EŞİK:İstanbul Sözleşmesi’nden de, haklarımızdan da, hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz.

İstanbul Sözleşmesi  için Danıştay’da yapılan  duruşma sırasında
Eşitlik İçin Kadın Platformu ( EŞİK) Platform açıklama yaptı Açıklamada ‘Danıştay hakimlerine de üzerlerindeki tarihi sorumluluğu hatırlatıyoruz. Vazgeçmiyoruz çünkü haklıyız. İstanbul Sözleşmesi’nden de, haklarımızdan da, hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz’ dedi.

Açıklama şöyle.

Değerli kadınlar, hak savunucuları, baro ve siyasi parti temsilcileri ve basın emekçileri,

Eşitlik İçin Kadın Platformu olarak, İstanbul Sözleşmesi’nden bir Cumhurbaşkanı Kararı ile çekilmenin hukuka aykırı olduğunu, meclisin oybirliği ile onaylanmış olan bir temel insan hakları sözleşmesinden bir kişinin kararıyla çekilinemeyeceğini, 20 Mart 2021 tarihinden beri neredeyse her gün söylüyoruz.

Meclis’in iradesi tek kişiye devredilemez. Meclis’te yasa ile kabul edilen ve Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yasaları bile yürürlükten kaldırma özelliği olan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelerden tek kişilik kararlar ile çıkılamaz.

Hatırlarsanız, Cumhurbaşkanı Kararı’nı takiben İletişim Başkanlığı’nın yaptığı yazılı açıklamada, çekilme gerekçesi olarak, İstanbul Sözleşmesi’nin, “Türkiye’nin toplumsal ve ailevi değerleriyle bağdaşmayan eşcinselliği normalleştirmeye çalışan bir kesim tarafından manipüle edilmesi” belirtilmişti.

Bu çekilme kararı ve böylesi bir gerekçe hukuki olarak da siyasi olarak da kabul edilemez.

Bunları kabul etmek, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığı Önleme Sözleşmesi (CEDAW), çocuk hakları ile ilgili Lanzarote Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel insan haklarının tek kişinin keyfine terk edilmesi demektir.

Nitekim İstanbul Sözleşmesi’ne saldıran marjinal kesimlerin, tam da bu sözleşmelere ve kadınları, LGBTI+ ları, ve çocukları koruyan mevcut yasalara karşı savaş açmış olduklarını görüyoruz.
Sözleşme’nin –ve Sözleşme’nin etkin uygulanmasının — ne anlama geldiğini kamuoyuna anlatan bizler, o günden beri sokakta, işyerlerimizde, Meclis’te, basında, uluslararası mecralarda, — ve şimdi de Danıştay’da — ısrarla “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” diyoruz.

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin hukuksuzluğuna dair Danıştay’da açılmış olan 200’den fazla davanın takipçisiyiz çünkü bu dava bizim için bir hayat memat meselesi – gerçek anlamda bir ölüm kalım sorunu. İşte bu yüzden Türkiye’nin farklı illerinden bugün Ankara’ya gelen yüzlerce kadın ve insan hakları savunucuları olarak buradayız.

Burada olabilen her birimiz için binlerce kadının daha bizimle burada olmak istediğini ancak işleri, maddi imkansızlıklar, çocuk ve hasta bakım sorumlulukları, hareket özgürlüklerinin kısıtlanıyor olması ve benzeri sebeplerle burada olamadığını biliyoruz. Yine biliyoruz ki; fiziken burada olamasalar bile kadınlar “İstanbul Sözleşmesi’nden, eşitlikten, ve güven içinde eşit yurttaşlar olarak yaşamaktan vazgeçmiyor.

Eşitlik karşıtı söylem ve politikalar; muhalif kesimlere ve özelde bu ülkedeki kadınlara bizzat Cumhurbaşkanı’nca yapılan hakaretler; konser yasakları; ve yaşam tarzlarımıza yapılan sözlü ve fiziksel saldırılar, kadına ve LGBTI+lara şiddetin cesaretlendirilmesine yol açarken; şiddet mağduru kadınlara destek veren derneklere, kadın cinayetlerini önlemek için, canla başla çalışan kadın örgütlerine açılan kapatma davaları, kazanılmış haklarımıza yapılan sistematik saldırıları ve içinde bulunduğumuz vahim tabloyu gözler önüne sermekte. Biz bu tabloya seyirci kalmayı reddediyor; hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz.

Türkiye toplumunun yüzde 86’sının güvendiği kadın örgütlerinin temsilcileri olarak bizler, bu güveni boşa çıkarmamak adına bugün buradayız.

Danıştay’ın bu davada vereceği karar elbette ki cinskırım boyutuna varmış olan kadına karşı şiddetin ve kadın cinayetlerinin önlenmesi için kritik önemde. Aynı zamanda, Türkiye’de kendini üstün görenlerin hukukunun mu, hukukun üstünlüğünün mü hakim olacağına dair de belirleyici olacak.

Üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmek için 28 Nisan ve 7 Haziran duruşmalarında buradaydık. Bugün de buradayız. 23 Haziran’da da burada olacağız, diyor,

Danıştay hakimlerine de üzerlerindeki tarihi sorumluluğu hatırlatıyoruz.

Vazgeçmiyoruz çünkü haklıyız. İstanbul Sözleşmesi’nden de, haklarımızdan da, hayatlarımızdan da vazgeçmiyoruz.