Federasyon sonrası Konfederasyon adımı atan EYT’den çift dikişli eylem

Federasyon çatısı altında birleşen ve konfederasyon olma yolunda ilerleyen Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ın başlattıkları ıslak imza kampanyası sonuçlandı. EYT’liler, mağduriyetlerinin 22. yıldönümünde Ankara’da basın açıklaması yaptı. Toplanan imzalar ise Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi’ne teslim edildi.
Emeklilikte Yaşa Takılanlar Federasyonu Genel Başkan Gönül Boran Özüpak, kamuoyunda kısa adı EYT olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanların hak mağduriyetinin bundan tam 22 yıl önce çıkarılmış olan 4447 sayılı yasanın; evrensel hukuk kurallarına aykırı olan bazı hükümleri ile doğduğuna dikkat çekti şunları söyledi.

Bu hükümler, mevcut emeklilik şartlarına üçüncü bir şart olarak getirilen yaş şartının hukuksuz şekilde geçmişe yönelik uygulanması ile ilgili hükümlerdir. Yani ilgili yasanın getirdiği yaş şartı yasanın yürürlüğe alındığı 8 Eylül 1999 tarihinden sonra çalışmaya başlayacak olanları kapsaması yerine; geçmişe yönelik uygulanarak; çalışanherkesi kapsaması sonucu doğmuştur.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar mağduriyeti. Ve bugün bu mağduriyet maalesef 22 nci yılına girmektedir. Görüldüğü üzere EYT bir mevzuat meselesidir. Mevzuat üzerinde yapılacak olan küçücük bir değişimle haklarımız iade edilebilecekken maalesef bugüne kadar haklarımız üzerinden siyaset yapılması tercih edilmiştir. Bizler bir avuç EYT olarak başlattığımız hak mücadelemizi 2015 yılında resmi olarak kurduğumuz Emeklilikte Yaşa Takılanlar Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma derneğimiz sayesinde kurumsal bir kimlik ile yürüttük. Kısa süre içinde ülke genelinde teşkilatlanarak il derneklerimizi de kurduk. Bu noktadan sonra teşkilatlı ve kurumsal bir kimlik altında yürüttüğümüz hak mücadelemiz kısa sürede kitlesel bir mücadeleye dönüştü. Daha çok görünür olduk. Sesimizi daha gür çıkardık. Bu mücadele sırasında sergilediğimiz kurumsal etikle de, başta diğer STK lar olmak üzere pek çok kurum ve kuruluşa örnek çalışmalar sergiledik. Kırmadan dökmeden sadece mağduriyetlerimizi dile getirdik ve devlet büyüklerimizden; artık toplumsal sorun haline dönüşen bu mağduriyetlerimizin çözülmesini talep ettik.

EYT topluluğu içinde her görüşten mağdur insan vardır. Bugüne kadar tüm siyasal partilerle temas kurduk veya kurmaya çalıştık. Bize randevu veren, karşısına alıp dinleyenler de oldu; kapılarını kapatanlar da oldu. Ancak mücadelemiz bir hak mücadelesi olduğu için bugüne kadar asla yılmadık; vazgeçmedik, ve asla da
vazgeçmeyeceğiz. Bugün burada da olduğu gibi kanunlar ve demokratik haklarımız çerçevesinde mücadelemizi sürdürmeye, sonuna ve sonuç alıncaya kadar da devam edeceğiz.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar olarak başlangıçta ifade ettiğim yaş mağduriyetini anlatmak için çıktığımız yolda; birçok başka SGK mağdurları ile karşılaştık. Bunlardan bazıları; Staj Sürelerinin emeklilik için sayılan süreye dahil edilmemesi, Yıllar içinde şürülen ABO diye tabir edilen Aylık Bağlama Oranlarının, özellikle 2008 yılından sonra %28 lere kadar şürülmesi sonucu yoksulluk sınırının altında bağlanan emekli maaşlarının oluşu, 3600 ek gösterge meselesi, intibak, ve elbette EYT liler ve pandemi sürecinde karşı karşıya kaldığımız kısa çalışma ödeneği uygulamaları. Bu mağduriyetler, emeğin hakkını siyaset mekanizması ölçmeye devam ettiği sürece de bitmeyecek, aksine yeni yeni mağduriyetler doğacak gibi görünmektedir.
Yasanın talep ettiği çalışma sürelerini ve sigorta prim ödeme günlerini fazlasıyla hatta ikinci turunu bitirip üçüncü turuna dönen emekçilere, asgari ücret ile adeta sihirbaz edasıyla ay sonunu getirmeye çalışırken; daha cebine gelmeden maaşından peşinen gelir vergisi kesilen emekçilere, milyarlarca lira kazanan sermaye sahiplerinin milyonlarca liralık gelir vergilerini tek bir imza ile affederken, ömür boyu çalışırken maaşından tıkır tıkır vergisi kesilen ve asla affa uğramayan emekçilere; evet haklısınız ortada bir mağduriyet var ama bununda devlet bütçesine, devletin kaldıramayacağı bir yükü var denmesinin, o emekçilerde hiçbir karşılığı bulunmamaktadır.
Tüm bunlarla birlikte; emekli olunsa da gidip başka bir işte çalışacak, yani çift dikiş yapacak böyle şey olmaz denmesine rağmen; son dönemde medyada da geniş şekilde yer alan; 4-5 yerden bol sıfırlı maaşalan bürokratların varlığı aslında EYT sorununun çözümsüz olmadığını, sadece çözülmesinin tercih edilmediğini göstermektedir. İşte sizlerde görüyorsunuz arkadaşımız makinasının başında kaç dikiş atarsa atsın bu mağduriyeti çözememektedir. Eşit ve adil paylaşım olmadığı sürece biz burada akşama kadar makinamızın başında çift de diksek üç beşkere de üstünden geçsek bile bu haksızlık söküğünün yamanacağı bir durum yoktur.
Altını çizmek istediğimiz asıl konulardan birisi de şudur ki; Biz EYT’ liler olarak devlet bütçesine YÜK getirecek şekilde, asla hak etmediğimiz bir şey istemiyoruz. Bizler lütuf istemiyoruz. Haklarımızın karşılığını yıllar içinde tıkır tıkır maaşlarımızdan kesilen gelir vergilerimizle ve sigorta primlerimizle ödedik. Hatta işe başladığımızda bize söylenen süre sonunda emeklilik haklarımızı alamadığımız için çalışmaya ve bu bedelleri hala ödemeye devam ediyoruz. Tabi ilerleyen yaşımıza rağmen hala bir işte çalışabiliyorsak. Bu durumda acaba bizler nasıl devletimize yük olanlar ya da yük olacak olanlar diye ifade edilebiliriz. Aksine uzun çalışma hayatlarımız nedeniyle ve emeklilik haklarımıza kavuşamadığımız için devletine en çok katkı sağlayan, devleti için en çok fedakarlık yapanlar değil miyiz?
EYT sorunu karşısında çözümsüzlük tavrı sergileyerek bu sorun yok görülemez. Ülke genelinde kurulan EYT derneklerinin faaliyetleri sayesinde; bugün artık EYT sorununun toplumsal bir sorun olduğu kabul edilmiştir. Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyetlerini haksız olarak göstermeye çalışarak siyaset yapmak, sonucu olmayacak beyhude bir çabadır. EYT sorununda finansal çözüm olmadığı doğru değildir. Sadece yapılan finansal tercihler nedeniyle bugün 22 nci yıldönümünü tamamlayan EYT sorununa iktidara talip muhalefet partilerince çözüm üretilirken hükümetimize hala bir çözüm bulunmuş değildir. Bizlerde diyoruz ki yanımızda olanın yanında olacağız. Kaynakların doğru yerlerde kullanılmamışolması ve bugüne kadar yapılan yanlış ekonomik tercihlerin bedeli Millete ödetilemez.
Bugün burada toplanmamızın bir başka nedeni de her yerde ve her platformda anlatmaya çalışğımız mağduriyetlerimiz ile ilgili başlattığımız imza kampanyamızın da nihayete ulaşması ile ilgilidir. Salgın koşulları altında, çok zor şartlarda gerçekleştirdiğimiz kampanyamız süresince topladığımız imzalarımızı Cumhurbaşkanımıza iletilmesi için yetkililere teslim edeceğiz.