Geldikleri gibi giderler. (Köşe yazısı 16.11.2018 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

Son günlerde Türkiye gündemini meşgul eden ‘suni ya da gerçek’ gündem ile ilgili, sosyal paylaşım sitelerinde hakaretler, suç duyuruları, istifaya davetler, siyasilere baskılar, ağır tepkiler bitmiyor.

Bunun yanında, Atatürk’e yönelik ilginç suç oluşturan paylaşımlara yorumlarda, saldırılarda, ağır ve sert tepkilerde dikkat çekiyor.

Ben bu konuda güzel bir tepki gösteren Atatürkçü Düşünce Derneği Kayseri Şube Başkanı Kemal Ceylan’ın paylaşımından bir bölümünü sizlere aktaracağım.

‘Kuruluş felsefesini yok ederek ayakta kalabilmiş bir tek devlet ve millet yoktur. Tarih bunun örnekleriyle doludur. ADD’nin temeli, milli mücadeleye ve milli kongrelere dayanmaktadır. Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine ve Kurucu Kadrolarına, milletimizle birlikte tek yürek olup sahip çıkmak, varlık nedenimizdir…

..Unutulmaz, Devrimci Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in bizzat kaleme aldığı; Cumhuriyetimizin 10. yılını doldururken 23 Nisan 1933 sabahı kendi çocuklarına okuduğu, Çocuk Haftası açılışında da kamuoyuna ilan ettiği Andımız; Atatürk Devrimi’ni gelecek kuşaklara aktarma amacını taşımaktadır. Türklük, çağdaşlık ve Atatürk vurgusu yapan Andımız; ahlaklı ve çağdaş birey yaratma hedefine işaret etmektedir: “Türküm, doğruyum, çalışkanım…” sözlerinin anlamı budur. Dolayısıyla; asla ırkçı ve kafatasçı bir söylem değildir. Irkçılık bu işin bahanesidir. Asıl hedef, Atatürk Devrimimizdir. Siyasi iktidar, Atatürk Devrimimizden rahatsızdır. Atatürk Milliyetçiliğimizden hoşnut değildir. Atatürk’ün yarattığı Ulus Devlet Modelinden ve Atatürk Milliyetçiliğinden çıkarlarına uymadığı için, kurtulmak isteyen uluslararası güç odakları siyaseti baskı altına almıştır. Bu baskıları ve Uluslararası güç odaklarının amacını çok iyi bilmekteyiz. Mesele, tek başına Andımız meselesi değildir. Derindir. Andımız hedef alınarak, kuruluş felsefimize saldırılmakta, temel değerlerimiz yok edilmek istenmektedir. Hedef Türkiye Cumhuriyeti ve vazgeçilmez nitelikleridir. Andımız; Kurucu Kadrolarımızın mirasıdır. Atatürk Devrimi’nin sonucudur

Sarıkamış açısından 100 yıl sonra, milletimiz Sarıkamış’ı yeniden hissetmiş ve yeniden yaşamıştır. Asla kabulü mümkün olmayan bir durumla karşılaşmıştır. İki askerimiz donarak şehit olmuştur. Hiçbir yurtseverin bu olayı içine sindirebilmesi beklenemez. Önceki Genelkurmay Başkanı ve şimdiki Milli Savunma Bakanının suskunluğu da kabul edilemezdir. Memleketinde gösterişli cami inşa edecek kadar dini hassasiyet gösterenlerin, hiçbir çağdaş ülkede yaşanması olasılık dâhilinde bulunmayan bu olayın üzerini örtmesine de izin vermeyeceğiz. Konunun takipçisi olacağız. “Geliştik, büyüdük, güçlendik” sloganlarıyla yapılan algı operasyonlarının ne kadar yalan ve yanıltıcı olduğu ortaya çıkmıştır. Toplumumuzu algı operasyonlarına teslim etmeyeceğiz. Saygın örgütümüz; algı operasyonları hususunda dikkatli ve toplumu aydınlatıcı olmaya devam edecektir.

Diyanet İşleri Başkanı açıkça siyaset yapmaktadır. Başkanlık makamındaki zat; Büyük Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 80. yıl dönümünde; akli, vicdani, insani ve milli melekelerini yitirmiş bir zavallıyı ziyaret edebilmiş, hediyeler sunabilmiştir. Bu durumu kabul etmemiz imkânsızdır. Çok net bir basın açıklaması yapmış bulunuyoruz. 30 Kasım 2018 Cuma gününe kadar istifasını istiyoruz. Aksi halde tepkimizi (hukuki çerçevede) daha sert yollarla göstereceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığı bizzat Ulu Önder Atatürk tarafından kurulmuştur. Fakat kuruluş amacının dışına çıkmıştır. “İmamlar siyaset yapmalıdır” diyen ve bunun için çaba harcayan Diyanet İşleri Başkanını hoş görmemiz zaten mümkün değildir. Yönetim sistemini değiştirenlerin, ulus ve üniter devlet modelini ortadan kaldırmak istedikleri açıktır. Bu büyük bir emperyal projedir. Laiklik ilkesi bundan önce hedef seçilmiştir. Laiklik olmadan; ulus egemenliğinden, yurttaş ve insan haklarından, demokrasi ve özgürlüklerden söz edilemez

Bizler, şehitler vermiş bir büyük kurumun, bir büyük düşüncenin ve bir büyük inancın temsilcileriyiz. Görevimiz zorlu, sorumluluğumuz ağırdır. Hep birlikte bunun da bilincindeyiz. Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy başta olmak üzere, toplumumuza rehber ve ışık olan birçok tanımış aydınımızı şehit verdik. Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı.. Tanınmış aydınlarımız bizlerin öğreticisi, yol göstericisidir. Örgütümüzün isimsiz kahramanları vardır ki onlar, örgütümüzün; eli, kolu, ayağı gözü ve kulağıdır. İsimsiz kahramanlarımızla gurur duyuyoruz. Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, düşünsel öğreticilerimizdir. Örgütümüzün isimsiz kahramanları, düşünsel öğreticilerimizin destekçisidir, yakılan çoban ateşleridir. İsimsiz kahramanlarımızdan da şehitler vermiş bir Kurumuz. Bu önemli ve şerefli bir ayrıcalıktır:

Bugün, Milli Mücadele’nin başarıya ulaşacağının ve emperyalizmin yenilgiye uğratılacağının çok net mesajını Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk bundan tam 100 yıl önce bugün verdi: “Geldikleri gibi giderler. 13 Kasım 1918’de boğazdaki işgalci donanmaya bakarak söylediği bu büyük söz, bizim için bir formül niteliğindedir. Her yurttaşımızın neredeyse ezbere bildiği bu önemli sözün içeriğinde:

Asla pes etmemek

Karamsar olmamak

Derin düşünmek

Akıl ve bilimle hareket etmek

Millete güvenmek, vardır.

ADD, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu büyük sözünün içeriğine vakıftır, nasıl mücadele edeceğini de demokratik teamüller içinde, çok iyi bilmektedir. İhtiyaç duyduğumuz formül, Büyük Devrimci’nin “Geldikleri gibi giderler” özlü sözünde mevcuttur. Hiç şüphesiz, hep birlikte Atatürk Cumhuriyeti’ni yeniden inşa edeceğiz.