Ekonomi ve teknoloji haberleri (04.02.2019)

TÜSİAD ve MARSH & ZURİCH 2019 Küresel Riskler Raporu’nu Tanıttı

Her yıl Dünya Ekonomi Forumu’nda açıklanan Küresel Riskler Raporu tanıtımı TÜSİAD ve Marsh & Zurich işbirliğinde bugün gerçekleşti.
Toplantının açılış konuşmaları MMC Türkiye Başkanı Tayfun Bayazıt veZurich Sigorta Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız tarafından yapıldı.  Konuşmaların ardından TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik Türk İş Dünyası risklerini değerlendirdiği bir konuşma gerçekleştirdi.
Küresel Riskler Raporu tanıtımı Marsh Küresel Risk ve Dijital Başkanı John Drzik ve Zurich Ticari Sigortalar CRO’su Eugenie Molyneux tarafından gerçekleştirildi. Toplantıda politik risklerin ve bu risklerle ilintili makroekonomik koşulların alanında uzman katılımcılarla tartışılacağı bir panel düzenlendi. PaneleMarsh Türkiye CEO’su Hakan Kayganacı, Gazeteci & Yazar Murat Yetkin, Ekonomist Uğur Gürses, Koç Üniversitesi’nden Prof. Dr. Selva Demiralp ve Zurich Sigorta Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız konuşmacı olarak katıldı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik konuşmasında şunlara değindi: “Geçtiğimiz sene, Amerika ve Çin arasında yaşanan gerginlik, her iki ülkenin ekonomilerini etkilemekle kalmadı, tüm dünya ülkelerini de etkiledi. Avrupa ekonomisi, hem küresel ticaret savaşlarından hem de Brexit belirsizliğinden etkilenerek yavaşlamaya başladı. Küresel büyümenin önümüzdeki iki sene boyunca daha da yavaşlaması bekleniyor.  Bununla birlikte, küresel kriz öncesine kıyasla bugün ülkelerin borcu çok daha yüksek. Küresel bazda borçluluk, milli gelirin %225’ine, yani 3 katından fazlasına çıkmış durumda. Şurası kesin ki dünya ekonomisinde tehlike sinyalleri artıyor.  Türkiye için soru, ekonomimizin bundan etkilenip etkilenmeyeceği değil, ne kadar etkileneceği olmalıdır. Türkiye, ekonomide uzun vadede sorun yaşamamak için kısa vadede riskleri doğru yönetmelidir.”

Marsh Türkiye, CEO Hakan Kayganacı konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Küresel Riskler Raporu’nda bu yıl iklim değişikliğinin de içerisinde bulunduğu çevresel riskler, son iki-üç yılda olduğu gibi bu sene de ilk 5 risk içerisinde yer aldığını görüyoruz. Ekstrem hava koşulları ve bunların sebep olduğu doğal afetler riski hem etki hem de olasılık anlamında yüksek. Bunun örneklerini yakın zamanda ülkemizde de yaşanan sel ve dolu olaylarında ve en son Antalya’da gerçekleşen şiddetli fırtına sonrası hortum olayında gördük. Yine Türkiye’ye baktığımız zaman artan şehirleşme ve yapılaşma ile birlikte görüyoruz ki çevre risklerinin boyutlarının yeterince ele alınmamakta. Doğal enerji kaynaklarının ilk yatırım maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle ülkemizde hala petrol, kömür gibi enerji kaynakları kullanılmaya devam ediliyor. Son yıllarda rüzgar ve güneş enerjisi ile jeotermal enerjiye yapılan yatırımların artması ile Güney Marmara, Ege, Batı Trakya ve Akdeniz bölgelerinde doğal kaynaklarla elektrik üretimi yaygınlaştı. Bunun dışında poşet kullanımının azaltılmasına yönelik en son alınan önlemin uzun vadede bir katkı sağlayabileceğine inanıyorum. Gidilmesi gereken çok yol var, öncelikle tüm bireyler ve kurumların çevre bilincinin arttırılması ve çevre konusunda yaptırımların katı bir şekilde uygulanması gerekiyor.”  

Zurich Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız konuşmasında şunları söyledi: “2019 Küresel Risk Raporu’muzda geçtiğimiz yıl olduğu gibi çevresel, politik ve ekonomik riskler yine ön planda. Fakat bu yıl farklı olarak risklerin insan hayatı üzerindeki etkilerine geniş yer ayrılıyor ki, Zurich Grubu olarak biz bu insani boyuta çok önem veriyoruz. Küresel Risk Raporu bize dünya genelinde mutlu olduğunu, pozitif duygular yaşadığını söyleyen insanların sayısının son dönemde hızla azaldığını, negatif duygu yaşayanların sayısının da hızla arttığını söylüyor. Dünya genelinde geçtiğimiz 15 yıl içerisinde depresyon ve anksiyete bozukluğu %50’ler seviyesinde artış gösterdi, her 10 insandan 1’inin ruhsal sorunu olduğu tahmin ediliyor. Giderek artan mutsuzluk, insanların hem ruhsal sağlığını hem de politik seçimlerini doğrudan etkiliyor. Raporumuzda bunun 3 temel nedeni irdeleniyor: Yalnızlık, artan şiddet eğilimi ve son olarak gelir adaletsizliği. Yalnızlık, yükselen kentleşme ile birlikte insanlığın en önemli sorunu haline geldi: Dünya genelinde metropollere baktığımızda metropol nüfusunun en az yarısının yalnız yaşadığını görüyoruz. Artan şiddet eğilimi, özellikle kadınları ve çocukları mağdur etmeye devam ediyor: Dünya’da her 10 kadından 3’ü partnerleri tarafından şiddete maruz kalıyor. Dünya genelinde her gün yaklaşık 140 kadın şiddet sonucu hayatını kaybediyor. Artan gelir adaletsizliği de, tüm dünyada insanların düzene güven duygusunu zedeliyor: Yapılan bir araştırma her 5 gençten 4’ünün hayattaki en önemli hedefinin ‘zengin olmak’ olduğunu söylüyor. Tüm bu trendler Türkiye’yi de her ülke gibi doğrudan etkiliyor. Ne var ki, Türk toplumu olarak, geçmişten bu yana belirsizliklerle yaşamaya alışkın ve değişime çok hızlı adapte olabilen bir toplumuz. Üstelik, güçlü aile bağları ve sıkı insan ilişkileri, bizim kültürümüzün doğal bir parçası. Bu değerler bizi dünya geneline göre risklere karşı avantajlı konuma getiriyor.” 

Rapora göre 2019 yılındaki en önemli beş risk: Olağan dışı hava olayları, iklim değişikliği, doğal afetler, veri sahteciliği ve hırsızlığı, siber saldırılar…
Dünya Ekonomik Forumu’nun, Marsh & McLennan Şirketler Grubu ve diğer ortakların desteğiyle hazırladığı Küresel Riskler Raporu’nun 14. sayısı, derinleşen makro düzeydeki risk ortamını incelemekte ve dünyayı 2019 yılı ve sonrasında rahatsız edebilecek önemli tehditleri ele almaktadır.
Bu yıl hazırlanan raporda, jeopolitik riskler en çarpıcı bulgu olarak yer al. 2019 yılı için ön plana çıkan on riskten yedisi siyasi ortama bağlı riskler olarak belirtilmektedir. Ankete katılanların %90’ından fazlası, güçlü ülkeler arasında ekonomik anlaşmazlıklar yaşanmasını ve uluslararası ticaret anlaşmalarında itilaflar yaşanmasını beklemektedir.
2019 yılında artması öngörülen riskler

  1. Büyük güçler arasındaki ekonomik anlaşmazlıklar
  2. Uluslararası ticaret anlaşmalarının değer kaybetmesi
  3. Büyük güçler arasındaki siyasi çatışmalar
  4. Siber saldırılar: para veya veri hırsızlığı
  5. Siber saldırılar: operasyonel ve altyapısal bozulmalar

şeklinde sıralanmaktadır. 2019 yılı risk haritasında gerçekleşme olasılığına göre sıralanan en önemli beş risk ise

  1. Olağan dışı hava olayları
  2. İklim değişikliğinin önlenmesi ve adaptasyonunda başarısızlık
  3. Doğal afetler
  4. Veri sahteciliği ve hırsızlığı
  5. Siber saldırılar

olarak belirtilmiştir.
2018 yılında devam eden merkezi siyaset politikaları hem makroekonomik hem de jeopolitik risklerin birikmesine katkı sağlamaya devam etmektedir. Sıkılaşan küresel finansal koşullar, dolar cinsinden yükümlülük altına giren ülkeler üzerinde baskı oluşturmaya devam ederken, yükselen küresel borç yükü makroekonomik risklere ilişkin endişe yaratmaktadır. Bununla birlikte, dünya siyasetinde ulusların daha çok kendi çıkarlarına odaklandığı, değerlerin ayrıştığı, uluslararası kurumların gücünü yitirdiği bu dönemde küresel boyutta bir kriz yaşanması halinde gerekli iş birliği ve dayanışmanın sağlanabileceğine ilişkin şüpheler artmaktadır.

Çevresel riskler ise olasılığı ve etkisi en yüksek ilk on küresel riskin beş tanesini oluşturmaktadır. Olağan dışı hava olayları, iklim değişikliği ile mücadele için uygulanan politikaların başarısızlığı ve doğal afetler en önemli olası çevresel riskler olarak sıralanmaktadır. Teknoloji ile ilintili riskler, çevresel riskleri takiben en önemli riskler olarak tanımlanmaktadır. Veri sahteciliği ve hırsızlığı, siber saldırılar ve şirketler için mahremiyet kaybı teknolojik riskler arasında ön plana çıkmaktadır.

Yaş Meyve Sektörü 2023 Hedeflerine Üretici –İhracatçı Birlikte Ulaşacak
Ege Bölgesi’nin lezzetleri yaş meyve sebze ve mamullerini 180’den fazla ülkeye ihraç ederek 2018 yılında 832 milyon dolarlık ihracat rekoruna imza atan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, 2019 yılı için ortaya koyduğu 1 milyar 50 milyon dolarlık ihracat hedefine ulaşmak için üreticiler ve sektörün diğer paydaşları ile Kemalpaşa’da bir araya geldi.

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği (EYMSİB), ihracatçılar ile üreticiler arasındaki bağı güçlendirmek, sektörel sorunlara çözüm bulmak amacı ile başlattığı yerel sektörel değerlendirme ve bilgilendirme toplantılarına Kemalpaşa’da devam etti. EYMSİB Yönetim Kurulu Üyeleri, üretici, aracı ve ihracatçıların katılımı ile gerçekleşen toplantıda ‘kiraz’ tüm yönleri ile masaya yatırıldı.

Kaliteli Ürün için Yerinde Bilgilendirme

Kemalpaşa ve çevresinde faaliyet gösteren kiraz üreticilerinin yoğun ilgisi ile gerçekleşen toplantıya 400’e yakın üretici, aracı ve firma temsilcisi katıldı. Kemalpaşa Belediyesi Dere Mesire Alanı Konferans Salonu’nda gerçekeleşen toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk, İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Musa Bakan, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, Yüksek Ziraat Mühendisi Hüseyin Gültekin ve Bornova Zirai Mücadele Enstitüsü Ziraat Mühendisi Mehmet Fatih Tolga konuşmacı olarak katıldı. Konuşmacılar kaliteli ürün için doğru üretim teknikleri hakkında dinleyicilere bilgi verdi, sorularını yanıtladı.

Üretici – İhracatçı el ele

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak geçtiğimiz yıl Nisan ayında göreve geldiklerinde üreticilerin ayağına giderek sektörel sorunlara çözüm arayacaklarının sözünü verdiklerini ve bu doğrultuda hız kesmeden devam ettiklerini dile getirdi. 2023 hedeflerine ulaşabilmek için tüm ihraç ürünlerinin ayrı ayrı önemli olduğunu belirten Uçak, kiraz da çok önemli bir ürün. Kaliteli kiraz üretimi için, ihracatta pazar çeşitliliğini artıracak farklı türde kiraz üretimi için Tarım Bakanlığımız, Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerimiz, Zirai Mücadele Enstitülerimiz ve sektörün tüm paydaşları ile üreticilerimizi bilgilendirmeye, onların önünü açmaya devam edeceğiz. Ülkemiz için üretici – ihracatçı el ele çalışacak.” şeklinde konuştu.

Uçak sözlerini “Türkiye kiraz üretiminde dünya birincisi, ihracatında ise dünya üçüncüsü. Kemalpaşa Türkiye’nin kiraz üretiminde en erkenci yöre. Kiraz, Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliğinin 2018 yılı içinde en fazla ihraç ettiği ürün. 41 milyon dolar civarı olan ihracat rakamın 100 milyon dolara çıkması için sektörün tüm paydaşları güçlerimizi birleştirdik.” şeklinde sürdürdü.

Hepimiz aynı gemideyiz

Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren EYMSİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Cengiz Balık, ihracatçı ve üreticinin aynı gemide olduğunu, birlikte kazanmaları ve Türkiye’ye de kazandırmaları gerektiğini ifade etti. Kirazda kilogram başına daha iyi fiyat alabilmek için daha kaliteli ve çeşitli ürün üretmenin, yeni pazarlar bulmanın gerekli olduğunu ifade eden Balık, bu noktada hem ihracatçının hem de üreticinin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.

Uzak Pazalar için Yeni Çeşitler Desteklenmeli

Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda Kontrol Genel Müdürü Muharrem Selçuk; Rusya, Almanya gibi hali hazırda kiraz ihracatı yaptığımız pazarlara uzak pazarların da eklenebileceğini, kiraz ihracatında daha yüksek rakamlara ulaşılabileceğini ifade etti. Güney Kore, Çin, Japonya, Tayvan gibi pazarlar ile görüştüklerini ancak bu pazarlara ihracat için uygun türde ve kalitede ürüne ihtiyaç olduğunu söyledi. Çeşit değiştirme konusunda üreticilere yönlendirmelerin sağlanması gerektiğini ifade eden Selçuk, “Bizim dünya pazarlarının talep ettiği ürünleri üretmemiz gerekiyor. Çiftçimiz ürün çeşidini değiştirdiğinde 3-4 yıl gelir kaybı yaşacaksa bu telafi edilmeli. Çeşit değiştirme ve gelir telafisi ile ilgili konuyu yetkili makamlara aktaracağız.” şeklinde konuştu.

İlk Tercih İlaçla Mücadele Olmamalı

Zararlılar ile mücadele toplantının önemli gündem başlıklarından bir diğeri oldu. İzmir İl Tarım ve Orman Müdürü Musa Bakan, doğru üretime destek için gerçekleştirilen çalışmaları dinleyicilere aktadı. Yüksek Ziraat Mühendisi ve Tarım Danışmanı Hüseyin Gültekin ve Bornova Zirai Mücadele Enstitüsü Ziraat Mühendisi Dr. Mehmet Fatih Tolga ise dinleyicilere zararlılar ile mücadele ve kalıntılar konusunda bilgilendirme sunumları gerçekleştirdi. Kanadı noktalı sirke sineği ile mücadele konusunda bilgi veren Tolga, ilk tercihin ilaçlama olmaması gerektiğini söyledi. Tolga sözlerine “Plastik şişelere %5’in altına düşmeyecek şekilde 100 – 150 ml sirke doldurup ağaçlara asıyoruz. Şişelere 3 mm den büyük olmayan delikler açıyoruz. delikleri de sıvıya yakın şekilde delik açmak gerekiyor. Böylece hem koku sineğe ulaşır hem de dökülme engellenir. Bahçede her ağaca 2-4 adet tuzak asmalı. Sirke bittikçe eklemek gerekiyor.” şeklinde devam etti.

Toprağı Tanımak Gerekiyor

Yüksek Ziraat Mühendisi ve Tarım Danışmanı Hüseyin Gültekin, kiraz üretiminde kalitenin ve verimliliğin sağlanmasının çok önemli olduğunu bunu sağlamanın yolunun da hasat bittikten sonra kiraz ağaçlarının bir sonraki yıla hazırlanmasından geçtiğini belirtti. Budamanın da düzgün bir şekilde yapılması gerektiğini ifade eden Gültekin; “ Kiraz ağaçlarını bir sonraki yıla hazırlamalıyız. Hasattan sonra kirazı sağlıklı beslemeniz gerekir. Çiçek aşamasında dölleme olmazsa meyve olmaz. Budamayı düzgün bir biçimde yapmak zorundayız. Güzel budama daha kaliteli meyve demektir. Çok dal bırakmak çok meyve demek değildir. Topraklarınızı tanıyın, ‘nasıl kaliteli meyve elde ederiz’ bunu araştırmak lazım. Yeni çeşitleri mutlaka dikmeliyiz denemeliyiz.” şeklinde konuştu.

Lexus’un LC ConvertIble KONSEPTİ TASARIM ödülü aldı

Lexus, Detroit’te sergilediği sıra dışı konsept aracı LC Convertible ile kısa zamanda büyük bir beğeni topladı. 2019 Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nın resmi olarak onaylanmış EyesOn Tasarım Ödülleri, bu özel otomobili taçlandırdı.

En iyi üretim ve konsept araçları değerlendiren EyesOn, ‘Tasarım Mükemmelliği’ kategorisinde Lexus LC Convertible konseptini seçti. Dünya çapında otomotiv üreticilerinin tasarım şeflerinden, önde gelen tasarım okullarına ait isimlerden oluşan bir jüri görev aldı.

Japonya’da Toyota City’deki Lexus Tasarım Departmanı tarafından tasarlanan LC Convertible konsepti, Japon estetiklerini üstü açılan bir aracın tarzıyla buluşturdu. Her açıdan eşsiz bir tasarıma sahip LC Convertible konsepti, LC coupe’nin atletik duruşunu da en iyi şekilde koruyor.

LC’nin orijinal tasarım dilini kullanan bu üstü açılan model, kendine ait bir kimlik ortaya koymayı da başardı. Dış tasarımının yanında kabin tasarımıyla da öne çıkan LC Convertible, her yolculuğun özel olması için gereken her şeyi sunuyor. Beyaz deri döşemeler, genel tasarımın zarifliğini bozmadan sarı dikişlerle tamamlandı. Bu eşsiz tasarım, EyesOn Tasarım Ödülleri tarafından da takdir görmeyi başardı.

4K taşınabilir kamera, yüksek kaliteli görüntü ve gelişmiş bağlantı imkanı sunuyor

Panasonic, televizyon yayını ve internet yayını uygulamaları için gelişmiş bağlantı işlevini yüksek kaliteli görüntüyle birleştiren serisinin ilk üyesi olan taşınabilir video kamerayı tanıttı.
Serinin ilk ürünü olan AG-CX350 kamera, sektörde NDI | HX bağlantısı sağlayan ilk video kamera olarak dikkat çekiyor[1]. Bu bağlantı imkanı sayesinde kamera, canlı etkinlik ve internetten paylaşım için IP üzerinden kolay video iletimi ve kamera kontrolü sağlıyor. Bu özelliğiyle NDI|HX donanımlı Panasonic PTZ kamera sistemi ve Panasonic Canlı Üretim Merkezi (AV-HLC100) ile beraber çalışan daha geniş sistemlere dahil edilebiliyor.
Kamera; çok güçlü optik 20x zum objektifiyle 24,5 mm’lik geniş açılı çekim ikanı sağlıyor. Ayrıca 10-bit görüntü kalitesi için yeni yüksek çözünürlüklü, yüksek duyarlı 1.0-tip 4K MOS sensör ve SDXC kartına 50/59.94p’ye kadar 4K (UHD) veya FHD çözünürlükte kayıt yapma özelliklerine sahip. Tüm bunların yanında HDR çekimleri destekleyen HLG[2] gama modu özelliği de bulunuyor.
Parlaklığı ve çözünürlüğü yüksek bir LCD’ye sahip olan kamerada gelişmiş çalışma ve kullanım imkanı için SDI ve HDMI arasında paralel çıkış yer alıyor. Yalnızca 1,9 kg ağırlık, küçük boyut ve düşük güç tüketimi de sağladığı diğer avantajlar olarak sıralanıyor.
Yeni ve yüksek verim sağlayan HEVC kodeği (LongGOP, 10-bit, 4:2:0/MOV) bir dizüstü bilgisayarda veya MacBook’da kolay videoları kolayca oynatma ve düzenleme imkanı sağlıyor[3].
Ayrıca kamera, Facebook ve YouTube live için RTSP ve RTMP protokolleriyle uyumlu yayın işlevi de sağlıyor. Ek olarak kamera, AVC-Intra ve AVC-LongG kodekleri sayesinde potansiyel yayın uygulamalarını mümkün kılmak[4] ve gelecekte de aynı şekilde kolayca kullanılabilmesi için MXF P2 dosya formatını da destekliyor.
Panasonic EMEA Pazarlama Müdürü Sivashankar Kuppusamy, tanıttıkları yeni taşınabilir kamerayla ilgili şunları söyledi: “AG-CX350 ilerleyen dönemlerde de önemini koruyacak 4K kalitesi ve geniş bağlantı ve yayın potansiyeliyle herkese hitap ediyor. Kameranın sunduğu geniş kullanım yelpazesi, kurumsal etkinliklerde yayınlamak üzere evde çekilen kısa belgesel ve öğrenci film çekimleri gibi çok yönlü ihtiyaçlara hitap ediyor. AG-CX350, olağanüstü potansiyele sahip olan serimizin yalnızca bir başlangıcı.”
AG-CX350, tavsiye edilen satış fiyatı olan KDV hariç 3.850€ ile Şubat 2019’da raflardaki yerini alacak.

Marcegaglia Türkiye, Ortadoğu’da, paslanmaz çelik boru sektörünün en büyük üreticisi!
Marcegaglia Türkiye, Tekirdağ’ın Ergene ilçesinde faaliyetlerini sürdürmekte olup, paslanmaz çelik boru ve profil üretimi gerçekleştirmektedir.
Üretim, Uzakdoğu ürünlerinin kalite standartlarının çok üzerinde olan Yüksek Frekanslı kaynak teknolojisiyle yerli üretimi desteklemek amacıyla yurtiçi talebi karşılamaya yöneliktir. Üretim, 43.000m²’ye yayılmış tesislerde gerçekleştirilmektedir ve yıllık kapasite 12.000 tondur.
Marcegaglia Türkiye’nin ürünleri ayrıca uluslararası arenada Akdeniz, Balkanlar/ Karadeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika pazarlarına hitap etmektedir.

TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN  “TOYOTA C-HR HYBRID” ZİRVEDE

Toyota’nın Türkiye ve Japonya’daki  fabrikalarında üretilip dünyanın 90’dan fazla ülkesine ihraç edilen kompakt SUV Toyota C-HR Hybrid, 2018 yılında dünyanın en çok tercih edilen hibrit otomobil modeli olmayı başardı.

2016 yılında üretimine başlanan ve Türkiye’de üretilen ilk hibrit otomobil olma özelliğini de taşıyan C-HR Hybrid, Toyota’nın halen satışta olan 39 farklı hibrit modeli ve versiyonu arasında tüm dünyada 202 bin 289 adetlik satış elde ederek 2018 yılında da birinci sırada yer aldı. Toyota C-HR Hybrid satışlarının 141 bin 45’i Avrupa’da gerçekleşti. Bunun yanında Toyota’nın toplam Avrupa hibrit otomobil satışları da 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 18 oranında artarak 464 bin 367 adete ulaştı.

Alternatif yakıt araştırmalarına 1970’li yıllarda başlayan ve 1997 yılında ilk seri üretim hibrit otomobil Prius’u sunan Toyota, bugün itibariyle tüm dünyada 13 milyon 104 bin 275 hibrit otomobil satışıyla lider konumda bulunuyor. Kendi kendini şarj edebilen, tasarruflu ve çevreci özellikleriyle öne çıkan Toyota’nın hibrit modelleri, Avrupa’da da satış rekorları kırdı. Avrupa’da, 2000 yılından bu yana 2 milyon 160 bin 501 adete ulaşan hibrit otomobil satışıyla kırılması güç bir rekorun sahibi de olan Toyota, C-HR Hybrid ile bu başarısını taçlandırıyor.

Türkiye’nin Gururu Toyota C-HR

Türkiye’ye büyük gurur yaşatan ve kullanıcıların hibrit araçlara geçişini hızlandıran Toyota C-HR Hybrid, iç pazarda da yükselişini sürdürüyor. Toyota C-HR kasım 2016’dan bu yana Türkiye’de 11 bin 688 adetlik satış gerçekleştirilirken bu satışların yüzde 51,2’si 5 bin 985 adetle hibrit versiyon oldu. Toyota 2018’de 3 bin 373 adetlik hibrit otomobil satışı gerçekleştirirken, markanın toplam satışları içindeki hibrit payı yüzde 10’a ulaştı. Toyota 2019 yılında Türkiye’de hibrit versiyonu da üretilecek olan 12. nesil Corolla ile birlikte Türkiye pazarında; Yaris Hybrid, RAV4 Hybrid, Prius ve Toyota C-HR Hybrid ile yer almaya devam edecek.