Ekonomi, teknoloji-magazin-yaşam haberleri (12.09.2020)

Sanayiciler Görüntü İşleme Teknolojisi ile Maliyetleri Düşürüp Geleceğe Hazırlanıyor

Bir insanın görsel olarak yapabileceği görevlerin veya işlevlerin bilgisayar ortamında yapılması olarak adlandırılan “görüntü işleme” veya “bilgisayarla görü” teknolojisi; güvenlik sistemleri, sağlık sektörü, robotik teknolojisi, otonom araçlar ve savunma sanayi başta olmak üzere pek çok alanda kullanılıyor. Dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştiren teknoloji şirketi Doruk; IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin yanı sıra görüntü işleme teknolojisiyle de fark yaratıyor. Günden güne gelişen görüntü işlemenin, zorlu algılama ortamlarında standart çözümlere kıyasla maliyet avantajı sunduğunu söyleyen Doruk Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden, Akıllı Üretim Yönetim Sistemi ProManage’ın görüntü işleme teknolojisiyle sanayicileri geleceğe hazırladıklarını vurguladı.

Temel olarak bir insanın görsel olarak yapabileceği görevlerin veya işlevlerin bilgisayar ortamında yapılması olarak adlandırılan “görüntü işleme” veya “bilgisayarla görü” teknolojisi; dijital görsellerden veya video görüntüleri üzerinden bir insanın karar verme mekanizmasına benzer şekilde işlemler yapıp çıkan sonuca göre karar veriyor. Bu teknolojide; görüntü üzerinde sayısal veya sembolik olarak bilgi üretmek için sayısal görüntüyü oluşturma, işleme, analiz etme ve anlamlı hale getirme yöntemlerine başvuruluyor. Teknoloji şirketi Doruk; IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin yanı sıra görüntü işleme teknolojisiyle geliştirdiği ProManage ürünleriyle sanayiye dijital mentorluk yapıyor.

Görüntü işleme güvenlikten sağlığa, robotikten savunmaya pek çok sektörde kullanılıyor

Dünya genelinde 300’den fazla fabrikanın dijital dönüşümünü gerçekleştirenDoruk’un Yönetim Kurulu Üyesi Aylin Tülay Özden; istatistiksel yöntemler, makine öğrenmesi ve derin öğrenme ile yapay zekanın alt kollarından biri olarak gelişmeye devam eden görüntü işleme teknolojisi hakkında şu bilgileri verdi: “Görüntü işleme, bilgisayarların insanların görme duyusuyla algıladığı ve tanımladığı şeyleri bir eğitim sonrası algılayıp tanımlamasını sağlayan bir yapay zeka dalıdır. Bilgisayarın eğitim sürecinde; temin edilmiş görüntülerin kalitesi, çözünürlüğü, farklı açılarda görsellerin yer alması, görüntü işlerken de donanım konfigürasyonu ve ekran kartları önem taşıyor. Görüntü işleme, bilgisayarların ve kameraların bu teknoloji için günümüzde yüksek performansa sahip seçeneklerde olması sayesinde hayatımızda pek çok uygulama ile yer almaya başladı. Görüntü işleme teknolojisi veya bilgisayarla görü teknolojisi; güvenlik sistemleri, sağlık sektörü, robotik teknolojisi, otonom araçlar ve savunma sanayi başta olmak üzere pek çok farklı alanda kullanılıyor.”

Standart çözümlere oranla büyük maliyet avantajı sağlıyor

Görüntü işleme teknolojisinin birbirinden farklı endüstrilerde ve uygulamalarda kullanılabildiğini söyleyen Özden, sözlerine şöyle devam etti: “Günümüzde günden güne gelişen görüntü işleme teknolojisi, zorlu algılama ortamlarında standart çözümlere kıyasla büyük maliyet avantajı sunuyor. Endüstriyel kameralar etrafında inşa edilen görüntü işleme sistemleri, akıllı ve otomatik üretimde vazgeçilmez bir bileşen olarak öne çıkıyor. Fabrika ortamında bir operatörün görsel bilgi kullanıp karar verebildiği herhangi bir operasyon, görüntü işleme teknolojisi kullanılarak kolayca yapılabiliyor. Örneğin, üretilen bir üründe kusur tespiti yapılabiliyor, ürün tanıma, kimliklendirme ve geri izleme uygulamalarında kullanılabiliyor.”

Akıllı Üretim Yönetim Sistemi ProManage görüntü işleme teknolojisiyle çağ atlatıyor

Türkiye’nin sanayide dijitalleşme alanındaki ilk Ar-Ge çalışmalarını gerçekleştirmiş bir teknoloji şirketi olduklarını vurgulayan Aylin Tülay Özden, geliştirdikleri çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi: “22 yıldır otomotiv, beyaz eşya, plastik, ilaç, kimya, gıda ve ambalaj başta olmak üzere pek çok farklı sektöre yüksek teknoloji çözümler sunuyoruz. Sanayicilerin güncel ihtiyaç ve talepleri, teknolojik gelişmeler ve uluslararası trendler ışığında sistemlerimizi sürekli olarak yeniliyoruz. Endüstriyel işletmelerin üretim operasyonlarının dijital olarak yönetilmesi için Akıllı ve Dijital Üretim Yönetimi Sistemleri geliştirip kuruyoruz. Fabrikaların gerçek durumundan otomatik geri bildirimler alarak yeni kararlar verebilen bu sistemler, işletmeleri Endüstri 4.0 evresinde Akıllı Fabrika ve Dijital Fabrika olarak da adlandırılan yapıya dönüştürüyor. Uluslararası standartlarda tasarlanmış Türkiye orijinli bir akıllı üretim yönetimi sistemi olan ProManage, işletmelerin kendilerini sürekli ve otomatik olarak geliştirebilmesini sağlıyor; işletmelerin dar boğazlarını, zayıf yönlerini, gelişime açık noktalarını sürekli olarak gösteriyor.”

IIoT, makine öğrenmesi, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojilerinin yanı sıra görüntü işleme teknolojisiyle geliştirilen ProManage ile fark yarattıklarını ve sanayicileri geleceğe hazırladıklarını belirten Özden; “Görüntü işleme teknolojisi, ProManage ürünlerinde birçok farklı uygulamada kullanılıyor. Örneğin bu teknoloji, veri girişinin insan tarafından girilmesi gereken durumlarda veri toplamanın otomatikleştirilmesini sağlıyor. Bir tamir işleminin görüntü işleme ile tespit edilip hangi ürünün tamir edildiği belirlenebiliyor, tamir süreleri ve adetleri otomatik olarak sayılabiliyor. Ek olarak; bir ürün veya yarı mamulün otomatik olarak kalite tespiti, kalite hatalarının tespiti ve gösterimi yapılabiliyor. Ürün tanıma ve kimliklendirme için görüntü işleme teknolojisi kullanılabiliyor, ürün geri ve ileri izlenebilirliği yapılabiliyor. Endüstriyel görüntü işleme kullanılarak üretilen üründeki hatalar; üretim esnasında otomatik olarak tespit edilip düzeltilebiliyor ve kalite oranları ciddi oranda artırılabiliyor. Montaj hatlarında yapılan her işlem, görüntü işleme uygulamalarıyla doğrulanıyor ve yanlış yapılan işlemler düzeltilebiliyor” açıklamalarında bulundu.

Sosyal mesafe ölçüm ve uyarı sistemi ProManage KiT, görüntü işleme teknolojisiyle geliştirildi

Teknoloji sayesinde sahada çalışanlar için daha güvenli bir çalışma alanı oluşturulabildiklerini söyleyen Özden, sözlerini şöyle tamamladı: “Son olarak, ‘kontrollü sosyal hayat’ evresinde işletme ve fabrikalarda çalışanların sağlığını korumak amacıyla geliştirdiğimiz ProManage KiT uygulamamızda da yapay zeka ve görüntü işleme teknolojilerini kullandık. Bu uygulamamızda, işletmeler çalışanlarının sosyal mesafe kurallarına uyup uymadığını yapay zeka ve görüntü işleme teknolojisiyle anlık olarak takip edebiliyorlar. Görüntü işleme teknolojisiyle geliştirilmiş ProManage KiT ile çalışanlar arası sosyal mesafe kontrol edilebiliyor ve kişilerin güvenli olmayan yerlere girişi engellenebiliyor. Üreticiler, pandemi gibi beklenmeyen durumlarda bile ek yatırıma ihtiyaç duymadan faaliyetlerine devam edebiliyor.”

Görüntü işleme teknolojisinde pek çok yöntem kullanılıyor

Doruk, içinde geometrik dönüştürme, renk düzeltme işlemleri, iki veya daha fazla görüntüyü birleştirerek sayısal karıştırma veya optik karıştırma, görüntü düzenleme, sabit cisimleri tespit ederek iki boyutlu nesne tanıma, istatistiksel bilgiler çıkarma, işlem ve filtre seçenekleri, diğer matematiksel, morfolojik işlemler ve görüntü anlamlandırma gibi farklı yöntemler kullanılan görüntü işleme teknolojisiyle dijitalleşme sürecine yüksek katma değer sağlıyor.

Türk doğal taş sektörü Körfez Ülkelerine sanal ticaret heyeti düzenleyecek

İstanbul Maden İhracatçıları Birliği, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, Umman ve Bahreyn’den oluşan Körfez ülkelerine sanal ticaret heyeti düzenleyecek. Dünyanın en büyük doğal taş ithalatçıları arasında yer alan ve Türkiye’nin toplam 205 milyon dolar doğal taş ihracat gerçekleştirdiği söz konusu Körfez ülkelerine düzenlenecek sanal ticaret heyeti 14-24 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilecek

Covid-19 nedeniyle ülke ziyaretlerini ve tanıtım çalışmalarını büyük oranda dijitale taşıyan Türk doğal taş sektörü, sanal ticaret heyetlerine hız kesmeden devam ediyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB), ilkini Ağustos ayında Hindistan’a düzenlediği sanal ticaret heyetinin, ikincisini Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Kuveyt, Umman ve Bahreyn’den oluşan Körfez ülkelerine 14-24 Eylül 2020 tarihleri arasında gerçekleştirecek.

İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Başkanı Aydın Dinçer, dünya doğal taş ithalatının 2019 yılında 16,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ve Körfez Ülkelerinin yılda 1 Milyar Dolara yaklaşan ithalatla önemli pazarlar arasında yer aldığını söyledi. Türkiye’nin bu pazardaki durumunu hakkında bilgi veren Dinçer, şunları kaydetti: “Türkiye’nin doğal taş ihracatında Suudi Arabistan, üçüncü sırada bulunmaktadır. 2019 yılında bu ülkeye 125 Milyon Dolar değerinde doğal taş ihracatı yaptık. Doğal taş sektöründe Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihracatımız ise 40 Milyon Dolar olarak gerçekleşti. Diğer Körfez Ülkeleri olan Katar’a 16,5 Milyon Dolarlık, Kuveyt’e 15,5 Milyon Dolarlık, Bahreyn’e 4,4 Milyon Dolarlık ve Umman’a da 3 Milyon Dolarlık doğal taş ihracatı yaptık. Toplamda bu ülkelere yaptığımız ihracat yaklaşık 205 Milyon Dolar. Bizim için ciddi fırsatlar barındıran pazardan daha fazla pay almak için yeni normale uygun olacak şekilde çalışmalarımızı sanal ortama taşıdık. Çok ciddi bir hazırlık süreci sonunda 14 Eylül’de başlayacak olan sanal ticaret heyetimiz 24 Eylül’e kadar devam edecek. Suudi Arabistan’ın doğal taş ithalatında yüzde 33’lük pay ile birinci sırada bulunmaktayız. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE),  doğal taş ithalatında ise ülke olarak yüzde 15 payla 4’üncü sırada yer almaktayız. Katar ve Kuveyt’in üçüncü, Umman’ın ise dördüncü büyük doğal taş tedarikçisiyiz. Bahrey’in doğal taş ithalatında yüzde 26’lık pay ile birinci sırada bulunmaktayız. Hedefimiz birinci sırada bulunduğumuz ülkelerde pazar payımızı arttırmak, üçüncü dördüncü sırada bulunduğumuz ülkelerde ise lider konuma gelmek.”

Dinçer, 2020’nin ilk sekiz ayında Türkiye’nin maden sektöründe gerçekleşen ihracat miktarını 2,54 milyar dolar, doğal taş ihracatını ise 1,04 milyar dolar olarak açıkladı.

2022’yılında Katar’da gerçekleştirilmesi planlanan Dünya Kupası’na da değinen Dinçer, “Covid-19 tüm global ülkeleri etkilediği gibi Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerini de fazla etkiledi. Ancak 2022 yılında gerçekleştirilecek olan Dünya Kupası’nın bölgedeki ekonomilere özellikle Katar’a olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Dünya Kupası etkisiyle inşaat, otel ve yol yatırımları bölge ekonomisinde olumlu bir etki yaratacaktır. Bu gelişmelerle birlikte Katar’daki potansiyeli de değerlendirerek ulaşmak istediğimiz doğal taş ihracat rakamlarında 2021 yılı itibariyle güçlü bir ivme yakalamayı hedefliyoruz . Dolasıyla 14 -24 Eylül tarihleri arasında düzenleyeceğimiz sanal ticaret heyeti çok önemli” dedi.

People by Fabrika Şehre Dönüyor
Trend takipçisi kadınların vazgeçilmez markası haline gelen People by Fabrika, Sonbahar/Kış koleksiyonuyla yine şehirli stili bir adım öteye taşıyor.
Modanın e-ticaretteki adresi Morhipo.com’un özel markası People by Fabrika, bu sezon da yalın çizgiler ve zarif şıklığın temsilcisi olan tasarımları moda tutkunlarıyla buluşuyor. People by Fabrika kadınını şehre dönüşte yepyeni bir koleksiyon karşılıyor.
Stil ve konfor bir arada
Modern, şehirli ve stil sahibi kadının markası olan People by Fabrika’nın yeni sezon koleksiyonu şehrin dinamizmini yakalarken stilini korumak isteyenler için eşsiz seçenekler sunuyor. Yoğun bir iş haftasında birbirleriyle kombinlenebilen ceketler ve elbiseler yaratıcılığa alan açarken zaman kazandırıyor. Bu kışın öne çıkan trendlerinden etek-ceket ve elbise-ceket kombinleri People by Fabrika koleksiyonunda sıkça karşımıza çıkıyor. Sonbaharın vazgeçilmezi trikolar mevsim geçişinde hem şık hem casual bir stil yakalamak isteyenler için ideal. Mevsime uygun ipek gömlekler ve bluzlar da şehre dönüşü hatırlatıyor. Hacimli ve  yaka detaylı feminen bluzlar, cut-out detaylarla şaşırtan elbiseler, deri detaylı parçalar yeni sezon trendlerini taşıyan parçalar arasında yer alıyor.
Hem siyahlar hem hakiler öne çıkıyor
Önceki sezonlarda bizi şehre hazırlayan modern detaylar ve güçlü renkler People by Fabrika Sonbahar-Kış 2020/21 koleksiyonuyla yeniden hayat buluyor. Siyah ve gri renklerle başlayan People by Fabrika kadınının şehre tarzını yansıtma yolculuğu; haki, kiremit ve pudra tonlarının sakinliğiyle dengeleniyor. Kendini tanıyan, stil sahibi, güçlü kadının stili, keskin detaylar, cepler ve metalik aksesuarlarla şekilleniyor.
Şehirli Stil, Uygun Fiyat
Şehre dönüşte stilini güncellemek isteyenleri bekleyen People by Fabrika koleksiyonunda bluzlar 49,99 TL; elbiseler 89,99 TL; pantolonlar 99,99 TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunuluyor.

UHKİB, ENDÜSTRİ 4.0’A ENTEGRE İÇİN SAHADA

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nin (UHKİB), Ticaret Bakanlığı’nın 2010/8 sayılı Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ kapsamında yürüteceği, ‘Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4.0 Entegrasyonu’ projesinin danışmanlık faaliyetlerine başlandı.

UHKİB’in, dünyanın 7. büyük ihracatçısı olan Türk hazır giyim sektörünün, küresel ticaretteki payını artırmak ve yüksek katma değerli ihracatta öncü olmasına katkı sağlamak hedefiyle yola çıktığı ‘Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektöründe Endüstri 4,0 Entegrasyonu UR-GE Projesi’nde yer alacak 8 firma için Akbaşlar Holding’de pandemi kuralları çerçevesinde tanışma toplantısı düzenlendi.

UHKİB tarafından yürütülen proje kümesinde yer alan 8 firmanın Endüstri 4.0 proje yol haritası için danışmanlık faaliyeti yapacak olan Akbaşlar Holding’de düzenlenen toplantıda, Bosch Endüstri 4.0 uzmanları tarafından bilgilendirmeler yapıldı.

“İnsan faktörü olmadan endüstriyel devrim tamamlanamaz”

30’un üzerinde firmaya danışmanlık gerçekleştiren Bosch Endüstri 4.0 uzmanları tarafından; Endüstri 4.0 entegrasyonunun bir dijital dönüşüm süreci olduğu; fakat en iyi makinelerin bile yetkin bir organizasyon olmaksızın bir anlam ifade etmeyeceği vurgulandı. İnsan faktörü olmadan endüstriyel devrimin tamamlanmasının söz konusu olmadığının da vurgulandığı toplantıda, Endüstri 4.0’ın gidişatı konusu detaylı bir şekilde ele alındı. Program kapsamında genel olarak mevcut durumda nelerin yapıldığı ve sonuç olarak ne elde edileceği üzerine de detaylıca konuşuldu.

İnteraktif bir şekilde devam eden toplantı, soru cevap bölümü ile sona erdi. Toplantı sonunda danışmanlar, çalışmalarına, saha ziyaretleriyle devam ettiler.

DC ve Cartoon Network’ün en sevilen karakterleriçocuklarla buluşuyor

Dünyaca ünlü DC karakterleri ve Cartoon Network’ün en sevilen karakterleri tüm dünyadançocuklarla bir araya gelecek. 24 saat sürecek DC Kids FanDome etkinliği ileçocuklar, ilk defa sanal bir deneyim yaşayacak. Çocuklar; Batman’den DC SuperHero Girls’e ve hatta Teen Titans Go’ya kadar hayranı oldukları CartoonNetwork’ün sevilen kahramanlarının özel mekanlarına ve gizli üslerine misafir olacak.Etkinliğe katılan çocuklar sevilen Cartoon Network çizgi filmlerinin özel videolarınıizleyebilecek, oyunlarla keyifli zaman geçirecek, çizgi roman karakterleriylebuluşacak ve birbirinden eğlenceli sürprizleri ücretsiz olarak keşfedecek.

Türkiye’denve Dünyanın dört bir yanından çocuklar, DC Kids FanDome ile sevdiklerikarakterlerle online bir etkinlikte buluşacak. Pandemi sebebiyle sanal dünyayataşınan ve ilk kez gerçekleştirilecek bu etkinlikle çocuklar, en sevilen çizgifilmlerin adresi Cartoon Network’ün karakterlerinin yanı sıra DC’nin çizgiroman karakterleri ile de bir araya gelebilecek. 12 Eylül Cumartesi günüTürkiye saatiyle 20.00’da başlayacak ve 24 saat sürecek etkinlikte çocuklarBatman, Teen Titans, Super Hero Girls gibi en sevilen kahramanlarla tanışmaşansı yakalayacak.

DCKidsFanDome.comadresindenücretsiz olarak katılabilecekleri bu özel etkinlikte Batman’in gizli yarasamağarasından Teen Titans’ın kulesine, DC Super Hero Girls’ün Sweet Justice Cafe’sinekadar birçok efsanevi mekân online olarak gezilebilecek. Ayrıca çocuklar favorikahramanlarıyla karaoke yapacak, en sevdikleri kahramanları nasılçizebileceğini öğrenecek ve onlarca farklı etkinlikle inanılmaz bir deneyimyaşayacak.

Heryaştan çocuk ve yetişkinin keyifli vakit geçireceği DC Kids FanDome etkinliğinekatılanlar Cartoon Network çizgi filmlerinden oyunlara birçok özel içeriğineerişme şansı da bulacak.

Ananas Woodworking’in Yeni Mobilya Koleksiyonu “Docia” İlhamını Doğadan Alıyor…

Endüstri ürünleri tasarımcıları, teknikerler ve teknik el becerisi yüksek marangozlardan oluşan ekibiyle tasarım ve üretim becerisi yüksek bir ahşap atölyesi olarak hizmet veren Ananas Woodworking, doğadaki “dokya” adı verilen kaya formlarından aldığı ilhamla biçimlenen ve iddiası sadeliğinde olan yeni mobilya koleksiyonu “Docia”yı sundu.

Endüstri ürünleri tasarımcıları Çağdaş Cantürk ve Altuğ Toprak liderliğinde İzmir’de kurulan, genç ve dinamik ekibi ile faaliyet alanlarını günden güne genişleten Ananas Woodworking, yeni mobilya serisi “Docia”yı tanıttı. Endüstriyelleşmenin etkisiyle kaybolmakta olan ahşap el işçiliği ve yerel üretim tekniklerinin sürdürülmesine katkıda bulunmayı hedefleyen Ananas Woodworking’in doğada bulunan ve “dokya” adı verilen kaya formlarından ilham alarak tasarladığı ürün grubu, sade çizgileri ile minimalist bir iddia ortaya koyuyor. Malzeme kullanımında tercih edilen Anadolu meşe ise serinin cazibesini en üst noktaya taşıyor.

Yoğun el işçiliği taşıyan “Docia” serisi; tek ayaklı bir masa, mekanın her noktasında konumlandırılabilecek geniş depolama alanları barındıran bir tv ünitesi ve sehpalardan oluşuyor. Tıpkı zaman içerisinde şiddetli sağanaklar ve kuvvetli rüzgarların gevşek yapılı kayaları aşındırmasıyla ortaya çıkan “dokya” formları gibi heybetli ve sağlam bir duruşa sahip olan ürünlerdeki her bir çıta birer taşıyıcı görevi üstleniyor. Tablalarda ise olabildiğince masif blok etkisi yaratılmaya çalışılmış. Yüksek kalite organik yağ uygulanmış Docia masa, meşe ağacı tabla ve etrafı birbirinden bağımsız çıtalardla biçimlenen çember ayaklardan oluşuyor.

TV ünitesinde ise kapak ve gövdede tekrarlı meşe çıtalarla oluşturulan ritmi mobilyanın arka kısmına da taşıyan tasarımcılar, bu şekilde ürünün sadece duvara dayalı olarak değil mekanın ortasında da kullanılabilmesini sağlamış. Böylece tv ünitesi hem mekanı bölme hem de yüksek depolama imkanı sunuyor. Docia orta sehpa ise yaşam alanlarını tanımlı hale getirmenin yanında, ergonomik tasarımıyla kullanım kolaylığı sağlıyor. Benzer niteliklerdeki yan sehpa ise hafifliği sayesinde kolayca taşınabiliyor. Seri içerisinde yer alan ürünler bir araya geldiklerinde ise tıpkı doğadaki kaya oluşumları gibi farklı yüksekliklerdeki organik yapıları andırıyor. Ağacın doğallığı göz önünde bulundurulduğunda, Docia ürünlerinin farklı desenlere ve dokulara sahip olması da kaçınılmaz oluyor.

Mobilya tasarımlarında en kuru ve en dayanıklı ağaçları işleyen Ananas Woodworking, ürünlerin korunmasını ahşap üzerine uygulanan %100 organik ve çevre dostu yağlar ile sağlıyor. Aynı zamanda EN 71-3 (oyuncak güvenliği) standardına sahip olan yağlar, uçucu bileşenler ve formaldehit gibi zararlı kimyasallar içermiyor. Kullanılan yüzey yağı aynı zamanda gıda ile temas edebilecek yüzeyler için sözkonusu olan ve Avrupa’daki yasal gerekliliklere tam uyum sağlayan Eurofins “Fit For Food” sertifikasına da sahip. Yağlarla bitişi yapılan Docia serisi mobilyalara kolayca bakım yapılabiliyor. Yüzey üzerine zımpara işleminden sonra tekrar yağlama rahatlıkla uygulanabiliyor. Bu sayede zamanla kullanıma bağlı oluşacak hatalar, izler ve lekeler kaybedilebiliyor; ürünler uzun ömürlü ve dayanıklı yapılarıyla nesiller boyu kullanılabiliyor.

Ünlü Moda Tasarımcısı Bahar Korçan Ev Tekstilinin Geleceğini Anlattı

Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB), Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TETSİAD) ile üyelerini sektörel gelişmelerden haberdar eden, iş yaşamlarında yeni vizyonlar kazandıran seminerlerine devam ediyor.

Online olarak gerçekleştirilen programlar kapsamında ünlü Moda Tasarımcısı Bahar Korçan’ın konuşmacı olarak katıldığı ‘Yeni Denge Dili Ev Tekstili’ konulu seminer, UTİB  ve TETSİAD üyelerinin yoğun katılımları ile gerçekleştirildi. Seminerde pandemi sürecinden sonra dünyada oluşan yeni düzene uyum sürecini ve yapılması gerekenleri anlatan Bahar Korçan, Yeni Denge Dili çalışması ile başarılı öngörüler elde ettiklerini söyledi. Bahar Korçan, pandemi süreciyle birlikte değişen yaşam şekillerinin, iş yaşamının, öngörülebilir gelişmeler olduğunu anlatarak, “Dünyadaki tasarımcıları ve trendleri izlediğimizde yaşanacak değişimleri tahmin etmek olağandı. Dünyamızdaki doğal kaynakları çok hızlı tükettik. Bir yerde sıkışacağımız ve bir kırılma noktası yaşayacağımız çok aşikardı. Artık yapacağımız en önemli şey kendimizi bu duruma uyumlamak olacaktır. Bu durum iş hayatımız için de günlük yaşamımız için de geçerli” dedi.

Yeni Dünyaya Uyum Sağlamak Artık Zorunlu!

Yaşanan yeni süreçte mekânların insan hayatından arındırılarak, insanların sanal ortamlarda sosyalleşmeye ve işlerini yürütmeye başladıklarını belirten Bahar Korçan, “Yeni zaman dilimi bize yeni hayaller veriyor. Hayatı yeniden kurguluyoruz. Bildiğimiz birçok şeyin artık bu yeni zaman dilimine uymadığının farkındayız. İhtiyaçlardan doğan ev tekstili, hazır giyim ve yan sektörleri başka bir dünyaya hizmet etmeye başladı. Doğadan kopmaya başladığımız an artık durumumuz değişti. Yarattığımız yeni dünyaya uyum sağlama zorunluluğu geldi.

Sorumluluktan doğan hızlı dönüşüm halindeyiz artık. Şartları yeniden yazmamız gerek.

Birlikte oluşturduğumuz bu kaosu düzene sokmak zorundayız. İhtiyaçlarımızın öncelik listesi değişirken artık her sektör yeni ekonomik modele uyum sağlamak zorunda. Artık önceliğimiz insan ve doğa dengesini yeniden kurmak olmalı” şeklinde konuştu.

Online seminerde UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin’in Türkiye’de ev tekstilinin geleceğine dair sorusunu yanıtlayan Bahar Korçan, Türkiye’de ev tekstilinin geleceğe daha sağlam adımlarla yürüyebilmesinin yeni süreçteki yolunun sürdürülebilirlik ve farkındalıklı bir bakış açısının kazanılması olduğunu söyledi.

Hikayesi Olan Koleksiyonlar Üretilmeli

Korçan, sürdürülebilirliğin üreticileri ve kişileri ihtiyacı olmayan bir sürü gereksiz düşünce, tutku ve detaydan arındırarak doğanın içinde kazanmaları gereken naif denge platformuna ulaştıracağını vurgulayarak şunları söyledi:

“2020-2021 ev tekstili trendlerini belirlerken sürdürülebilir, farkındalıklı bir bakış açısının ana çatıyı oluşturması bu anlamda kaçınılmazdır. Ev tekstili sektörünün de kendini yeni yaşam düzenine uydurması gerekiyor. Koleksiyon ürünlerinde daha uniq, daha süzgeçten geçirilmiş koleksiyonlar görmeyi arzu ediyorum ve pazar buna doğru gidecek. Milyon metre satılan ürünlerin haricinde süzgeçten geçirilmiş, daha iyi seçilmiş geçirilmiş tasarımcılar tarafından ortaya çıkarılmış, daha imzalı koleksiyonların olması bizi markalaşmaya götürecektir. Artık sektör temsilcilerini daha fazla zorlayacak dönüşlere geldik. Bu dönüşlerden çıkmanın yolu hikayesi olan, gittiği yerin belli olduğu koleksiyonlar üretmektir. Dünyada doğal kaynakların azalmasını konuşurken artık üretilen koleksiyonların gözden geçirilmesi gerekiyor. Şu an kırılma noktasını geçtik. Bu evrede gidişatı sektör temsilcilerinin kendi ortaya koydukları markalar belirleyecektir.”

Kolaysoft Teknoloji, 2019’a damgasını vuran bilişim şirketleri arasındaki yerini aldı

Kolaysoft Teknoloji, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sırada yer aldı

e-Dönüşüm sektörünün öncü firmalarından Kolaysoft Teknoloji AŞ, 2019’a damgasını vuran ilk 500 bilişim şirketi arasında, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sırada yer aldı.

Bu yıl 21.’cisi yapılan İlk 500 Bilişim Şirketi Türkiye 2019- Bilişim 500 araştırmasının sonuçları, geçtiğimiz günlerde online düzenlenen ödül töreninde açıklandı ve Kolaysoft Teknoloji AŞ, ülkemize değer katan bilişim şirketleri arasında ilk sıralarda konumlandı.

Son yıllarda e-Dönüşüm pazarında başarılı çalışmalara imza atıldığını ifade eden Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları kaydetti:

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından hayata geçirilen e-Dönüşüm (e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-irsaliye) uygulamaları kapsamında, iş dünyası geleceğin teknolojilerine ve dijital dönüşüme hazır hale geliyor ve dijital dönüşüm iş hayatının yanı sıra hemen hemen her alanda yaşanıyor. Firma olarak, ülkemizin en kapsamlı bilişim araştırmalarından ilk 500 Bilişim şirketi 2019 sonucuna göre, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sıradaki başarımızı, çalışanlarımız, iş ortaklarımız ve müşterilerimiz ile kutlamanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.

Kolaysoft Teknoloji, e-Dönüşüm pazarının %20’ne altyapı hizmeti sağlıyor

Firma olarak, Türk işletmelerinin dijital dönüşüm yolculuğuna eşlik ettiklerini belirten Kezban Boztürk, şunları anlattı:

Müşterilerimize e-Dönüşüm uygulamalarındaki çözüm önerilerimizi en kolay haliyle uçtan uca sunuyoruz. Kademeli olarak ülkemizdeki işletmelerin büyük bölümü, e-Dönüşüme geçerek, iş süreçlerini dijital ortama taşıdılar ve taşımaya devam ediyor. Hem Kolaysoft Teknoloji, hem altyapı hizmeti sunduğumuz 14 özel entegratör ile olan işbirliğimizi değerlendirdiğimizde, e-Dönüşüm pazarının %20’nin altyapısını Kolaysoft Teknoloji olarak biz sağlıyoruz” diye konuştu.

e-Dönüşümde, sektörel bazda çözümler geliştiriyor

Teknoloji ile hayatın daha kolay olduğunun altını çizen Kezban Boztürk, konuşmasına şöyle devam etti:

Kolaysoft ekibi olarak bizler, teknolojiyi kolaylaştırmak için çalışıyoruz ve hepimiz için teknoloji ile hayat çok daha kolay olacak. Firma olarak, klasik bir özel entegratör olmanın ötesinde, sektörel bazda çözümler üreten bir şirketiz. Çünkü, her mesleğin öncelikleri ve ihtiyaçları farklı olabiliyor ve bizler öncelikle sektörel bazda bunları tespit ederek, bu konulara dair çözümler geliştiriyoruz. Eczacılar, avukatlar, veterinerler, mali müşavirler gibi her mesleğin ihtiyaçlarına özel uçtan uca e-Dönüşüm hizmetini sağlıyoruz” dedi.

Bu yıl bir başarı da KolayPeyk ürününe, IASP’den geldi

2020 yılının Kolaysoft Teknoloji açısından başarılarla dolu bir yıl olduğunu kaydeden Kezban Boztürk, bu yıl bir başarının da KolayPeyk ürününe, Nisan ayında IASP’den geldiğini söyledi. Uluslararası Teknoparklar Birliği (IASP)’nin, pandemi sırasında dünyaya katkı sağlayacak olan yazılımları ve tıbbı cihazları Nisan ayında dünyaya ilan ettiğini ifade eden Kezban Boztürk, şunları anlattı.

KolayPeyk ürünümüz, salgın sırasında ve sonrasında iş dünyasının dijital dönüşümüne katkı sağlayacak bir çözüm olarak, IASP tarafından dünyaya ilan edildi. 74 ülkede faaliyet gösteren ve 150 bini aşkın Ar-Ge firmasını bünyesinde bulunduran IASP’nin onayladığı ürünlerden birisi olmanın, ülkemiz adına mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Yenilikçi bir yazılım ürünü olan KolayPeyk, iş kanunları kapsamındaki kayıtları ve belgeleri resmi evrak olarak dijitalleştiren bir platformdur. KolayPeyk sayesinde, şirketler personellerine yapacakları tebliğ ve tebellüğlerini yasal dayanaklara uygun bir şekilde gerçekleştiriyorlar. İşletmeler, çalışanlarına ilettikleri bordro, ücret hesap pusulası, izin, KVKK, iş güvenliği gibi tüm evraklarını, zaman damgalı olarak, yasal ve güvenli bir şekilde KolayPeyk ile dijital ortamda iletmektedirler” şeklinde konuştu. 

Kolaysoft Teknoloji, 2019’a damgasını vuran bilişim şirketleri arasındaki yerini aldı

Kolaysoft Teknoloji, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sırada yer aldı

e-Dönüşüm sektörünün öncü firmalarından Kolaysoft Teknoloji AŞ, 2019’a damgasını vuran ilk 500 bilişim şirketi arasında, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sırada yer aldı.

Bu yıl 21.’cisi yapılan İlk 500 Bilişim Şirketi Türkiye 2019- Bilişim 500 araştırmasının sonuçları, geçtiğimiz günlerde online düzenlenen ödül töreninde açıklandı ve Kolaysoft Teknoloji AŞ, ülkemize değer katan bilişim şirketleri arasında ilk sıralarda konumlandı.

Son yıllarda e-Dönüşüm pazarında başarılı çalışmalara imza atıldığını ifade eden Kolaysoft Teknoloji AŞ Genel Müdürü Kezban Boztürk, şunları kaydetti:

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından hayata geçirilen e-Dönüşüm (e-fatura, e-defter, e-arşiv, e-irsaliye) uygulamaları kapsamında, iş dünyası geleceğin teknolojilerine ve dijital dönüşüme hazır hale geliyor ve dijital dönüşüm iş hayatının yanı sıra hemen hemen her alanda yaşanıyor. Firma olarak, ülkemizin en kapsamlı bilişim araştırmalarından ilk 500 Bilişim şirketi 2019 sonucuna göre, e-Dönüşüm kategorisinde 7.sıradaki başarımızı, çalışanlarımız, iş ortaklarımız ve müşterilerimiz ile kutlamanın haklı gururunu yaşıyoruz” dedi.

Kolaysoft Teknoloji, e-Dönüşüm pazarının %20’ne altyapı hizmeti sağlıyor

Firma olarak, Türk işletmelerinin dijital dönüşüm yolculuğuna eşlik ettiklerini belirten Kezban Boztürk, şunları anlattı:

Müşterilerimize e-Dönüşüm uygulamalarındaki çözüm önerilerimizi en kolay haliyle uçtan uca sunuyoruz. Kademeli olarak ülkemizdeki işletmelerin büyük bölümü, e-Dönüşüme geçerek, iş süreçlerini dijital ortama taşıdılar ve taşımaya devam ediyor. Hem Kolaysoft Teknoloji, hem altyapı hizmeti sunduğumuz 14 özel entegratör ile olan işbirliğimizi değerlendirdiğimizde, e-Dönüşüm pazarının %20’nin altyapısını Kolaysoft Teknoloji olarak biz sağlıyoruz” diye konuştu.

e-Dönüşümde, sektörel bazda çözümler geliştiriyor

Teknoloji ile hayatın daha kolay olduğunun altını çizen Kezban Boztürk, konuşmasına şöyle devam etti:

Kolaysoft ekibi olarak bizler, teknolojiyi kolaylaştırmak için çalışıyoruz ve hepimiz için teknoloji ile hayat çok daha kolay olacak. Firma olarak, klasik bir özel entegratör olmanın ötesinde, sektörel bazda çözümler üreten bir şirketiz. Çünkü, her mesleğin öncelikleri ve ihtiyaçları farklı olabiliyor ve bizler öncelikle sektörel bazda bunları tespit ederek, bu konulara dair çözümler geliştiriyoruz. Eczacılar, avukatlar, veterinerler, mali müşavirler gibi her mesleğin ihtiyaçlarına özel uçtan uca e-Dönüşüm hizmetini sağlıyoruz” dedi.

Bu yıl bir başarı da KolayPeyk ürününe, IASP’den geldi

2020 yılının Kolaysoft Teknoloji açısından başarılarla dolu bir yıl olduğunu kaydeden Kezban Boztürk, bu yıl bir başarının da KolayPeyk ürününe, Nisan ayında IASP’den geldiğini söyledi. Uluslararası Teknoparklar Birliği (IASP)’nin, pandemi sırasında dünyaya katkı sağlayacak olan yazılımları ve tıbbı cihazları Nisan ayında dünyaya ilan ettiğini ifade eden Kezban Boztürk, şunları anlattı.

KolayPeyk ürünümüz, salgın sırasında ve sonrasında iş dünyasının dijital dönüşümüne katkı sağlayacak bir çözüm olarak, IASP tarafından dünyaya ilan edildi. 74 ülkede faaliyet gösteren ve 150 bini aşkın Ar-Ge firmasını bünyesinde bulunduran IASP’nin onayladığı ürünlerden birisi olmanın, ülkemiz adına mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz. Yenilikçi bir yazılım ürünü olan KolayPeyk, iş kanunları kapsamındaki kayıtları ve belgeleri resmi evrak olarak dijitalleştiren bir platformdur. KolayPeyk sayesinde, şirketler personellerine yapacakları tebliğ ve tebellüğlerini yasal dayanaklara uygun bir şekilde gerçekleştiriyorlar. İşletmeler, çalışanlarına ilettikleri bordro, ücret hesap pusulası, izin, KVKK, iş güvenliği gibi tüm evraklarını, zaman damgalı olarak, yasal ve güvenli bir şekilde KolayPeyk ile dijital ortamda iletmektedirler” şeklinde konuştu. 

Zamansız bakım ürünü: SİNOZ Leke Karşıtı Güneş Kremi

Sonbahar’da güneş kremi kullanımının önemi

Yaz ayları bitse de güneşin zararlı UV/UB etkileri sonbahar döneminde de devam ediyor. SİNOZ etkili güneş koruma ürünleri ile sonbaharda leke oluşumunu önlüyor. SİNOZ’un leke karşıtı güneş kremi ve yağlı ciltler için güneş kremleri +50 SPF koruma ile lekelerden koruyor.

Güneş lekeleri yazdan kalan en büyük problemler arasında yer alıyor. Doğru kullanılmayan ürünler veya sadece yazın kullanılan koruyucular sonbahar ile birlikte yerini rehavete bırakıyor. Etkili bakımın gizli anahtarı cildi her zaman güneşin zararlı ışınlarından korumak ve nemli tutmak oluyor. Cildine değer veren kadınların markası SİNOZ, güneş kreminin korumasını leke önleyici özel formülle birleştirdiği Leke Karşıtı Güneş Kremi ile etkili bakım sunuyor.

Leke Karşıtı Bakımın Anahtarı

Leke ile mücadele kadınların ‘lovemark’ı SİNOZ, ödüllü leke kreminin öncü ürünü Leke Karşıtı Güneş Kremi ve Yağlı Ciltler için Güneş Kremi ile güneşe karşı savunmasız olan cildi etkili korumaya alıyor. Leke, çil, koyulaşma ve kırışıklık gibi güneşe bağlı lekelerin önlenmesinde etkili rol üstleniyor. Sonbaharda da devam eden güneş etkilerine karşı cildin en büyük savunması oluyor. Leke karşıtı güneş kremleri hem normal/karma hem de yağlı ciltlere özel versiyonu ile kullanıcılarına özel olarak üretiliyor.

Garanti BBVA iştiraklerinin iletişim ajansı Marjinal Porter Novelli oldu
Garanti BBVA iştirakleri; Garanti BBVA Leasing, Garanti BBVA Filo, Garanti BBVA Yatırım ve Garanti BBVA Factoring, iletişim çalışmalarını 360 derece stratejik iletişim danışmanlığı hizmetleri sunan Marjinal Porter Novelli ile yürütecek.
Garanti BBVA iştiraklerinden; kurumsal, ticari, küçük ve orta boy işletmelerin leasing işlemlerini gerçekleştiren Garanti BBVA Leasing; bireysel kullanıcılara ve kurumsal işletmelere, uzun dönem araç kiralama hizmeti veren Garanti BBVA Filo; yatırımcılarına yurt içi ve yurt dışı sermaye piyasalarında aracılık ve yatırım bankacılığı hizmeti sunan Garanti BBVA Yatırım ile KOBİ’lerden kurumsal işletmelere kadar her ölçekten firmaya faktoring hizmeti sunan Garanti BBVA Factoring, iletişim çalışmaları için Marjinal Porter Novelli ile anlaştı.

Hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörü 2020 için hedef büyüttü

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, 2019’u yüzde 10’luk artışla 443 milyon 455 bin dolarla ihracatını en fazla arttıran birlik olarak geride bıraktı.

2020’ye Ocak’ta ihracatımızı yüzde 27 artırarak 43,5 milyon dolarla başladık. Şubat’ta ise 32,5 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik.

Çin’den başlayıp dünyaya yayılan küresel koronavirüs salgını hububat ve bakliyat başta olmak üzere gıdanın hayati önemde olduğunu bir kez daha gösterdi.

Türkiye ise büyük potansiyeliyle şanslı ülkelerden biriydi. Gıda başta olmak üzere birçok üründe lojistik hizmetlerinde tedarik sorunları yaşanmasına rağmen Mart ayında ihracatımızı yüzde 120 yükselterek 56 milyon dolara çıkardık.

Bakanlıklarımızın salgına karşı aldığı tedbirler, sınırlardaki kontrollü geçişler, tampon bölge uygulaması, temassız ihracat, Türkiye’de üreticilere verilen desteklerle ürünlerimizi dünyanın birçok ülkesine göndermeye devam ettik.

2020 yılı Nisan ayında ihracatımızı yüzde 15’lik artışla 43,5 milyon dolara, Mayıs ayında ise 42 milyon dolara taşıdık. Haziran’da yeni bir rekora daha imza atarak son 6 ayda çok iyi bir performans sergiledik.

Haziran’da ise hububat, bakliyat ve yağlı tohumlar sektörü yakaladığı yüzde 179’luk ihracat artış hızıyla ihracatını 47,7 milyon dolara taşırken, son 1 yıllık dönemdeki ihracatı 500 milyon doları aşarak 514 milyon dolara yükseldi.

Bitkisel yağ, Haziran’da yüzde 350’lik yükselişle en çok artış gerçekleşen ihracat kalemlerimizden biri oldu.

2020 yılının ilk yarısında Türkiye geneli 3,4 milyar dolarlık ihracata imza attık. İhracatımızın 985 milyon dolarlık kısmını hububattan mamul ürünler, 556 milyon dolarlık kısmını değirmencilik ürünleri, 472 milyon dolarını bitkisel yağlar, 356 milyon dolarlık kısmını gıda müstahzarları, 287 milyon dolarlık kısmını şekercilik mamulleri, 274 milyon dolarlık kısmını çikolatalı şekercilik mamulleri, 208 milyon dolarlık kısmını bakliyat, 146 milyon dolarlık kısmını yağlı tohumlar, 105 milyon dolarlık kısmını ise küspeler ve hayvan yemleri oluşturdu.

Ocak-Haziran döneminde ihracat gerçekleştirdiğimiz 206 ülke arasında; 618 milyon dolarla Irak, 185 milyon dolarla ABD, 137 milyon dolarla Yemen, 135 milyon dolarla Suriye, 120 milyon dolarla Suudi Arabistan, 116 milyon dolarla Almanya, 101 milyon dolarla Cibuti, 95 milyon dolarla Venezuela, 88 milyon dolarla İsrail, 82 milyon dolarla Libya öne çıktı.

İlk 6 ayda ihracatımızda Venezuela’a yüzde 265, Hindistan’a yüzde 185, Cibuti’ye yüzde 125, Sudan’a yüzde 80, Tunus’a yüzde 78, Kanada, Türkmenistan ve Yunanistan’a yüzde 50 artış yaşadık.

Son bir senelik dönemde ise ihracatımız yüzde 32 artarak 514 milyon dolara ulaştı.

Egeli ihracatçılar olarak ise 2020’deki 500 milyon dolarlık ihracat hedefimize ilk yarıda ulaştık. İhracatımızdaki bu hız devam ederse bu sene 600 milyon doları hedefliyoruz.

İhracatçılar, kuru incirin kalitesini arttırmak için seferber oldu

Türkiye’nin dünya lideri olduğu, cennet meyvesi olarak nitelendirilen, geleneksel ihraç ürünlerinden kuru incirin verim, kalite ve gıda güvenliğini arttırmak için Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği seferber oldu.

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, aflatoksinli incirlerin imha edilmesinden, kuru incirde verim ve kalite kaybına yol açan, ihracatı olumsuz etkileyen ekşilik böceği ile mücadele için ekşilik böceği çekici yem tuzağı, sağlıklı ve doğru ilek kullanımını teşvik etmek, verim ve kaliteyi arttırmak için ilek filesi dağıtımı uzun yıllardır gerçekleştiriyor. Birlik 2020 yılında 5 bin adet ekşilik böceği tuzağı ve 2 milyon ilek filesi dağıttı.

Kuru incir kerevetlerde kurutulacak

Kuru incirde aflatoksin ve okratoksin oluşumunu önlemek, kuru incirin kalitesinin arttırılması, hızlı ve sağlıklı kurutulması, sergi aşamasında yağmur yağması durumunda kuru incirlerin ıslanmasını önlemek amacıyla plastik kurutma tavası/kerevet yaptırarak üreticilere dağıttıkları bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, “2020 yılında da 22 bin kerevet yaptırarak üreticilerle buluşturduk. Aydın Ticaret Borsası ve Nazilli Ticaret Borsası yaptırdıkları biner kerevet ile projemize destek verdi. Kerevetlerin dağıtımını da Aydın ve İzmir Tarım ve Orman İl Müdürlüğü işbirliği ve destekleriyle belirlenen köylerde üreticilere ücretsiz dağıttık. Tarım ve Orman Bakanlığımıza da destekleri nedeniyle teşekkür ediyoruz” dedi.

Hasat filesi ile kuru incirin toprakla bağlantısı kesilecek

Kuru incirde kalitenin artması için uzun yıllardır ekşilik böceği çekici yem tuzağı, ilek filesi, kurutma kereveti dağıttıklarını 2020 yılında ise ilk kez hasat filesi dağıtımına başladıklarını söyleyen Celep, “Kuru incirlerin kalitesini arttırmak, hızlı kurumasını sağlamak ve yabancı madde bulaşıklığını en aza indirebilmek amacıyla hasat filesi kullanımını yaygınlaştırmak istiyoruz. 2020 yılında bin adet hasat filesi yaptırarak üreticilere ücretsiz dağıttık. Hasat filesinin, farklı bölgelerde kullanılması ve yaygınlaştırılmasını hedefliyoruz” diye konuştu.

Aflatoksinli incirler 20 yıldır imha ediliyor

Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin 2000 yılından bu yana Ticaret Bakanlığı onayıyla, “Aflatoksinli Kuru İncirlerin İmha Projesi”ni başarıyla sürdürdüğünü anlatan Başkan Celep, süreci şöyle özetledi; “İşletmelerde aflatoksin kontrollerinde ayıklanan incirler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı tesislerde imha ediliyor. 20 yıldır her yıl ortalama 500.000 kg kuru inciri insan sağlığına zarar vermemesi için toplayıp imha ediyoruz. Öte yandan kuru incir sezonu boyunca bilgilendirme broşürleri, sosyal medya paylaşımları ve SMS’lerle üreticilere ulaşıyoruz. Bu çalışmalar için 2020 yılında 1 milyon 60 bin TL bütçe kullandık.”

Kuru incir ihracatı 67 bin tonu aştı

Türkiye, 2019/20 sezonunun başladığı 26 Eylül 2019’dan, 5 Eylül 2020 tarihine kadar 67 bin 46 ton kuru incir ihraç ederek 233 milyon 452 bin dolar döviz geliri elde etti. Kuru incir ihracatı bir önceki sezonun aynı dönenimde ise; 57 bin 736 ton karşılığı 222 milyon 654 bin dolar olmuştu. Kuru incir ihracatı miktarda yüzde 16, değerde ise yüzde 5 artış kaydetti.

Almanya 33,2 milyon dolarlık kuru incir talebiyle en fazla kuru incir ihraç ettiğimiz ülke olurken, Fransa 33,1 milyon dolarlık Türk inciri tercih etti. Listenin üçüncü basamağında ise; 31,5 milyon dolarlık kuru incir ihracatıyla Amerika Birleşik Devletleri yer aldı. 2019/20 sezonunda Türkiye’nin kuru incir ihraç ettiği ülke sayısı 106 oldu.

Akıllı mobilite çözümleri şehirlerin güvenliğini artırıyor

Alternatif ulaşım teknolojileri ve mobilite servisleri gibi yenilikler, sosyal, teknolojik ve ekonomik düzlemi hızla değiştirirken, dünyanın birçok şehrinde karşımıza çıkan akıllı mobilite çözümleri, güvenlikte de kendine yer buluyor. Ekin Smart City Solutions’ın Ekin Patrol G2 adını taşıyan, dünyanın ilk ve tek mobil devriye sistemi, yapay zeka tabanlı yazılımıyla şehirlerin güvenliğini artırıyor.

Otomotiv, ulaşım ve geniş kapsamlı mobilite pazarında paralel yaşanan gelişmeler, ulaşım ve taşımacılık gibi alanlarda ciddi değişiklikler yaratıyor. Sosyal, teknolojik ve ekonomik bu değişim, mevcut sektörlerde yakınsama yaratırken, yeni iş alanlarını ve fırsatları ortaya çıkartıyor. Şehirlerde artan nüfusla beraber ortaya çıkan kentleşme ise beraberinde sosyal, çevresel ve ekonomik problemleri getirirken, güvenlik konusu da öne çıkıyor.

Sorunları, yapay zeka ve verinin ön planda olduğu teknolojiler çözecek

Şehirlerde yaşayan insan sayısıyla beraber taşıt sayısının da her geçen gün artması, güvenlik güçlerinin de işini zorlaştırıyor. Denetim amacıyla kullanılan sabit noktaların ve devriye araçlarının sayısının artması, personel ve araç sayısı kadar maliyetlerin de artmasına sebep oluyor. Mevcut mobilite teknolojilerindeki güvenlik işlevleri ise aslında bu sorunu ortadan kaldırmak için ciddi bir seçenek oluşturuyor.

Konuyu değerlendiren Ekin Smart City Solutions Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin, “Mobilite teknolojileri zaman kazandıran, çevresel etkileri asgariye indiren özelliklerinin yanında, büyük miktarda veri ortaya koyuyor. İçinde bulunduğumuz dönemin en değerli varlığı olarak görebileceğimiz bu verileri değerlendirerek, şehircilikte inovasyon yaratmak mümkün. Artan kentleşmenin getirdiği sorunlara çözüm bulmak için bu veriler, altın değerini taşıyor. Ekin Smart City Solutions olarak, ürettiğimiz tüm teknolojilerde yapay zeka ve verinin ön planda. Tasarım, yazılım ve teknoloji anlamında %100 kendi geliştirdiğimiz ürünlerimizle, şehirleri akıllı ve güvenli hale getiriyoruz” dedi.

Güvenlik güçlerine teknolojik çözüm: Ekin Patrol G2

Ekin Smart City Solutions’ın polis, jandarma, itfaiye gibi araçlar için tepe lambası konseptiyle tasarladığı Ekin Patrol G2, şehirlerin güvenliğini artırmak amacıyla kullanılabiliyor. Dünyanın ilk ve tek mobil devriye sistemi olan Ekin Patrol G2, Plug & Play yapısı sayesinde her araca kolayca takılabiliyor ve 360 derece gözetim imkânı sunarak, sabit sistemlerin olmadığı noktalarda kontrolü sağlıyor. Dört tarafına yerleştirilen kameralar ile hareket halindeyken yüz ve plaka tanıma, hız ve park ihlali tespiti yapabilen Ekin Patrol G2, kesintisiz görüş olanağıyla fark edilmesi zor eylemleri dahi kaydedebiliyor.

Öndeki, yandaki ve arkadaki araçların hız ve plakalarını algılayabilen mobil devriye teknolojisi, 7 şeride kadar gözetim sağlayabiliyor. Veritabanı kontrolü ile aranan ve çalınan araçları tespit eden Ekin Patrol G2, şüpheli araçların tespiti durumunda, tablet uygulamasına ve kontrol merkezine sesli ve görüntülü alarm gönderebiliyor. Yüz tanıma özelliği ile veritabanında kontrol sağlayarak, suçluların tespitini de sağlıyor.

TAİDER ve TKYD’ den sürdürülebilir şirketler için iş birliği
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği ile Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği, kurumsal yönetimin iyi uygulamalarının aile şirketlerinde yaygınlaştırılması, aile işletmelerinin güçlü ve sürdürülebilir büyümesinin sağlanması amacıyla  çevrim içi bir etkinlikle iş birliği protokolü imzaladı. Törenin ardından Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner’in katılımıyla “Geleceğin Şirketi: Aile Şirketi ve Ötesi” konulu oturum düzenlendi.
Türkiye’deki aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve kârlı sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren TAİDER Aile İşletmeleri Derneği ile kurumsal yönetim anlayışının Türkiye’de tanınması, gelişmesi ve en iyi uygulamalarıyla hayata geçirilmesi misyonuyla hareket eden Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) arasında 9 Eylül Çarşamba günü iş birliği protokolü imzalandı. Bu iş birliğiyle birlikte iki dernek, kurumsal yönetimin iyi uygulamalarının aile şirketlerinde yaygınlaştırılması, aile işletmelerinin güçlü ve sürdürülebilir büyümesinin sağlanması amacıyla güç birliği yapacak.
“Aile şirketlerinin kurumsal ihtiyaçlarını ortaya çıkaracağız”
TKYD ile TAİDER arasında imzalanan iş birliği protokolünün aile şirketleri ve dolayısıyla ülke ekonomisinin güçlenmesi için oldukça önemli olduğunu vurgulayan TAİDER Aile İşletmeleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Candan Çilingiroğlu, “TAİDER olarak, aile şirketlerinde “sorumlu şirket” bilincinin, şirketin kurumsallaşması sürecinde sağlanması gerekliliğini tüm etkinliklerimizde vurguluyoruz. Bu kapsamda kurumsal sürdürülebilirlik yaklaşımını benimseyerek bu alanda çalışmalar yapan işletmelerin teşvik edilmesi amacıyla pek çok projeyi TAİDER olarak hayata geçirdik. TAİDER Kuzey Yıldızı Aile Şirketlerinde Sürdürülebilirlik Projesi, TAİDER Akademi eğitimleri, her yıl düzenlediğimiz Ulusal Aile İşletmesi Zirveleri bunlardan birkaçı. Ayrıca bu sene hayata geçirdiğimiz TAİDER Akademi Mentorluk Programı “Aileler için Aileler Tarafından” misyonumuzun en güzel örneklerinden biri oldu. TKYD ile belirli aralıklarla ortak çalışmalar yapmaktayız. Kurumsal yönetimin iyi uygulamalarının aile şirketlerinde yaygınlaştırılmasının sağlanması amacıyla güçlerimizi birleştirmek ortak iş birliği içinde hareket ederken TAİDER olarak ailenin, TKYD olarak da işletmenin kurumsallaşması konusundaki deneyimlerimizi ve bilgilerimizi bir potada birleştirmek, fayda alanını daha da yayınlaştırmayı hedefliyoruz. Ayrıca; aile şirketlerinin kurumsal ihtiyaçlarını, beklentilerini ve gelişimlerini daha yakından izlemek ve birtakım veriler çıkarmak üzere birlikte çalışacağımız projelerimiz olacak.” dedi.
“Küçük şirket ülkesi olmamak için kurumsal yönetimi uygulamak zorundayız”
Türkiye’de aile şirketlerinin ortalama ömrünün 25 yıl civarında olduğunu hatırlatan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Feyyaz Ünal, sözlerini şöyle sürdürdü; “Büyük emeklerle kurulan, ekonominin belkemiği, istihdamın kaynağı aile şirketlerinin ömrünün bu denli kısa olması son derece üzücü. TKYD olarak, şirketlerin gelecekte de var olabilmelerinin yolunun başarılı bir kurumsal yönetim yapısı oluşturabilmekten geçtiğine inanıyor, bunun için de kurumsal yönetimini adillik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleri üzerine inşa etmiş şirketlerin sayısının çoğalmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda özel sektör, medya, düzenleyici kurum ve kuruluşlar, akademik dünya ve sivil toplum kuruluşları arasında önemli bir iletişim ağı kurmuş durumdayız. Bu STK’lar arasında yer alan ve aile şirketlerinin sürdürülebilirliği için önemli çalışmalara imza atan TAİDER ile iş birliğimizi çok değerli buluyoruz. İş birliği protokolümüzün imzasını İzmir’in Kurtuluş Günü olan 9 Eylül’e denk getirdik çünkü şirketlerimizin kurtuluşa ihtiyacı var. Ortaklar arası boşanmanın çok yoğun olduğu bir dönem yaşıyoruz. Küçük şirket ülkesi olmamak, işi ortaklar arasında bölmemek ve işlerimizi bizden sonraki nesillere devredebilmek için kurumsal yönetimi uygulamak zorundayız. İstişareye ve ortak akla önem verdikçe, kendi çıkarını veya temsil ettiği hisse grubunun çıkarını değil, şirketin çıkarını düşünen kişi sayısı arttıkça kurumlarımızı yaşatabileceğiz.”
Törenin ardından Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner’in katılımıyla “Geleceğin Şirketi: Aile Şirketi ve Ötesi” konulu bir söyleşi düzenlendi.
“Sosyal sorumluluk anlayışımızı ve sürdürülebilirliğe bakışımızı yeniden sorgulamalıyız”
“Çözümün ve sürdürülebilir bir ekonomik yapının parçası olmak şirketler için gelecekte de var olmanın ön koşuludur” sözleri ile konuşmasına başlayan  Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner, “Bu nedenle sosyal sorumluluklarımız ve sürdürülebilirliğe bakışımızı yeniden sorgulamak, bu yöndeki değişim kararlarımızı hızla uygulamak, yatırım planlarımızı gözden geçirmek her zamankinden de önemli bir görevdir” dedi.
”Kurum kültürü yerleşik, yetkin profesyonelleri bünyesinde barındıran, sürdürülebilir iş politikası detaylı ve teknolojik yatırımları iyi olan firmaların aile şirketleri de dahil olmak üzere her zaman “panik anlarında” sakin kalabileceğine ve kendisine uyan doğru hamleyi en kısa sürede patron ya da hissedar aileye ihtiyaç duymadan yapabileceğine inanıyorum.” diyerek sözlerini sürdüren Boyner, “Bunu başarabilecek olan firmaların kurumsal şirket olmaktan ziyade uzaktan çalışma konusunda dijital altyapıları daha hazır, insan kaynakları politika ve prosedürleri ile iş yapış şekilleri, alışkanlıkları ve kültürleri daha çok oturmuş firmalar olduğunu düşünüyorum.” dedi.

İnşaattaki hareketlilik 3. ayını geride bıraktı

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), her ay merakla beklenen inşaat ve bununla bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durum ile beklenen gelişmeleri ortaya koyan “Hazır Beton Endeksi” 2020 Ağustos Ayı Raporu’nu açıkladı. İnşaattaki hareketliliğin 3. ayını geride bıraktığına dikkat çeken Rapor, konuta olan talebin hâlen cazibesini koruduğunu ve inşaat faaliyetlerinde geçen yıla kıyasla tablonun olumlu göründüğünü ortaya koydu.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektöründeki ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan en önemli göstergelerden biridir.

Konuta olan talep hâlen cazibesini koruyor

THBB, her ay merakla beklenen Hazır Beton Endeksi’nin 2020 Ağustos Ayı Raporu’nu açıkladı. İnşaattaki hareketlilik 3. ayını geride bırakmıştır. Konuta olan talep hâlen cazibesini korumaktadır. Buna bağlı olarak beklenti düzeyi yüksek seyretmektedir. Ancak normalleşme süreci ile Güven Endeksi’nde görülen yükseliş son iki aydır negatif tarafta kalmıştır. Özellikle pandeminin sonbahar ve kış ayları ile birlikte ne tarafa evrileceğine ilişkin belirsizliğin Güven Endeksi’ni sınırladığı düşünülmektedir.

Geçtiğimiz yılın aynı ayına göre bütün endekslerde olumlu bir tablo söz konusu

Hazır Beton Endeksi Ağustos Ayı Raporu’ndaki bütün endekslerde ve dolayısıyla inşaat sektöründe geçen yıla kıyasla olumlu bir tablo söz konusudur. Geçen yılın aynı ayına göre Güven Endeksi’nde görülen artış yüksek olmasına rağmen endeks değerinin eşik değerin altında kalmıştır. Önümüzdeki döneme ilişkin beklenti hâlen yüksektir.

İnşaat sektörü için atılan olumlu adımların önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi bekleniyor

Raporun sonuçlarını değerlendiren THBB Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Son 3 aya ilişkin inşaat sektöründeki gelişmeler inşaat sektörünün Türkiye ekonomisinde katalizör vazifesi görmeye başladığına işaret etmektedir. 20 aydan sonra inşaatın hız kazanması ile birlikte inşaata girdi sağlayan imalat sektörlerinde ve inşaata bağlı olan hizmet sektörlerinde çok ciddi bir hareketlenme yaşanmıştır.” dedi.

Haziranda 190 bin rakamı ile zirve yapan konut satışlarının temmuzda 229 bin ile tüm zamanların en yüksek değerine ulaştığını ifade eden Yavuz Işık, “Temmuz ayında ikinci el konutların satışında çok daha büyük bir hareketlilik olmuştur. İlk el konutlarda banka kredisi etkisini göstermiş ve 40 bine yakın bir satış rakamını gerçekleştirmiştir. İnşaat sektörünün Türkiye ekonomisindeki lokomotif rolü düşünüldüğünde, sektör için atılan olumlu adımların önümüzdeki dönemde de sürdürülmesi beklenmektedir.” dedi.