Ekonomi, teknoloji-magazin-yaşam haberleri (02.06.2020)

İSTON Hadımköy Fabrikası’na “Altın” seviyesinde CSC sürdürülebilirlik belgesi

Türkiye Hazır Beton Birliği tarafından ülkemize tanıtılan Beton Sürdürülebilirlik Konseyinin belgelendirmeleri devam ediyor. Konseyin Belgelendirme Kuruluşu olan KGS’nin yaptığı denetimler sonucunda İBB iştiraki İSTON’un Hadımköy Fabrikası, CSC belgesi almaya hak kazandı. “Altın” seviyesindeki bu belgeyi Avrupa Hazır Beton Birliği ve THBB Başkanı Yavuz Işık, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na takdim etti.

Beton, dünyada kullanılan en yaygın yapı malzemesidir. Dolayısıyla betonun sürdürülebilir olması geleceğimiz için önemlidir. Beton ve çimento sektöründe faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar, sorumlu kaynak kullanımı belgelendirme sisteminin geliştirilmesi için 2013 yılında bir araya geldi. Bunun sonucunda, 2016 yılında Beton Sürdürebilirlik Konseyi (The Concrete Sustainability Council) kuruldu. Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB), 2017’de Konseyin üyesi ve “Bölgesel Sistem Operatörü” olmayı başardı. Beraberinde betonun kalite denetiminde en etkin kurum olan Kalite Güvence Sistemi (KGS) de “Belgelendirme Kuruluşu” olarak atandı.

Türkiye’de standartlara uygun beton üretilmesi ve inşaatlarda doğru beton uygulamalarının sağlanması için 32 yıldır uğraş veren THBB, “Kaynakların Sorumlu Kullanımı Sistemi”nce belgelendirmek üzere başvuran firmalara yönelik çalışmalarına yoğun bir şekilde devam ediyor. Bu doğrultuda, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin iştiraki İSTON İstanbul Beton Elemanları ve Hazır Beton Fab. San. ve Tic. AŞ, Hadımköy Fabrikası’nın CSC Belgelendirmesi için başvuruda bulundu. CSC’nin Belgelendirme Kuruluşu olan KGS tarafından yapılan denetimler sonucunda İSTON Hadımköy Fabrikası, “Altın” belge almaya hak kazandı.

Belgenin takdimi için 2 Haziran 2020 tarihinde İSTON’da bir tören düzenlendi. Bu belge Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Başkanı Yavuz Işık tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İSTON Genel Müdürü Ziya Gökmen Togay’a takdim edildi.

Törende konuşan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bütün arkadaşlarımız çok titiz çalışmışlar, gerekeni yerine getirmişler. Sürdürülebilirlik kavramında “Altın” belgesini almanın ne kadar önemli olduğunu ERMCO ve THBB Başkanı Yavuz Işık dile getirdi. Bu uzun süreli bir çalışmanın ürünü. Yaklaşık 1 yıla yakındır arkadaşlarımızın bu süreyi çok iyi yönettiklerini görüyorum. Bu titizliğin ödülünü almaktan keyif duyuyoruz. İSTON’un sorumluluğunu bu belge büyütmüştür.” dedi.

Deprem konusunda güvenilir yapıları elde etmek zorunda olunduğunu hatırlatan İmamoğlu, beton kalitesinin de deprem sorununun çözümünün önemli bir parçası olduğunu vurguladı.

Yavuz Işık: “CSC Belgelendirme Sistemi ile üreticilerimizin sürdürülebilirlik konusunda göstermiş olduğu hassaslık ve çabaların; güvenilir, bağımsız, verilere dayanan bir belgelendirme süreci ile tüm dünyaya gösterilebilmesi sağlandı.”

Törendeki konuşmasında sürdürülebilirlik belgelendirmeleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Avrupa Hazır Beton Birliği (ERMCO) ve THBB Başkanı Yavuz Işık, “Birçok sektörde olduğu gibi ‘sürdürülebilirlik’ konusuna büyük önem veriyoruz. Sürdürülebilirliği, ekonomik büyümenin çevresel ve sosyal bir denge içerisinde ele alınması ve bu süreçte doğal kaynakların etkin, sorumlu ve limitli kullanımının sağlanması olarak tanımlayabiliriz. Beton Sürdürülebilirlik Konseyi (CSC), beton ve onun en önemli iki bileşeni olan çimento ve agrega malzemeleri için ‘Kaynakların Sorumlu Kullanımı Belgelendirmesi’ sistemi sunmaktadır. Bu Belgelendirme Sistemi ile üreticilerimizin sürdürülebilirlik konusunda göstermiş olduğu hassaslık ve çabaların; güvenilir, bağımsız, verilere dayanan bir belgelendirme süreci ile tüm dünyaya gösterilebilmesi sağlandı. Bugüne kadar dünya genelinde üretim tesislerine 4 yılda toplam 587 lisans hakkı verilmiş ve 360 tesisin belgelendirmesi yapılmıştır. Türkiye’de ise 4 çimento fabrikası ve 5 beton tesisi, Kaynakların Sorumlu Kullanımı sistemine dâhil olarak bu değerli belgeyi alabilmiştir. Birliğimiz üyesi İSTON’un Hadımköy Tesisi de şu anda en üst belgelendirme seviyesi olan “Altın” seviyesinde “Kaynakların Sorumlu Kullanımı Belgesi” almaya hak kazanarak bu başarı hikâyesinde yerini almıştır.” dedi.

Törende konuşan İSTON Genel Müdürü Ziya Gökmen Togay, kaynakların sorumlu kullanımı ile bahsedilen sürdürülebilirlik kavramının aslında ekolojik, ekonomik ve sosyal boyutları da kapsayan bütünsel bir yaklaşım olduğunu dile getirerek “Göreve geldiğimiz günden itibaren tüm kaynakların verimli kullanımını hedefleyerek yönetimsel, çevresel, sosyal ve ekonomik iyileştirme vizyonumuzu ortaya koyduk. Bu bağlamda müşteri, tedarikçi, taşeron, çalışan gibi bütün paydaşlarımızın sorumluluğunu üzerimizde hissederek operasyonel verimlilik başta olmak üzere tasarruf, tasarım, satın alma, satış kanalları, iş sağlığı ve güvenliği ve sosyal sorumluluk alanlarında birçok projeyi hayata geçirdik. Bu vizyonumuz ile yaptığımız çalışmalar neticesinde Uluslararası Beton Sürdürülebilirlik Konseyi Kaynakların Sorumlu Kullanımı Belgelendirme Sistemi’nde “Altın” sertifikayı almaya hak kazandık.” dedi.

CSC, beton sektörü, çimento ve agrega gibi beton bileşenleri için bütün dünyada kabul gören bir ürün “Belgelendirme Sistemi” getirmektedir. Konsey; beton, agrega ve çimento üreticilerinin sürdürülebilirlik odaklı çalışmalarının, güvenilir, bağımsız, verilere dayanan bir belgelendirme sistemi ile ödüllendirilmesi imkânı sunmaktadır. CSC Belgelendirme Sistemi, üreticileri Yönetim, Çevre, Ekonomi, Sosyal ana başlıkları altında sürdürülebilirlik yönünden incelemektedir. Böylece üreticilerin sürdürülebilirlik açısından yüksek standartlara ulaşması sağlanmaktadır. Bu belgeyi almaya hak kazanan üreticiler, özellikle son yıllarda sürekli artarak önem kazanan Yeşil Bina Derecelendirme sistemlerinde de büyük avantaj sağlamaktadır.

Tırport, “lojistik teknolojileri” kategorisinde, dünyada ilk 15 teknoloji şirketi arasında…

Tırport, dünyanın ilk 15 lojistik teknoloji şirketi arasına girdi

Arttırılmış zeka ile desteklenen dijital çözümleriyle dünyada dikkatleri üzerine çeken Türk Lojistik Teknolojileri Startup’ı Tırport, CrunchBase Global Teknoloji Endeksine göre “Lojistik Teknolojileri” kategorisinde dünyadaki ilk 15 teknoloji şirketi arasına girdi.

Türk lojistik sektörünün dijital dönüşümüne liderlik eden Tırport, lojistiğin tüm taraflarını akıllı telefonlarda buluşturan ve lojistik yönetimini Uberleştiren iş modeliyle, ülkemizden globale açılacak ilk milyar dolarlık lojistik teknolojisi devi olma yolunda ilerliyor. Tırport, geçtiğimiz yıl Çin’de yapılan dünyanın en büyük startup yarışması Create@alibaba’da binlerce aday arasından Hangzhou’daki finallerde “Unicorn olacak 20 Startup”tan birisi seçilmişti.

5 trilyon Dolarlık dünya lojistik sektörü, Pandemide stratejik sektör olduğunu gösterdi

Dünyayı derinden etkileyen Pandemi’nin 4.5 milyar insanı aynı anda aylarca evlerine hapsettiğini anlatan Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, şunları belirtti:

Covid-19 virüsü, dünyada hayatı durdurdu ve dünya ekonomisi tarihinde görülmemiş bir gerileme dönemine girdi. Uçamayan binlerce uçağa havaalanlarındaki park alanları yetmedi, günlük 100 milyon varili bulan petrol tüketimi %30 düştü, global enerji talebi %15 azaldı ve 4 ayda 150 milyonun üzerinde çalışan işinden oldu. Bu süreçte ise, yüzbinlerce kamyon, evlerde karantinadaki insanları doyurmak ve ihtiyaç duyulan malları zamanında ulaştırmak için her gün yollardaydı. 2020 yılı başı itibariyle 5 trilyon Dolar büyüklüğü olan dünya lojistik sektörünün, insanlığın hayatta kalabilmesi için ne kadar stratejik bir sektör olduğu gerçeği bir kez daha görülmüş oldu. Lojistik sektörü ülkemizde ve dünyada hızla büyümeye devam edecek. Dünyada sektörün önümüzdeki 5 yıl içinde ortalama %30’un üzerinde büyümesi ve 6.5 trilyon Dolarlık büyüklüğe ulaşması bekleniyor” dedi.

Dünya lojistik devleri, her yıl “dijitalleşmeye” milyarlarca dolar yatırım yapıyor

Dünya lojistik devlerinin son 3 yıldır stratejilerinin merkezine “dijitalleşmeyi” yerleştirdiğinin altını çizen Akın Arslan, konuşmaya şöyle devam etti:

Her birisi on milyarca dolar değerlemeye sahip dünya devleri, bu sektörde global aktör olarak yer alıyor. Bunların arasında; J.B. Hunt Transport Services, C.H. Robinson Worldwide, Ceva Logistics, FedEx Corp., United Parcel Service (UPS), Expeditors International of Washington, XPO Logistics, Kenco Group, Deutsche Post DHL Group, Americold Logistics, Maersk Group, Panalpina, Nippon Express, Schenker, DSV Air & Sea gibi grupları sayabiliriz. Türkiye’den, Netlog Lojistik ve Ekol Lojistik, Avrupa’da yaptıkları yatırımlarla dikkat çekiyor.

Lojistik devleri son 3 yıldır stratejilerinin merkezine “dijitalleşmeyi” yerleştirdiler. Her yıl milyarlarca dolar yatırım yapıyorlar. UPS, ABD’li yeni nesil dijital lojistik firması Coyote’yi tam 1.9 milyar Dolara satın aldı. FedEX, DHL, Maersk, CEVA, XPO, DVS gibi lojistik devleri risk sermayesi şirketleri kurdular. Lojistik teknolojisi, depolama ve otonom teknolojilere, bu alanlardaki yenilikçi startuplara milyarlar yatırmaya başladılar. UBER, ABD’de dijital lojistik operatör olarak girdiği pazarda 2 yıl içinde 500 milyon dolar ciroyu yakaladı, agresif bir büyüme stratejisiyle diğer pazarlara da giriyor. Pazarda dijital rekabet hızla artıyor” diye konuştu.

Tırport, 5 yıl içinde lojistik pazarında %7 pazar payı hedefliyor

Türkiye’den çıkan lojistik teknolojisi startup’ı Tırport, ortaya koyduğu inovatif dijital çözümlerle bir yıldır pazarda hızla büyüyor. Birçok büyük lojistik şirketi ve üretici firma, lojistik operasyonlarını etkili yönetebilmek için Tırport’u tercih etmeye başladı. Pandemi sürecinde 3 ay içinde iş hacmini %60’ın üzerinde arttıran Tırport, 2020 yılı sonunda ayda 120 binin üzerinde taşımayı yönetmeyi hedefliyor. 40 bine ulaşan üye kamyoncu sayısının, 2 yıl içinde 200 binin üzerine çıkarılması amaçlanıyor. Tırport; milyar dolarlık şirketlere (unicorn) dönüşen ABD’li Coyote, Convoy, KeepTruckin ve Flexport’un, Çinli Manbang’in, Hint’li Rivigo, Delhivery ve BlackBuck’ın olduğu FreightTECH pazarında hızla büyümeye devam ediyor.

ÇOCUĞUNUZU DİJİTAL DÜNYANIN TUZAKLARINDAN KORUYUN!

Youtube’daki çocuk istismarının ardından BTK (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu)’nın zararlı içeriği engellemesiyle birlikte aileler yine aynı soruyla karşı karşıya kaldı: Çocukları dijital dünyanın tuzaklarından nasıl koruyacağız? MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, ailelere altın değerinde tavsiyelerde bulundu.

Dünyada yaklaşık 4 milyar kişi aktif olarak sosyal medyayı, 4,5 milyar kişi de interneti kullanıyor. Türkiye de dünyada sosyal medyayı en aktif kullanan ilk 10 ülke arasında yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre yaklaşık 3 saatimizi sosyal medyada geçiriyoruz. Sosyal medyayı da en çok 18 yaş altı grup kullanıyor. Özellikle pandemi süreci nedeniyle gençler evde vakitlerinin büyük kısmını sosyal medyada geçirdiler. Instagram, Tiktok gibi sosyal medya uygulamalarını daha fazla kullanan bu yaş grubu ne yazık ki dijitalde istismara çok açık konumdalar. En son Youtube’da yaşanan olay ve BTK’nın zararlı içeriği engellemesi, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın devreye girmesiyle ailelerin de en önemli konusu, çocuklarını dijital dünyanın tuzaklarından nasıl koruyacakları oldu. MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı ve Dijital İletişim Uzmanı Dr. Nabat Garakhanova, ebeveynleri dijital dünyanın tehlikelerine karşı uyararak, çocukların sosyal medya kullanımlarını kontrol altına almak için şu önerilerde bulunuyor:

  • Dijital dünyanın en büyük tehlikesi de çocukların yaşlarına uygun olmayan içeriklere maruz kalmalarıdır. Bu yüzden sık sık internet geçmişini kontrol edin. Hangi hesapları takip ettiğine, hangi sitelere girdiğine bakın.
  • Çocuğunuza hangi hesapların tehlikeli olabileceğine dair bilgi verin. Spam, anlık mesaj gibi elektronik postaları cevaplamaması gerektiğini öğütleyin.
  • Dijital bir çağda çocuğunuzu dijitalden uzaklaştırmanız doğru değil. Sosyal medya kullanımı için bir zaman dilimi oluşturun.
  • Neredeyse her şeye ait bir uygulama üretiliyor ve çocuklar da eğlenceli olabileceğini düşündükleri her uygulamayı indirmek istiyorlar. Oysa bazı uygulamalar kötü amaçlı yazılımlar içeriyor olabilirler. Çocuğunuzun sizin gözetiminizde uygulama indirmesine izin verin.
  • Uygulamalarla ilgili önemli bir konu da hangi uygulamanın kameraya erişime izin verdiğine hakim olmak. Kamerayla ilgisiz bir uygulama kameraya erişmek istiyorsa, çocuğunuzun görüntülerini üçüncü kişiler tarafından çalınabilir.
  • Çocuğunuz sosyal medya hesabı oluştururken gizlilik ayarları için ona yardımcı olun. Gözetiminizde tehlikeli içerikleri kısıtlayın.
  • Çocuğunuza tanımadığı kişilere fotoğraf atmaması konusunda bilgi verin.
  • Sanal fuarlara gelen teşvik fuar yazılımlarının yüzünü güldürdü

    “Sanal fuar yazılımları yüzde 300 büyüyecek”

  • Cumhurbaşkanlığı sanal fuar yazılımlarına teşvik paketi açıkladı Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’nın da detaylandırdığı destek paketinde 100 bin dolar değerinde teşvik Sanal fuar yazılımlarının yüzünü güldürdü. Türkiye’nin ilk yerli Sanal Fuar yazılımını hayata geçiren Endless Fairs Kurucusu Gökmen Özdemir, teşvik paketleriyle birlikte artan talebin büyüme beklentilerini yüzde 300’e çıkardığını açıkladı.

    Türk ihracatını ve e-ticaretin gelişmesi adına Cumhurbaşkanlığı yeni bir destek paketi açıklayarak Sanal Fuarlara teşvik vereceğini açıklaması, sanal fuar yazılımlarına olan talebin de artmasına neden oldu. Yaşanan pandemi sonrasında dünya genelinde yılın ikinci çeyreğinde fuarlar için imzalanan toplam 145 milyar dolar değerindeki sözleşmeler askıya alınmıştı.

    Endless Fairs Kurucusu Gökmen Özdemir, “145 Milyar dolar değerinde askıya alınan fuarların yüzde 10’nu sanal fuarlara evrilmeye başladı. Bu anlamda 145 milyar doların içerisinde dünyada sanal fuarların yeri yüzde 10 kadar diyebiliriz. Türkiye’de ise durum henüz kabullenme sürecinde ancak bu durumda bile ülke içerisinde sanal fuarlara olan talep 10-15 katına çıktı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığının açıkladığı teşvik paketiyle birlikte de büyüme beklentimizi yüzde 300’e çıkarmış durumdayız. Hem ihracat kanalında hem de fiziki kısa dönemli de olsa sanal olarak organize edilmesi adına büyük bir adım.” açıklamalarında bulundu.

    2020 yılında Sanal Fuarlar yaklaşık yüzde 30 büyüyecek

    Dünyada Sanal Fuar sektörünün hızla büyüdüğünü dile getiren Gökmen Özdemir, “Dünyada fuarcılık sektörü yaklaşık 325 milyar dolar değer üretiyor. Pandemi sürecinin en fazla etkilediği sektörlerden biri de fuarcılık sektörü. Dünyada dijital dönüşümün hızla ilerlediğini biliyorduk, ancak Koronavirüs salgını sonrasında bu dönüşümün nereyse yüz kat hız kazandığını gördük. Fuarcılık sektöründe de dijital dönüşüm hızla ilerlemeye başarı. Sanal fuarlar, aslında yaklaşık 10 yıldır yapılıyor ancak yaşanan iptaller ve ertelemeler doğrultusunda fiziki fuarcılık sektörü yüzünü sanala çevirmeye başladı. Dünya genelinde Sanal Fuarların sene sonuna kadar yaklaşık yüzde 30 büyüyeceğini ön görüyoruz. Bu umut Vaad edici bir veri. Türkiye’de ise henüz yeni tanınmaya ve kabul görmeye başladığı için büyüme rakamı neredeyse yüzde 300’ü görecek.” dedi

  • Hindistan ve Singapur Türk gıda ürünlerini bekliyor

    Covid-19 sonrasında Türk gıda ürünlerine talep attı. Dünya’nın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan ve dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden Singapur Türk gıda ürünlerini talep ediyor.

    Ege İhracatçı Birlikleri, “Koronavirüs Salgınının Hedef Pazarlarımızdaki Seyri” isimli video konferansların dördüncüsünde, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ.Cumhur İşbırakmaz’ı moderatörlüğünde Hindistan ve Singapur’da görev yapan Ticaret Müşavirleriyle ihracatçıları buluşturdu.

    Toplantıda konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Covid-19 sonrasında dünya genelinde gıda ürünlerine talepte bir düşüş yaşanmadığını, EİB’nin Nisan ayında gerçekleştirdiği 819 milyon dolarlık ihracatta tarım ürünleri ihracatının yüzde 45 paya ulaştığını kaydetti.

    Eskinazi, Ege Bölgesi’nin lezzetlerinin dünya genelinde daha fazla talep görmesi için gıda sektörüne yönelik Sanal Ticaret Heyeti Organizasyonu ve Sanal Gıda Fuarı düzenlemek için çalışma başlattıklarını da sözlerine ekledi.

    “Koronavirüs Salgınının Hedef Pazarlarımızdaki Seyri-4″isimli video konferansa Yeni Delhi Ticaret Müşavirleri Aysun Ergezer Timur ve Ali Özdin, Mumbai Ticaret Ataşesi Hüseyin Aydın ve Singapur Ticaret Müşaviri Müge Dağlı Durukan katılarak, Hindistan ve Singapur’da Covid-19 sürecinde yaşanan değişimi anlattılar.

    Timur; Firmalarımız sanal ortamı iyi kullansınlar

    Hindistan’ın 2.9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe sahip olduğunun altını çizen Yeni Delhi Ticaret Müşaviri Aysun Ergezer Timur, “Rotamızı daha fazla Hindistan’a yönlendirmemiz gerekiyor çok büyük bir potansiyel var. Firmalarımız bu süreçte sanal ortamı çok iyi kullansınlar, web sitelerindeki teşhir ettikleri ürün kataloglarını güncellesinler. İnsanlar bu süreçte birbirleriyle temas edemeyecekler sanal ortamdaki kimlikleri daha ön plana çıkacak. Bu süreçte sanal ticareti geliştirmeliyiz. Hindistan’da ekonominin olumlu bir seyir izleyeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

    Aydın: “Hindistan zihinlerimizde daha uzak bir ülke”

    Hindistan pazarını Türk firmaları açısından bakir kalmış bir pazar olarak tanımlayan Mumbai Ticaret Ataşesi Hüseyin Aydın, tespitlerini şu şekilde dile getirdi:

    “Firmalarımız Hindistan’ı alternatif pazar olarak görüyorlar. Hindistan ile Türkiye arasındaki uçuş mesafesi 6-6.5 saat olmasına karşın, insanımızın zihnindeki uçuş mesafesi çok daha fazla. Bu da algının düşüklüğünün bir göstergesi. Bu pazarda iş yapmak isteyen firmalarımızın orta vadeli düşünmesi gerekiyor.”

    Hindistan pazarında işlenmiş tarım ürünleri, konserve edilmiş gıda ürünlerinde Hindistan pazarında fırsatlar olduğunu dile getiren Aydın, “Hindistan’da değişik kriterlere göre 400 ile 600 milyon arasında orta sınıf var. Bu orta sınıf tüketicileri Covid-19 sonrasında sağlıklı gıda ürünleri tüketimine yönelmiş durumda. Sosyal medya fenomenlerini takip ediyorlar. Kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, zeytin, zeytinyağına yöneliş var. Zeytinyağına ülkede ilave bir talep var. Türk kayısısı biliniyor ve tercih ediliyor, ancak zeytin ve zeytinyağında İspanyol, İtalyan ve Yunan markaları var. Hindistan’a 200-250 gramlık kavanozlarda bu ülkeye zeytin satılabilir. Taze elma ihracatımızda dört kat artış oldu. İki ülke arasındaki anlaşmalar tamamlandığında armuz ihracatımız içinde büyük potansiyel var. Ülkemiz ürünlerine uyguladıkları gümrük vergileri düşük olduğu için temizlik ürünlerinde bir potansiyel var. Sabunlar, ıslak mendil, tuvalet kağıtları, havlu kağıt için 1.4 milyarlık büyük bir pazar. Mobilya’da ciddi bir talep var. Mobilyasını ağırlıklı olarak Çin’den alıyor. Türk mobilyası dizayn ve kalite olarak Hindistan pazarında yer alabileceğini düşünüyoruz. Küçük mobilyaların online pazarda bu ülkede pazarlanabileceğini düşünüyoruz. Hastane mobilyasında da Hindistan önemli bir potansiyel barındırıyor. İnşaat sektörü 2 aydır durmuş durumda o nedenle Mermere kısa vadede bir talep olmayacağını düşünüyoruz” diyerek görüşlerini özetledi.

    Yeni Delhi Ticaret Müşaviri Ali Özdin’de ihracatçı firmalardan gelen soruları cevaplandırdı.

    Durukan: “Singapur’un 13 milyar dolarlık gıda ithalatından daha fazla pay alabiliriz”

    Dünya’daki önemli ticaret merkezlerinden biri olan Singapur’un 2019 yılında 390 milyar dolar ihracatı olduğunu, bunun 206 milyar dolarının reexporttan kaynaklandığını ifade eden Singapur Ticaret Müşaviri Müge Dağlı Durukan, Singapur’un gıdada dışa bağımlı olduğunu, 2019 yılında 13 milyar dolar gıda ithalatı yaptığını, Türkiye’nin Singapur’a gıda ihracatının ise sadece 28 milyon dolarda kaldığının altını çizdi. Durukan, şöyle devam etti:

    “Türkiye’den Singapur’a gıda ihracatında kiraz, elma, buğday unu, çikolata, şekerleme ürünleri öne çıkıyor. İlerleyen süreçte Singapur Türk gıda ihracatçılarının ihracatlarını arttırabilecekleri bir pazar konumunda. Gıdada en çok alkollü içecekler, meşrubat, süt ürünleri, deniz ürünleri, tavuk eti ve balık, yaş meyve sebze, hububat en çok ithalatını yaptıkları ürünler diyebiliriz.”

    Türkiye’nin Singapur ile 1 Ekim 20178 tarihinde yürürlüğe giren kapsamlı bir serbest ticaret anlaşması olduğu bilgisini veren Durukan, Singapur’a ihracatımızı arttırmak için atılması gereken adımları ise şöyle özetledi;

    “Pazara giriş açısından bakacak olursak perakende zincirlerle direkt temas kurularak bir giriş söz konusu olabilir. Online platformlar alışveriş için zaten oldukça popüler alanlardı. Şu anda popülaritesi tüm dünyada ziyadesiyle artış durumda. Dolayısıyla bu açıdan da Singapur’u online platformlar açısından göz önünde bulundurmakta fayda var. Singapur’a girişte distribütörlerle çalışmak çok önemli. Singapur’u sadece Singapur pazarına hitap eden bir ülke olarak düşünmemek lazım. Aynı zamanda Güneydoğu Asya’daki ülkelerle bu distribütörlerin bir şube ya da ağı bulunuyor. Bu ülkelerle iş yapma kültürünü genel olarak iyi biliyorlar. Singapur’da 30 binden fazla uluslararası firmanın irtibat ofisi bulunuyor.”

  • PIRELLI’NİN SICAKLIK VE YOL ŞARTLARINA ADAPTE OLABİLEN AKILLI HAMURLU LASTİĞİ “YENİ CINTURATO P7” TANITILDI

    YENİ CINTURATO P7, PREMİUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİYLE BİRLİKTE YÜRÜTÜLEN ORTAK GELİŞTİRME PROGRAMI SAYESİNDE DAHA FAZLA GÜVENLİK, VERİMLİLİK VE KONFOR SUNUYOR.

    Milano – Lastik devi Pirelli’nin yüksek performanslı yaz lastiği yeni Cinturato P7, artırılmış güvenlik, verimlilik ve sürdürülebilirlik özellikleriyle öne çıkıyor. Pirelli’nin yetmiş yıllık geçmişe sahip Cinturato geleneğini ileriye taşıyan yeni lastik, önceki nesil P7’nin sürekli geliştirilmesinden edinilen tecrübelerden de yararlanıyor. Pirelli, yaz mevsimine girmeye hazırlandığımız bu günlerde yeni lastiği tüm Avrupa ve Asya pazarlarında satışa sunduğunu duyurdu.

    YENİ CINTURATO P7’NİN ÖNCELİĞİ “GÜVENLİK”

    Pirelli’nin Nisan sonu ile Mayıs başı arasında 18 inç ve üstü ebatlarda lastik kullanan sürücüler arasında yaptığı bir araştırmanın sonuçları, özellikle sosyal mesafe önlemlerinin uygulamada olacağı gelecek dönemde araç kullanımının artacağı yönünde bir trendi ortaya koydu. Çin’deki katılımcıların %68’i otomobillerini daha çok kullanacaklarını söylerken bu oran İtalya’da %31, Almanya’da ise %20 oldu.

    Ankete katılanların %50’den fazlası otomobillerinde optimum güvenliği sağlamak için yıl sonundan önce lastik değiştirmek istediklerini ifade etti. Katılımcıların tercihlerini belirleyen kriterlerde lastik güvenliğine ve kalitesine daha çok dikkat edildiği görüldü: güvenlik özelliklerine öncelik veren katılımcıların oranı Almanya’da %59, İtalya’da %78 ve Çin’de % 86 seviyelerine yükseldi.

    PREMIUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİNİN İŞ BİRLİĞİ İLE GELİŞTİRİLDİ

    Cinturato P7, 2009 yılında lanse edilen ve homologasyonda lider haline gelen önceki nesilden itibaren Pirelli ile dünyanın premium otomobil üreticilerinin yakın iş birlikleri sayesinde sürekli güncellendi ve geliştirildi.

    Pirelli Cinturato P7’nin en yeni nesli, bugünün modern sürücüleri için en öncelikli özellikler arasında yer alan güvenlik ve verimliliği vurguluyor. Yoğun bir araştırma ve geliştirme programı yürüten Pirelli mühendisleri, lastiklerle ilişkilendirilen bazı tipik zorlukları aşabilecek yüksek teknolojili bir ürün geliştirdiler. Cinturato P7 için yaratılan yeni teknolojiler, ıslak zeminde ve düşük dönme direncinde performans gibi birbiriyle çelişen koşullar arasında uzlaşma sağlayabiliyor; böylece dünyanın her yanındaki sürücüleri ve otomobil üreticilerini tatmin edecek yeni teknolojik standarda ulaşılıyor. Yeni nesil Cinturato’nun teknik inovasyonlarından biri olan yeni akıllı hamuru, ortam sıcaklığına göre değişebilen bir tür ‘mekanik zekâ’ içeriyor; başka bir deyişle, hamur adeta ikisi bir arada bir yapıya sahip oluyor.

    HER ŞEYDEN ÖNCE GÜVENLİK AMA KONFOR VE ÇEVREYE SAYGI DA ÖNEMLİ

    Yeni Pirelli Cinturato P7’nin temel özelliğini güvenlik oluşturuyor. Pirelli’nin premium otomobillere yönelik yeni lastiği, önceki versiyonun kuru zemindeki performansını iyileştirmenin yanı sıra ıslak zeminde kullanımı, suda kızaklamayı ve özellikle frenlemeyi ciddi ölçüde geliştiriyor; böylece 100 km/s hızdan tam durma noktasına gelme mesafesi dört metre kısalıyor. Pirelli mühendislerinin geliştirdiği inovasyonlar, akustik konforu (yoldan gelen gürültünün azaltılması sayesinde) ve sürüş keyfini iyileştirirken yeni lastik yoldaki engebelerin sarsıntısını azaltıyor. Toplam lastik ömrünün yüzde altı uzaması, lastiklerin değiştirilme sıklığının azalması anlamına geliyor. Dönme direnci ortalama olarak bir sınıf düşerken (eksi %12) yakıt tüketiminin % 4 (WLTP ölçümüyle) iyileşmesini ve CO₂ emisyonlarının azalmasını sağlıyor.

    SICAKLIĞA VE YOL ŞARTLARINA UYUM SAĞLAYAN YENİ ‘AKILLI HAMUR’

    Yeni nesil Cinturato P7 ile sunulan inovasyonların başında her lastiğin temel unsurlarından biri olan ve yolla temas eden sırt deseni geliyor. Yeni Cinturato P7 için özel olarak yaratılan sırt deseni, tutuşu artırmaya ve lastiğin polimerlerinin işlevini geliştirmeye yardımcı olan spesifik silikon reçineleriyle zenginleştirildi. Silikonla etkileşimi geliştirmek için kimyasal olarak modifiye edilmiş sentetik elastik bir malzeme olan bu polimerler, lastiğin kullanım anındaki sıcaklığına göre değişebiliyor. Bu durum, yeni hamurun silikon parçacıklarının daha iyi dağılması ve aralarında daha etkin etkileşim olması sayesinde bir tür ‘mekanik zekâdan’ yararlanmak anlamına geliyor. Böylece, lastiğin özellikleri sürüş ve sıcaklık koşullarına göre değişerek sürücüye son derece geniş, optimal bir çalışma aralığı veriyor.

    SANAL GERÇEKLİKTEN DOĞAN SIRT DESENİ

    Yeni Cinturato P7’nin sırt desenini oluşturan her parça, özel olarak suyu en verimli şekilde tahliye edecek şekilde tasarlandı. Yanlamasına ve boylamasına oluklu desen, hem ıslak hem de kuru zeminde mümkün olan en kısa duruş mesafesini elde etmek için tasarlanan özel omuz bloklarına kadar çeşitli spesifik işlevlere sahip bulunuyor. Bunların ötesinde, bu blokların gerçek tasarımı ve sertlik dağılımı da yeni Cinturato’nun viraj alırken mümkün olan en büyük temas alanına sahip olmasını sağlıyor ve her koşulda güvenli ve isabetli bir sürüş deneyimi (ve dolayısıyla konfor) sunuyor. Bilgisayarda sanal gerçeklik ortamında hayata geçirilen ve ardından fiziksel olarak test edilen lastiğin tasarım süreci, hem sürüş keyfini hem akustik konforu optimize ediyor.

    ELEKTRONİKLE DİYALOG SAYESİNDE DAHA KISA FREN MESAFESİ

    Pirelli mühendislerinin üzerinde çalıştığı bir diğer özellik, mevcut elektronik sürücü destek sistemleriyle ‘konuşma’ kabiliyeti oldu. Örneğin ABS açısından, aynı otomobil büyüklüğü ve lastik ebadı olduğu varsayılarak, otomobilin elektronik sistemleriyle sinerji yaratmak için optimize edilen sırt deseni, daha kısa mesafede durabilmeyi mümkün kılıyor. Fren testleri, 100 km/s hızda frene basıldığında yeni Cinturato P7’nin ortalama dört metrelik mesafede durabildiğini ortaya koyuyor ve önceki nesle kıyasla kuru zeminde +1,3%, ıslak zeminde +6,7% daha iyi performans sağlıyor. Yeni Cinturato’nun dünyanın lider otomobil üreticileriyle iş birliği içinde sanal lastik modellerinden yararlanılarak geliştirilmesi, lastiklerin mevcut sürücü destek sistemleriyle çalışacak şekilde optimal düzeyde ayarlanabilmesini de sağladı. Buna iyi bir örnek olarak şerit kontrol sistemleri gösterilebilir. Bu sistemler, ‘bilinmeyen’ bir lastikle eşleştirildiğinde söz konusu lastiğin spesifik dinamiklerini tanımadıkları için sürekli düzeltmeler yapılabilmesine imkan sağlıyor. Araca, üreticisine özgü işaretler taşıyan yeni Cinturato P7 takıldığında aracın şerit koruma sistemi, lastiği ‘ezbere’ bildiği için sürekli düzeltme yapmak ihtiyacını ortadan kaldırıyor.

    YENİ İÇERİKLER SAYESİNDE DAHA FAZLA TUTUŞ, DAHA AZ AŞINMA

    Yeni Pirelli Cinturato P7 için yaratılan içerikler, daha fazla mekanik direnç sağlamanın yanı sıra çeşitli sürüş durumlarında daha iyi yol tutuşunu da garanti ediyor. Daha çok ‘kilometre’ yapabilen bu hamurda aşınmanın azaltılması, tam set lastikle daha uzun mesafenin alınabilmesi ve sürücülerin ekonomik açıdan tasarruf edebilmesi anlamına geliyor. Hamurda yüksek moleküler ağırlığa sahip, başka bir deyişle çok uzun kimyasal element zincirleri içeren polimerlerin kullanılması sayesinde lastiğe aşınmaya karşı daha yüksek direnç ve artırılmış dayanıklılık gibi mekanik özellikler kazandırılıyor. Sırt hamurunun lastikle bir bütün olarak tasarlanması sayesinde lastiğin yoldaki ayak izini optimize eden, sürüş sırasında oluşan sıcaklığı düşüren ve tutuşu artırırken aşınmanın azaltılmasına katkıda bulunan optimal dengeli bir lastik sırtı elde edildi.

    DAHA HAFİF VE VERİMLİ YAPISIYLA DAHA DÜŞÜK YAKIT TÜKETİMİ VE DAHA AZ ÇEVRESEL ETKİ

    Hamurun mekanik direncinin artırılmasıyla birlikte sırt için gerek duyulan malzeme miktarı azalırken (ve lastiğin toplam ömrü maksimuma çıkarılırken) kullanılan her malzemenin kapsamlı bir şekilde incelenmesinin ardından lastiğin toplam ağırlığı da düşürüldü. Daha az malzeme; ağırlığın azaltılması, dönme direncinin düşürülmesi ve kaynakların daha bilinçli kullanılması anlamına geliyor. Bunların tümü yakıt tüketiminin düşmesini, dolayısıyla sürücülerin ekonomik olarak tasarruf etmesini ve çevresel etkinin azalmasını sağlıyor. Pirelli mühendisleri ayrıca yeni Cinturato P7’nin yapısından ödün vermeden takviye edici içerikler üzerinde de çalıştı. Tutuşa son derece dirençli kordların seçilmesi ve daha optimal sayıda kullanılması ise lastiğin ağırlığının azaltılmasına katkı sağladı. Otomobil üreticilerinin başlıca taleplerinden biri olan toplam ağırlığın düşürülmesi, dünya çapında giderek sıkılaşan emisyon hedeflerine ulaşmaya da yardımcı oluyor.

    PIRELLI’NİN HER MÜŞTERİYE YARDIMCI OLAN ELECT, RUN FLAT VE SEAL INSIDE TEKNOLOJİLERİ

    Pirelli’nin en iyi tanınan teknolojileriyle hayat bulan yeni Cinturato P7, lastiklerin homologasyon aldığı tüm farklı yeni otomobil modelleri için ya da özel beklentileri olan sürücülerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere adapte edilmiş bulunuyor. Bunlardan biri olan Pirelli Elect serisi, elektrikli veya şarj edilebilir hibrit otomobiller için özelleştirilmiş bir teknolojiler paketi olarak bir süre önce lanse edildi. Pirelli Elect serisi, elektrikli motorların güçlü performans özelliklerine uyacak şekilde anlık kavrama, batarya menzilini maksimuma çıkarmak için daha düşük dönme direnci ve elektrikli kullanımın sessizliğinden ve konforundan yararlanmak için daha düşük gürültü düzeyi gibi özellikleriyle öne çıkıyor. Yeni Cinturato P7, lastik patlasa bile yola devam etmeyi sağlayan Run Flat ve Seal Inside teknolojilerini de içerebiliyor. Run Flat, aracın ağırlığını desteklemek için takviye edilmiş yan duvarlardan yararlanırken Seal Inside, dört milimetreye kadar genişlikteki delikleri anında tıkayabilen özel bir köpük salgılıyor.

    CINTURATO P7: PREMIUM OTOMOBİL ÜRETİCİLERİNİN EN SIK TERCİH ETTİĞİ, SINIFININ LİDERİ LASTİK

    Yeni Cinturato P7’yi geliştirme çalışmaları yaklaşık üç yıl önce başladı. Satış sonrası versiyonlardan önce yakın gelecekte yola çıkacak otomobiller için üreticiler tarafından homologasyonu alınan orijinal ekipman lastikler yaratıldı. Yeni P7’nin şimdiden 70’den fazla homologasyonu bulunuyor ve bu sayının 2020 sonu itibarıyla 100’ü aşacağı öngörülüyor. Bu spesifik homologasyonlardan her biri, ilgili otomobil üreticisinin de eş zamanlı olarak katıldığı özel bir araştırma ve geliştirme programı gerektiriyor. Özellikle 17 inç ve üstü jantlara sahip otomobiller için ‘işaretli’ lastikler içeren Cinturato P7 serisi, önceki versiyonun aldığı 100’den fazla homologasyonla birlikte 23 yeni homologasyona sahip  Pirelli Cinturato P7, böylece premium otomobil üreticilerinin en sık tercih ettiği lastik olarak sınıfın lideri olduğunu kanıtlıyor.

Daha güçlü bir bağışıklık sistemi için ne içtiğinize dikkat edin

  • Avşar Maden Suyu’ndan Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu
  • Güçlü antioksidan özelliği
  • Minerallerin zengin kombinasyonu

“Sağlığın başkentinden tüm dünyaya” mottosuyla Türkiye’nin ve dünyanın maden suyu anlayışına yeni bir yorum getiren Avşar, Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu ile sofralarımıza ahenk katarken damaklarımızda enfes bir tat bırakıyor. Kırmızı renk maddesi olarak siyah havuçtan elde edilen ve antioksidan özelliğe sahip olan antosiyanin içeren Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu, sağlığımıza ve bağışıklık sistemimize daha fazla dikkat etmemiz gereken bugünlerde, içeriğindeki mineraller sayesinde vücudumuzu da koruma altına alıyor.

Tüm üretim süreçlerini Afyon’dan yöneten ve üretiminin yüzde 25’ini 25 ülkeye ihraç eden Avşar; 14 farklı meyve aromalı maden suyu çeşidi, günde 1 milyon saatte 50 bin şişe dolumu ve güçlü üretim kapasitesi ile hijyen ve kalite standartlarını sürekli güncelliyor. Avşar’ın Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu, bağışıklık sistemimize daha fazla dikkat etmemiz gereken bugünlerde sağlıklı sofraların baş köşesinde yerini alıyor.

Kırmızı meyvelerin eşsiz uyumuyla ortaya çıkan lezzet

Sıra dışı lezzetiyle damaklarda enfes bir tat bırakan Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu günün her anında size eşlik ederken, içeriğindeki doğal minerallerle de bedeninizi zinde tutuyor Karadut ve Frenk Üzümü Aromalı Maden Suyu, antioksidan özelliği ile serbest radikallerle mücadelede ve bağışıklık sistemini desteklemede yardımcı oluyor.

Karadut ve Frenk Üzümü kombinasyonu olarak ilk kez Avşar Maden Suyu AR-GE birimi tarafından geliştirilen ürün, tekli, 6’lı ve 24’lü paketlerde temin edilebiliyor.

Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem ile gelen duru görünüm

Cildine değer verenlerin tercihi Sinoz’un yeni Sinoz Yüz Beyazlatıcı Kremi ile kadınlar duru ve canlı görünüme kavuşuyor. Cilt tonu eşitsizlikleri ve dönemsel kararmaları hedefleyen efektif ürün ile mucizevi değişim başlıyor.

Zamanla yaş alma, yanlış güneşlenme, güneş kremi kullanmama, doğum sonrası hormonsal süreçlerle birlikte cilt tonunda değişimler ve kararmalar yaşanabiliyor. Kadınların ciltlerindeki ton farklılıklarını eşitlemeyi hedefleyen yeni ürün Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem ile duru görünüm hayal olmaktan çıkıyor.

Zengin aktiflerle gelen canlı ve aydınlık görünüm

Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem, düzenli kullanım ile birlikte cildin daha aydınlık ve tek ton görünümüne destek oluyor. Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem, içeriğindeki Vitamin B3, C Vitamini, meyan kökü ve pentavitin ile cildin renk tonunu açmaya yardımcı oluyor. Ciltteki kararmaların beyazlaşmasında özenle çalışan krem, düzenli kullanım ile beraberinde aydınlık bir görünüm vadediyor. Cildin ton eşitsizliklerine aydınlatıcı çözümü meyan kökü ve C vitamini sunarken, pentavitin ise 72 saate kadar nemli cilde sahip olunmasını sağlıyor. Kadınlar hayal ettiği canlı ve duru görünüme Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem ile kavuşuyor.

Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem PSF: 120 TL

Sinoz Yüz Beyazlatıcı Krem Nasıl Kullanılır?

Göz çevresi hariç temiz cilde dairesel hareketler ile hafifçe masaj yaparak uygulayınız. Gece ve gündüz olmak üzere günde 2 kez kullanımı tavsiye edilir. Günlük kullanıma ve tüm cilt tiplerine uygundur. İlaç değil, kozmetik üründür.