüklerini belirten Çoban, “Farklı pazarlara -ki bu pazarların önemli bir bölümü gelişmiş, Batı ülkeleriydi- üstün nitelikli ürünler satarak iyi bir öğrenme süreci geçirdik. Ardından, elde ettiğimiz bilgi birikimini, gözlem gücünü yenilikçi damarlarımızla besleyerek, Türkiye’yi Türkiye’de olmayan ürünlerle tanıştırdık. Hatta daha da ileri gittik, rol model olduk, bizzat kategori yarattık. Bugün geldiğimiz noktada, bizi biz yapan en önemli bakış açısı yenilikçiliğe ve cesur adımlara olan inancımızdır. Yenilikçilik ve cesaret bizim DNA’mızda var” dedi.

Şölen’i ‘dünyayı takip eden, müşterilerine yakın olan, katma değer yaratmaya odaklı ve aynı zamanda da ayakları yere basan genç bir kurum’ olarak tanımlayan Çoban, “Biz bugüne kadar yaptığımız her şeyi, ‘Şölen farklı yapar’ diyerek başardık. Büyük bir tutkuyla, en lezzetli ürünleri tüketiciye sunmak için büyük bir motivasyonla çalıştık. Ozmo, Biscolata gibi sembol markalar yarattık. En büyük hedefimiz de hem Türkiye’de hem de var olduğumuz ülkelerde markalaşma hikâyelerimizin sayısını artırmak” ifadelerini kullandı.

Bayramların Şölen için en yoğun ve en özel dönemler olduğunun altını da çizen Elif Çoban, “Bu devasa yatırım, bayramlardaki büyük talebi en iyi şekilde karşılayabilecek şekilde tasarlandı. 3 ay gibi bir sürede tüm talebi karşılayabiliyoruz. En kaliteli, en lezzetli, en mükemmel ürünleri en taze haliyle bayram dönemine yetiştirebilmek için büyük bir hızla, yüksek kapasiteyle çalışıyoruz” dedi. (Gıda hattı)