Fabrika ayarları.. (Köşe yazısı 05.04.2019 Kayseri Star Haber Gazetesi)

DAVUT GÜLEÇ

GAZETECİ

davutgulec@hotmail.com

60 yaşındayım.

44 yıllık gazeteciyim.

Bu yaşa kadar ve mesleğim boyunca;

Çok seçimler,

Kavgacı politikacılar,

Olmadık ne vaatler,

Kavgalar,

Görüntü, gürültü kirliliği,

Adliyede sonuçlanan tartışmalar,

Açılan davalar,

Seçimden seçime, seçmene ne ‘oy rüşvetleri’

Seçime bir yıl kala plansız, programsız ne israf hizmetler gibi neler gördüm neler.

***

Tek kanal döneminde, ‘darbeler onlar için yapıldı’ denilir,

Cezaevine atılan liderlerin daha sonra terfi etmelerine tanıklık ettik.

Ama o liderleri bile özlemedik dersek yalan olmaz.

Hiç olmazsa tek kanal, sonrasında çok kanal olsa da televizyonlarda ortak yayınlara birlikte çıkma, halkın, gazetecilerin, gençlerin, iş dünyasının sorularını yanıtlama cesaretini gösteriyordu.

Devlet, millet, halkın istediği hizmetler, beklentiler için kavgalar, sertlikler yaşıyorlardı.

TBMM’de kavga etseler de, son seçim gününe kadar birbirlerine olmadık hakaretler, iftiralar, suçlamalarda bulunmuyorlar, en azından birbirinin yüzüne söyleyip, soruyorlardı.

Bugün, bırakın liderleri, seçmenleri, parti teşkilatları bile gruplaştığı için yan yana gelmekten korkar hale geldi.

Yan yana gelenlerin de çoğu ‘takiyye, takla, dönme dolap siyaseti’ ile ayakta duruyor.

***

Seçmeni bugüne kadar ‘enayi’ yerine koymaya çalışan siyasetçilerin son seçime kadar ‘üslupları’ artık sevilmiyor, istenmiyor, benimsenmiyor, sempati bile bulmuyor.

Ülke, ekonomide, hayat pahalılığında, işsizlikte, paranın değersizliğinde insanları perişan ederken,

Döviz, altın, akaryakıt fiyatlarının zirvede olması rekor kırarken,

Elektrik, doğalgaz, ulaşım ve temel gıda maddeleri zirveden inmezken,

Liderlerin birbirlerine olmadık sözleri artık gereken dersi alıyor.

Seçmen bilinçlendikçe, politikacıların işi zorlaşıyor.

Devlet, Vatan, millet için, istenilen, beklenilen, önerilen, sunulan projelerin hayata geçmesinde artık ısrar ediyor.

Bunun en iyi örneği mi?

Kayseri’ye Yüksek Hızlı Trenin getirilmesi, banliyö hattı, demiryolu kontenry taşımacılığı, Erkilet havalimanının genişletilmesi, savunma sanayi ve yerli otomobil yatırımlarından pay almak gibi.

***

Son seçime kadar, suçlamalar;

Kamuoyu araştırmalarının paralı yapıldığı,

Yerel ve ulusal basın-yayın organlarında, televizyonlarda iktidar dışında muhalefete yeterince yer verilmediği,

Oy hırsızlığı,

Oy pusulalarının çalınması, çöplerden çıkması

Mükerrer oy kullanımı,

Trafoya kedi girmesi,

Geçersiz oyların aslında geçerli olduğu gibiydi.

Bugün bunların çoğunu iddia edenler

Kendi kazdıkları çukura düştü..

Bundan sonraki seçimlerde belki bu iddiaları duymayacağız.

Nelere duyacağımız ise ‘verilen ve anlatılan projelerin hayata geçip-geçmediği.’

***

Son seçimde ‘Osmanlı’ ya da ‘Cumhuriyet tokadı’ atıldı.

Sandıktan çıkan sonuç ‘uyumlu, istikrarlı, barış içinde, yalansız, dolansız, suçlamasız, Vatan, millet, Devlet için kenetlenme, seçim sonrası tek yumruk olma, kardeşçe yaşam’ çıktı.

Bunun geçmişteki adı mı?

Fabrika ayarlarına dönme.

Şükür bunu da son seçim bizlere gösterdi.

Yeni ilk seçim için kalan 4,5 yılda bu uyumu da Allah bize göstersin ve eksik etmesin.

***

Zaten, Dünyada modeli olmayan, Türkiye’ye özgü partili Cumhurbaşkanlığı ve tekli sistem bize uygun olmadı, olmayacak.

Olsaydı, büyük önder ve lider Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken, kendisi bugünlerdeki yaşam şeklinin daha fazlasını yaşardı ama o zamanda böyle saygınlığı, bir asıra yaklaşan sevgisi sanırım olmazdı, o sevgide tükenir giderdi.

İşte o sevgi ve saygının adı da: Fabrika ayarları..