Erciyes ve Kayseri turizm gerçeği

Kayseri’de turizmin neden gelişmediği, turistlerin neden Kayseri’ye gelmediği ya da gelmek istemediğini bir turizmci kaleme aldı.
Kayseri Radisson Blu Hotel Eski Genel Müdürü Mehmet Mülayim, www.turizmguncel.com isimli internet sitesindeki köşe yazısında, Kayseri’yi turizm konusunda iyi yönettiğini iddia eden kadrolara adeta ders verdi. İşte o yazı.
“Basketbol oynayanlar bilir, olduğun yerden zıplamak zordur. Yükseğe zıplamak istiyorsanız hafif başlayan koşu enerji patlaması ile hızlanır ve sonra potanın önüne gelindiğinde hırsla, bütün vücudu yukarı fırlatacak şekilde zıplanarak smaç basılır.
Erciyes’in, Kayseri’nin potası orada, sahanın taaaa öteki ucunda. Henüz hafif koşuya da başlanmamış, smaç nasıl basılacak, sayı nasıl atılacak? Pota var, saha var ama oyuncular daha olduğu yerde duruyor. Zıplama isteği var ama hafif koşu temposu bile yakalanmamış. O zaman smaçı kim basacak?

Şehir, potansiyeli olmayan bir şehir değil. Talas, Mazakaland, Selçuklu mimarisi, dinlerin zamanında mutluluk içinde kardeşçe yaşadığı ve o zamanların kültür renkliliğini taşıyan bir kent. Erciyes Kayak merkezi ise işi zirveye taşıyabilecek bir yatırım. Yüz yıl önce muhakkak ki o zamanlar insanların birbirine toleransının çok olduğu, birbirlerinin farklılıklarına saygı ile yaşadıkları bir kent. Yine muhakkak ki o günlerde her kültürden, her dinden insanın birbirine sevgi ile dostluk ile yaklaştığı, kültürlerin kaynaştığı bir kent. Şimdi tolerans hangi çizgide? Anlayış hangi çizgide? Yetersiz mi? Bunun iyice irdelenmesi gerekmez mi?

Turizm; kültüre, gencine, toplumuna özgüven gerektirir. Turizmin getireceği farklılıklar ve talepler ile toplumunuzun kirleneceğini, çizgisinden çıkıp da bir anda bozulacağını düşünüyor ve eğer turizm ile gelecek yansımaları kaldıramayacak, kabullenemeyecek, hoşgörü gösteremeyecek bir toplum isek zaten turizmi baştan unutalım gitsin. Turizm her şeyden önce tolerans, hoşgörü ve karma kültürleri ağırlama sanatıdır. Bu tolerans ve hoşgörü kumaşı olmayan toplumlar bunu gerçekleştiremez. Kayseri’nin tarihindeki karma kültür ve dinlere baktığımızda bu potansiyel bu şehirde olmalı. Tarihinde bağnaz olmayan niye bu gün olsun ki?

Turizm fiziksel yatırımlar değildir. Yapacağımız oteller, kayak merkezleri, futbol sahaları, müzeler, alışveriş merkezleri ve termal tesisler eğer bunları kültürle, eğlenceyle ve sizden olmayanlara, sizin gibi olmayanlara hoşgörünüz ve insan sevginiz yoksa hikâyenin sonu sadece hüsrandır.

Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Endonezya, Maldivler, Lübnan, Mısır, Fas, Tunus ve Suriye (savaş öncesi) gibi Müslüman ülkelerin büyük çoğunluğu kendi kültür, örf ve ananelerine uygun olmayan yaşam biçimlerini hoşgörü ile karşılamış, tolerans göstermiş ve bu sayede önemli turizm merkezleri haline gelmiştir. Nitekim ülkemizin Kapadokya, Marmara, Güney ve Batı bölgelerinde de aynı hoşgörü gösterilerek önemli turizm merkezleri oluşmuştur.

Kayseri’nin evlere ve bağlara sıkışıp kalmış eğlence ve sosyal yaşamı şehri ziyarete gelen turistlere doğal olarak yansımamaktadır. Bu durum zenginlikleri olan bu kente turist olarak gelmiş bir kişi için yoklukların başlangıcı, saat dokuzda biten yaşamın hayalet geceler ile buluşmasıdır. İki seçenek vardır; Ya bağ evlerinizdeki eğlencelere, neşeli sofralara, sohbetlere turistleri de davet edeceksiniz, ya da turistlere de eğlenebilecekleri, sosyalleşebilecekleri ve şehrin yerlisi ile buluşabilecekleri ortamlar sağlayacaksınız. O da yok, bu da yok olmaz.

Erciyes’te ve Kayseri’de yabancı turist için yokluklar çok. Yabancı turist kendi alışkanlıkları ile buluşabilecekleri restoranlar ve barlar, eğlence mekânları ve discolar ister. Şehirde kendi dinlerine ait mabetlerin kapalı kapılarını değil, pırıl, pırıl bahçelerini ve bakımlı tertemiz mabetlerini ziyaret etmek ister. Bizim camilerimizi de kurallarına uyarak ziyaret edebilmek, bizi tanımak ister. Türkçeyi yavaş, yavaş ve yüksek sesle konuşunca yabancıların anlayacağını düşünmeyen lisan bilen esnaf ve servis personeli ile muhatap olmak ister. Çin halıları yerine gerçek tezgâhlarda Bünyanlı bacılarımız tarafından dokunmuş halıları görmek ister. Kapalı çarşıda Japon pazar malları ile değil, ülkemizin el sanatları ile kuyumu ile el işçiliği ile buluşmak ister. Kayseri’ye illa İstanbul aktarmalı değil, kendi memleketinden kalkan uçak ile gelmek ister. Yöre üzümlerinden yapılmış yerel şarapları alabileceği, tadabileceği mahzenlere girmek ister. Kısaca bizim anlayışımıza göre değil, kendi anlayışına göre eğlenmek, dinlenmek, yemek, içmek ve bizi tanımak ister.

Kayseri halkı yumuşak başlı ve anlayışlı bir toplum. Milattan Önce 2800 yılından bu güne onlarca ırkın, milletin, dinin kaynaşarak yeşerttiği önemli bir ticaret merkezi. Kayseri’yi Kayseri yapanda şu anda yerli yerinde olmayan geçmişteki o güzel mozaik. Eğer Kayserili ister ve inanırsa şimdi bacasız sanayi zamanı. Çevreyi kirletmeyen, insanla ve kültürle daha da zenginleşen bu sanayi Kayseriliyi ve Kayseri’yi daha da zenginleştirecek, renklendirecek ve bu toprakların değerini katlayarak arttıracaktır.

Kayseri ticaretten anlar. Kayseri’nin dışındaki kentlerde Kayserili iş adamlarının sahibi olduğu onlarca başarılı oteller, restoranlar, tur operatörleri, acenteler, barlar ve eğlence merkezleri var. Kim bilir belki onlarda Erciyes’in ve Kayseri’nin turizm uyanışında yer almak için bir sesleniş, bir davet bekliyordur.

Kayseri’ye geldiğimde Radisson Blu Hotel’in kaba inşaatının son iki kat tabyası henüz bitmemişti. Yatırımcı Süleyman Çetinsaya’nın bizlere ‘Hemşerilerime İstanbul’da bile bulamayacakları kadar iyi’ bir otel yapmamız talimatı ile yola çıktık. Başardık mı, başaramadık mı o tüketicinin kararı. Haziran 2013’de geldiğim şantiyede zorluklar çekmedik desek yalan olur. Ancak sonunda güzel bir oteli bu şehir e kazandırmış olmanın gururu ile görevimi tamamlamış olmanın mutluluğunu yaşıyorum.

Şimdi Kayseri için tek dileğim, Erciyes’e yapılan dev yatırımların hakkını alabilmeleri için gerçekten olması gereken turizm anlayışını idrak ederek daha toleranslı, baskısız, özgür yatırımlarla Kayseri’yi ve Erciyes’i şenlendirmeleri.

Başarılar Erciyes, başarılar Kayseri…”