EŞİK: İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!

EŞİK Platformu, İstanbul sözleşmesinde ısrar ettiklerini belirterek “Bir kişinin verdiği ‘Çünkü biz çok haklıyız! Sözleşme’den çıkma kararı hukuksuzdur. İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!” dedi ve Danıştay önünde şu açıklama yapıldı.

Sözleşmesi’nden imzayı çekiyorum, çektim’ kararının iptali için sivil toplum kuruluşları, barolar, muhalefet partileri ve yüzlerce kadın süreci yargıya taşıdı. İstanbul Sözleşmesi’nden Vazgeçmiyoruz demek için 28 Nisan’da buradaydık. 650 kişilik konferans salonunda sayımız 1000’i aştı. Kadın örgütleri, kadınlar, LBGTİ+’lar ve avukatlar salonu doldurduk, Sözleşme’yi savunduk.

Bugün yine burada, ülkenin dört bir yanından yüzlerce kadın birlikte, hukuksuz fesih bildiriminin yargılanmasına tanıklık edecek, İstanbul Sözleşmesini birlikte savunacağız.
Mahkeme salonu içeresindeki onlarca, adliye önündeki yüzlerce, ülke çapında ise milyonlarca kadının meşru talebi karara bağlanacak. Bir tarafta tek kişilik kararlar varsa diğer tarafta biz milyonlarız. Biz imzanın çekildiği günden önce de sonra da ‘İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz’ diyoruz.
Her daim söylediğimiz gibi, eşit yurttaşlık kavramına tahammülleri olamayanların yapmış olduğu karalama ve saptırmalarla Sözleşme’den imza çekildi.

Ve şimdi sıra ‘ben istedim oldu’ kararına karşı açtığımız davaların duruşmasına katılmaya geldi. Neden bu kadar emek? Neden bu kadar mücadele? Çünkü bu kavga karanlıkla aydınlığın kavgası. Hukukun gücüne, adalete, toplumsal cinsiyet eşitliğine inananların mücadelesi. Bu değerlere inanan herkesin bu mücadelede olması gerekir.

Kadına yönelik erkek şiddetinin en yaygını en çok yaşanılanıdır; küfre, hakarete maruz kalmak, aşağılanmak… Örneğin birkaç gün önce Cumhurbaşkanı’nın geziye katılan vatandaşlar için sarf ettiği sözü duyunca şaşırmadık. Evet duyduklarımızın en kötüsüydü ama ülkenin yarısına yöneltilen ilk hakaret değildi.

Yıllardır dediğimiz gibi, siyasal iktidarın şiddet içeren, bağırıp çağıran dili, erkeklerin cesaretlenmesine yol açıyor. AKP iktidarında kadına yönelik şiddetin bu kadar artmasının en önemli nedenlerinden biridir bu.

Geçen hafta, 1 Haziran günü kadın cinayetlerini durdurmak amacıyla kurulmuş olan bir derneğin, hiç bir somut olguya dayanmayan kapatma davasının ilk duruşması yapıldı. Siyasi iktidar, muhalif kesimlere, ve özelde kadın siyasetçilere, kadın ve LGBTI hakları savunucularına, kadın sanatçılara sistematik olarak taciz ve baskı uyguluyor; kadına karşı eril şiddeti teşvik de ediyor.

Hukuk devleti olma yolundan uzaklaştıkça uzaklaşıyoruz.

Sizi dört gün önceye götürmek istiyoruz; dört gün önce 6. Yargı Paketi niteliğindeki 24 maddelik “Hakimler ve Savcılar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Teklifte “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun, Danıştay içerisinde seçim ile belirlemesi” nin ertelenmesini öneren maddeler var. Bu durum Yürütmenin Anayasa’ya ve yargı bağımsızlığına çok açık müdahalesidir. Anımsayacağımız gibi söz konusu mevcut üye yapısıyla Kurul, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili kararlarında Cumhurbaşkanlığı lehine tavır koymuştu. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi kararında görüldüğü üzere yürütme; kendi lehine karar alabilecek üye sayısı ve yapısında değişiklik olmamasını sağlamaya çalışıyor. Kurulda sayısal olarak iktidar ağırlığı devam etsin çabasıyla birlikte unutulmamalı ki bu kurul İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin dava sürecinde yine son sözü söyleyecek.

Bizler nasıl bir eşitlik karşıtı iklim içinde olduğumuzun çok farkındayız. Tıpkı İstanbul Sözleşmesi’nin feshi gibi hiçbir şeyin güncel siyasi oyunlar uğruna yapılmadığını biliyoruz. Hiçbir şeyi hafife almıyoruz, ama umutluyuz. Cesaretimize, mücadele azmimize ve dayanışmamıza güveniyoruz..

Çünkü biz çok haklıyız!
Sözleşme’den çıkma kararı hukuksuzdur.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz!