Ekonomi-teknoloji-magazin-yaşam haberleri (22.02.2021)

Türkiye’nin En Büyük Veri Yönetim Platformu Yatırımı Gerçekleşti

Adform ile Türkiye’nin en büyük veri yönetim platformu yatırımını gerçekleştiren GroupM Türkiye, bağımsız DMP (veri yönetim platformu) hesaplarıyla markaların birinci taraf verilerini aktif hale getiriyor.

Türkiye’deki markaların yarısından fazlasına reklam satın alma hizmeti veren GroupM Türkiye, Adform iş birliği ile Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük DMP (veri yönetim platformu) yatırımına imza attı.

Adform ile GroupM Türkiye arasında gerçekleştirilen proje kapsamında, ajansın hizmet verdiği markalar, birinci taraf veri yönetiminin kaçınılmaz hale geldiği bu dönemde toplu anlaşmanın; insan kaynağı yatırımı yapmadan DMP (veri yönetim platformu) avantajlarından faydalanabilmek, kendi DMP (veri yönetim platformu)’sini almadan önce potansiyel faydalarını test edebilmek, 360 derece yerel destek almak ve tüm hizmetlerin dahil olduğu paket alternatifleri konusunda uzman veri yönetim ve aktivasyon ekibiyle çalışabilmek gibi avantajlarıyla bağımsız DMP hesaplarına kavuşacak ve GroupM Türkiye’den danışmanlık hizmeti alacak.

Türkiye’deki en önemli yatırım

GroupM Türkiye, DMP (veri yönetim platformu) yatırımı sayesinde hizmet verdiği reklamverenlere kendilerine ait ve bağımsız hesaplar sağlayacak. Reklamveren markalar, istediklerinde sözleşmeyle hesap sahipliği alabilecek. İlk defa Türkiye pazarında gerçekleştirilen bu projenin, diğer pazarlara da emsal olması ve küresel yansıma getirmesi bekleniyor.

Türkiye’nin en büyük DMP (veri yönetim platformu) yatırımını gerçekleştiren GroupM Türkiye Data Ürün ve Servisleri Birim Yöneticisi Çayan Çetin, “GroupM olarak öncelikli görevimiz, müşterilerimize sadece mevcut konjonktürün getirdiği çözümlerle değil, aynı anda fark yaratacak ve maliyet avantajı sağlayacak katma değerli servisler sunmak. Ajans deneyimimizi DMP (veri yönetim platformu) ile birleştirerek, müşterilerimize en sağlıklı reklam hizmetini sağlıyoruz” dedi.

Anlaşmayı çerezsiz dijital reklamcılığın geleceği için büyük umut vadeden bir gelişme olarak yorumlayan Adform Türkiye Genel Müdürü ve MEA ve APAC Bölgeleri Satış Direktörü Cem Eroğlu, “Çerezlerin kalktığı bir dönemde DMP (veri yönetim platformu)’lerin ömrünün sorgulanmasına karşı, biz teknoloji oyuncularının ürettiği çözümler sayesinde mümkün olan bu anlaşma, arka planda süren kapsamlı teknik ve güvenlik araştırmalarının detaylı ve ispatlı bir başarısıdır. FLOW’un ID çözümüyle gerçekleştirdiği çerezlerin olmadığı dünyada hedefli reklamcılık testleri ve alınan başarılı sonuçlar bu anlaşmanın tamamlayıcı noktasıdır. ID çözümüne adapte olan lider markalar için hedefli reklamcılık günümüzden çok daha iyi bir şekilde devam edecek” dedi.

DMP (veri yönetim platformu) reklam bütçe kayıplarını önlüyor

Markalar her yıl ürün ve hizmetlerine ilgi duymayan tüketicilere ulaşmak için reklam bütçelerinin 37 milyar dolarını boşa harcıyor.1 Reklam sahteciliği ve reklam engelleme akımı boşa harcanan bu bütçede pay sahibiyken, markalar veriler üzerinde tam kontrol sahibi olarak bu kayıpları azaltabilir. DMP (veri yönetim platformu) aracılığıyla akıllı veri analizi yaparak doğru kitleleri hedefleyen markalar, reklam yatırımlarından çok daha büyük geri dönüşler elde ediyor.

DMP (veri yönetim platformu)’ler, markaların üçüncü taraf çerezlere gerek duymadan, birinci taraf çerezler, mobil cihazlar, sosyal ağlar, arama, CRM (müşteri ilişkileri yönetimi), POS, e-posta ve çevrimdışı ortamlardan toplanan verilerle doğrudan ve sağlıklı reklam hedeflemeleri gerçekleştirmelerine olanak tanıyor. Bu veriler ışığında mobil cihazlar, bilgisayarlar, televizyonlar, sosyal ağlar ve açık hava reklamları aracılığıyla doğru müşterilere ulaşmak ve reklam bütçelerini daha verimli kullanmak mümkün hale geliyor. DMP (veri yönetim platformu)’ler ayrıca, reklam kampanyalarına dair şeffaf ve detaylı analizler içeren raporlamalar sunuyor.

Üçüncü taraf çerezlerden birinci taraf ID’lere geçiş

Yüzlerce üçüncü taraf çereze gerek olmadan, GDPR ve CCPA gibi düzenlemelere uyumluluk daha kolay bir biçimde sağlanırken, daha iyi bir kullanıcı deneyimi ortaya çıkıyor. Buna ek olarak, birinci taraf ID’leri ve verileri üçüncü taraf çerezlerinkine göre daha uzun ömürlü; bu da veri kalitesi açısından birçok marka için önemli bir avantaj sağlıyor.

Yayıncılar ve reklam verenlerden gelen birinci taraf ID’ler, tedarik zincirinin işlemsel belkemiğini oluştururken, gösterim sayıları ve veri kullanımı da saydamlığın artması sayesinde tamamen takip edilebilir hale geliyor ve tutarsızlıklar, hesap verilebilirlik, gizli tutarlar, arbitraj ve reklam sahteciliği sorunlarının ortadan kalmasına yardımcı oluyor, veri sızıntısı riski de önemli ölçüde azalıyor.

CDP (müşteri data yönetimi) ve DMP (veri yönetim platformu) arasındaki farklar

İki platform arasındaki en önemli fark; DMP (veri yönetim platformu) kişisel verilerden arınmış bir şekilde tamamen kitleler üzerinde çalışmanızı mümkün kılarken, CDP (müşteri data yönetimi) ’ler CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) ’lere benzer olarak kişisel veriler üzerine çalışan platformlardır. Bu sayede, DMP (veri yönetim platformu)’ler ile geniş kitlelere erişebilir ve kitlelerinizi benzer hedef kitle çözümleri ile genişleterek, tamamen yeni hedef kitlelere ulaşabilirsiniz. DMP (veri yönetim platformu)’ler büyük reklam kampanyalarını hayata geçirmenizi mümkün kılarken, CRM (müşteri ilişkileri yönetimi)’in dijital iz düşümü gibi konumlandırılabilecek CDP (müşteri data yönetimi)’lerin amacı, tüm müşterilere ait verilerinizi tek bir platformda tutmak ve onlara kişiselleştirilmiş içerik göstermektir.

CDP (müşteri data yönetimi)’ler gerçek kitleleri, DMP (veri yönetim platformu)’ler ise dilediğiniz hedef kitle grupları üzerinde aktivasyonları mümkün kılar. İki teknolojinin birbirinden bağımsız ve aynı anda farklı amaçlar için kullanılabilecek platformlardır.

“DİJİTALLEŞMEYLE, İŞ OLANAKLARI ARTACAK”

Halıcı Group CEO’su Dr. Hüseyin Halıcı, toplumdaki genel algının aksine robotlar ve dijitalleşmeyle birlikte istihdam imkanlarının artacağına işaret etti.

Halıcı Group CEO’su Dr. Hüseyin Halıcı, toplumda robotların ve dijitalleşmenin işsizliğe yol açacağına dair genel bir algının olduğunu, bunun aksine dijitalleşmeyle birlikte daha fazla iş imkanı olacağına vurgu yaptı.

“TEKNOLOJİNİN HENÜZ BAŞINDAYIZ”

İnsanlığın teknolojinin henüz başlarında olduğuna dikkat çeken Dr. Halıcı, artan teknolojik gelişmelerle özellikle zihin gücüyle çalışan teknik çalışanlara olan talep ve ihtiyacın artacağını işaret etti.

Dr. Halıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçmişte kazma kürekle çalışan insanlar vardı. Bugün kazma kürekle çalışanları, genellikle ya çok spesifik bir işte ya da amatörce yapılan kazı çalışmalarında görüyoruz. Onun yerini iş makinaları ve bunları kullanan insanlar aldı. Benzer şekilde teknolojide de böyle olacak. Örneğin; büyük verinin analizini yaparken, büyük ölçekli veriler arasından faydalı bilgiye ulaşma, bilgiyi madenleme işinde, yapay zekayı geliştirirken, sensör yapısını geliştirenlere vb. çok sayıda çalışana ihtiyacımız var. Çünkü teknolojinin henüz başındayız. Bana göre teknoloji daha yeni başlıyor. Düşmeyen uçak, kaza yapmayan-çarpışmayan otomobil, depremde yıkılmayan ev, bıçaksız ameliyatlar olacak. Bu da ek istihdam ihtiyacı anlamına geliyor. Örneğin çarpışmayan araba dediğimizde sensörlerin arabalarda kameraların yerleştirilmesi. Bunların uyduyla haberleştirilmesi aynı zamanda yolların sensörlü hale gelmesi ki bunlar otonom çalışsınlar o sensörlerle beraber arada haberleşip iletişim kursunlar. Bunlar için hep teknoloji geliştirmek yeni işler ve dolayısıyla yeni işgücü oluşturmak gerekiyor.”

“ÜRETİM MALİYETLERİ DÜŞECEK”

Dr. Halıcı, yeni endüstriyel devrim ile beraber fiziksel çalışmadan zihinsel çalışmaya geçileceğini, böylece işgücünden enerjiye pek çok kalemde maliyetlerin azalacağını ve bunun da tüketiciye/son kullanıcıya yansıyacağını söyledi.

Bu doğrultuda çalışma saatlerinin kısalacağını, vardiyaların fazlalaşacağını ifade eden Dr. Halıcı, zihinsel çalışmayla 3 vardiyalı çalışma sisteminin 6 vardiyaya çıkacağını da sözlerine ekledi.

Grand master’lar, online satranç turnuvasında öğrenciler ile buluştu

İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Bölümü yarıyıl tatilinde, öğrencilerin satranç ile kazandığı taktiksel ve stratejik düşünme becerileri hayata geçirecekleri, analitik ve bilişsel gelişimlerine katkı sağlayacak ve aileleriyle kaliteli zaman geçirebilecekleri online satranç turnuvası düzenledi.

6 Şubat 2021 tarihinde yapılan online satranç turnuvasında rekor sayıya ulaşılarak 1700 satranç sporcusu ve ailesi mücadele etti. Ülkemiz değerlerinden Grand Master Emre Can ve Grand Master Kıvanç Haznedaroğlu, üç saat süren Youtube canlı yayınında satranç sporcularının maçlarını analiz ederek turnuvaya katkı sağladılar. Büyük ustaların değerli yorumları, izleyenlerin kazandıran hamleleri görmelerini sağlayarak sonraki oyunlarına rehber oldu.

Satrancın eğitimdeki rolü anlatıldı

İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Genel Müdürü Ali Rıza Lüle’nin satrancın eğitimdeki rolünü anlatan açılış konuşmasıyla başlayan turnuva, Türkiye Satranç Federasyonu Başkanı Gülkız Tulay’ın ülkemizde adeta bir çığ gibi büyüyen satrancın sporculara kattığı değer anlatımıyla devam etti.

Turnuva canlı yayınında İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Bölüm Başkanı Beyhan Bayraktar, şunları söyledi:

Doğa Kolejinde verdiğimiz satranç eğitimi sürecinde öğrencilerimize, akademik başarısı yüksek bireyler yetiştiren bir eğitim programı sunuyoruz. Öğrencilerimizin satranç maçlarında elde ettiği zor olanla baş edebilme gelişimi, akademik derslerinde kolay öğrenme ve kısa sürede soru çözme, doğruyu daha hızlı bulabilme becerisine dönüşüyor. Erken yaşta başladıkları satranç eğitimi, öğrencilerin akademik eğitimlerinde bir ışık olarak onları geleceğe hazırlıyor” diye konuştu.

İTÜ ETA Vakfı Doğa Koleji Satranç Turnuvası, yapılan başarılı maçlar sonunda satranç sporcularının ödül almaları ile sona erdi.

Fortinet Tehditlerin Tamamen Otomatik Olarak Tespit Edilmesi için Yapay Zekadan Güç Alan XDR’yi Tanıttı
FortiXDR, Tespit Etmeden Ortadan Kaldırmaya Kadar Siber Olayları Otonom Bir Şekilde Yönetebilen Geniş Kapsamlı Tek Tespit ve Karşılık Verme Çözümü Olarak Öne Çıkıyor
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik çözümlerinde dünya lideri Fortinet®, Genişletilmiş Tespit Etme ve Karşılık Verme (XDR) çözümü FortiXDR’yi tanıttı. Karmaşıklığı azaltacak, kurumlara yapılan siber saldırıları tespit etmeyi hızlandıracak ve verilecek yanıtı koordine edecek şekilde tasarlanan FortiXDR, olaylara yanıt vermek için kilit öneme sahip araştırma sürecinde yapay zekadan (AI) faydalanan türünün tek örneği bir çözüm olmasıyla dikkat çekiyor. FortiEDR’nin bulutta yerel uç nokta platformu üzerinden genişleyen yapısıyla FortiXDR, kurumdaki Security Fabric’i ve FortiGuard Labs’ın güvenlik hizmetlerinden güç alan tehdit korumasını iyileştiriyor. FortiXDR, geniş saldırı zemininde tehditleri daha kısa sürede ortadan kaldırmak için genellikle deneyimli güvenlik analistleri tarafından gerçekleştirilen operasyonları tamamen otomatik hale getiriyor.
XDR Çözümleri Kritik Güvenlik Sorunlarını Çözüyor
Kurumlarda hizmete alınan çok sayıda güvenlik ürünü, tehditlerin görülmesini engelleyen ve yönetilemeyecek kadar büyük olan güvenlik bilgisinin oluşmasına neden olarak güvenlik ekiplerinin siber saldırıları tespit etmesini ve onlara karşılık vermesini zorlaştırıyor. Bunun sonucunda kurumların büyük bir çoğunluğu önümüzdeki iki veya üç yıl içinde tamamlanacak şekilde güvenlik sağlayıcılarını tek bir noktada buluşturuyor ya da buluşturmayı planlıyor.
Birçok şirket, XDR çözümünü temel alacak şekilde güvenlik çözümlerinde konsolidasyona doğru gidiyor.  Gartner, XDR’yi “birçok güvenlik ürününden gelen veriyi otomatik olarak toplayan ve birbiriyle ilişki kuran güvenlik olayını tespit etme ve karşılık verme platformu” olarak tanımlıyor. XDR, geleneksel olarak birbirinden ayrı çözümleri tek bir sistem haline getiren akıllı ve otomatik bir yol sunuyor.
Ancak XDR çözümleri üretici karmaşıklığından dolayı ortaya çıkan bazı güçlükleri ortadan kaldırsa da birçoğu ürünler arasındaki alarm korelasyonuna odaklandığından gerekli siber becerilerin eksikliğinden ötürü kaynak sorunu yaşayan güvenlik ekiplerinin birçok olaya manuel olarak müdahale etmesini gerektiriyor. Güvenlik ekipleri, tespit etmeden olayın araştırılmasına ve güvenlik olaylarının ortadan kaldırılmasına kadar tüm sürecin otomasyonunu sağlayacak XDR çözümlerine ihtiyaç duyuyor.
Fortinet, Yapay Zekayı XDR’ye Taşıyor
Diğer çözümlerin aksine FortiXDR, patent süreci devam eden Dynamic Control Flow Engine sayesinde yapay zekadan güç alıyor. Bunun yanında FortiGuard Labs’ın yanı sıra olay raporlayıcılarının birinci elden uzmanlığıyla oluşan tehdit verisi ve araştırmalarıyla sürekli olarak eğitiliyor. Çözüm, ilk olarak ilişkilendirme ve analiz için Fortinet Security Fabric’te paylaşılan çeşitli güvenlik bilgilerinden faydalanıyor ve daha sonra bunları yüksek doğruluk oranına sahip güvenlik olaylarına dönüştürüyor. Bu olaylar, yapay zeka motoru tarafından tıpkı uzman bir güvenlik analistinin yapacağı gibi araştırılıyor ve tehdidin sınıflandırılması ve ölçeği belirleniyor. Son aşamada ise çıkan sonuca bağlı olarak verilebilecek karşılıklar tespit ediliyor ve onaylanan olayları hızlıca ortadan kaldırmak için otomatik olarak uygulanıyor.
FortiXDR’nin sunduğu ana faydalar arasında aşağıdakiler yer alıyor:

  • Yüzde 77’lik bir ortalama ile ürünlerdeki alarm sayısını önemli ölçüde azaltıyor.
  • Özel araçlara sahip uzmanların 30 dakika gibi bir sürede halledeceği karmaşık işlemleri herhangi bir insan hatası olmadan saniyeler içerisinde yapabiliyor.
  • Bağımsız güvenlik ürünlerinin tek bir noktada toplanmasını, otomatik ve koordineli bir karşılık vermesini sağlıyor.
  • Kısıtlı insan kaynağını kullanmak yerine akıllı olay araştırmasını tamamen otomatik hale getiriyor.

 Tespit Etme ve Karşılık Verme Süresini Azaltıyor
FortiXDR, tüm bunlara ek olarak diğer çözümlere kıyasla şirketlere daha kapsayıcı bir uzaktan teşhis imkanı veriyor ve bu sayede tespit ve uygun sınıflandırma ihtimalini artırıyor. Bir siber saldırı döngüsündeki daha fazla aşamaya karşı koruma sunarak ve verilen karşılığı daha fazla noktasından destekleyerek bir saldırının etkisini rakip çözümlere kıyasla daha etkili bir şekilde azaltabiliyor. Tüm bunlar, güvenlik operasyon verimliliğini ve güvenlik yapısını iyileştirirken, kurumların ortalama tespit etme zamanını (MTTD) ve ortalama karşılık verme zamanını (MTTR) düşürmesine yardımcı oluyor. Bunun sonucunda FortiXDR, kurumların fidye yazılımı ve oltalama gibi onları önemli ölçüde aksatabilecek potansiyele sahip birçok siber saldırıyı gözden kaçırma riskini azaltırken, küçük güvenlik ekiplerinin üzerindeki yükü de kaldırıyor.
FortiXDR ve Fortinet Security Fabric
Fortinet’in platform yaklaşımı olan Fortinet Security Fabric, dijital saldırı yüzeyinde mümkün olan en fazla sayıda saldırıyı durdurmak için FortiGuard Labs’ın en yüksek puanlamaya sahip, küresel güvenlik hizmetlerinden faydalanıyor. Aynı zamanda yaygın veri yapısı, ilişkili uzaktan ölçüm, birleştirilmiş görünürlük, yerel entegrasyon ve sorunsuz birlikte çalışabilirlik özellikleriyle XDR için de en uygun temeli sunuyor. FortiXDR otonom analitik, olay araştırma ve önceden tanımlanmış karşılıkları ezber bozarak sunuyor.
Küçükten büyüğe tüm kurumlar için doğru çözüm
FortiXDR, sektörün öncüsü yapay zekadan güç alan güvenlik operasyonları portföyüne katılıyor. Bu portföy içinde büyüklük ve gelişmişlik seviyesi fark etmeksizin tüm kurumlar için uyumlu olay karşılık bileşenleri yer alıyor. FortiXDR, özel bir  konfigürasyona ihtiyaç duymadan kullanılabilen özellikleri sayesinde sınırlı ekip, araç ve süreçlere sahip orta ölçekli birçok kurum için uygun hale geliyor. Daha fazla çalışana, çözüme ve sistematik süreçlere sahip kurumlar için FortiSIEM birden çok sağlayıcı arasında görünürlük sunarken, FortiSOAR da verilecek karşılığın orkestrasyonunu üstleniyor. Bu ürün ailesi, daha fazla saldırıyı engelleyerek, saldırıları daha erken tespit ederek ve daha hızlı karşılık vererek şirketlerdeki ekiplerin karşılaşabileceği güvenlik olaylarının risk potansiyelini azaltıyor.
Fortinet Ürünler Kıdemli Başkan yardımcısı ve CMO’su John Maddison, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Siber suçlular, dijital dönüşüm sonucunda ağ sınırlarında oluşan zafiyetleri hedef almak için daha da akıllı hale gelen, gelişmiş araçlar kullanıyor. Bunun sonucunda kurumlar da gelişmiş ve organize siber suçlara karşı mücadele edebilmesi için daha akıllı ve hızlı güvenlik operasyonlarına ihtiyaç duyuyor. FortiXDR, kurumların siber suçluların arkasından onları takip etmesine neden olan uygulamalı araştırmayla aynı deneyimi sunmak için yapay zekadan güç alan tek XDR çözümü olarak öne çıkıyor. Tüm Security Fabric platformunda uygulanan bu çözüm, küçük ekiplere ve sayılı araçlara sahip kurumların bile günümüzün hızlanan tehdit zeminine ayak uydurabilmesine yardımcı oluyor.”

Sevgililer Günü’nde erkekler takı ve giysi alırken, kadınlar da giysinin yanında elektronik eşyayı tercih etti
Gelişen teknolojiyle birlikte araştırma dünyasının değişen ve artan ihtiyaçlarını online anketlerle gideren havucum.com, platformuna kayıtlı olan binlerce kişiyle gerçekleştirdiği Sevgililer Günü anketinin sonuçlarını paylaştı.
Online anketlerle daha geniş bir kitleye ulaşarak araştırmaların daha kısa sürede ve daha az maliyetle gerçekleşmesini sağlayan havucum.com, binlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği Sevgililer Günü anketinin bulgularını açıkladı. Katılımcıların yüzde 75’i Sevgililer Günü’nü kutladığını belirtirken, erkekler sevgililerine veya eşlerine en çok takı ve giysi almayı tercih etti. Kadınlar da elektronik eşyalara ve giysiye yöneldi.
30-40 yaş aralığındakilerin yüzde 84’ü Sevgililer Günü’nü kutluyor
18-25 Yaş aralığındaki katılımcıların yüzde 68’i özel günü kutladığını belirtirken, bu oran 30-40 yaş aralığında yaklaşık yüzde 84 seviyesine yükseliyor. 18-40 yaş arası katılımcıların tamamı, hediye olarak en çok giysiyi tercih ederken, yaş ortalaması 30’un üzerine çıktıkça takı alma oranının arttığı görülüyor.
Kadınlar yüzde 27 ile son model akıllı telefon, erkekler de yüzde 38 ile mücevher almak istiyor
Hem erkekler hem de kadınlar hediyelerini ağırlıklı olarak yaklaşık bir hafta önceden almayı tercih ediyor. Sadece yüzde 11’lik bir kesim, hediyelerini son dakika alıyor. Katılımcılara sevgililerine veya eşlerine en çok almak istedikleri hediye sorulduğunda kadınlarda yüzde 27 ile son model cep telefonu ve yüzde 14 ile araba öne çıkıyor. Erkeklerde ise yüzde 38 oranında tek taş pırlanta yüzük ve kolye ilk sırada yer alırken, arkasından yüzde 22 ile araba geliyor.
havucum.com Kurucu Ortağı Deniz Alpay, araştırmalarıyla ilgili şunları söyledi: “havucum.com olarak bugün yaklaşık 200.000 üyeye sahip platformumuzda gerçekleştirdiğimiz online anketlere binlerce kişi katılabiliyor. Tüm dünyada kutlanan Sevgililer Günü anketimize katılan kişilerin farklı sosyoekonomik statüde, farklı illerde ve farklı yaş aralıklarında olmasına dikkat ettik. Ankete katılanların yüzde 38’i erkek, yüzde 62’si de kadındı. Geliştirdiğimiz bu modelimiz sayesinde araştırmaya uygun kişileri çok daha kolay bir şekilde toplayabiliyoruz ve anketlerimizi geleneksel yöntemlere kıyasla çok daha geniş bir kitleyle, çok kısa sürede ve çok daha uygun maliyetle yapıyoruz.”

Anker, Nebula Deneyim Merkezini Dünyada İlk Kez D&R’da Açtı!

Sinema salonlarının COVID-19 kısıtlamaları nedeniyle boş kaldığı bugünlerde, Anker ve D&R işbirliği ile istenilen her mekan sinemaya dönüşüyor. Yüksek görüntü ve ses kalitesiyle dikkat çeken Nebula ürün ailesine, son olarak tüm yayınları canlı izliyormuş hissi veren Cosmos Max 4K ve Cosmos (1080p) ev sineması projektörleri katıldı. Nebula’da ürün gamını daha üst teknolojilerle geliştirmeye devam eden Anker, Nebula Deneyim Merkezi’ni dünyada ilk kez İstinye Park D&R’da açtı. Kapsamlı ve iddialı teknoloji ürünlerinin Türkiye’deki doğru adreslerinden olan D&R, Nebula’yı teknoloji tutkunlarıyla buluşturacak.

COVID-19 pandemisiyle birlikte iş ve eğitimin yanında sinemalar da eve taşındı. Özellikle sokak kısıtlamaları nedeniyle evde geçirilen sürenin arttığı bu dönemde taşınabilir projeksiyonlarla sinemanın dev perdesi ve görüntü kalitesi evlerde sinemaseverlerle buluşuyor.
Teknolojinin global lideri Anker de bu dönemde yüksek görüntü ve ses kalitesiyle öne çıkan Nebula serisi taşınabilir projektörlerini D&R ile Türk tüketicilerin deneyimine sunuyor.

Yeni seri Nebula projektörler Türkiye’de ilk kez D&R’da!

Türkiye’deki teknoloji tutkunlarının tercih ettiği adreslerden olan D&R mağazaları, bir ilke daha imza attı. Sinemayı evlere taşıyan Anker, Nebula ailesini Türkiye pazarına sundu. Ziyaretçiler, D&R İstinye Park içerisinde yer alan deneyim merkezinde Anker Nebula projektörler ile buluşuyor. D&R, Nebula ile teknolojik ürünler skalasını daha da genişletiyor.

Wi-Fi İLE KOLAY BAĞLANTI

Nebula Apollo, Nebula Capsule II, Nebula Mars II Pro, Nebula Astro, Nebula Cosmos ve Cosmos Max ürünlerinde sunduğu Wi-Fi özellikler, yüksek ses ve görüntü kalitesiyle sinema kültürünü yaşatan Anker’in Nebula serisi IntelliBright algoritmasını kullanarak, DLP teknolojisiyle 100 ile 1500 ANSI Lümen parlaklığa kadar görüntüyü 150 inç ekranda yakalamayı başarıyor. Pek çok yeniliği barındıran Nebula serisi, Wi-Fi ile kullanılmasının yanında HDMI ve USB bağlantılarına da sahip.

YENİ NESİL ÜRÜNLER

Anker Nebula serisinde son olarak 2020 yılı kasım ayında iki yeni nesil projektörün lansmanını gerçekleştirdi. Cosmos Max 4K ve Cosmos (1080p) ev sineması projektörleri özellikleriyle film, spor etkinlikleri ve videoları, çekim sırasında canlı izliyormuş hissi vererek izleyiciye sunuyor. Cosmos Max, Hyrid Log Gamma (HLG) sayesinde eski DVD’lere, videolara ve canlı TV yayınlarına bile yeni bir soluk getirmeyi vadediyor. HDR olmayan içeriği algılayan Cosmos Max, izlenen her şeyin görüntü kalitesini gerçek zamanlı olarak ölçeklendiriyor. Cosmos’un hoparlörleri, Dolby Digital Plus’ın 360 derece sinema deneyimini bir üst noktaya taşıyor. Android TV 9.0’a sahip ürün, Prime Video, Netflix, YouTube ve diğer binlerce uygulama, film, oyun ve daha fazlası için tasarlandı.
ÇOCUKLARA ÖZEL TASARIM

Evde kal dönemlerinde hem ders çalışıp hem de sosyal aktiviteler yapmak zorunda kalan çocukları da unutmayan Anker, onlara özel Nebula Astro ürününü de kullanıma sundu. Ürün, yerinde duramayan çocuklarla beraber onların gittiği her yerde sinema keyfini yaşatıyor. Çocuklara özel tasarlanan Anker Nebula Astro, gözleri korumak için Eye Guard teknolojisi ile tasarlandı. Ampulüne 60 cm yaklaşılması durumunda projeksiyonu durdurarak önündeki kişinin gözlerine zarar vermiyor. Öte yandan küçük boyutuyla cep sineması yakıştırmasını hak eden Nebula Astro, 100 ANSI lümen yüksek parlaklık değeri ve 2,5 saatlik pil ömrüyle evin istenilen her köşesinde rahatlıkla kullanılabiliyor. Netflix ve Amazon Prime’daki favori dizi ve filmler birkaç dokunuşla izlenebiliyor. Nebula Astro aynı zamanda EBA uzaktan eğitim için de ideal bir ürün.
“ANKER NEBULA İLE HAYATA BAĞLANIN”

Anker, Nebula ile sunduğu hayata keyif ve konfor katan yüksek teknolojisini tüketiciyle buluşturmak için deneyim merkezleri de oluşturdu. “Anker Nebula ile Hayata Bağlanın” mottosuyla oluşturulan deneyim merkezleri oyun, yaşam, sinema, uzaktan eğitim ve birçok alanda teknolojinin eve nasıl taşındığını bire bir görme şansı veriyor. Türkiye’nin en büyük kültür sanat ve eğlence dünyası perakendecisi olan D&R’ın İstinye Park mağazasında oluşturulan Nebula deneyim merkezi, sinema ve büyük ekranda içerik izleme keyfini evine taşımak isteyenlerin ileri teknolojili Nebula teknolojisini deneyimlemesini sağlarken aynı zamanda birçok özel etkinliğe de ev sahipliği yapacak. Yıl içinde Anker, Nebula Deneyim Merkezi ile yeni teknoloji ve ürünlerini teknoloji tutkunlarıyla buluştururken, hayatına teknolojiyle konfor katmak isteyenlerin ilgisini çekecek etkinlikler de düzenleyecek.

Panasonic, Stockholm’de olağanüstü projeksiyon eşlemesi ile Nobel’in uzayı kutlamasına destek oldu
Panasonic projektörler, Nobel Haftası Işıkları festivalinin bir parçası olarak Stockholm’ün simgesel Belediye Binası (Stadshuset) üzerinde olağanüstü bir projeksiyon eşleme tekniğinde kullanıldı. 100.000’den fazla ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte insanın uzayı anlama sürecinin kutlanmasına yardımcı oldu.
Çalışma, bugüne kadar şehirde gerçekleştirilmiş en büyük video eşleme projelerinden biri oldu.
Stockholm’de gerçekleştirilen 2020 Nobel Ödül Töreni, Nobel ödülü kazanan kişilerin keşiflerinden ilham alarak şehrin çeşitli yerlerinde oluşturulan ışıklı kurulumlarla kutlandı. Etkinlikte gösterimi yapılan SPACE, Andreas Skärberg tarafından tasarlandı ve yapımı da PXLFLD stüdyoları tarafından gerçekleştirildi. İçerik, 16 dakikalık projeksiyon eşleme yöntemiyle gerçekleştirilen ve uzay fiziği alanındaki olağanüstü ilerlemeleri kutlayan animasyonlu bir sanatsal çalışma oldu.
PXLFLD, bu vizyonu gerçeğe dönüştürmek üzere canlı etkinlikler ve yayın sektörüne yönelik gelişmiş teknik çözümler alanında uzmanlaşmış ortakları Lumination of Sweden ile Creative Technology’yi bir araya getirdi.
Ekip, gösterim için toplam 30 adet Panasonic PT-RQ22K ve PT-RZ21K projektör kullandı.
Creative Technology’den Johan Törnström, konuyla ilgili düşüncelerini “Hem çok sayıdaki keskin kenarların etrafında dizilimi kolay olacak hem de ampul tabanlı projektörlere kıyasla gelişmiş renk ve kontrast sunacak lazer tabanlı bir projektöre ihtiyacımız vardı. Ayrıca projektörlerin kompakt ve sınırlı alanda kurulumlarının kolay olması da önemliydi” şeklinde açıkladı.
PXLFLD’de Teknik Tasarımcı olarak görev yapan Anders Granström, kurulumun önemli bir kısmının dikey modda kurulmuş dizilerle 12 gün sürmesinin, güvenilir Panasonic lazer mimarisinin en önemli projektör özelliği olduğunu da ekledi.
Panasonic’in PT-RQ22K ve PTRZ21K 20.000 lm’lik projektörleri, 3 Çipli DLP görüntülemeyi 4K+SOLID SHINE Lazer Fosfor teknolojisiyle bir araya getirerek, projeksiyon eşleme açısından önemli olan ekran parlaklığında üstün bir bütünlük sağlıyor.
Panasonic Business Avrupa Pazarlama Müdürü Hartmut Kulessa, cihazlarla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Bu projektörler gösterinin devam etmesi gereken ortamlar için tasarlandı. Ayrıca birincil sinyal kesilse bile görüntü gösterimininin kesilmemesi için yedek bir girişi bulunuyor.”
Anders Granström, “Bu dev çalışmayı izleyicilere güvenli bir şekilde sunabiliyor olmak ve görsel içeriği sahnenin merkezine yerleştirmek, gerçekten olağanüstü bir deneyimdi. İnsanlardan da olağanüstü düzeyde olumlu tepkiler aldık” şeklinde açıklamada bulundu.

“2021 firmalar için para kazanma değil pazar kazanma yılı olacak”

 Mart-Nisan aylarında piyasaların açılmasının beklendiğini belirten UHKİB Başkanı Gündemir, düşük döviz kuru ve yüksek hammadde fiyatlarının Türk firmalarının rekabet şansını azalttığını söyledi.

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir, pandemi sürecinde hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün önemli bir sınav verdiğini belirterek, “Sıkıntılara rağmen firmalarımız ayakta kalmayı başardı. Ancak döviz kurlarındaki hızlı dalgalanma ve yüksek hammadde maliyetleri gelecek hesaplarını olumsuz etkileyebilir” dedi.

İhracatta artışın büyük bölümü pariteden

2020 yılı haziran ayından itibaren sektör ihracatında kademeli artışların dikkat çektiğini belirten Gündemir, “Pandemiye rağmen yılın son aylarındaki bu artış, yılın ilk yarısındaki gerilemenin etkilerini hafifletti ve sektör yılı yüzde -3,1gerilemeyle 17.1 milyar dolar ihracatla kapattı. Aynı dönemde Uludağ Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ihracatı ise yaklaşık yüzde 8 artışla 738,2 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ocak ayında 66,6 milyon dolar ihracat gerçekleştiren birliğimizin ihracatındaki artış oranı yüzde 10,32 oldu. Ancak sektör ihracatındaki artışın büyük bölümünün pariteden kaynaklı olduğunu da belirtmekte fayda var” diye konuştu.

“Hız ve tedarik zinciri etkinliği bizim rekabetteki avantajımız”

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün büyük bölümünün, pandemi döneminde devletin verdiği destekler yanında; hızlı hareket edebilme yeteneği sayesinde ve koruyucu maske vb alanlarda üretime ağırlık vererek ayakta kalabildiğini kaydeden Nüvit Gündemir, 2021 yılında fırsatlar olduğu kadar risklerle de karşı karşıya kalacaklarını bildirdi. İki çeyrek sürmesi beklenen pandeminin bir yılı geride bıraktığını bunun da pazarda bir açlık meydana getirdiğini vurgulayan UHKİB Başkanı Gündemir, “Pandemi döneminde yurt içinde mağazalar kısıtlı olsa da çalışmalarını yapabildiler. Ancak Avrupa’da durum çok farklı. Orada tamamen kapalılar. Aşının bulunması ve her ne kadar istenen hızda olmasa da aşılama çalışmalarından sonra Nisan – Mart aylarında pazarların yeniden açılması bekleniyor. Belki 2019 yılı gibi canlı olmayabilir ancak, yine de hareket görülür. Böyle bir durum Türk firmaları için çok önemli bir fırsat yaratacaktır. Konteyner krizi nedeniyle AB’nin Uzakdoğu pazarından tedariki daha da güçleşecek. Biz ise TIR’larla ihracatımızı rahatlıkla yapabiliyoruz. Hem pazara yakınlığımız hem de hızlı üretim bizi bir adım öne çıkaracak” diye konuştu.

İhracatçı istikrarlı kur istiyor

UHKİB Bakanı Nüvit Gündemir, Türkiye’nin avantajları yanında dezavantajlarına da dikkat çekti. Özellikle döviz kurlarındaki hızlı dalgalanmanın ihracatçının karşısına çıkan en büyük risk olduğunu belirten Gündemir sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biz ihracatçılar olarak her zaman istikrarlı kurdan yanayız. Hızlı yükselmeler de hızlı düşüşlerde bizim için sorun. Doların 6 liradan 8.5 liraya çıkması durumunda hemen ihracatçıların çok mutlu olduğu iyi para kazandığı görüşü ortaya atılıyor. Oysa ki hiç de o kadar kolay değil. Bir kere bizim de hammadde fiyatlarımız da yükseliyor. Hammadde tedarikinde sorunlar yaşıyoruz. Böyle olunca pazara yakın olmak, hızlı üretim gibi avantajlarımız da bir işe yaramıyor. Rekabet şansımız azalıyor. Öte yandan döviz hızla yükseldiği zaman büyük mağaza zincirleri olan müşterilerimiz hemen indirim istiyor. Doğal olarak pazar kaybetmemek için hayır diyemiyorsunuz. Dövizin hızlı düşmesi ise başlı başına bir sorun. Hammaddesini yüksek fiyattan alarak ürettiğin ürünü daha düşük fiyatla satmak zorunda kalıyorsunuz. Buna bağlı olarak ileriye dönük siparişler için fiyat vermekte zorlanıyorsunuz. Bu nedenle ihracatçı her zaman istikrarlı kurdan yana”

“Pazar kazanmak daha önemli”

İhracatçılar için rekabetçi kurun 7.40 – 7.70 bandı olduğunu belirten UHKİB Başkanı Nüvit Gündemir, Doların 7 TL’nin altına düşmesi halinde Uzak doğu ile aramızda makas açılır ve rekabet şansımızı yitiririz. Şu anda zaten firmalarımız kurun düşmesine rağmen hammadde fiyatlarındaki artış nedeniyle fiyat vermekte zorlanıyorlar.  Birçok sektör gibi bizim sektörümüz için de 2021 direncimizin test edileceği bir yıl olacak; Tabii ki firmaların yaşayabilmesi için kar etmesi gerekiyor. Üstelik uzun süredir sıkıntıda oldukları düşünülürse ve de yüksek işletme sermayesi ihtiyaçları, finansman maliyetleri göz önüne alınırsa bu bir mecburiyet. Bu yıl belki kısa vadede doğacak fırsatlardan para kazanılabilir ancak o da kısa süreli olur. Bana göre kısa vadeli çok kazanmak yerine uzun vadede kazanmayı amaçlamak daha doğru. Çünkü bu işler artık ilişki yönetimi oldu. İlişki yönetimi ve hizmet kalitesi ile pazar kazanmak ve bunun sonucunda da uzun dönemde para kazanmak en kalıcı başarı faktörümüz olabilir.