ERÜ’ de İnfaz Hukuku konulu panel

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Hukuk Fakültesi ve Hukuk Topluluğu tarafından “İnfaz Hukuku Paneli” düzenlendi.

Oturum başkanlığını ERÜ Rektör Yardımcısı ve Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Doğan’ın yaptığı panele; Kayseri Cumhuriyet Savcısı Metin Yıldırım, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş ve ERÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Işık konuşmacı olarak katıldı.

Panelin oturum başkanlığını yapan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Doğan, panelin öğrencilerin infaz konusundaki eksikliklerini gidermek amacıyla gerçekleştirildiğini söyledi.

Prof. Dr. Doğan, “Biz fakültemizdeki ceza derslerinde genellikle suçları, cezaları ve ceza yargılamalarını anlatırız ve bu konular üzerinde dururuz. İnfaz konusuna geçildiğinde ise genellikle bir dersin olmadığını görürüz. Bizim müfredatımızda bu ders seçmeli olarak görünse de henüz aktif olmamıştır. Bu paneli de arkadaşlarımız infaz konusundaki eksikliklerini tamamlamak için hazırladılar. Burada bulunan arkadaşlarımıza panelde yapılacak sunumların yararlı olmasını temenni ediyorum” dedi.

Cezaevlerinin tarihsel gelişimi hakkında bilgi veren Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Timur Demirbaş, cezaevlerinin doğuşunun 16 yaşından küçük bir çocuğun ceza işlemesi sonucunda başladığını ifade etti.

Prof. Dr. Demirbaş,  “Cezaevlerinin tarihçesini Amsterdam Cezaevleriyle başlatmak gerekir. Daha sonra Kuzey Amerika cezaevi modelinden ve 20. yüzyıldan itibaren de modern ceza infaz evlerinden bahsetmek gerekir. 17. yüzyıldan önce yani Amsterdam Cezaevinden önce de cezaevleri vardı. Fakat bunlar zindan mantığındaydı ve bedeni cezalar veriliyordu. Amsterdam Cezaevlerinin doğuşu ise, 1588 yılında 16 yaşını aşmamış bir gencin hırsızlık yapması ve Amsterdam Cezaevindeki jürinin karşısına çıkması ile başladı. O dönemde bu suçun cezası ölüm cezasıydı fakat çocuğun yaşı küçük olduğundan cezaevi jürisi tarafından bu ceza kabul edilmedi. Daha sonra çocuğun kapalı bir yerde ıslah edilmesi gerektiğine karar verildi. Ve 1595 yılında ilk kez olarak oradaki bir manastır, cezaevi olarak tahsis edildi. Bu da cezaevlerinin doğuşunun ilk örneği olarak tarihe geçti” diye konuştu.

Cumhuriyet Başsavcılığının infaz işlemleri konusunda bilgi veren Kayseri Cumhuriyet Savcısı Metin Yıldırım ise konuşmasında, sağlıklı iletişim ve empati yoluyla hükümlülerin sıkıntılarının giderilebileceğini kaydetti.

Yıldırım, “Bir insanın özgürlüğünün, hürriyetinin nasıl sıkıştırıldığını ancak bir hükümlünün koltuğuna oturduğunuzda anlıyorsunuz. Dışarıdaki kocaman hayata sığmayan insanların o duvarların arasına nasıl sığdığını görüyorsunuz. Ve hükümlülerle konuşmak, dertlerini dinlemek onları önemsediğinizi gösteriyor. Dışarıya sığmayan insanların dört duvar arasına 20 kişiyle sıkışması ve sıkıntılarının olmaması imkânsız. Fakat insani iletişimle bu sıkıntıları yok edebiliyorsunuz ve onları mutlu edebiliyorsunuz” şeklinde konuştu.

Tutuklu ve hükümlülerin rehabilitasyonu ile ilgili konuşan ERÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Harun Işık da, ceza infaz kurumundaki insanlara verilen manevi desteğin hükümlülerin ruhsal sorunlarına, dini yönden çare bulmalarını sağlamak olduğunu belirtti.

Doç. Dr. Işık, “Rehabilitasyon, tutuklu ve hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunan veya tahliye olan erkek, kadın ve çocukların hem ceza infaz kurumunda bulundukları süreçte, hem de tahliye sonrasında karşılaştıkları fiziksel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal olayları aşmalarını, etkin dinleme ve empati kurma yöntemi ile kişinin kendini anlaması, anlamlandırması ve kendisi hakkında kararlar almasını sağlamaktır. Ceza infaz kurumunda gerçekleştirilen manevi desteğin amacı ise mahkûmların fiziksel, zihinsel ve ruhsal sorunlarına dini değerler yoluyla çözüm bulmaya çalışarak, her üç açıdan da rahatlamalarını, mahkûmun dini ve manevi yönden aydınlanmasını sağlamaktır” dedi.

 Panel, plaket ve çiçek takdimi ile son buldu.