Ekonomi-teknoloji-sağlık haberleri (13.07.2020)

Türkiye ASEAN ülkeleriyle serbest ticarete çok yakın

Egeli ihracatçılar Asya Pasifik bölgesiyle güçlü bir tedarik zinciri ve karşılıklı ticaretin kolaylaşması için 10 Güneydoğu Asya ülkesini kapsayan Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ile serbest ticaret anlaşması (STA) müzakerelerinin hız kazanması ve imza aşamasına geçilmesi taraftarı.

Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği “Koronavirüs’ün hedef pazarlarımızdaki seyri” webinar serisinin onuncu ayağında Kuala Lumpur Ticaret Müşaviri Elif Haliloğlu Güngüneş, Manila Ticaret Müşaviri Serhan Ortaç, Cakarta Ticaret Müşaviri Mustafa Murat Taşkın pandemi sonrası Endonezya, Filipinler ve Malezya’ın dış ticaretindeki gelişmelerle ilgili sunum yaptı, ihracatçıların sorularını yanıtladı.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünya ekonomisindeki büyümenin yüzde 60’ını, küresel ticaret hacminin ise yüzde 30’unu Asya-Pasifik ülkelerinin kapsadığını söyledi.

“3 milyarın üzerindeki tüketicisiyle Avustralya’dan Pakistan’a, Endonezya’dan Filipinler’e uzanan bu coğrafya dünyanın en büyük küresel pazarı ve ticaret merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Endonezya, Filipinler ve Malezya ekonomilerinin 2050’ye kadar ekonomik büyümede büyük sıçramalar kaydedeceği öngörülüyor. Bu potansiyelden faydalanabilmemiz için dünyanın tüm coğrafyalarını kapsayacak şekilde yeni bir ticaret ekseni yaratarak ihracat menzilimizi genişletmeli, bu pazarlarda güçlü pozisyon almalıyız. Malezya, Endonezya ve Filipinler’in 650 milyonluk nüfusu kapsayan ASEAN içerisinde yer alması bizim için önem arz ediyor. 2017’de ASEAN’ın sektörel diyalog ortakları listesine giren Türkiye, iyi ilişkileri sayesinde bölgedeki etkinliğini gün geçtikçe arttırıyor. ASEAN’a üye ülkelerle ticaret hacmimiz 2019’da 9 milyar dolara ulaştı.”

Pandemiden önce yükselişte olan korumacılık ve ticaret savaşları eğilimlerinin şimdi daha da hızlandığını söyleyen Eskinazi, ticaretin kesintiye uğramadan devam etmesi ve artması için STA’ların yeni dönemdeki ticari ilişkilerde kilometre taşı olacağı görüşünde.

“Malezya ile STA’mız 2015’te yürürlüğe girdi. Endonezya ile de 3 senedir devam eden müzakerelerin 2021’de sonuçlanacağını öngörüyoruz. Potansiyel olan sektörlerimizi kapsayan bir STA imzalamaya çok yakınız. Filipinler’le de müzakereler bir an önce gündeme gelmeli. Gümrük vergisi dezavantajımız var. İhracat planımızda ASEAN’ı odak noktamıza koyuyoruz. Ticaretimize STA’nın kesinlikle etkisi olacak. Potansiyelimizi tamamen açığa çıkartabilmek için önümüzdeki dönemde bu ülkelere sektörel ticaret heyetlerimizi yoğunlaştıracağız. İkili ticari ilişkilerimizdeki tüm zorlayıcı unsurları ortadan kaldırmalı ve çok daha yüksek bir hacme ulaşmak için gerekli önlemleri almalıyız. İlk 6 ayda Malezya’ya 161 milyon dolar, Endonezya’ya 120 milyon dolar, Filipinler’e ise 42 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Endonezya’da savunma ve havacılık sanayii, kimyevi maddeler ve mamulleri, makine ve aksamları, Malezya’da ise çelik, kimyevi maddeler ve mamulleri, hububat bakliyat ve yağlı tohumlar, Filipinler’de ise kimyevi madde ve mamulleri, makine ve aksamları, elektrik ve elektronik sektörlerimiz öne çıkıyor.”

Malezya pazarı için tavsiyeler şu şekilde;

-Hammadde zengini. Dünyanın en büyük palm yağı üreticisi. Zengin petrol kaynaklarına sahip. Dünyanın palm yağı ve kauçuk ihtiyacını da büyük oranda karşılıyor. Yüksek oranda eldiven ihracatı var. Nüfusu 32 milyon olsa da 650 milyonluk ASEAN’a açılan bir kapı olarak görülüyor.

-Ocak-Mayıs 2020 döneminde elektrik ve elektronik ürünler, palm yağı ve türevleri ve LNG ihracatında yüzde 15-20 arası düşüş kaydedilirken kauçuk ve nitrli eldiven sektörü, yaşanan talep artışı neticesinde kazançlı çıktı. (İhracat artışı yüzde 20,5)

-Malezya bir numaralı elektrik elektronik ihracatçısı. İhracatında ikinci sırada palm yağı ve türevleri yer alıyor. 5 ayda hepsinde ortalama yüzde 20’lik ihracat yaptı. Lastik eldiven tedariğinin yüzde 70’ini Malezya karşılıyor. Kutu başı 3 dolarlık olan eldiven fiyatları 7 dolarlara çıktı.

– Güneydoğu Asya bölgesindeki ilk STA Malezya ile yapıldı. 2015’te yürürlüğe girdi. Ülkemizin Asya-Pasifik Bölgesi’nde Güney Kore’nin ardından ikinci, Güney Asya Bölgesi’nde ise ilk STA olma özelliğini taşıyan anlaşma ile ülkemiz Malezya pazarına AB’den önce tercihli giriş imkanı elde etti. 8 yıllık geçiş döneminin sonunda yani 2023 yılında tarife satır sayısı bakımından ihracatımızın yüzde 99’u, ithalatımızın ise yüzde 86’sı gümrük vergisinden muaf şekilde gerçekleşecek.

-Toplam ihracatımızın geçtiğimiz sene yüzde 28’ini demir çelik ürünleri oluşturdu. İkinci sırada mineral yakıtlar ve yağlar var. Motorlu kara taşıtları, traktörler ve bisikletler, kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, inorganik kimyasallar, kıymetli metal ve radyoaktif elementler de diğer öne çıkan ürünler arasında.

– İthalatımızda ise palm yağı bir numarada. Elektrikli makine ve cihazlar, elektronik devreler, sentetik ve suni flamentler, şeritler, kauçuk ve kauçuktan eşya, plastikler ve mamulleri, alüminyum ve alüminyumdan eşyalar, eldiven de ithalatımızda öne çıkanlar arasında.

-2023 yılında ihracatımızdaki ürünlerin yüzde 99’u vergiden muaf olacak. KDV de yok. Malezya bundan dolayı avantajlı. Türk ürünleri için kalite algısı yüksek görüşü hakim. Türkiye’yi Avrupa’da konumlandırıyorlar. Örneğin makine ticaretinde Alman ürünleriyle kıyaslıyorlar. Birçok üründe vergi sıfırlanmış durumda. İstanbul’da Malezya Dış Ticareti Geliştirme Ajansı ofisleri var. Ortaklık kurmak isteyen firmalar yetkililerle görüşebilir ya da mail atabilir.

– Malezya’nın gerek bölgedeki stratejik konumu gerekse iki ülke halkının birbirine duyduğu sempati ve ülkemizle çok daha fazla ticaret yapma isteği nedeniyle Türk firmaları için çok sayıda sektörde iş birliği olanağı ve ihracat potansiyeli barındıran bir ülke.

– Toplam gıda tüketiminin yüzde 70’ini ithal eden Malezya’ya yönelik yaş sebze meyve ve gıda ürünleri ihracatımızın artırılması önem arz ediyor. (Turunçgiller, nar, kayısı, kiraz, şeftali, çikolata, bisküvi, un, makarna, kuruyemişler) Türk süpermarketi ihtiyacı var. Türk zeytinyağının pazarda potansiyeli var. İspanya’dan ve İtalya’dan paketlenmiş ürünler satılıyor. Ege’den zeytinyağları da getiriliyor. Malezya’da paketlenip bölge ülkelere de satılmaya başlandı. Gümrük vergisi sıfır. Kuala Lumpur’da çok expat nüfus var. Marketlerde zeytin bulmak mümkün. Zeytin satışı Kuala Lumpur özelinde değerlendirilebilir.

-Süt ve süt ürünleri et ve et ürünlerinde ihracat izni alınması gerekiyor. Tarım Bakanlığı’na bağlı veterinerlik hizmetleri departmanına başvuruyla yapılıyor. Helal olduğunu iddia ediyorsanız sertifika almak zorundasınız. Et ve süt ürünlerinde Malezya’daki heyetler Türkiye’ye gelip firmaların tesislerini inceliyor. 2 yıl ihracat izni veriyorlar süre uzatılabilir.

-Dijital alışveriş tüm dünyada olduğu gibi daha etkin kullanılmaya başlandı. İnternet üzerinden yaş meyve sebze satmaya başladılar. Süpermarketlerde online satışa başladı.

-Savunma sanayii alanında iyi ilişkilere sahibiz. Diplomatik ilişkiler iyi. Uzun yıllara dayalı dostluğumuz var. Mermi mühimmat konusunda talep geliyor. Avantajlı olabileceğimiz sektörler; tekstil, ev tekstili ve hazır giyim. En çok katılım talebi olan fuarlar uluslararası helal fuarı MIHAS. 1-4 Eylül’de yapılacaktı, ertelendi. Food and Hotel Malaysia Horeka fuarı, Beauty Expo & Cosmobeautue Malaysia güzellik fuarı, MIFB Malezya yiyecek ve içecek fuarları var.

Endonezya pazarı için tavsiyeler şu şekilde;

– Dünyanın en büyük 16. ekonomisi ve dünyanın dördüncü büyük nüfusu. Aynı zamanda ASEAN coğrafyasının yüzde 42’sine sahip. ASEAN nüfusunun yarısı Endonezya’da yaşıyor. 2017’de GYSİH 1 trilyon doların üstüne çıktı. 2045’e kadar çok yüksek oranlarda büyüyeceği öngörülüyor. Ekonomisinde büyük bir potansiyel var. 2019 ihracatı 160 milyar dolar, ithalatı ise 170 milyar dolar. Nüfusu 300 milyon. 330 milyar dolarlık toplam dış ticaret hacmi var.

-Çok zengin bir ülke yeraltı kaynakları ve yer üstünde yetiştirdiği ürünlerle. Dünyanın en büyük kömür ihracatçısı ve üreticisi. Kalay nikel boksitte de öyle. Elektrikli araçların pillerinin üretimi konusunda nikel üretimi çok stratejik. Altın ve bakırda çok büyük bir potansiyeli var. Dünyanın en büyük altın madeni bakır madeni burada. Jeotermal alanda dünyanın bir numarası. Aynı zamanda dünyanın bir numaralı palm yağı üreticisi. Kahve ve kakaoda dünyada dördüncü, kauçukta dünyanın üçüncü üreticisi. Hem ciddi bir üretici hem de ihracatçı.

-Muhafazakar bir dış ticaret yapısı olduğu için ithalata sıcak bakmayan bir yapısı var. Kendini ticarete az ticarete açmış, kendi kendine yetmeye çalışan bir ülke. Sadece Ticaret Bakanlığı değil, diğer Bakanlıkların da iznini aramak suretiyle ithalatı zorlaştırıyor. İkili ticaretlerde Ticaret Bakanlığı’ndan ithal izniniz olması lazım. Yatırım yapmak için geldiğinizde ilk başta yabancı yatırımcıların giremeyeceği ya da ne oranlarda girebileceğini gösteren liste veriliyor. Örneğin bazı yerleri açmada yüzde 33 yerel ortak istiyorlar. Bu da daha fazla yatırım gelmesini engelliyor. Bu konularda ilerleme kaydedebilir.

– ASEAN ile yaptığı serbest ticaret alanı en büyük ticari hamle. STA’lara artık olumlu bakıyorlar. Çünkü aynı coğrafyada tedarikçi olarak rekabet halinde olduğu Malezya, Singapur, Tayland ve Vietnam ile benzer olduğu için ürünlerin tedariğinde rekabet gücü azalıyor. Bu yüzden yarıda bıraktığı STA’lara yeniden başladı. ASEAN’ın haricinde Çin, Japonya, Kore, Hindistan, Yeni Zelanda ve Avustralya ile STA’ları var. Şili ve AB ile müzakereler devam ediyor.

-AB ile müzakerelerin başlamasıyla Türkiye ile de başladı. AB STA’sı palm yağındaki önlemler nedeniyle bu aralar sekteye uğruyor ama görüşmeler ilerliyor. Türkiye olan STA görüşmeleri 2018 yılında başladı. Süreç devam ediyor. Toplamda 4 müzakere yapıldı. 2021’e kadar müzakereler devam edebilir.

– Çok büyük bir tekstil üreticisi. İthalatın 3’te ikisini oluşturuyor. Palm yağı, kauçuk ve tekstil ürünleri, yabancı yatırımların ithalatçı olduğu otomobil ekipmanlarında, makinalarda, kağıt sektöründe, yine yabancı sermaye yatırımlarından kaynaklı spor ayakkabısı başta olmak üzere ayakkabı aldığımız ürünler arasında. Biz ise halı, kilim, seccade, mermer, tütün, bor mineralleri, makine ekipmanları, gıda makinaları, tekstil ve tarım makinaları satıyoruz.

– Endonezya’da ithalatta çok büyük bir rekabet var. ASEAN ülkeleriyle çok açık bir pazar. Asya ülkeleriyle de öyle. STA’nın olmaması nedeniyle vergi dezavantaj. Singapur, Hindistan’dan Endonezya’ya gelenler iş için tüccar olarak yaşıyor. Dolayısıyla ticari ilişkiler iyi ilerliyor. Kişilerin bu ülkelerin vatandaşı ya da yaşıyor olması önemli. Çevredeki bütün ülkelerin ABD’yi bile katarsak mücadeleyi göze alan firmalar giriyor. Türkiye’den gelen üreticinin hem fiyat hem kalite açısından Endonezya’ya uygun koşullarda girmesi lazım. Rekabetten dolayı yer bulabilmesi mümkün değil.

– İnşaat ekipmanları altyapı yatırımları önemli. Başkent Cakarta’dan Malezya ile ortak alana sahip olduğu bir adaya taşınıyor. 34 milyar dolarlık bir yatırım projesi var. Hem inşaat ekipmanları hem de altyapı firmaları açısından çok önemli. Green City ve Smart City konsepti üzerine kuruluyor olması teknoloji firmaları açısından avantajlı.

-Coğrafi yapısından kaynaklı altyapı yatırım ülkesi. 2019-2024 arasında 400 milyar dolarlık yatırım söz konusu. Potansiyel var. Tarım ürünlerinde fırsat var. Türkiye’den tedarikte bir sorun yaşamadığımızda bir sürü tarım ürünü satabiliriz. Ürünlerimiz çok daha ucuz. Tarım mevzuatında bazı problemler var. Palm yağı revaçta. Ancak zeytinyağının potansiyeli var. Şu anda 21 tane ürün ihraç edebiliyoruz. Endonezya ile iş birliği iş yapılabilse satma olasılığımız yüksek. İthalat izinlerinin alınması gerek. Önemli bir ürün grubuna yayılan sevk öncesi inceleme belgeleri.

-Tekstil, konfeksiyon ve halıyı da içine alan tarife dışı engel uyguladılar. Yaş meyvede bazı problemler var. Helal belgelendirmesi önemli. Önümüzdeki dönemde zorunlu olacak. Endonezya sadece kendi belgelerini kabul ediyor. Hayvansal ürünlerde şaptan dolayı problemler var. Cakarta’da 173 tane AVM olan dünyanın en büyüklerine sahip bir ülke. Türk firmalarının varlığı çok az. Mutfak eşyası, tekstil, konfeksiyon ürünleri ve ev tekstili ürünlerinde potansiyel var.

-Önümüzdeki 20 yılda tüketicinin gelir düzeyi artacak bu da ithalata yansıyacak. Türkiye, Endonezya ile ilgilenmiyor zor mevzuatı görünce vazgeçiyorlar ya da gelip gitmiyorlar. Endonezya’nın kendi kuralları var. Firmalar Endonezya’nın istediği belgeleri tamamlamalı. E-ticaret yaygın.

Filipinler pazarı için tavsiyeler şu şekilde;

-IMF tarafından 2020 yılında pandemiye rağmen hala 0,6 büyüme bekleniyor. 2021 yılında ise yüzde 7,6 oranında büyüme bekleniyor. 2019’da ihracatı 70 milyar dolar, ithalat 113 milyar dolar.

-İhracatta önemli kalemlerde ilk sırada; entegre devreler ithalatında da entegre devreler var. Ülkede çok fazla Güney Kore ve Çin menşeili elektrik-elektronik üreticileri var. Entegre devreler de elektrik elektronik üretiminin hammaddesi. Diğer maddelerden yarı iletkenler, otomatik veri işleme ve depolama cihazları, taşıtlarda kullanılan bağlantı takımları, elektrik elektronik cihazlar, yaş yada kurutulmuş muz (1,9 milyar dolarlık ihracat hacmi var), depolama cihazlarının aksam ve parçaları, rafine bakır katotlar,statik konvertörler diğer öne çıkan ihracat kalemler. Bu ürünlerin büyük çoğunluğunda Çin, Güney Kore ve Japonya’nın yatırımlarının etkisi var. Bu rakam 15-20 firmanın yaptığı ihracat.

-Filipinler’in ithalatında ise öne çıkan ürünler; Yarı iletkenlerin diğer bağlantı parçaları, aksamı, aksesuar ve sarf malzemeleri, diğer yağlar ve müstahzarlar, elektronik entegre devreler, işlemci ve kontrolör, petrol yağları, diğer yağlar, aksam ve parçalar, entegre devreler, un ve unlu mamuller. 2016’da 25 milyon dolar un ihraç ediyorduk. Filipinler ekonomisi aşırı korumacı, hükümetin politikaları kapsamında bir ülkenin ihracatı fazlalaştığında korunma önlemleri devreye alınıyor ve ek vergiler uygulanıyor. Şu anda 5 yıllık süreçte Türkiye’den ithal edilen un için antidamping vergisi uygulanıyor. 25 milyon dolardan 5 milyon dolara indi. Kaldırılması için görüşmeler devam ediyor.

-İhracatında ilk 5 ülke; ABD, Japonya, Çin, Hong Kong, Singapur. İthalatta ise Çin, Japonya, Güney Kore, ABD, Tayland. 2018 yılında ithalatımız 122 milyon dolar seviyesindeydi 2019’da 134 milyon dolara çıktı. İhracatımız ise 2018’de 177 milyon dolardı, 2019’da 117 milyon dolara ulaştı. Savunma sanayii ihracatımız önemli.

-İhracatımızda ilk 10 ürün ilaçlar ve ilaç hammaddeleri, tabancalar revolverler, buğday unu, makarnalar ve kuskus, karbonat ve amonyum karbonat kimyasal temizlik malzemesi kullanılan kimyasal maddeler, motorlu taşıtlar, mücevherci eşyası ve aksamı, elektrik transformatörleri, statik konvertörler, buldozerler, greyderler gibi inşaat araçları, toprak, taş, metal, cevheri vb ayıklama için makina aksamları.

-İthalatımızda ise elektronik entegre devreler, baskı makinaları, hindistan cevizi (ithalatı önemli yüzde 54’ü 11,5 milyon dolarla Filipinler’den gerçekleşiyor), otomatik bilgi işlem makinaları, sentetik devamsız liften iplik, diyodlar, elektrik motorları ve jenaratörler, bitkisel özsu ve hülasalar, pektik maddeler, optik lifler, demetleri ve kabloları, aksam ve parçalar. İtalya, İspanya, Belçika, Almanya, Yunanistan zeytinyağı ihraç ediyor. Türk zeytinyağı bunlara nazaran daha kaliteli ama ihracatımız yok. Pazar açık durumda, fırsatlar değerlendirilmeli.

– 2022’nin sonuna kadar yaklaşık 170 milyar dolar büyüklüğünde 75 adet büyük altyapı projesi planlanmakta. Hükümet programa aşırı önem veriyor ve finansmanını sürekli sağlıyor. İnşaat ve inşaat sektörü ihracatımız açısından çok önemli. Çin başta olmak üzere Japonya, Singapur ve Güney Kore’nin dahil olduğu önemli bir rekabet bulunuyor.

-İlerleyen dönemde kamu kuruluşlarını da içine alacak müteahhitlik ve inşaat malzemeleri sektörel ticaret heyetinin organizasyonu faydalı olabilir. 2021’deki WORLDBEX fuarına firmalarımızın özellikle yapı malzemelerinde faaliyet gösteren firmaların fuarına katılımı önemli.

-110 milyonluk nüfusta 73 milyonluk iş gücü var. E-ticaret kullanımı açısından Asya Pasifik bölgesinde birinci sırada. 110 milyonluk ülkede 230 milyon e-ticaret hesabı açılmış durumda. Filipinler’de hemen hemen her gün her kişiye bir tane düşülecek şekilde günlük satış yapılıyor. Bu siteler Çin sermayesi tarafından alınmış. Otomotiv ve yan sanayii, kişisel bakım ürünleri ve kozmetik sektörlerinde rekabet avantajımız olabilir. Ulaşım kolaylığı ve gümrüklerde profesyonellik var.

-Zayıf yönler; Ağır bir bürokrasi var. Şirket kurmak isteyenler yüzde 60 oranında Filipinli şirket ortağı bulmak zorundalar ya da 2,5 milyon dolardan fazla yatırım yapmaları gerekiyor yüzde 100 sermayeye sahip olmaları için. Ülkeden para çıkışında kısıtlamalar var. İş yapma kültürü pratik değil. Hükümetin korumacı ekonomi politikası söz konusu. Yerli sermayeyi koruyor gibi gözüküyorlar ama Japonya, Singapur ve Çin için bunu göremiyoruz. Avrupa Birliği ülkeleri ve Türkiye’nin ürünlerine korumacı politikayı uyguluyorlar. Ticaret hukuku kuralları da zayıf yönlerinden birisi, noterlik müessesesi güvenilir değil.

– İthalata dayalı bir ekonomi. Sabit döviz kuru bir avantaj, bankacılık işlemlerinde kolaylık var. Lojistik maliyetler açısından coğrafi konumu, Asya Pasifik ülkelerinin pazarda hakimiyeti, gümrük vergisi dezavantajı var. Serbest Ticaret Anlaşması bulunmuyor. Filipinler ASEAN ülkeleri başta olmak üzere Çin, Japonya, Singapur, Brezilya, Avustralya ile STA yaptı. AB ve Türkiye ile yapmadı. Böyle bir süreçte yok.

– Referans işlere çok önem veriyorlar. İki ülke arasında savunma ve havacılıkta entegrasyon. Geliştirilmesi önemli. Çin Japonya ve Singapur tarafından domine edilen inşaat sektöründe tedarikçi olabilmek için projeleri alan müteahhitlerle iletişim önemli. AVM ve süpermarket kültürü yaygın.

COVID-19’A KARŞI GELİŞTİRDİ! ARTIK KAPI KOLLARINA DOKUNMAK YOK!

Covid-19 ile birlikte hayatımızda birçok şey değişti. Artık bir yere dokunmaya korkar duruma geldik. Dokunmadan önce o yeri dezenfektanlarla sürekli temizleme ihtiyacı duyuyoruz. Herkesin el gezdirdiği yerlerden birisi de kuşkusuz kapı kolları. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından Ar-Ge Tasarım Merkezi unvanına sahip, Türkiye’nin en büyük hazır kapı ve mutfak ihracatçısı Aslandağ Grubu, geliştirdiği inovatif ürünlerle adından söz ettirmeye devam ediyor. Grubun kapı tarafındaki güçlü markası Artella Ahşap Kapı Sistemleri Ar-Ge ve Tasarım Merkezi’nde geliştirdiği “Hands-Free Door Opener” sistemi sayesinde artık kapı kollarına dokunmak yok! Kapının alt kısmına yerleştirilen mekanizma sayesinde kapıları ayağımızla açıp kapatabiliyoruz.

Yakın geçmişin ve muhtemel geleceğimizin en büyük problemi haline gelen salgın hastalıklara karşı tüm sektörler ve üretici firmalar geliştirmeler yapıyor ve virüslerle mücadele konusunda katkı sağlamaya çalışıyor. Bu süreçte temas etmek en tehlikeli bulaştırıcı etkenlerden. Özellikle kapılar herkesin sıklıkla dokunmak zorunda kaldığı ürünler. Artella Ahşap Kapı Sistemleri bu problemi ortadan kaldırmaya yönelik yeni bir ürün piyasaya sundu. Artella Ar-Ge ve Tasarım Merkezi’nde geliştirilen “Hands-Free Door Opener” ile artık kapı kollarına dokunmak zorunda değiliz. Kapının alt bölümüne yerleştirilen özel bir pedal mekanizması sayesinde ayakla basılarak kapı kolu aşağıya hareket ettiriliyor ve kapı açılıyor. Böylece kapı kolunu tutmak için kullanın kağıt peçete ve havlu israfının da önüne geçilmiş oluyor. Kapıyı ayakla açabildiğimiz için ellerimiz doluyken kapıyı da rahatla açıp kapayabiliyoruz. Mekana uygun şekilde tasarlanan kapı estetik dokusuyla da tüketiciler tarafından tam not aldı. Ürünü incelemek için 4A Collection Caddebostan ve Etiler mağazalarını ziyaret etmek yeterli.

LÖSEV’DEN YIL BOYUNCA ET YARDIMLARI ARALIKSIZ SÜRÜYOR

LÖSEV, “ Önce Sağlıklı Beslenme” diyor. Lösemili çocuklar ve onko hastaları tedavi boyunca proteinden yüksek ve sağlıklı beslenebilsin ve diye et ve et ürünleri dağıtımlarına yıl boyunca devam ediyor. Bu yıl hedef büyüten LÖSEV’in 2020 yılı hedefi 65 bin kez bu dağıtımı gerçekleştirmek.

Lösemi ve kanser tedavisi gören çocuk ve yetişkinlerin iyileşmesi için protein ağırlıklı beslenmeleri çok önemli. Bu nedenle LÖSEV, 12 ay boyunca kayıtlı hastalarına kırmızı et yardımını sürdürüyor. En yüksek protein kaynağı olan et ve et ürünleri hastaların beslenmesinde çok önemli bir yere sahip. Yüksek protein içerikli et ürünleri tüketerek sağlıklı beslenen hastalar zorlu tedavi sürecini daha kolay atlatıyorlar. LÖSEV’e kayıtlı ve yüzde 90’ı asgari ücret altında geliri olan lösemi ve kanser hastaları yalnızca Kurban Bayramı’nda değil, tüm yıl taze et ürünleri ile beslenebiliyor. Et ve diğer gıdalardan zengin beslenen hastaların vücut direnci yükseliyor, vücut savunmaları güçleniyor ve böylece hastalıkları kolayca yenerek iyileşiyor.

EVLERE KADAR ET YARDIMI

Et dağıtım desteklerini dokuz ilde bulunan LÖSEV Şubelerinin yanı sıra Türkiye genelindeki ev ziyaretlerinde ve anlaşmalı marketlerden ulaştıran LÖSEV, yıl boyunca ailelerin düzenli olarak et ve et ürünleri yemesini sağlıyor. Kurban Bayramına çok az bir süre kala hala binlerce LÖSEV’e kayıtlı hasta ailesi geçen sene yapılan kurban bağışları sayesinde hala taze et ve et ürünleri tüketebiliyorlar.

KURBAN BAĞIŞLARI HAYAT VERİYOR

Kurban Bayramı’nda LÖSEV’in aldığı kurban vekâletleri yıl boyunca ihtiyacı olan ailelere eşit ve adil şekilde dağıtılıyor. Yerinde ve uzaktan yapılan sosyal incelemeler sonucu ihtiyacı olduğu tespit edilen ailelere destek veriliyor.

Kayseri İlinde gerçekleştirilen organizasyonunda Kayseri’de yaşayan ve LÖSEV’e kayıtlı ailelere taze et ve et ürünleri destekleri sunuldu. Hastalar ve onların aileleri LÖSEV’e destek olan tüm hayırseverlere dua ederek bu zor günlerinde onları yalnız bırakmayan bağışçılara ve LÖSEV Çalışanlarına teşekkürlerini ilettiler.

Sizde LÖSEV e destek vermek ve “bu çorbada benim de tuzum olsun” demek isterseniz 0352 999 13 05 no’lu telefondan ulaşabilir, www.losev.org.tr internet sayfasından tüm çalışmaları inceleyebilirsiniz.

KOLUNUZU KALDIRDIĞINIZDA OMZUNUZ AĞRIYORSA…

Birine el sallamak için kolumuzu kaldırdığımızda, raftan bir tabak almak için uzandığımızda, elimizdeki topu atıp oyun oynadığımızda ağrı çekiyorsak omuz eklemiyle ilgili bir rahatsızlık olabileceğini bilmemiz gerekiyor. Omuz ekleminin hareketini sağlayan kas gruplarından en önemlisi olan “rotator kılıf” yaralanmalarının en sık görülen omuz sorunlarından biri olarak karşımıza çıktığını belirten Acıbadem Kayseri Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Dr. Bertan Cengiz, “Kolumuzu kaldırmamıza, spor yapmamıza, bir cismi fırlatmamıza, itmemize ya da çekmemize yardımcı olan bu kaslar sayesinde günlük ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. Omzuna ciddi yük binen kişilerde daha çok görülen bu yırtıklar nedeniyle yaşam bizim için ağrılı bir hal alabiliyor” diyor. Rotator kılıf yaralanmaları ve yırtıkları hakkında bilgi veren Dr. Bertan Cengiz, cerrahi tedavide altın standardın “artroskopi” adı verilen kapalı ameliyat yöntemi olduğunu belirtiyor.

Tenisçi ve boyacı hastalığı

Daha çok orta yaş üzerinde görülmesine karşın, tenis, yüzme ve halter gibi omuzlara ciddi yük binen sporları yapan kişilerde bu yaralanmanın daha erken ortaya çıkabileceğini belirten Dr. Bertan Cengiz, yırtığın nedenleri hakkında şöyle bilgi veriyor:

“Rotator kılıf yırtığı gençlerde genellikle bir cismi itmeye ya da çekmeye çalışırken, spor sırasında zorlanma ya da düşme gibi akut nedenlerle ortaya çıkabiliyor. Yapılan iş ve sporla alakalı tekrarlayan zorlanmalar da önemli bir neden. Örneğin boya ustalarında veya tenis oyuncusunda, kolun uzun süre baş hizasının yukarısında kalmasını gerektiren durumlar yırtık gelişimini kolaylaştırır. İleri yaşlarda ise tendonlarda aşınma, incelme ve sonrasında yırtık haline dönüşen rahatsızlığı görüyoruz. Ayrıca artan yaşla kasların kan akımıyla beslenmesinin azalması veya kemik çatısında oluşan kemik çıkıntılarının varlığı da yırtık oluşumunu kolaylaştıran diğer faktörler.”

Boyun ağrıları ile karıştırılmamalı

Rotator kılıf yırtığının belirgin özelliği özellikle kolun baş üstü hizasına kaldırılması sırasında ortaya çıkan şiddetli ağrı olarak tarif ediliyor. Ağrının kimi zaman istirahat sırasında ve gece de görülebildiğini anlatan Dr. Bertan Cengiz, “Omuzdan başlayıp kolun üst tarafına doğru ilerleyen bu ağrı bazen boyun problemlerine bağlı gelişen ağrılarla karıştırılabiliyor. Ayrıca kişide güç kaybı görülebilir. Özellikle hasta ağrı duymamak adına kolunu kullanmadığında kaslarda oluşan kuvvet kaybı ve zamanla gelişebilen eklem sertliği de belirtiler arasında yer alıyor” diyor.

Tanıda en değerli yöntem MR

Omuz çevresi kas yırtıklarının tanısı için ilk adım detaylı bir omuz muayenesi. Yırtıkların, özellikle kola yayılan ağrıların diğer önemli nedenlerinden biri olan boyun fıtığı gibi hastalıklardan ayırt edilmesi gerekiyor. Tanı için röntgen, ultrason ve MR gibi görüntüleme yöntemlerinin yardımcı olduğunu belirten Dr. Bertan Cengiz, “Ancak tanıda MR’ın yeri ayrıdır. Günümüzde en sık kullanılan, hem yırtığın hem de diğer omuz eklem bozukluklarının tespitinde en değerli tanı aracıdır. Radyasyon maruziyetine yol açmadığı için de güvenle tercih ediliyor” diye konuşuyor. Dr. Bertan Cengiz, bazı durumlarda tanıyı doğrulamak için omuz ekleminin yırtık kas ile üzerindeki kemik çatısı arasındaki boşluğu içerisine lokal anestezik madde enjeksiyonu da uygulandığını söylüyor.

Tedavide hastanın yaşı ve yaşam tarzı önemli

Rotator kılıf yaralanmalarının tedavisi hastanın yaşına, hareket düzeyine, yaşam tarzına bağlı olarak belirleniyor. Ayrıca yırtığın tipine ve doktorun yaklaşımına göre de tedavi seçenekleri değişebiliyor. 65 yaşın üzerindeki kişilerde, kısmi kas yırtığı olan hastalarda, kas gücü ve omuz hareket açıklığının iyi olması halinde ilk tedavinin cerrahi olmadığını kaydeden Dr. Bertan Cengiz, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Antiinflamatuar ilaçlar, uygun egzersizler ve fizik tedavi yöntemleri ile tedaviye başlanır. Doktorunuzun gerek gördüğü durumlarda omuza yapılacak tek doz kortizon enjeksiyonları ile ağrı rahatlatılabilir. Bu tedavilere rağmen şikayetleri devam eden hastalarda cerrahi tedavi yapılır.”

Cerrahide altın standart: Artroskopi

Rotator kılıf yaralanmalarının cerrahi tedavisinde kapalı ameliyat yöntemi olan artroskopinin altın standart olarak kabul edildiğini vurgulayan Dr. Bertan Cengiz, yöntemi kısaca “Bu yöntemde omuz çevresinde 4-5 mm’lik üç ya da dört delik açılıp özel bir kamerayla içeriye giriliyor. Açılan delikler sayesinde kemik traşlanabilir, yırtık dikilebilir, sıkışıklık ya da yapışıklık varsa bunlar gevşetilebilir” diye özetliyor. Artroskopide elde edilen görüntülerin açık cerrahiye göre çok büyük avantaj sağladığını anlatan Dr. Bertan Cengiz “Açık cerrahide çıplak gözle görülemeyecek birçok yer artroskopi sayesinde görülebiliyor. Operasyon sırasında oluşabilecek sağlam doku hasarı en aza indiriliyor” diyor.

İyileşme dönemi de daha rahat

Kopan tendon tazelendikten sonra “ankor” adı verilen dikiş çıpaları ile kemiğe sabitleniyor. Onarılması mümkün olmayan tam kat ve geniş kas yırtıklarında, omuz çevresine diğer kasların nakli ile tedavi sağlandığını ifade eden Dr. Bertan Cengiz, “Uzun yıllar boyu tedavisiz kalma neticesinde omuz ekleminde harabiyet gelişen hastalarda omuz protezi uygulanarak tedavi sağlanıyor” diyor.

Artroskopinin avantajları bunlarda da sınırlı değil. Ameliyat sonrasında hasta daha rahat bir iyileşme dönemi yaşıyor. İlk birkaç gün dışında ciddi ağrının beklenmediği bu ameliyatın ardından hastanın ortalama 3-6 hafta arası kol askısı kullanması gerekiyor. Bu süreçte başta yardımlı-pasif egzersizlere, ardından da aktif egzersizlere başlandığını belirten Dr. Bertan Cengiz, son olarak “Fizik tedavi uygulanması bu süreçte ciddi faydalar gösteriyor. Tam iyileşme ortalama 3 ila 6 ay arasında oluyor” diyor.

Kurban Bayramı’nda evlere pratik yardımcı Goldmaster Promax Salçacım Kıyma Makinesi

Kolay ve güvenli kullanım sağlayan Goldmaster Promax Salçacım Kıyma Makinesi, Kurban Bayramı’nda evlerde hijyenik ortamda kıyma hazırlama imkanının yanında estetik bir tasarım da sunuyor.

4 özelliği bir arada sunan yapısı ve 2000 Watt motor gücü ile dikkat çeken Goldmaster Promax Salçacım Kıyma Makinesi GM-217 ile evde kendi kıymanızı, salçanızı, sosis ve sucuğunuzu kolayca yapabilirsiniz.

Dişli sıyırmaların önüne geçen paslanmaz çelik dişli bıçaklarıyla uzun yıllar kullanabileceğiniz ürün, aşırı ısınma korumalı %100 bakır motora ve paslanmaz çelik özellikte ince, orta ve kalın kesme başlıklarına sahip.

Geniş gıda toplama alanı ile kullanım kolaylığı sağlayan Goldmaster Promax Salçacım Kıyma Makinesi, etiniz içeride sıkışırsa geri sarma özelliği sayesinde işleminize kaldığınız yerden devam etme imkanı da sunuyor.

Salça yapmak hiç bu kadar kolay olmamıştı

İleri geri sarma özelliğiyle her türlü eti kısa sürede çekmeye imkan tanıyan ürün yaz aylarının en zahmetli işlerinden biri olan salça yapımını da pratik hale getiriyor ve tek tuşla salçanızı hazırlamanızı sağlıyor.

İster sucuk yapın, ister içli köfte

İstediğiniz baharatları ekleyerek sucuk ve sosisinizi yapabileceğiniz Goldmaster Promax Salçacım Kıyma makinesi, Türk Mutfağı’nın özel yemeklerinden içli köfteyi hazırlamak için de özel bir aparata sahip.

ULUSOY UN, TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 500 SANAYİ KURULUŞUNDAN BİRİ

Türkiye’nin en büyük un üreticisi ve ihracatçısı firmalarından biri olan Ulusoy Un, İSO500 listesine göre Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 380. firması oldu. Net satışlarda ise Türkiye’nin 101. firması olarak yerini aldı.

2019 yılını 3 milyar 52 milyon TL konsolide ciroyla kapatan Ulusoy Un, Çorlu ve Samsun’daki günlük 900 ton/gün üretim kapasiteli fabrikalarına ek olarak Samsun Gıda Organize Sanayi Bölgesinde 600 ton/gün kapasiteli 3. fabrikasıyla, hijyen kural ve standartlarına en üst seviyede uyarak tam kapasite üretim yapmaya devam ediyor. Yüzde 90’ın üzerinde bir kapasiteyle üretim sağlayan Ulusoy Un, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarının belirlendiği İSO500 listesinde 2019’da da yer aldı. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları arasında 380. sırada yer alan Ulusoy Un, 2 milyar 331 milyon TL’lik net satışlarıyla da İSO500’ün 101. firması olarak ön plana çıktı. 2019 yılında gerçekleştirdiği 55 milyon dolarlık ihracatla, ihracatçılar arasında 258. sırada yerini aldı. Yılın ikinci yarısı içerisinde Samsun’daki fabrikanın 600 ton/gün kapasiteli 2. fazını faaliyete açıp kapasitesini bir önceki seneye göre 2 kat arttıracak olan Ulusoy Un, 2021 yılı son çeyreğinde de fabrikanın 600 ton/gün kapasiteli 3. ve son etabını faaliyete geçirmeyi hedefliyor. Ulusoy Un, geçtiğimiz günlerde dünyanın saygın ekonomi yayınlarından Fortune500 listesinde de 113. sırada yer almıştı.

Kimola, yeni Partner Programı’nı Türkiye’de duyurdu
Kimola, ajanslar ve araştırma şirketlerine özel yeni partner  programını açıkladı. Satış Partnerliği ile İçgörü Partnerliği olmak üzere iki seçenek sunulan program kapsamında ürün kullanım kredileri ve içgörü eğitimleri sağlanarak, iş ortaklarının tüketici verisini işlerinin merkezine koyması hedefleniyor.
Tüketici araştırmaları alanında faaliyet gösteren veri analitiği şirketi Kimola, ajanslar ve araştırma şirketleri için oluşturduğu iş ortaklığı programını tanıttı. Bu program kapsamında iş ortağı şirketlere “Satış Partneri” ve “İçgörü Partneri” olarak gelir paylaşımı ve iki farklı iş modeli öneriliyor.
Kimola ile İçgörü Partneri veya Satış Partneri olan iş ortağı ajans ve araştırma şirketleri, Kimola’nın Sosyal Araştırma Platformu’nu kullanarak markalarına tüketici içgörüleri sağlıyor ve Kimola’nın platformu üzerinden hizmet geliştirerek gelir elde ediyor. Bu modellerde iş ortakları hem veri okuma, analiz etme ve tüketici araştırmaları konusunda eğitiliyor hem de satış materyalleri ve örnek analizler ile müşterilerine hizmet vermelerine destek sağlanıyor. İçgörü partnerlerinden kendi içgörü hizmetlerini geliştirmeleri beklenirken, satış partnerleri doğrudan referans ile gelir paylaşımlı bir model ile ilerliyor.
Programın ilk İçgörü Partneri ise, 2013 yılında kurulmuş Peak Grup’a bağlı REDandGREY oldu. Monster Notebook’tan Cigna Finans’a geniş bir müşteri portföyü olan REDandGREY’in Kreatif Direktörü ve Yönetici Ortağı Cem Batu, ajansların artık daha derin şekilde tüketici yolculuğuna odaklanması gerektiğine dikkat çekti ve ”Tüketici davranışlarının iletişimde odak noktası olması gerektiğini düşünüyoruz ve bunun da ancak makine zekası ile insan yaratıcılığını birleştirilerek mümkün olabileceğine inanıyoruz. Veri ve tüketici içgörüleri alanına odaklanmış bir şirket olan Kimola ile hedefimiz, tüketiciyi daha derin, daha hızlı anlamlandırmak ve sürdürülebilir araştırma modelleri ile markalarımızın tüketicilerine anlamlı şekilde ulaşabilme problemlerini daha efektif çözmek” dedi.

Pandemiden büyüyerek çıktılar

Türkiye kağıt ve kağıt ürünleri sektörü pandemi döneminde 2020’nin ilk altı ayında Amerika pazarında yüzde 101, Çin pazarında yüzde 49 büyüdü. İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Karton Ambalajdan sorumlu Başkan Yardımcısı Alican Duran,  sektör olarak temel ihtiyaç maddeleri olan gıda, temizlik, ilaç ve diğer sağlık alanlarına yönelik üretimlerinin pandemi döneminde artığına dikkat çekti. Duran, “Sağlık, hijyen, sürdürülebilirlik ve çevre ile barışık üretim yeni dünyanın trendlerini oluşturuyor. Türkiye kağıt ve kağıt ürünleri sektöründe sahip olduğu üretim gücü ile dünya pazarından daha fazla pay alabilir” dedi.

Türkiye kağıt ve kağıt ürünleri sektörü 2020’nin ilk altı ayında 833,7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Haziran dönemi ihracatında ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 25’lik artış yaşandı ve pandemi nedeniyle karantina koşullarının sert uygulandığı Mart-Nisan ve Mayıs dönemindeki kaybını büyük oranda geri aldı. İstanbul Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Karton Ambalajdan sorumlu Başkan Yardımcısı Alican Duran, “2020 ilk yarı dönem kağıt ve kağıt ürünleri sektör ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 5,3’lük bir daralma gösterdi. 2020’nin ikinci yarısında ise ihracat artışı daha önceki ayları telafi eden Haziran gibi devam ederse seneyi, 1.8 milyar dolar olarak gerçekleşen 2019 yılı rakamlarının üzerinde kapatacağımızı düşünüyoruz” dedi.

Sektörleri için stratejik öneme sahip olan Almanya, Çin ve ABD pazarlarındaki son durum hakkında da bilgi veren Duran, şunları kaydetti: “Çok önem verdiğimiz Almanya, ABD ve Çin pazarlarında pandemiye rağmen Türkiye’nin yakaladığı satış grafiği, büyümemizin, kağıt ve kağıt ürünleri sektörünün iyiye gittiğinin göstergesidir. Türkiye’nin ihracatı geçen yılın ilk altı ayına göre Almanya’da yüzde 9,74,  ABD’de yüzde 101, Çin’de ise yüzde 49,4 artış göstermiştir.”

Kurbanını paylaş, kardeşini sevindir

Yetim Vakfı, hayırseverlerin bağışlayacağı kurban hisseleri ile Türkiye ve mazlum coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerine ve yetim ailelerine bayram sevinci yaşatacak. Kurbanların yurt içi hisse bedeli 1000 lira, yurtdışı ise 600 lira olarak belirlendi.

Yetim Vakfı, hayırseverlerin kurban hisselerini Türkiye’nin yanı sıra Afrika’da yoksullukla mücadele edilen 5 ayrı ülkede ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak. “Kurbanını Paylaş, Kardeşini Sevindir” sloganıyla yola çıkan Yetim Vakfı, gerçekleştirilecek kurban organizasyonuyla başta yetimlerin aileleri olmak üzere mazlum, mağdur ve yoksul kimselere kurban eti ulaştırılmasını hedefliyor.

TÜRKİYE’DEKİ YETİM AİLELERİ DE SEVİNECEK

Yetim Vakfı, bu Kurban Bayramı’nda da yurtiçinde 1000 lira, yurtdışında 600 lira olarak belirlenen hisselerinin dağıtımında öncelikli olarak ihtiyaç sahibi yetim ailelerinin yüzünü güldürmeyi hedefliyor. Bağışlanan kurban hisseleri Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok noktasında ihtiyaç sahiplerine teslim edilerek, bayram sevincini yaşamaları sağlanacak. Türkiye içerisinde yapılacak kurban bağışları kurban kesimleri tamamlandıktan sonra pay edilerek Hatay-Reyhanlı’da Yetim Vakfı’nca sosyal incelemeleri tamamlanmış ve düzenli gelirleri olmayan yetim ailesine iletilecek.

5 AFRİKA ÜLKESİ HEDEFLENDİ

Yetik Vakfı’nın bu yıl yurt dışında kurban kesimi için kıtlık, savaşlar, hastalıklar gibi nedenlerle pek çok can kaybının yaşandığı ve yetim ailelerinin yoğunlukta bulunduğu Afrika ülkeleri Burkina Faso, Çad, Somali, Kenya ve Tanzanya belirlendi. Hayırseverlerin bağışları ile yurtdışında en az 3 bin 500 ailenin evine kurban eti ulaştırılacak. Yetim Vakfı aracılığıyla kurban hisselerini yetimler için bağışlayacak hayırseverler vakfın internet sitesi aracılığıyla detaylı bilgi sahibi olabiliyor. bagis.yetimvakfi.org.tr adresindeki Kurban Bağışı bölümü Havale, EFT ya da Kredi Kartı gibi seçeneklerle kurban bağışını kolaylaştırıyor.

Yaz aylarında sıvı kaybına destek için günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketin!

Su, vücudumuz için en önemli yaşam kaynaklarının başında geliyor. Vücudun susuz kalması cilt problemlerinden böbrek rahatsızlıklarına kadar ciddi sağlık sorunlarına neden olabiliyor. Özellikle yaz aylarında su kaybının fazla olması nedeniyle, su tüketiminin artırılması oldukça önemli. Sofra/Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, su dışında sıvı kaybına en çok destek sağlayan unsurun meyve-sebze olduğunu belirterek, günde 5 porsiyon meyve-sebze tüketilmesini öneriyor.

Su oksijenden sonra insan yaşamı için en önemli yaşam kaynağı. Vücudumuzun yaklaşık %70’i, kanın %83’ü, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların ise %75’i sudan oluşuyor. Sağlıklı bir insan haftalarca yemek yemeden yaşamını devam ettirebilir ama susuzluğa dayanma süresi sadece birkaç gündür. Vücut ağırlığının %10’undan fazla sıvı kaybetmesi şiddetli halsizlik ve sıcak çarpmasına neden olurken, %20 kayıpta ise yaşam tehlikeye girer.

Suyun vücudumuzda besin maddelerinin hücrelere taşınması, toksinlerin atılması, kan hacmini oluşturması, vücut ısısını koruması, göz, ağız, burun ve deri yapısının nemliliğini sağlaması gibi birçok önemli fonksiyonu bulunuyor. Bu nedenle de vücudun su ihtiyacını karşılamak oldukça önemli.

Çay, Kahve ve Bitki Çayları Su Yerine Geçmez!

Yetişkin bir insanın günlük ortalama su ihtiyacı 8-10 bardak kadardır. Ancak bu sıcak ve nemli günlerde vücuttan sıvı kaybı artar. Bu nedenle kaybedilen sıvının mutlaka yerine konması gerekir. Bu noktada bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri çay, kahve ve bitki çaylarının sıvı ihtiyacını karşılamadığı ve su yerine geçmediğidir. Aksine bu içecekler idrar söktürücü etkiye sahip oldukları için vücuttan daha fazla sıvı atılmasına neden olurlar.

Sebze ve Meyveler Yüksek Su İçeriğine Sahip

Diğer yandan sıvı ihtiyacını karşılamaya destek olmak adına su içeriği yüksek olan besinleri beslenmenize ekleyebilirsiniz. Özellikle sebze ve meyveler oldukça yüksek bir su içeriğine sahiptir. Örneğin; salatalık, domates, kabak, biber, marul gibi sebzeler ile kavun, karpuz, çilek gibi meyvelere beslenmenizde daha çok yer vererek sıvı ihtiyacınıza destek olabilirsiniz. Bu yüzden günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketimine özen gösterilmeli.

Su Tüketimini Artırma Yöntemleri

Suların içine salatalık, çilek, nane yaprağı, limon, kabuk tarçın gibi besinleri ekleyerek aroma verilebilir. Bu sayede su içmek daha keyifli bir hale gelecektir.

Her sabah kalktığınızda mutlaka 1 bardak su için.

Çalışma masanızda, çantanızda, yatağınızın başında, arabanızda her zaman ulaşılabilecek şekilde su bulundurun.

Her gece yatmadan önce mutlaka 1 bardak su için.

Telefonunuza su içmeyi hatırlatacak bir aplikasyon yükleyin.