ERÜ, AGÜ ve Kapadokya Üniversitelerinden haberler (16.05.2019)

Kapadokya Üniversitesi Psikoloji Gününü Ürgüp Halkıyla Kutladı

Kapadokya Üniversitesi öğrencileri Dünya Psikoloji Günü etkinlikleri kapsamında hafta sonu Ürgüp ilçe merkezinde çeşitli etkinlikler düzenledi.

Kapadokya Üniversitesi Pusula Psikoloji Topluluğu üyesi öğrenciler Ürgüp ilçe meydanında ve Ürgüp Belediyesi Turgut Özal Kültür Merkezinde çeşitli etkinlikler düzenleyerek Ürgüp halkıyla hem eğlendi hem de ücretsiz danışmanlık hizmeti verdi.

Düzenlenen etkinlikler çerçevesinde Kapadokya Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Ferihan Tanrıkut Ürgüp Belediyesi Turgut Özal Kültür Merkezinde “Ergen Beyni ve Başarıda Doğru Bilinen Yanlışlar” başlıklı seminerde konuşurken, Kapadokya Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Psikiyatrist İbrahim Karakaya’nın “Etrafımızı Saran Yangın: Bağımlılık” başlıklı seminerinden sonra Kapadokya Üniversitesi Psikoloji bölümü öğrencileri de katılımcılara depresyon, renk algısı gibi konularda sunum yaptılar.

Akşam Ürgüp ilçe meydanında Kapadokya Üniversitesi Kapadokya Dans Topluluğu tarafından dans gösterileri yapılırken, Kapadokya Üniversitesi Kapadokya Müzik Topluluğunun mini konseri sonrası gün boyu süren etkinlikler sona erdi.

Murat Bardakçı’dan Kapadokya Üniversitesi Öğrencilerine Seminer

Gazeteci, yazar Murat Bardakçı, Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programı öğrencilerine seminer verdi.

Seminer öncesi açılış konuşması yapan Kapadokya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, “Bugün, Türkiye’nin yetiştirmiş olduğu en büyük araştırmacı gazetecilerden birisi olan Murat Bardakçı’yı ağırlamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Her zaman belge ile konuşan, doğuştan araştırmacı özellikleriyle çoğu zaman akademisyenlerin göremediği pek çok şeyi aydınlatan bir tarihçimiz olan Murat Bardakçı’nın bugünkü seminerinde öğrencilerimizin, akademik ve idari personelimizin çok faydalanacağını biliyor ve ümit ediyorum” şeklinde konuştu.

Rektör Prof. Dr. Hasan Ali Karasar’ın konuşmasının ardından “Osmanlı’nın Son Dönemi” başlıklı seminerinde “Osmanlı’nın En İnkılapçı Padişahı” olarak tanımladığı Padişah İkinci Mahmud dönemiyle ilgili bilgiler aktardıktan sonra Atatürk dönemiyle ilgili konuşan Murat Bardakçı, “Atatürk’ün en önemli inkilabı harf inkilabıdır. Şunu özellikle vurgulamak gerekir ki o dönemde harf inkılabı ile ilgili şahsi düzeyde tartışmalar yaşanmıştır ama devlet düzeyinde asla tartışma yaşanmamıştır. Ayrıca Cumhuriyet dönemi inkilapları eskiden tartışılmış ve düşünülmüş inkilaplar değildir fakat eski reformların bittabi neticesidir” dedi.

Daha sonra Osmanlı’nın son döneminde Ortadoğu’da yaşananlarla ilgili yaptığı arşiv araştırmalarında edindiği bilgileri tüm detaylarıyla katılımcılara aktaran Bardakçı, “Osmanlı’nın anavatanı” olarak tanımladığı Balkanlar hakkında da Kapadokya Üniversitesinin Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Yüksek Lisans Programı öğrencilerine çeşitli bilgiler aktardı.

Seminer sonunda Kapadokya Üniversitesi yüksek lisans programı öğrencilerinin sorularını cevaplayan Murat Bardakçı, öğrencilere ve tüm katılımcılara teşekkür ederek seminerine son verdi.

Çocukluk Çağından İtibaren Görülen Postür (Duruş) Bozuklukları

Arş. Gör. Fzt. Dilek Hande ERCAN Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü

Postür (duruş), vücudun her kısmının kendisine bitişik segmente ve bütün vücuda oranla en uygun pozisyonda yerleştirilmesidir; en sade tanımıyla iskelet sisteminin doğru duruş şeklidir. Vücut doğru duruş şeklini aktiviteler sırasında birçok kas, iskelet ve eklem yapısının birbiriyle uyum içinde çalışmasıyla elde eder.

Normal bir duruşta yandan bakıldığında sırtta hafif bir kamburluk (kifoz), belde hafif bir çukurluk (lordoz) bulunmaktadır. İnsan omurgasında bu eğriliklerin artması veya azalması postüral bozukluk bir başka ifadeyle vücudun hatalı duruş pozisyonu olarak tanımlanır. Ayrıca omurga dizilimine önden ve arkadan bakıldığında yana doğru s veya c şeklinde oluşan eğriliğe de skolyoz denilmektedir. Normal duruşta skolyoz da olmamalıdır.

Çocukluk çağından itibaren en sık görülen duruş bozukluğu problemleri başın öne doğru gitmesi, omuzların öne doğru yuvarlaklaşması,kürek kemiği pozisyonundaki problemler, sırttaki yuvarlaklığın ve bel çukurunun aşırı artmış olması ve skolyozdur. Bu pozisyonların büyük çoğunluğunda sırt bölgesi öne doğru eğilmiş durumdadır. Bir çocuğun kötü duruşu yani postür bozukluğu sadece kötü görüntüden ibaret değildir. Hem bugünkü hem de gelecekteki sağlığını da olumsuz etkileyecek bir faktördür. Yapılan çeşitli çalışmalar çocukların yüzde 38’inde postür bozukluğu (yanlış vücut duruşu) olduğunu bununla birlikte okul çağı çocuklarında yanlış duruş şekline bağlı gelişen bel ağrısı sıklığının %8 ile %74 arasında değiştiğini belirtmektedir. Duruş bozukluklarının en sık karşılaşılan belirtileri;

  • Bel ağrısı, sırt ağrısı ve boyun ağrısı,
  • Omuz ve kol ağrıları,
  • Kas yorgunlukları, kuvvetsizlikleri,
  • Bacak ağrıları, diz veya ayak bileği ağrıları,
  • Kasların ve bağ dokuların gerilmesi ve kısalması,
  • Sinir sıkışmasıdır.

Duruş bozukluğuna neden olan birçok etken vardır;

1-Fiziksel inaktivite postürü tehdit eden faktörlerin başında gelmektedir.

Çocukluk döneminden itibaren sağlığı tehdit eden en büyük problemlerinden biri hareketsiz yaşam şeklidir. Günümüzde teknolojik gelişmelere bağlı olarak çocukların daha az hareket ettiği, fiziksel aktivite düzeylerinin düştüğü, buna paralel olarak halk sağlığının çeşitli biçimlerde tehlikeye girdiği bilinmektedir. Sokaklarda oynayan çocuk sayısının azalması, futbolu sahada oynamak yerine bilgisayarlarında tuşlara basarak oynamayı tercih eden bir nesil olması; çocukların sek sek oynamak, ip atlamak yerine cep telefonlarına indirdikleri uygulamalardan oyunlar oynamaları kasların da gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir. Karın ve sırt kasları zayıf olan çocuklarda postür bozukluğu daha sık görülmektedir. Böyle bir durum karşısında çocuklar yüzme, koşu, basketbol, dans, paten gibi sportif aktivitelere yönlendirilmelidir. Spor çocuğun hem kaslarını güçlendirecek hem de özgüvenini arttıracaktır.

2-Yeni nesil teknoloji bağımlılığındaki artışla birlikte çocuklarda yanlış oturma postürü gelişmektedir.

Çocuklardaki postür bozukluğu günümüzde en çok teknolojiye bağlı olarak gelişmektedir. Bilgisayar, tablet, telefon başında geçirilen süre ile doğru orantılı olarak çocuklarda postür bozukluğu görülme sıklığı artmıştır. Bilgisayar kullanan çocukların artmış kamburluk ve başın öne doğru uzadığı pozisyona sahip oldukları bulunmuştur. Böyle bir durum karşısında masa, sandalye ve bilgisayarın uygun ergonomik koşullara göre düzenlendiğinden emin olunmalıdır; bilgisayar monitörü göz hizasında olmalı, kol ve sırt desteği olan tekerlekli sandalye tercih edilmeli, sandalyede otururken ayaklar yere basmalı, dizlerin seviyesi kalça seviyesinden biraz daha yüksekte olmalı ve omuzlar rahat pozisyonlanmalıdır.

3-Çocukların taşıdıkları ağır sırt çantaları postür bozukluğuna sebep olmaktadır.

Çok küçük yaşlardan itibaren ağır sırt çantası taşımak çocuklarda duruş bozukluğuna yol açabilmektedir. Önlem olarak çocukların taşıdıkları sırt çantalarının ağırlığı kendi vücut ağırlıklarının yüzde 5’iyle yüzde 20’si arasında olmalıdır. Sırt çantaları kesinlikle uzun süreli taşınmamalıdır. Sırt çantası olarak içi geniş ve destekli omuz askısı ve bel kemeri bulunan hafif çantalar tercih edilmelidir. Sırt çantaları her iki omuzdan asılarak taşınmalıdır.

4-Aşırı kilolu olmak postürü bozmaktadır.

Çocuklarda küçük yaşlardan itibaren yetersiz beslenme ile gelişen obezite probleminden dolayı duruş bozukluğu görülebilmektedir. Çocuğun fazla kilosu ayaklara binen yük miktarını arttıracak ve ayak basış problemleri yaşanacaktır. Ayak basış problemleri de vücudun kendi dengesini koruyabilmek için anormal duruş stratejileri geliştirecektir. Obeziteye bağlı düz tabanı olan çocuklarda postür bozukluğu daha fazladır. En erken yaştan itibaren normal kiloyu koruyabilmek için bir beslenme ve diyetetik uzmanından destek alınmalıdır.

5-Ergenlikteki emosyonel değişikler postürü etkileyebilmektedir.

Ergenliğe geçişte ve ergenlikte pek çok çocuk vücudundaki hızlı büyümeye adapte olamamaktadır. Özellikle kız çocuklarında göğüslerin hızlı gelişmesine bağlı omuzların ve başın önde duruşu görülmektedir. Erkek çocuklarında ise, çocuk el ve ayaklardaki büyümeye adapte olamadığı için yürüme şekli bozulabilmektedir.

6- Egzersiz, postür problemini ortadan kaldırmada kullanılan en etkin tedavi yöntemidir.

Birçoğumuz farkında olmasak da aslında sağlığımızı çocukluk yaşlarında kaybetmeye başlarız. Çocuğunuz ağrıdan bahsediyorsa, çocuğunuzu incelediğiniz zaman herhangi bir asimetri gözlemliyorsanız fizyoterapistinizden postür analizi yapmasını istemelisiniz. Yıllık rutin yapılan kontroller çocuğunuzun sağlıklı gelişmesini sağlar. Bunun önüne geçmek için çocuklarımızı iyi gözlemlemeli, eğlenceli fikirlerle birlikte aktif bir egzersiz planlamalıyız. Çocuğun yapısına ve karakterine uygun egzersizler postür bozukluğu problemini ortadan kaldıracağı gibi çocuğunuzun daha sakin ve mutlu olmasını da sağlar. Tedavide kullanılan egzersizler; spinal kontrolü sağlamak için postür egzersizleri, omurga esnekliğini artırıcı egzersizler, yana ağırlık aktarımı, kuvvetlendirme egzersizleri, skolyoz egzersizleri ve solunum egzersizleridir.

İlerleyen yaşlarında daha büyük sorunlarla karşılaşmadan çocuklarımızın omurga sağlığını koruyalım.

Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önlemede Ebeveyn Rolü

Çocuğun bir yetişkin tarafından; cinsel uyarı ve doyum için kullanılması, fuhuşa zorlanması, pornografi gibi suçlarda cinsel obje olarak kullanılması cinsel istismar olarak tanımlanmaktadır. Cinsel istismar genellikle doğrudan fiziksel temastan, genital bölgeye dokunma, öpme, okşama, sürtünme, teşhircilik, pornografi, ırza geçmeye kadar çok geniş̧ yelpazedeki tüm davranışları kapsamaktadır.

Ne yazık ki, çocuk cinsel istismarı bebeklikten ergenliğe kadar her yaştan hem erkek hem de kız çocukları etkileyen çok yaygın bir sorundur. Tüm çocuklar savunmasızdır. Ancak küçük olan ve/veya gelişimsel geriliği olan çocukların, daha savunmasız olmalarından dolayı, mağdur olma olasılıkları daha yüksek olabilmektedir.

Aşağıda çocuğunuzu cinsel istismardan korumanıza yardımcı olacak bazı ipuçları bulunmaktadır:

Çocuğunuzu Cinsel İstismardan Korumanıza Yardımcı Olacak Bazı İpuçları

  • Çocuğunuza vücudunun özel bölgelerini ve bu bölgelerin isimlerini öğretin.
  • Çocuğunuza vücudunun özel bölgeleri hakkında konuşmasından utanmamasını öğretin.
  • Çocuğunuza vücut güvenliği ve “iyi” ile “kötü” dokunuşlar arasındaki farkı öğretin. Örneğin muayene etmek için doktorun midesine dokunması uygun olsa da bir başkasının pantolonunun içinden kendisine dokunmasının uygun olmadığını söyleyin.
  • Çocuğunuzla “eğer” oyunları oynayın. Bu oyunlarda çeşitli senaryolar oluşturun ve çocuğunuza bu durumlarda ne yapacağını sorun. Örneğin, “Biri, ‘gel birlikte soyunma oyunu oynayalım’ derse ne yaparsın?” gibi sorular sorun. Bu oyunlarda iyi ve kötü dokunuşlarla ilgili soruları dengeli olarak sorun.
  • Cinsel olmayan yollarla da olsa dokunulmak istemediğinde ‘hayır’ demesini öğreterek (örneğin, kucaklamaları reddederek), çocuğunuzun bedeni hakkında karar alma hakkı olduğunu bilmesini sağlayın.
  • Çocuğunuza banyo yapmak, tuvaletten sonra temizlenmek gibi, kendi özel bölgelerinin bakımını kendisinin yapmasını öğretin. Böylece yetişkinlerden veya daha büyük çocuklardan yardım istemek zorunda kalmamasını sağlayın.
  • Çocuğunuzu ‘iyi sırlar’ ve ‘kötü sırlar’ arasındaki farklar konusunda eğitin. Örneğin, sürpriz bir parti iyi bir sırdır, çünkü uzun süre gizli tutulmayı gerektirmediği için sorun olmayacaktır. Ancak kötü sırlar sonsuza dek saklamayı gerektiren sırlardır gibi.
  • Çocuğunuza sizinle her konuda ve her zaman konuşabileceğini söyleyin. Onunla her gün diğer insanlarla olan temasları hakkında konuşun ve ona duygularını sorun. Bu, çocuğunuzun sizinle herhangi bir konu hakkında konuşmakta kendisini rahat hissetmesini sağlamaya yardımcı olacaktır.
  • Çocuğunuza bebek bakıcısı veya öğretmenlerin söylediği her şeyi yapmasını, bir diğer ifadeyle, yetişkinlere körü körüne itaat etmesini öğretmeyin. Bunun yerine ona, yetişkinlerin çoğunun saygı duyulacak iyi insanlar olduğunu ancak kendi kalbini dinlemesi gerektiğini ve bir yetişkin kendisinden, yanlış olduğunu bildiği bir şeyi yapmasını istiyorsa ona “hayır” demesinin doğru olduğunu öğretin.
  • Çocuğunuzla bu konu ile ilgili konuşurken sadece yabancıların tehlikeli olduğuna odaklanmaktan kaçının. Çoğu çocuğun tanıdığı ve güvendiği biri tarafından istismar edildiğini unutmayın.
  • İçgüdülerinize güvenin! Bir çocuğu başka biriyle bırakmak konusunda endişeleniyorsanız, bunu yapmayın.
  • Eğer muhtemel bir cinsel tacizden endişe ediyorsanız, çocuğunuza sorular sorun.

AGÜ’de Sanayi Odaklı Öğrenci Projeleri Fuarı

 Abdullah Gül Üniversitesi (AGÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü tarafından İkinci Sanayi Odaklı Öğrenci Projeleri Fuarı düzenlendi. Fuarda, Endüstri Mühendisliği Bölümü lisans ve lisansüstü öğrencileri, Aspilsan, Bamen, Boyteks, Ditaş, Doruk Kağıt, Kayseri Ulaşım, MD Banyo, MyWin, Orta Anadolu, Sızır Madencilik ve Stryker firmaları ile gerçekleştirdiği 23 farklı projeyi sergiledi.

Sümer Kampüsü Sergi Alanı’nda gerçekleştirilen fuarda, 2017-2018 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Dönemi ile 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı Güz Döneminde Endüstri Mühendisliği Bölümünde verilen Matematiksel Modelleme, Deterministik Optimizasyon, Karar ve Risk Analizi, İş Süreçleri Analizi, Sistem Simülasyonu ile Üretim ve Servis Sistemleri Planlama dersleri kapsamında hazırlanan projelerin poster sunumları yapıldı.

Fuara, Rektör Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, Endüstri Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. İbrahim Akgün, iş ve sanayi dünyası temsilcileri ile öğretim görevlileri ve öğrenciler katıldı.

Açılış konuşmalarıyla başlayan fuarda öğrenciler, hazırladıkları posterlerle projelerini öğrenci ve diğer konuklara tanıtma fırsatı buldu. Rektör Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu fuarın açılışında yaptığı konuşmasında, sanayi ve iş dünyasının üniversitelerle iş birliği yapmasının önemini vurguladı. Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin, sadece iyi bir teorik altyapı ile değil, dersler kapsamında gerçekleştirdikleri projeler sayesinde, aynı zamanda öğrendiklerini gerçek hayat problemlerine uygulama anlamında da önemli becerilerle donatıldıklarını, bölüm mezunlarının geleceğe iyi hazırlandıklarını ve bu durumun da mezunların istihdam oranlarına yansıdığını ifade etti.

Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Akgün ise öğrencileri mümkün olduğunca iş ve sanayi dünyası ile bir araya getirmek için çeşitli mekanizmalar kurduklarını, derslerde gerçek hayat problemlerine ilişkin projelerin yapılmasının bunlardan biri olduğunu, ders projelerine ilave olarak, toplamda 6 ayı bulan üç zorunlu yaz stajı ve firmalarda gerçekleştirilen yıllık bitirme projeleri ile programı desteklediklerini ifade etti.

Akgün, İlk mezunlarını geçen yıl verdiklerini, tamamının Aselsan, Aspilsan, THY, DHMİ, Ditaş ve Kayseri Ulaşım gibi sektörünün lider kuruluşlarında istihdam edildiğini, bu yıl mezun olacaklardan bazılarının işlerinin hazır olduğunu, diğerlerinin süreçlerinin devam ettiğini, kısa sürede tamamının istihdam edileceğini inandığını belirtti.

Fuara katılım sağlayan Ditaş Operasyon Direktörü Ömer Batuhan Kızılışık, bu yıl iki dönem boyunca Üretim ve Servis Sistemleri Planlama dersinin Niğde’deki fabrikalarından işlenmesinden memnuniyet duyduklarını hem öğrencilerin hem de firma çalışanlarının önemli kazanımlar sağladıklarını ve iş birliğini geliştirmeye devam edeceklerini ifade etti.

Fuarda öğrenciler, poster sunumları yaparak projelerini fuarı gezenlere anlattı.

Connect for Creativity projesi ile Türkiye, Birleşik Krallık, Sırbistan ve Yunanistan’dan yaratıcı platformlar kültürlerarası diyaloğu güçlendiriyor.

British Council önderliğinde, Türkiye, Sırbistan ve Yunanistan’dan proje  ortakları ile  gerçekleştirilen  Connect  for Creativity, Avrupa genelinde yaratıcı platformlardan oluşturulan ağ sayesinde,  öğrenciler, akademisyenler, sanatçılar, yaratıcı profesyoneller ve politika yapıcılar için yaratıcı keşif ve iş birliklerini desteklemeyi amaçlıyor.

British Council önderliğinde, Türkiye’den ATÖLYE ve Abdullah Gül Üniversitesi, Yunanistan’dan Bios ve Sırbistan’dan Nova Iskra iş birliğiyle gerçekleştirilen Connect for Creativity projesi, Avrupa genelinde sanatçıları, yaratıcı girişimcileri, akademisyenleri öğrencileri ve politika yapıcıları kültürlerarası diyaloğu güçlendirmek amacıyla bir araya getiriyor.

Proje, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse ediliyor.

 Yunus Emre Enstitüsü tarafından yürütülen Türkiye-AB Kültürlerarası Diyalog programı kapsamında, Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen Connect for Creativity, 18 aylık bir proje olarak hayata geçiyor. Proje ile kültürel etkileşim ve iletişimin güçlendirilmesi ile toplumların birbirini daha iyi tanıması ve anlaması hedefleniyor. Connect for Creativity, daha uyumlu, açık ve iletişimi güçlü bir toplumun gelişmesine katkı sağlamak üzere, Avrupa genelinde yaratıcı platformlardan oluşturulan ağ sayesinde, yaratıcı keşif ve iş birliklerinin geliştirilmesi ve yeni fırsatların yaratılmasını desteklemeyi amaçlıyor.

Proje kapsamında, yaratıcı platformların kültürlerarası diyaloğun desteklenmesindeki rolüyle ilgili yapılacak uluslararası araştırmanın yanı sıra; Belgrad, Kayseri ve Atina’da gerçekleştirilecek üç iş birliği geliştirme konferansı, çalışma ziyareti ve İstanbul, Atina ve Belgrad’da eş zamanlı gerçekleşecek altı haftalık sanat ve teknoloji odaklı rezidans programı ve üretilen işlerin Birleşik Krallık’ta gösterileceği bir sergi yer alacak.

ATÖLYE’de gerçekleştirilen proje lansmanına, Birleşik Krallık’ın kültürel ilişkilerinden sorumlu uluslararası kuruluşu olan British Council’dan Türkiye Ülke Direktör Vekili Nilgün Yalçın Felchner’in yanı sıra; İstanbul merkezli disiplinlerötesi inovasyon platformu olan ATÖLYE’den Etkinlik ve Proje Yöneticisi Emre Erbirer, sanat ve transmedya için Atina’daki çok işlevli yaratıcı platform olan Bios’tan Kurucu Ortak Vassilis Haralambi, Belgrad’daki yaratıcı endüstriler, teknoloji ve insanlar arasında somut bağlantılar kurma fikriyle oluşturulan Nova Iskra’dan Kurucu Ortak Relja Bobic ve Kayseri’deki öncü üçüncü nesil devlet üniversitesi olan Abdullah Gül Üniversitesi’nden Gençlik Fabrikası Direktörü Zeynep Tuğçe Çiftçibaşı Güç de katıldı.

“Topluluk ve aidiyet duygusu geliçtirmek önemli”

 Projenin tüm ayrıntılarının paylaşıldığı lansmanda, British Council Türkiye Ülke Direktör Vekili Nilgün Yalçın Felchner, “Dünyamız, yaşam, iletişim ve kültür deneyimimizde değişikliklere neden olan ve küreselleşmenin reddedilmesine ve sosyal bütünlüğün riske girmesine yol açan çok çeşitli sosyal, politik ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Çok kültürlü bir dünyada, barışçıl ve yapıcı bir şekilde bir arada yaşamayı öğrenmek ve topluluk ve aidiyet duygusu geliştirmek her zamankinden daha önemli. Birleşik Krallık’ta son on senede yaratıcı endüstriler birçok diğer sektörü geride bırakarak çok hızlı bir büyüme gösterdi. Bugün, yaratıcı endüstrilerin ekonomiye katkısı 100 milyar Sterlinin üzerinde ve her sene ortalama yüzde yedi oranında bir artışla büyüyor. Bu büyümenin arkasındaki en önemli etken yaratıcı platformlar olarak kabul ediliyor. Yaratıcı platformların sayısı gün geçtikçe artıyor ve küresel anlamda yaratıcı toplulukları desteklemek de hızla önem kazanıyor. Connect for Creativity projesini de bu motivasyonla, yaratıcı platformlar ve toplulukları bir araya getirerek kültürlerarası diyalogu güçlendirmek amacıyla, geliştirdik” sözleriyle, projenin çıkış fikrini paylaştı.

Projenin Türkiye, Birleşik Krallık, Yunanistan ve Sırbistan’ı birbirine bağladığını ve uluslararası ağlara birçok fırsatlar sunduğunu belirten Nova Iskra Kurucu Ortağı Relja Bobic, “Bu projeyle Türkiye, Birleşik Krallık, Yunanistan ve Sırbistan’daki kültürler arasındaki diyaloğu ve ortaklıkları artırmayı amaçlıyoruz. Bu ülkelerdeki toplumlar, yaratıcı platformların olumlu etkisinden ve gelişiminden faydalanacaktır.

Kurulduğu günden bu yana, başta Avrupa olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki birçok yaratıcı platform ile iş birlikleri yapan ve şu anda  Avrupa  Yaratıcı  Platformlar Ağı’nın yönetim kurulunda yer alan ATÖLYE adına konuşan Etkinlik ve Proje Yöneticisi Emre Erbirer, Connect for Creativity projesinin yaratıcı topluluklar ve bireyler için önemli bir iş birliği fırsatı olduğunun altını çizdi: “Bu proje ile Türkiye’de yaratıcı endüstriler alanında çalışan kişi ve toplulukların Avrupa’da benzer platformlar ve ağlara dâhil olmasını, birbirlerinden öğrenmesini ve birlikte üreterek yeni iş birlikleri geliştirmesini amaçlıyoruz. Bunun için de en büyük önceliğimiz yaratıcı iş birliklerini tetikleyecek yeni tanışma yolları ve hikâyeleri oluşturmak.”

18 ay sürecek projede, seyahat masrafları ve işlerin üretimi için yapılan harcamalar karşılanıyor.

 Connect  for  Creativity kapsamında öğrenciler, akademisyenler, sanatçılar, yaratıcı endüstri ve kültür profesyonelleri ve politika yapıcılar için Avrupa’da uluslararası iş geliştirme ve iş birliği imkanları, tecrübe ve bilgi alışverişinde bulunma fırsatı ve empati-katılım-güçlendirme  prensipleri  üzerinde  yaratıcı  araştırmalara  katılım şansı sunuluyor.

Proje doğrultusunda, çalışma ziyareti, iş geliştirme konferansı ile sanat ve teknoloji odaklı rezidans programına katılanların seyahat masraflarının yanı sıra, işlerini üretmek için yapacakları harcamalar da proje tarafından karşılanıyor. Londra, Manchester, İstanbul, Kayseri, Belgrad ve Atina’da yapılacak proje aktivitelerini www.connectforcreativity.eu adresinden takip edebilir ve başvuru yapabilirsiniz.

ERÜ Eczacılık Fakültesi’nde “Önlük Giyme Töreni” Düzenlendi

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Eczacılık Fakültesi tarafından “Eczacılık Bayramı” etkinlikleri kapsamında “Önlük Giyme Töreni” düzenlendi. Tören kapsamında 65 öğrenciye önlük giydirildi.

İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğe; Rektör Prof. Dr. Mustafa Çalış, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Abdullah İnci, Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Narin’in yanı sıra çok sayıda akademisyen, öğrenci ve aile katıldı.

Törenin açılış konuşmasını yapan Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Narin, fakülteleri hakkında bilgiler verdi.

Dekan Narin, “2003 yılında kurulan fakültemiz genç yaşına rağmen temel alt yapısını ve öğretim elemanını tamamlayarak Eczacılık Eğitimi Programlarını Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği tarafından akredite edilmiştir. Eczacılık eğitiminde akredite olan 12 fakülteden birisi durumundadır. Üniversitelerin temel görevleri eğitim, araştırma, kamuoyu bilgilendirme ve meslekle ilgili sorunları tespit ve çözüm önerileri sunma görevi olduğu düşüncesiyle araştırma üniversitesi olan Erciyes Üniversitesi’nde öğrencilerimizi iyi bir eczacı olarak yetiştirme, bilim ve teknolojiye katkı sağlama sorumluluklarımızın olduğu bilincindeyiz. Bu sorumluluklarımızın yerine getirilmesinde en güçlü destekçilerimiz başta siz öğrencilerimiz, fakülte ve üniversite çalışanları, eczacılarımız ve diğer paydaşlarımızdır” dedi.

Kayseri Eczacı Odası Başkanı Oğuzhan Ulutaş da konuşmasında, eczacılık bayramı olarak kutlanılan, 180 yıldır hem meslek adına, hem de hastalar adına güzel adımlar atıldığını ve atılmaya da devam edeceğini söyledi.

Rektör Prof. Dr. Mustafa Çalış ise konuşmasında, “Gerçekten çocuklarınızı emin ellere teslim ediyorsunuz. Kaliteli bir üniversitesinin, kaliteli fakültesine teslim ediyorsunuz. Çok değerli öğretim üyelerimiz eşliğinde eczacılığın tüm püf noktalarını öğrenecekler ve kendilerine, ailelerine, ülkelerine faydalı birer eczacı olacaklar” diye konuştu.

Öğrencilere de nasihatlerde bulunan Rektör Çalış, “Bende bir doktorum. Bizler de beyaz önlük giyiyoruz. Beyaz önlük saflığı, temizliği ifade eder. Ayrıca beyaz önlük,  yansıtmayı da ifade eder. O yüzden beyazın mantığı budur. Kiri en çabuk belli eden beyazdır. Hemen temizlenip hijyene dönmesi gerekir. Dolaysıyla bu da bir uyarıdır. O yüzden de beyaz önlük sağlıkta çok önemlidir. Ben tüm öğrencilerimize, öğrenciliğe ilk adım attıkları bu günde başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

Etkinlik Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekiner tarafından “Eczacı Giysilerinin Tarihsel Serüveni” konulu sunum ve öğrencilere, öğretim üyeleri tarafından önlüklerin giydirilmesi ile sona erdi.