Ekonomi-teknoloji-magazin-yaşam haberleri (15.02.2021)

MEKANLARDA ROMANTİZM ETKİSİ OLUŞTURMAK İÇİN ÖNERİLER

Tüm dünyada romantizm ve ilişkiler ile özdeşleştirilen Şubat ayının gelmesiyle  kişiler sevgi temalı araştırmalara, düzenlemelere, kutlamalara başladı. İç mekan  ve yaşam alanlarında dekorasyon aracılığıyla romantizm etkisini sağlamanın yollarını Tutadojora Mimarlık Kurucusu İç Mimar Özlem Algül anlattı.

İç Mimarlık, kelimelerin anlamlarından etkilenerek yaşam alanı kurgularına şekil verir. Dilimize romantizm olarak yerleşen, aslı romance olan bu kelime Fransızca’da duygusal aşk ve kahramanlık öyküsü anlamına gelir. Şubat ayının teması, hayatın ise bir parçası olan romantizme yaşam alanlarında yer vermek için yapılabileceklerin bilgisini İç Mimar Özlem Algül şu şekilde verdi:
Dünyada romantikliği ile anılan şehir ve ülkelerde olduğu gibi bir evi, restoranı, cafeyi bölücü duvarları arasındaki tek başına özel ve romantik alanlar haline getirmek ve bu alanları romantik bir şehire benzetmek mümkün. İç mekanlarda romantizm loş ışık, yumuşak dokular, sakin renkler, kıvrık formlar ve heyecan verici desenlerin doğru uygulanması ile sağlanabilir.

Işığın Romantizme Etkisi

Yaşam alanının kurgusal stilinin içinde en belirleyici şey ışıktır. Mekanlarda gün ışığının tül perdeden, jaluziden sızacak şekilde düzenlenmesi, gece ise lambaderden köşelere, tavana belli belirsiz yansıması, apliklerden duvara yansıması, şömineden gelmesi ve şamdanlar aracılığı ile mumdaki ışığın adeta dans etmesi romantizm etkisi oluşturur. Işık doğru kullanıldığında verdiği her yansıma ile göstermek istenileni, zamanlamaya göre gizlemek istenileni veya sadece kişileri ve kişilere özel olanı ortaya koymaya yarar.

Dokuların Romantizme Etkisi 

İnsan dokunsal bir varlıktır. Yaşam alanlarında dokular aracılığı ile romantik etkiler bırakmak için; yumuşaklık hissi vermesi sebebiyle perdelerde şifon, koltuklarda kadife, halılarda ipek, nevresimlerde pamuk kullanılabilir.

Renkler

Bir iç mekanın tasarımını belirlerken mekanda oluşturulmak istenen etkide belirleyici en önemli unsur renktir. Ana renkler mekanda öne çıkması istenen heyecanı içinde barındıran hali ile dikkati üzerinde toplar. Kişiye ait olanı ayrı kılarak mekanın içinde tek başına duran kırmızı bir duvar üzerine asılan tablolalar o ortamda kişinin hobilerinden, zevklerinden ipuçları verirken aynı ortamı paylaşan diğer kişiler için de romantizm odaklı sessiz mesajlar içerir. Pudra rengi yumuşak bir renk olan ara tonları ile mekanlara romantik, güvenli ve davetkar hisler katar.

Formlar

Kendini ve kullanım fonksiyonunu ifade eden her sabit ve hareketli mobilya, aksesuarlar, aydınlatma elemanları ana formları ile işleve işaret eder. Bunlar işlenebilen malzemenin gücü ile hem stilize edilebilinir hem de yansıtmak istenen duyguyu içinde güçlü şekilde ifade etmeye yarar. Formlarda romantik etki vermeye yarayan kıvrımlara; yatak başlığındaki bir detayda, aydınlatma elemanı olan abajurun başlığında, dolap kulplarında porselen kulplar aracılığıyla, yemek masasında aslan bacak şekli ile yer verilebilir. Kıvrımlar formun güçlü değiştirilebilinir etkisi ile romantik etkiler bırakır.

Romatizmde Desenler veya Desensizlik 

Gözle görünen her şeyin deseni vardır, romantik olanın yansıması kavramı mekana ve kişeye özeldir. Bazen beyaz, desensiz bir bir tülün yanına asılan, kadife çiçek desenli bir perde romantik etkinin oluşmasını sağlarken bazen banyonun bordüründe bir çizgi istenen etkiyi verir.

Pandemi Döneminde Otellerde Ağ İhtiyacı Değişiyor

COVID-19’un getirdiği seyahat kısıtlamaları turizm ve konaklama sektörünü büyük ölçüde etkilemeye devam ediyor. Pandemi döneminde turizm sektörü kayıp yaşarken, oteller ellerindeki imkanları kullanarak uzaktan çalışanlar için alan yaratabilir ve kayıplarını giderebilirler. Zyxel, otelleri pandeminin cazibe merkezi yapabilecek hızlı ve güvenli internet bağlantısı ipuçlarını paylaşıyor.

COVID-19’un getirdiği seyahat kısıtlamaları konaklama ve ağırlama sektörünü büyük ölçüde etkilemeye devam ediyor. PwC, Avrupalı otellerin 2019 yılındaki iş hacmine geri dönmesinin, dört yılı bulabileceğini belirtiyor. Premier Inn’in sahibi Whitbread şirketi, 31 Ağustos 2020’de sona eren finansal yılın ilk yarısında, 725 milyon sterlin zarar etti. Gelirleri 1,084 milyar sterlinden, 250,8 milyon sterline kadar düştü. Şirket, Ekim 2020’de tüm dünyada uygulanan bölgesel kapanmalar nedeniyle rezervasyonlarda büyük düşüş olduğunu belirtti. Yine de tünelin ucunda ışık var. Uzmanlar Avrupalı otellerin 2024’te finansal açıdan tamamen iyileşeceklerini öngörüyor.

İngiltere, Fransa ve Almanya’da kısmi ve tam kapanma önlemleri yeniden devreye sokulurken, İspanya’da Mayıs 2021’e kadar sürmesi bekleniyor. Yunanistan, İtalya, Hollanda ve İsveç’in yanı sıra, ülkemizde de kısmi sokağa çıkma kısıtlamaları uygulanıyor. Konaklama ve ağırlama şirketleri buna karşılık insanları cezbetmek ve yeni gelir akışları sağlamak için çalışıyor.

COVID-19 kısıtlamalarının sona ermesiyle yeniden açılmaya hazırlanan oteller, evden tam zamanlı çalışamayanlar için çalışma alanları sağlayabilecekleri yeni bir pazar keşfetti. COVID-19 konaklama ve ağırlama sektörü için beklenmedik yeni bir misafir getirdi: Ev ofisinden uzaklaşmak isteyen uzaktan çalışan.

Uzaktan çalışanlara otel konforu

Avrupa’daki bazı otel zincirleri, halihazırda odalarını günlük olarak, sabah 6 ile akşam 8 arasında uzaktan çalışanlara kiralamaya başladı. Ev ofislerinde bunalan profesyoneller, otellerin sessiz ve sakin ortamının yanı sıra, yeme içme servisi, WiFi, spor salonu ve yüzme havuzu gibi imkanlardan faydalanabiliyor.

Uzaktan çalışanları ağırlarken otellerin kâr – zarar dengesini belirleyen başlıca faktör ise WiFi ağları olarak karşımıza çıkıyor. Evdeki bağlantılara kıyasla daha yüksek hızlar sunabilen ve bir iş bağlantısı için gereken güvenlik ve gizlilik özelliklerini sunan bu ağlar, uzaktan çalışanlar için de avantaj sağlıyor.

Yeni bir gelir kaynağı: WiFi hizmeti

Daha birkaç yıl öncesine kadar oteller iyi bir WiFi hizmetini “olsa da olur” şeklinde değerlendiriyordu. Bu algı, kişi başına düşen cihaz sayısının artmasıyla değişti. 2018 yılında kişi başına düşen cihaz sayısı 2,4 iken, 2023 yılında bunun kişi başına 3,6 cihaza yükselmesi bekleniyor. Güvenilir bir WiFi ağı artık olmazsa olmaz bir hizmet ve hem şu an hem de COVID sonrası dönemde otel işletmecileri için cankurtaran simidi olacak.

Uzaktan çalışanları WiFi kullanımı konusunda standart bir otel misafirinden ayıran ise kişisel akıllı telefonlar, şirket telefonları, bir veya birden çok dizüstü bilgisayar, tablet ve akıllı saat gibi daha fazla teknolojik cihaza sahip olmaları. Uzaktan çalışanlar özellikle COVID döneminde popüler olan Zoom ve Teams gibi iletişim araçlarını kullanırken yüksek bant genişliğine ihtiyaç duyuyorlar. Bu nedenle otellerin WiFi hizmetlerinin aşağıdaki gereklilikleri karşıladığından emin olmaları gerekiyor.

Otel işletmecileri için WiFi kontrol listesi

Uzaktan izleme ve kontrol: Otel kompleksinde bant genişliği taleplerinin nerede ve ne zaman en yüksek seviyede olduğu duruma göre değişiyor. Oteller 7/24 çalışıyor ve bu nedenle günün her saatinde bir ağın sürekliliği zorunlu hale geliyor. Ağ kullanımına yönelik ihtiyaç, bulut tabanlı bir yönetim platformuyla anlaşılabiliyor ve bu sayede bant genişliği en çok ihtiyaç duyulan yerlere yönlendirilebiliyor. Otelin her köşesini kapsayan bir çözüm sayesinde otellerdeki geniş bant ihtiyacı yüksek bir finansal harcama yapmadan karşılanabiliyor. Küçük ve butik oteller, bulut tabanlı ağ yönetimi platformu kullanarak yüksek talep alan bölgeleri tanımlayabiliyor ve kurumsal seviyede WiFi bağlantısını, giriş seviyesi uygun fiyatlı cihazlarla sunarak, bu talebi karşılayabiliyorlar. Bulut tabanlı ağ yönetimi sayesinde, otel çalışanları ağ performansını uzaktan izleyebiliyor ve sorunları daha misafirleri etkilenmeden çözebiliyor.

WiFi 6 access point yerleşimi: En iyi WiFi sinyal gücünü elde etmek için erişim noktalarının ideal konumlara yerleştirilmesi gerekiyor. Bu cihazların koridorlar yerine doğrudan odalarda bulunmaları, birbirlerine yakın erişim noktalarından meydana gelebilecek parazitleri önlemek için önemli. Cihazın oda içinde bulunması veri transfer hızını artırıyor ve uzaktan çalışanların üretken kalmalarını sağlıyor.

Ağ güvenliği: Misafirlerden ve yeni kullanıcılardan ağa gelen yeni bağlantılar, bant genişliğinin ve kullanılabilirliğin yanı sıra, güvenliği de etkiliyor. Ağa bağlanan daha fazla cihaz demek, ağı tehlikeye atabilecek daha fazla nokta anlamına geliyor. Ağınızı zararlı yazılımlar, kurumsal ve kişisel fidye saldırılarından korumak en büyük öncelikler arasında yer alıyor. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin yerel ve uluslararası yasalar, otellerin işledikleri ve depoladıkları verilerin güvenliğini sağlamalarını da gerektiriyor.

Yetersiz WiFi güvenliği nedeniyle yaşanabilecek herhangi bir veri ihlali, otel işletmecileri için itibar ve güven kaybının ötesinde, ciddi para cezalarına da sebep olabiliyor. Otel işletmecilerinin, ağlarını korumaya almak ve dışarıdan erişimi engellemek için güvenlik duvarları, Gelişmiş Tehdit Koruması (ATP), imza tabanlı Birleşik Tehdit Yönetimi (UTM), rol tabanlı erişim kontrolü, kullanıcı profilleme ve çok katmanlı güvenlik gibi çözümleri tercih etmeleri güvenlik risklerini en aza indiriyor.

Ağı segmentlere ayırmak: Ağa birden fazla bağlantının getirdiği güvenlik zafiyetlerini gidermek ve ekstra bir güvenlik katmanına sahip olmak için misafirler, çalışanlar ve otel operasyonları tarafından kullanılacak ağların birbirlerinden ayrılması iyi bir yöntem. Her kategori için bağımsız bir ağa sahip olmak, ağa kimin eriştiğinin ve ne yaptıklarının görülmesini kolaylaştırıyor; uzun vadede beklenmedik saldırıların ve hassas veri kayıplarının yaşanmasını engelliyor.
Ölçeklenebilir ve esneklik: Mevcut WiFi çözümünüz tüm bağlantılara istikrarlı bant genişliği sağlıyor mu, ağınızı verimli şekilde yönetmek için ihtiyaç duyduğunuz araçları size sunuyor mu? Yeni zorluklara yanıt verebilecek kadar esnek mi? Kolaylıkla ölçeklenebilen bir çözüme sahip olmak, talep artışları yaşandığı dönemlerde otel işletmecilerinin hayatlarını kolaylaştırıyor.

Geleceğe bugünden hazır: Otel işletmecilerinin günlük zorlukları aşmalarını kolaylaştırmanın yanı sıra, gelecekte meydana gelebilecek talepleri de planlamaları önem kazanıyor. Bulut üzerinden yönetilen ağlar sayesinde işletmeler, lisansa ya da sözleşmeye ihtiyaç duymadan nerede olurlarsa olsunlar birkaç tıkla ağlarını yönetebiliyor, yıl boyunca gerçek anlamda esnek ve geleceğe hazır bir ağa sahip olabiliyorlar.

COVID salgını, kurumların ve otellerin zorlu dönemlere karşı çevik ve proaktif olmaları gerektiğini açıkça ortaya koydu. Otel işletmecileri artık sezonluk taleplere güvenemeyeceklerini gördü. “Normal” seyahatler başlayana kadar rekabetçi kalmak isteyen otellerin, yeni gelir akışları yaratabilecek fırsatları önceden fark etmeleri gerekiyor. Otel işletmecilerinin, bütçelerin kısıtlı olduğu yavaş geçen sezonları, yeni gelir kanalları yaratma potansiyeli taşıyan iş modelleri geliştirerek ve onlara makul yatırımlar yaparak değerlendirmeleri şart. Uzaktan çalışanları ve yerel ticareti kapılarına getiren “Bir hizmet olarak WiFi” gibi yeni modellerle rekabetçi kalmaya devam etmeleri gerekiyor.

İnsan Vakfından İstanbul’da binlerce aileye gıda desteği

İnsan Vakfı ve İnsan ve Medeniyet Hareketi gönüllüleri tarafından ihtiyaç sahibi, yetim ve muhacir ailelere gıda kolisi, odun, kömür, kışlık kıyafet yardımları yapıldı.

İnsan Vakfı ve İMH Gönüllüleri her ay düzenli olarak binlerce aileye gıda kolisi, odun, kömür, et yardım dağıtımlarını gerçekleştirmeye devam ediyor. Hafta sonu uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasında ihtiyaç sahibi ailelere gıda kolisi, yakacak ve et dağıtımları gerçekleştirdi.

İnsan Vakfı Yardım Koordinasyon Birim Sorumlusu İsmail Torun, gönüllülerimizin ve yardım ekiplerinin ilçe genelinde dağıtımlara devam ettiğini söyledi.

İnsan Vakfı koordinesi ile hazırlanan ve dağıtıma hazır hale getirilen gıda kolileri, koronavirüs tehdidinin her anlamda zor günler yaşattığı bu günlerde ihtiyaç sahibi ailelere destek oluyor. Hafta sonu uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasında kapı kapı dolaşarak hazırladıkları gıda kolilerini ailelere teslim eden İnsan Vakfı ve İMH ekipleri, ayrıca et ve yakacak dağıtımlarını da gerçekleştirmeye devam ediyor.

Torun” Önce İnsan diyerek insanımızın huzuru, mutluluğu için çalışıyoruz. Bugüne kadar ekiplerimiz yaklaşık binlerce aileye gıda desteğini ihtiyaç sahibi ailelerimizle buluşturdu. Hafta sonunda da ekiplerimiz sahadaydı. Vatandaşımızın yanında olmaya, sofralarına aş, yüzlerine tebessüm olmaya devam edeceğiz” dedi.

ANANAS WOODWORKINGDEN SOFRA ESTETİĞİNİ VE KEYFİNİ ARTIRAN SERVİS VE SUNUM ÜRÜNLERİ

Ananas Woodworking, Anadolu kültüründen ilham alan Sofra ve Stool serilerinin ardından son olarak klasikten moderne her tarzda mekan ve sofraya uyum sağlayabilecek nitelikteki  servis ve sunum ürünlerini kullanıcı ile buluşturuyor.

Mimari ve iç mimari projelere sağladığı ahşap mobilya üretim desteğinin yanı sıra kendine has tarzı ile sabit ve modüler mobilya üretiminde de adını duyuran Ananas Woodworking son olarak, tasarımcıları tarafından tasarlanıp, marangozların el işçiliği ile üretilen çok amaçlı tepsiler ile sunum, servis ve kesme tahtalarını dekorasyon meraklılarıyla buluşturdu. Atölyenin yalın tasarım çizgisini yansıtan ürünler, farklı form ve ebatlarla kullanıcı ihtiyacına yönelik olarak seçeneklendirildi.

Sofralarınızda sizlere eşlik edecek ve kolaylık sağlayacak olan servis ve sunum ürünleri, banyo, mutfak, salon gibi yaşam alanlarında kullanılması amaçlanarak üretildi. Edge serisinin ergonomisiyle tasarlanan tepsiler, mekana uyumu göz önüne alınarak birinci sınıf meşe ve Amerikan ceviz seçenekleriyle kullanım ihtiyaçlarına göre ikili set veya tekli olarak sunuluyor. Tepsiler, sofralarda bir servis elemanı olarak vazgeçilmez yerini koruyabileceği gibi aynı zamanda banyo ve çalışma masalarında da bir organizatör olarak işlevlendirilebiliyor.

Mutfak ve yemek odalarında kullanılmak üzere tasarlanmış servis, kesme ve sunum tahtaları ise farklı formları ile dikkat çekiyor. Tamamı birinci sınıf meşe ağacından üretilen ürün grubu, kesme, sunum ve servis elemanı olarak üç farklı şekilde seçeneklendiriliyor. Hazırlık aşamasında Chop ve Block uzun ömürlülüğü ve ergonomik tasarımıyla tercih sebebi olurken, tutma sapı ve üzerlerinde bulunan delikleri sayesinde kısıtlı alanlarda bile kullanım kolaylığı sağlıyor.

Ahşap kesme ve sunum tahtalarının zamanla yaratacağı bakterileri önlemek amacıyla sert yapılı bir ağaç olarak meşe ağacını tercih eden tasarımcılar, kullanıcıların çiğ besinleri kullandıkları yüzeyleri pişmiş besinler için kullanmaması gerektiği bilinciyle ürünleri kesme ve sunum olarak ikiye ayırıyor. Servis ve sunum tahtalarının yüzeylerinde bulunan kanallar görsel bir katkı sağlarken, aynı zamanda et vb. besinlerin sularının sofralara akmasını da engelliyor. Amorf formları ile sofranın estetiğini bir üst seviyeye taşıyan ürünler, fonksiyonel tasarımları ile kullanım kolaylığı yaratarak sofra keyfinin de artmasını sağlıyorlar.

Metin Hullu Pfizer İsrail Genel Müdürü Oldu
On üç yılı aşkın süredir Pfizer Türkiye ailesinin bir üyesi olan ve en son İnflamasyon ve İmmünoloji Global Pazarlama Takımında görev yapan Metin Hullu, Şubat 2021 itibariyle İsrail Genel Müdürü olarak atandı.
2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi’nden aldığı Kimya Mühendisliği diplomasının ardından 2003 yılında New York Columbia Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği dalında master yapan Hullu, Pfizer çatısı altındaki 13 yılı aşkın süre içerisinde Pazarlama, Pazara Erişim, Stratejik ve Liderlik pozisyonlarında çeşitli ve gittikçe artan sorumluluklar üstlendi.
Metin Hullu, Pfizer ailesinde sahip olduğu güçlü deneyim ve liderliğiyle birlikte, yenilikçi çözümler getirme becerisini İsrail organizasyonunda da sürdürecek.

Yazılım ve bilişim sektöründe Turquality destekleri nelerdir?

Son yıllarda büyük başarıya imza atan yazılım ve bilişim sektöründeki firmalar, dünya markası olma yolunda rotalarını yurtdışına çevirmeye başladılar. Türkiye’nin devlet destekli ilk marka programı olan Turquality, diğer sektörlerde olduğu gibi yazılım ve bilişim sektörüne de destek veriyor. Pandemiyle birlikte dijitalleşme tüm dünyanın gündemine girdi ve bu alanda ürünler geliştiren ülkemiz firmaları, Turquality sayesinde global pazarlarda tanıtımlarını artırarak, ihracatlarına ivme kazandırıyor. Aynı zamanda yazılım ve bilişim firmaları, Turquality sayesinde, maliyetlerini düşürmek, farklılaşmalarını sağlamak, sürdürülebilirliklerini oluşmak gibi birçok konuda fayda sağlamaya başladılar.

Özellikle son bir yıldır bilişim sektöründen yoğun ilgi gördüklerini anlatan Progroup Uluslararası Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Salim Çam, şunları söyledi: Türkiye’nin markalarını büyüterek ve potansiyel olanı markalaştırarak ilerlemesini hedefleyen Turquality programı, firmaların dünya pazarlarında rekabet edebilecek değere ve kurumsal yapıya ulaşabilmesine rehberlik ediyor. Son aylarda dünya gündeminde, dijitalleşme, teknolojiye yatırım, yazılım ve bilişim sektörlerinin önem kazanması gibi başlıklar, yerli yazılım ve bilişim firmaları için yeni fırsatlar oluşturuyor. Firmalar da, uluslararası pazarlara açılma hedefiyle, daha fazla Turquality’den yararlanma ve faydalanma çabası içine girmeye başladı” dedi.

Turquality, yazılım ve bilişim sektörlerine nasıl değer katıyor?

Progroup’un 19 yıldır Türk firmalarının global pazarlarda markalaşmasına rehberlik ettiğini belirten Dr. Salim Çam, konuşmasına şöyle devam etti: Bir iş modeli olan Turquality, stratejik planlamadan bütçe yönetimine, satış pazarlama yönetiminden marka yönetimine, kurumsal performansın yönetiminden tedarik zincirinin yönetilmesine ve dijitalleşmeye kadar tüm konuları kapsıyor. Örneğin, iş modeli olarak, şuan nerede / nasıl oldukları ve nereye gideceğinin tespit edilmesinde yol gösteriyor. Hangi hedef pazarlara gidileceği konusunda, stratejik çalışmalar ve planlar oluşturuluyor. Bu stratejik planda, işletmenin kaynak ve kabiliyetleri tespit edilerek, uygulamaya alınıyor. Nerede olduğu ve mevcut durumda ne yaptığı gibi konular analiz edilerek, daha iyi nasıl olabileceği hakkında iş planları hazırlanıyor. Yurtdışına açılma sürecinde ilk olarak hangi adımlar atılmalı, hedef ülkelerde pazarlama nasıl yönetilmeli, ilgili ülkede istihdam veya iş ortaklığı altyapısının hazırlanması gibi operasyonel çalışmalar hayata geçiriliyor. İşletmeler, stratejik planları doğrultusunda ihracatlarını artırırken, global marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Progroup olarak bizler hizmet verdiğimiz firmaların, stratejik, fonksiyonel ve operasyonel yönetim düzeylerini uluslararası şirketlerin seviyesine çıkararak, global pazarlarda rekabet etmelerine ve markalaşmalarına rehberlik ediyoruz” diye konuştu.

Turquality’nin, işletmelere sağladığı değer nedir?

*Mevcut karlılığın artışına katkısı: %14

*Mevcut ihracat artışına katkısı: %15

*Mevcut verimlilik artışına katkısı: %17

*Mevcut marka bilinirliğine katkısı: %7

*Mevcut iç piyasa artışına katkısı: %10

*Mevcut yeni ürün geliştirmeye katkısı: %12

*Müşteri memnuniyet seviyesi: %97

*İsraf ve maliyetleri azaltmaya katkısı: %14

Turquality programının, işletmelere sağladığı destekler şunlardır:

1-İstihdam Giderleri,

2-Sertifikasyon Giderleri,

3-Yazılım ve Bilişim Giderleri,

4-Depo Hizmetleri Giderleri,

5-Gelişim Yol Haritası,

6-Danışmanlık Giderleri,

7-Pazar Araştırması Çalışması ve Raporlama Giderleri,

8-Ofis, Depo, Mağaza Kira ve Kurulum Giderleri,

9-Tasarım Giderleri,

10-Uluslararası Hukuk Danışmanlık Giderleri,

11-Ürün, Hizmet ve Marka Tescili ve Korunması ile İlgili Giderler,

Türk doğal taş ihracatçıları Vietnam’dan sonra Ortadoğu’da

Ege Maden İhracatçıları Birliği, Ticaret Bakanlığı’nın koordinasyonu ve desteğiyle 15-18 Şubat 2021 tarihlerinde işlenmiş ürün ithalatının önemli merkezlerinden Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman’a yönelik “Ortadoğu Ülkeleri Sanal Doğaltaş Ticaret Heyeti” düzenliyor.

Açılış konuşmalarını Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle ve Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay’ın yaptığı Ortadoğu Ülkeleri Sanal Doğaltaş Ticaret Heyeti, resmi açılışla başladı.

İkili görüşmeler öncesinde yapılan sektör hakkındaki bilgilendirme toplantısında; Orta Doğu’da 14 yıllık deneyime sahip Mimari Tasarım Direktörü, Killa Design’in ortağı ve Tasarım Başkanı Ben Piper, katılımcılara bölgede yapılan projelerin kullanımı, taşların özellikleri, satın alma kararlarındaki işleyişle ilgili bilgi verdi.

Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya, “Sektörümüz ve ihracatımızın içerisinden geçtiği bu zorlu dönemde doğaltaş ihracatımızın devamlılığını sağlamak için önemli bir etkinlik olarak gördüğümüz “Ortadoğu Ülkeleri Sanal Ticaret Heyeti, Katar Bahreyn, BAE, Kuveyt ve Umman’dan alıcılarla 19 doğal taş ihracatçımızı buluşturacak. Maden sektörümüz 2020 yılında Türkiye geneli 4,27 milyar dolar ihracat yaparken, Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz 582 milyon dolarlık büyük dilimi doğal taş olmak üzere 931 milyon dolarlık katkı sağladı. Doğaltaş özelinde ihracatımız ise Ocak-Aralık 2020 döneminde %7’lik kayıpla 1 milyar 736 milyon dolar olarak gerçekleşirken, işlenmiş doğal taş ihracatımız yüzde 7’lik artışla 1 milyar 58 milyon dolara ulaştı. Ülkemiz madencilik sektörünün en önemli pazarları başta ihracatımızın %40’ını yaptığımız Çin olmak üzere AB, ABD ve Ortadoğu ülkeleridir. 2020 yılı Ocak-Nisan döneminde; Çin’e ihracatımızın duraksaması, diğer ülkelerde (özellikle Ortadoğu ülkelerinde) siparişlerin bekletilmesi dolayısıyla madencilik sektörü büyük sıkıntı yaşadı.” dedi.

Amorf Doğal Taş Proje Tasarım Yarışmamızın ikincisinin hazırlıklarına başladık

Mayıs ayından itibaren Çin’den gelen doğaltaş talebi kademeli olarak arttığını, bu sayede ihracat rakamların yıl sonunda toparlandığını açıklayan Kaya sözlerini şöyle sürdürdü:

“İşlenmiş ürün üretimini teşvik etmek amacıyla da bu yıl ilk kez gerçekleştirdiğimiz ve 400’e yakın başvuru aldığımız Amorf Doğal Taş Proje Tasarım Yarışmasının finalini 5 Ekim dünya mimarlık gününde yine TİM başkanımızın da katılımıyla gerçekleştirdik. Amorf Doğal Taş Proje Tasarım Yarışmamızın ikincisinin hazırlıklarına başladık. İhracatçının en büyük destekçileri arasında yer alan Eximbank ile üyelerimize yönelik bilgilendirme seminerleri organize ettik. Türkiye’nin maden sektöründeki rekabet gücünü artırıp, madenlerden aldığı verimi yükseltebilmesi için iyi yetişmiş nitelikli mühendislere ihtiyacımız var. Bu amaçla Maden Sektör Kurulu (EMİB, İMİB ve BAİB) olarak YÖK ile imzaladığımız protokol çerçevesinde 2020-2021 yılında maden mühendisliği, jeoloji mühendisliği ve cevher hazırlama mühendisliği seçen ve belirli bir sıralamada olan öğrencilere burs vermeye başladık.”

Mega konut projeleri sayesinde ülkedeki doğal taş ticareti hareketlenecek

Mevlüt Kaya, Avrupa Birliği’nin Türkiye Cumhuriyeti Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla birlikte yürüttüğü projeler kapsamında EİB tarafından başvurusu yapılan “Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Projesi”nin başvurusu kabul edilerek resmi onay aldığından bahsetti.

“Aralık ayında, sözleşmesini imzaladığımız bu proje ile madenlerde gerçekleşen iş kazalarını önemli ölçüde engelleyebileceğini düşünüyoruz. Global Data raporlarına göre içinde bulunduğumuz salgın dönemine rağmen BAE’nde devam eden inşaat projelerinin 2021 yılında %3.8 büyümesi bekleniyor. Katar, 2022’de dünya kupasına ev sahipliği yapacak. Önümüzdeki on yıl boyunca 150 milyar dolar büyüklüğünde konaklama tesisleri, stadyumlar ve ulaşım terminalleri inşa edecek. Kuveyt doğaltaş sektöründe net ithalatçı bir ülke olup son yıllarda doğaltaş talebi artış göstermekte. Bahreyn’de % 5,6 ile en hızlı büyüyen sektör inşaat sektörüdür. Doğal taşların inşaat sektörünün önemli bir girdisi olduğu düşünüldüğünde gelecek dönemde mega konut projeleri sayesinde ülkedeki doğal taş ticaretinin hareketleneceği beklenmektedir.”

Vietnam’dan sonra Ortadoğu’ya sanal ticaret heyeti

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Türk doğal taş ihracatının 2020 yılında yüzde 7’lik azalışla 1 milyar 736 milyon dolar olurken, işlenmiş doğal taş ihracatının yüzde 7’lik artışla 1 milyar 58 milyon dolara yükseldiğine değindi.

“Ege Maden İhracatçıları Birliği üyesi doğal taş ihracatçılarımız 2020 yılında 582 milyon dolarlık doğal taş ihracatıyla Türkiye’de doğal taş ihracatının lideri olurken, 426 milyon dolarlık işlenmiş doğal taş ihracatıyla da başarılarını taçlandırdılar. İhracatlarının yüzde 73’ünü işlenmiş doğal taş ürünlerinden gerçekleştiren Ege Maden İhracatçıları Birliği üyesi doğal taş ihracatçılarımız her türlü takdiri hak ediyor. Ege Maden İhracatçıları Birliğimiz, AMORF Doğal Taş Tasarım Yarışmasıyla katma değerli ürün üretimini arttıracak iklimi sağlamaya gayret ederken, sanal doğal taş ticaret heyeti organizasyonlarıyla üyelerinin dijital pazarlama yeteneklerinin artması için çabalıyor. 2020 yılı Kasım ayında Vietnam’a yönelik düzenledikleri başarılı “Sanal Ticaret Heyeti” sonrasında bugün “Ortadoğu Sanal Doğal Taş Ticaret Heyeti”ni gerçekleştiriyor. 3 tane sanal fuar organize ederken, pek çok sanal fuara katılımcı olduk. 3 tane sanal ticaret heyeti gerçekleştirdik. 2021 yılında da Ege İhracatçı Birlikleri olarak sanal fuarlar ve sanal ticaret heyetleri yoğun mesai harcayacağımız başlıklar olacak.”

İşlenmiş doğal taş ihracatımız, ABD’ye yüzde 14, Suudi Arabistan’a ise yüzde 11 arttı

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, “Son yıllarda doğal yapı taşlarının tekrar keşfedildiğini, diğer ürünlere oranla daha estetik ve doğal olması nedeniyle, daha yoğun tercih edildiğini görmekteyiz. Bu trend dünya mermer rezervinin, üçte birinden fazlasına sahip olan ülkemizin ihracatına da olumlu yansıyor. Doğal taş sektörümüzün, 2020 yılında, pandemiden tüm olumsuz etkilerine rağmen, sınırlı bir düşüş yaşadığını görüyoruz. Bilhassa işlenmiş doğal taş ihracatımızın, yüzde 7’lik artışla, 1 milyar doların üzerinde gerçekleşmesi, gerçekten de takdiri hak ediyor. Doğal taş ihracatının lideri Ege Maden İhracatçıları Birliği’mizin, işlenmiş doğal taş ihracatı, 2020’de, yüzde 12’lik artışla 426 milyon dolara ulaştı. (EMİB) 2019’da, Dünyada en çok doğal taş ihracatı gerçekleştiren 4.ülke olan ülkemiz, küresel doğal taş ihracatından yüzde 3,8 pay almıştı. Bu payın 2020’de, yüzde 4’ün üzerine çıkacağını öngörüyoruz. 2020’de en çok işlenmiş doğal taş ihracatı gerçekleştirdiğimiz üç ülke sırasıyla, ABD, Suudi Arabistan ve İsrail oldu. 2020’de, işlenmiş doğal taş ihracatımız, ABD’ye yüzde 14, Suudi Arabistan’a ise yüzde 11 arttı. 2020 yılında Ortadoğu ülkelerine ihracatımız, yüzde 11’lik düşüşle 31,3 milyar dolar oldu.” diye konuştu.

Ortadoğu pazarında hedeflerimiz yüksek

Gülle, “Köklü ilişkilerimizin ve coğrafi yakınlığımızın olduğu Ortadoğu pazarında hedeflerimiz yüksek. Bu hedeflere ulaşmak adına, Doğal taş ihracatında tasarım yoluyla yüksek katma değerli, çevreye duyarlı, sürdürülebilir ürünler geliştirilmesi büyük önem taşıyor. Böylelikle tasarım faktörünün çarpan etkisiyle, Türk doğal taşları kullanılarak üretilen ürünlerin uluslararası piyasalarda imajının geliştirilmesi, işlenmiş ürünlerin markalaşarak yurt dışına çok daha yüksek birim fiyatlarla satılması mümkün olacaktır. Ülkemizde değişik renk, doku ve desende 480’den fazla doğal taş çeşidi bulunuyor. Biliyoruz ki ülkemiz, gerek sahip olduğu doğal kaynaklar gerekse eğitimli insan kaynağıyla, bu atılımı gerçekleştirmek için her türlü donanıma sahip.” dedi.

Katar, BAE, Bahreyn büyük yatırımlar yapacak 

Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay ise “Biz doğal taşta çok büyük bir başarıyı yakaladık. İşlenmiş doğal taş ihracatımız yüzde 7 artarak 1 milyar doları buldu. Sektörün bu dönemde canla başla çalıştığını, pazar çeşitlendirmesi yaptığını ortaya koydu. Ortadoğu ülkeleri dünyanın parlayan yıldızları. Katar’da Dünya Kupası var. BAE, Bahreyn büyük yatırımlar yapacak olan ülkeler. Pazar payını artırmamız lazım. ABD başarı örneği. Yüzde 14 ihracatımızı artırdık. 300 milyon dolarların üzerine çıktık. Avrupa’da birçok ülkeye ihracatımız arttı. Beyaz Saray’da, Vatikan’daki kiliselerde Türk mermeri var. 650 değişik renk ve çeşidi olan bir mermer. Maden sektörü 184 ülkeye ihracat yapıyor. Dünya doğal taş ihracatı 17,4 milyar dolar. Bizim ihracatımız 1,9 milyar dolardı 2019’da. Sanal ticaret heyetleri hayatımızın bir parçası olmaya devam edecek.” dedi.

Toyota’dan Fırsatlarla Dolu “İlkbahara Hazırlık” Servis Kampanyası
Toyota, otomobilleriyle “ilkbaharı hazırlıklı ve bakımlı” karşılamaları için kullanıcılarını avantajlarla dolu geleneksel “Servis Günleri” kampanyasından yararlanmaya davet ediyor. Toyota sahiplerinin araçlarının bakımlarını indirimli olarak yaptırmaları için 15 Şubat’ta başlattığı “İlkbahara hazırlık servis kampanyası” 31 Mart’a kadar sürecek. Toyota plazalardaki kampanyada tüm Toyota modellerine ücretsiz check-up yapılırken, fren balata ve diskleri, silecekler, amortisörler ile debriyaj seti yüzde 25 indirimli olarak sunulacak.

Fırsatlarla dolu kampanya çerçevesinde, 3 yaş ve üzeri Toyota modellerinde Toyota orijinal motor yağı ve yağ filtresinde yüzde 20 indirim sağlanırken, tüm bakım işçiliklerde de yüzde 30’luk indirim yer alacak.Toyota sahipleri indirim ve avantajlardan yararlanmak için servis randevularını online olarak da alabilecekler. Kampanya dahilindeki indirim ve avantajlardan yararlanmak isteyen Toyota kullanıcılarının ilkbahara bakımlı araçlarla girmeleri için yapmaları gereken tek şey otomobillerini kendilerine en yakın Toyota plazaya götürmeleri olacak.